6 Temmuz 2010 Salı

Ege ‘de tarihin izlerini sürerken!.. Çeşme



“En yüce gök kubbenin altında ve dünyanın en güzel iklimi içinde kurulan İzmir ve çevresinin önemi, bütün dünyanın ilgisini çekmektedir.” Heredot

Geçen yıl yaz başında gerçekleştirdiğimiz 2 hafta süren “Ege bölgesindeki tarihi kentler” gezimizin ilk durağı; Turkuaz rengi denizi, gülümseyen güneşi, altın renkli kumları ve huzur veren doğası ile Çeşme idi. Anadolu’nun bereketli topraklarında, doğunun en batısında, Ege’nin incisi; İzmir’in gözbebeği!

Gündüzleri dalgalarla güneşin, geceleri yakamozla denizin buluştuğu, muhteşem Ege’nin kucağında, dört mevsim rüzgarlarla okşanan kıyılar… Eski çağlardan bu yana, nice kültürleri harmanlayan, üzerlerinde Tanrıların ayak izi bulunan topraklar…

Tarihini rüzgarlarla birlikte yazan yörelerin başında “Çeşme geliyor. Çeşmenin rüzgarlarını kanatlarına alıp çağlar boyu insanlığa hizmet etmiş olan emektar yel değirmenleri gözümüze çarpıyor. Bugün yerini yeni ve modern rüzgar tribünlerine bırakmış olsalar da o özgün mimarisiyle onlar yine nostaljide olsa rüzgarlarla dans edecekleri günleri umutla bekliyorlar…

Gün batımına doğru vardığımız Çeşme’de kıpkırmızı bir güneşin denize yansıyan ve ılık meltemlerin saçlarımızı savurduğu püfür püfür esen bir akşamda, konaklayacağımız butik otele yerleşir yerleşmez soluğu bu şirin beldeyi küçük bir turla keşfetmeye ve harika ızgara balık kokuları ve yanında şöyle buz gibi bira içimi ile soluklanmaya bıraktık… İşte o anlarda ne dün vardı aklımızda nede gelecek, sadece sonrasında anımsanacak olan o anın tadıydı damağımızda kalan!..

Şifalı sıcak suları, olağanüstü sayılabilecek kalitede kumun, güneşin ve berraklığın kucaklaştığı şirin bir tatil beldesi olan Çeşme; İzmir'in 94 km. batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuş. Gemiciler tarafından küçük liman diye adlandırılmış olan bu belde de zamanla çoğalan ve buz gibi suların aktığı çeşmelerinden dolayı da yöreye Çeşme denilmiş.
Tarih ve kültür ağırlıklı olan gezi programımızda ilk günümüz; uzun yol yorgunluğunun arifesinde ertesi sabah yaptığımız nefis kahvaltı ardından sıra geldi; Çeşme tarihinin izlerini sürmeye ve tüm görkemiyle Çeşmenin merkezinde yer alan Çeşme Kalesini gezmeye.

Çeşme Kalesi Sultan II. Beyazıt Döneminde 1508 yılında inşa edilmiş. Aydın Valisi Mir Haydar tarafından Mimar Ahmet oğlu Mehmet´e yaptırılmış. Günümüze kadar çok iyi bir şekilde korunarak gelen kale içinde birde Çeşme Arkeoloji Müzesi yer almakta. Erythrai, Çeşme ilçe merkezi, Alaçatı ve Kalemburnu yöresinden çıkan eserlerin sergilendiği tarihi Çeşme Kalesinde bulunan Çeşme Arkeoloji Müzesinde 320 adet arkeolojik 126 adet etnografik eser ile 31 adet sikke, toplam olarak 477 adet eser teşhir edilmektedir. Pişmiş topraktan yapılmış olan tanrı ve tanrıça heykelleri, büstler, mermer heykeller, gümüş ve bronz sikkeler, altın varak, amphoralar gibi eserler sergilenmektedir.

Kale’nin hemen yanında yer alan Kervansaray, 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış. Osmanlı döneminde özellikle yabancı tüccarların konaklama ve eşyalarını koymak için kullandıkları bir mekan işlevini görürmüş. Şimdilerde ise otel olarak kullanılan bu mekan, konaklamanın yanı sıra alışveriş merkezi ve gecede eğlence mekanları olarak kullanılan kompleks bir yapı niteliğindedir.


Çeşme tarihinde pek çok ünlü ismi de barındırıyor. Bu isimlerden en göze çarpanlar Çaka Bey ve kölelikten vezirliğe kadar yükselen oldukça ilginç yaşam öyküsü ve kahramanlıklarıyla şöhretli olan Cezayirli Hasan Paşa’dır.

III. Selim saltanatında 3 Aralık 1789 - 19 Mart 1790 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamı ve askeri olan Hasan Paşa’nın en büyük özelliği, evcilleştirdiği bir aslanı daima yanında gezdirmesiydi. "Palabıyık" lakabı ile de anılan bu değerli kahramanımızın önünde elbet poz vermeden de olmazdı. Ünlü Türk Denizcisi ve Devlet Adamı Cezayirli Gazi Hasan Paşanın anısına saygıyla ve Çeşme hatırası olarak anılarımızda yer edecek fotoğraflarımızı da çektik.

Her iki kahramanımızın tarihe damgasını vuran yiğitlikleri neden “Çılgın Türkler” olduğumuzu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Bu arada yörenin adına da kaynaklık etmiş olan özellikle 1800’lü yıllarda varlıklı kişilerce yaptırılmış çeşmeler farklı mimari özellikleri ile cadde ve sokakları süsleyerek adeta “beni unutamazsınız!” der gibiydiler. Fotoğraf karelerimize yansıyan çeşmelerin buz gibi içimizi ferahlatan sularından da içtik elbette.

Ara sokaklarda gezinirken, başta Sakız Adası ve Tüm Ege Adalarında görülen Türk ve Rum karma mimarisinin güzelliğini barındıran Çeşme evleride, birarada uzun yıllar yaşayan iki ayrı kültürün izlerini yansıtıyordu. Fotoğraf karelerimize farklı mimarisiyle ilgimizi çeken çeşme evlerine bol bol yer verdik.

Daha sonra Çeşme’nin 15 km. kuzeyindeki İon kenti Erythrai' nin limanı olan Çeşme'nin doğusunda; Kalemburnunda İ.Ö. 1000 yıllarında küçük bir yerleşim alanı olduğu bilinen Çeşme-Ildırı köyünde ortaya çıkarılan Erythrai Antik Kenti’ne giderek kalıntılar arasında, Çeşme'nin çağların ötesinden günümüze uzanan serüveninde efsanelerin ışığında tarihin izlerini aradık.

Efsaneye göre Tanrı Heraklesi betimleyen bir heykel, Fenike'deki Tyros kentinden bir sal üzerine bırakılır. Sal denizleri aşarak lona kıyılarına kadar gelir ve Chios(Sakız) adası ile Erythrai arasındaki Mesate Burnu'nda karaya vurur. Chios'lular ve Erythrai'liler heykeli kentlerine taşıyabilmek için her türlü çareyi denerler ama başarılı olmazlar. Heykel bir türlü yerinden kıpırdamaz.


Erythrai'li bir kör balıkçı kadınların saçlarını kesmelerini bu saçlardan erkeklerin yapacağı bir halatla heykelin çıkarılabileceğini söyler. Ancak başta soylu kadınlar olmak üzere kimse ona inanmaz. Sonunda Thrak asıllı bir köle, balıkçının dediğini yapar, kadınların saçlarından yapılan halatla heykeli çıkarır. Birden kör balıkçının gözleri de açılır. Herakles heykeli için kentte kutsal bir yer yapılır ve Thrak kadınları dışındakilerin girmesi yasaklanır.


Çeşme müzesi' nde Erythrai'den çıkarılan sikkeleri gördüğümüzde tapınağın ve heykelin tasvirlerine de dikkatlice baktığımızda, duyduğumuz efsanede anlatılanlar geldi bir an aklımıza!.. (*)

Duyduğumuz diğer efsane ise, Erythrai'li bir kadın kahin olan, Cbyl'e ait efsane. Bu efsanede eski çağlardan günümüze değin söylenir dururmuş. Cbyl'in Korykos Dağı'nda doğduğu ve kendisine Tanrılar tarafından ilham ve kehanet gücü bağışlandığı. Babası bir ölümlü, annesi ise dağlarda, kırlarda, ormanlarda, çeşmelerin kaynakların başında, nehirlerde yaşadıkları sanılan peri kızları yani Nympha' lardan biriymiş. Nympha doğar doğmaz onu kahinliğe başlatmış. Cbyl'in ağzından dökülen sözcükler hep dizeler halindeymiş. Efsaneye göre Cbyl her biri 110 yıl süren 9 insan ömrü yaşamış. (**)

Cbyl' i bu kadar uzun yaşatan neydi acaba diye de sormadan edemedik kendimize? Ama Çeşme’nin şifalı termal sularıyla, iklimiyle, rüzgarıyla tanışınca da efsanenin boşuna olmadığını da düşünmedik değil hani!

Şehir surları, akropolis ve kuzeyinde tiyatroyu, yine akropolisin kuzeyinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Hellenistik ve Roma Döneminden kalma villa yapıları, Arkaik Döneme ait Athena tapınağı, Bizans döneminde inşa edilmiş kilise, Cennettepe olarak adlandırılan yerde de; Roma villası ve mozaikleri, Geç Roma-Bizans Döneminde inşa edilmiş hamam yapısını gezip gördük.

Antik kent kalıntıları arasındaki gezimiz bizi 6000 yıl öncesine doğru  ilk kez Çeşme´de bulunan mis kokulu aromasıyla meşhur sakız ağaçlarına doğru yöneltti. Sakız kokulu ağaçların altında soluklandık ve meşhur yöreye özgü sakızlı dondurmasından yiyerek serinledik. Günün yorgunluğunu ise unutulmaz deniz manzarası eşliğinde ve yakomoza karşı içilen buz gibi üzüm şarabı ile noktalandırdık…

Çeşmenin büyüsüne kapıldık.Tarihi, kültürü, iklimi, coğrafyası, o harika deniz ürünleri balık restoranları, barları, festivalleri, eğlence hayatı, kaplıcaları, o küçük turizm beldelerinin kendine has incik boncuk alışveriş mekanları, plajları, windsurf olanakları ve harika doğası ile “yapmadan dönmeyiniz” dedikleri ne varsa, zaman ve imkanlarımız ölçüsünde yerine getirerek Çeşme’den belleklerimizde unutulmayacak anılarla ayrıldık…

Esin Bozdemir

Devamı yakında - Alaçatı

Çeşme Arkeoloji Müzesi Tel: 0.232.712 66 09
Ziyaret Saatleri: 08.30-12.00/13.00-17.00
Ziyaret Günleri : Pazartesi hariç hergün.

(*)   Erythrai Efsanesi - (**) Cbyl Efsanesi
Resim: (bayan figürü) Hada - Antonio Pardal Rivas

18 yorum:

  1. Aklıma estikçe söylerim ya, hani, benim suretim İstanbul'da yaşar ruhum Ankara'dadır diye...Doğrudur ama, Aslında gönlümde yer eden ve hiç hiç çıkmayan tek şehirdir İZMİR.. Ancak, bende öyle büyük öyle derin iki silinmeyen acı anısı var ki, sanki her hatırlayışımda gözlerimi yumup unutmak isterim İzmir'i..
    Şimdi tekrar tekrar yaşadım gezdim.. hasret giderdim oralarla..
    Teşekkürler Esin'im.. İZMİR, aslında insana insan olduğunu hatırlatan, öğreten ve insanca yaşam sunan tek şehir..

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Esinciğim;
    Yıllar önce bir okul gezisinde 1 saat gibi kısa bir süreliğine görmüş olduğum Çeşme'yi senin bu görsellerin ve yaşadığın duygular eşliğinde aktardığın detaylı,harika postunla birleştirerek yeniden görmüş gibi oldum, bilgilendim, hatta oralardaymışım gibi hissettim...
    Eline, yüreğine,emeğine sağlık canım.
    Çok güzeldi gerçekten...

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. harika görüntüler ve bilgiler,oralara gitmek kısmet olursa muhakkak yazdığın yerlere uğrayacağım sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. YA, BUGÜN BU YORUM İŞLERİNİ NE YAPTI BÖYLE BLOGGER???
    Bugün kendi blogumda yazdığım cevap yorumlarım yok oldu..
    Daha az önce tekrar gelmiş..
    Buraya yazdıklarımız ise senin adınla yayında Esinciğim?
    Neler oluyor böyle?
    Umarım blog yazma olayından uzaklaştırma çabaları değildir :(((

    YanıtlaSil
  5. Zeugmacığım inan bende, önce benim bloğa bir şeyler oldu zannettim ama sonradan fark ettim ki herkeste aynı durum söz konusu!sanal dünya bir gün hepten arapsaçına dönecek iyice ve hiç kimsede çözemeyecek!
    umarım durum sadece teknik nedenler yüzündendir!..

    YanıtlaSil
  6. Değerli Gülsen Hocam,
    Sizi yüreğinizde iz bırakan unutamadığınız anılara götüren bu güzel şehir, dilerim çok daha anlamlı ve güzel anlara dönüştürecek bir sürprizle size kendisini affettirir!
    hayat bu hiç belli olmaz!dilerim hasret güzel bir vuslata dönüşür.En derin sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Zeugmacığım,

    Çocukluk anıları hiç unutulmuyor öyle değil mi! aradan geçen zamanda anılarda canlandırdığımız beldeler, mekanlar ve insanlar da tıpkı siyah beyaz filmler gibi birer nostalji oluyor. Yeniden aynı mekanları gördüğümüzde asla bıraktığımız gibi bulamayacağımız gerçeği ile en çok hayallerde el değmemiş doğallığında yaşatmanın güzelliği içinde...demek ki seni o yıllar öncesinde yaşadığın okul gezisine götürdü postum:)umarım postum seni gülümseten anılara götürmüştür:)
    güzel düşünclerin ve yorumun için teşekkür ederim canım,
    sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Aylin öncelikle sayfama hoşgeldiniz, güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim.

    Çeşme ve çevresi gerçekten çok güzeldi. Hele birde festival zamanına denk getirebilrseniz gezi tarihinizi çok daha renkli geçebilir...

    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Esmir'im;
    Sözlerine "geçen yıl yaz başında"diye başlamış olmasan hemen sitem dökülüverecekti dilimden.İzmir'i ve çevresini senin dilinden dinlemek çok iyi geldi bana.
    Dizelerle konuşan CBYL efsanesini de İlk senden duydum.Ildırı çok severdim ama bu bilgiye hiç rastlamamıştım.Teşekkür ederim canım.Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Esmir,
    Çok güzel bir yazı, kıskandım doğrusu. Hala bilmediklerimiz okuyor olamk çok güzel. Sevgiyle kal.

    YanıtlaSil
  11. Sevgili Sufim

    Aslında İzmir'i çok daha yakından tanıyan ve yaşayan biri olarak benim anlattıklarım eksik kalacaktır senin bildiklerin yanında. Ama bunlarda esmir'in penceresinden yansıyanlar. Bende sitende birbirinden ilginç hikayeler ve efsaneleri okurken hem düşünüyor, hem keyif alıyor hemde inanılmaz bilgi ediniyorum. Ben teşekkür ederim Sufim...
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  12. Sevgili Mehmetbilgehanmerki,
    Bilmediklerimiz öyle çok ki!ne gezmekle ne okumakla bitecek gibi değil! yeni yeni öğrendiklerimiz ve bilgilendiklerimizle dünya aslında koskoca bir derya:)

    YanıtlaSil
  13. Sevgili Esmir, Memleketim İzmir'den merhaba:) hakikaten İzmir ve çevresi her yönüyle çok özel bir şehir.Bu bağlamda Kaleminize ve yüreğinize sağlık çok teşekkürler...Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  14. Çok güzel bir post olmuş.

    Kandiliniz mübarek olsun…

    YanıtlaSil
  15. Sevgili hikayelerdirgeriyekalan,
    Güneşin aydınlattığı ışıklı insanları merhaba:) evet üzerinde yaşadığımız topraklar gerek coğrafi yapılarıyla gerekse farklı yöresel insan manzaraları ile çok renkli!Ege bölgesinde özellikle İzmir ve çevresi özel şehirlerimizden...Yorum için teşekkür ederim...Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  16. Sevgili mavi tutku teşekkür ederim.
    Sizinde kandiliniz kutlu olsun.
    Esen kalın...

    YanıtlaSil
  17. Sevgili Esmir'ciğim,
    Sayende harika bir gezi yaptım.Ben bir ege tutkunuyum zaten.Uzun süredir de Ayvalık'tayım.Hatta,ilerde buraya yerleşmeyi bile düşünüyorum.(yaşlanıyorum galiba :))

    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  18. Sevgili Dalgalarıaşmak,

    İnsan doğanın bir parçası değil mi ki zaten! Büyük metropollerde yaşam alanlarımız her geçen gün daha da daralıyor. En doğru seçimi yapmış olursunuz sevgili dalgalarıaşmak.Siz zaten genç bir insansınız! genç düşünen, ruhu genç:) hele ki güzel Ayvalık havası ile ömrünüze ömür katmış oluyorsunuz. Ne mutlu size:)Küçük sahil kentlerimiz daha dingin bir yaşam için çok elverişli. Bizim düşüncemiz de bu doğrultuda. İnşallah hepimizin istemleri gerçek olur.Sevgilerimle...

    YanıtlaSil