1 Şubat 2011 Salı

Hep beraber nice güzel zamanlara...


Diyorlar ki; Ocak ayında bahar ayını yaşayan Marmara ve kışı ılı ılıman geçiren Türkiye, asıl soğukla şubatta tanışacakmış. En soğuk günler şubatta yaşanacakmış. Uzmanların diğer bir görüşü ise, Türkiye artık "ılıman kış" mevsimine ve arkasından kurak geçecek yazlara hazırlıklı olmalıymış!..

Havalar daha da soğuyacakmış! Ekranlarda görülen o ki; Kar yurdun pek çok bölgesinde yağmaya başlamış… İstanbul’da henüz kar yok ama nasıl keskin bir soğuk var. Yağsa kar belki yumuşayacak hava! Sonra buzlanma ve don olacakmış… Rüzgar karayelden esecekmiş! Gökyüzü parçalı-bulutlu… Şaşkın mı şaşkın..şaşırmış bir kış mevsimi!..

Belli ki havada bulut çok olacak !..

Hayatlarımızda böyle değil midir ki çoğu kez! Öyle şeyler yaşarsın ki bir an neye uğradığını şaşırırsın..hiç beklemediğin anda birden bire doluya, yağmura tutulmuşçasına hazırlıksız yakalanıverirsin hayata! Bazen de hiç hissetmediğin bir sessizlikte ince ince yağan damlalarla "ahmak ıslatan" yağmurlarına yakalanıverirsin... anlamazsın nasıl sırılsıklam ıslandığını… donup kalıverirsin öylece olduğun yerde… tüm duyuların donmuştur adeta, ortadan seni ikiye ayırsalar içinden koskoca bir “ hiç” çıkacak kadar uyuşur bedenin, yüreğin, usun… Şaşırmaman gerektiği halde şaşırır kalırsın yine de bu durumuna! Ne kimse seni anlarmış, ne de sen kimseyi anlayamazmışsın! nezaketinden susarmışsın! Sen tertemiz düşüncelerinle güneşin aydınlattığı pırıl pırıl kirlenmemiş okyanuslarda yüzerken, yüzüne çarpan iri dalgalarla bir o yana bir bu yana savrulup bir yandan da dalgaların üzerinde durabilmeyi ve hatta rüzgarla dans etmeyi de öğrenirmişsin… denizi daha da kucaklayarak!

Eksik kalırmış sözcüklerin havada! Olsun varsın…

Ne her şeyi, ne de kimseyi, bilemez mişsin! bilmek zorunda da olmadığını… çünkü seni de kimsenin bilemeyişini, bilemeyeceğini düşünürmüşsün… ne içindeki fırtınaları, ne hüzünleri, ne kederleri, ne sevinçleri… bir tek bakınca gözlerinden anlayabilirmiş insan! O’nu da ancak 'görebilirsen!'.. ama bil-mek ve öğren-mek adına çok okuduğunu ve çok araştırdığını..yine de ' ne çok şey var öğrenilecek! 'dediğini bilir mişsin… en zor şeyin insanı anlamak olduğunu da! Ve insan-ları da anlayabilmek için hep empati ile yaklaştığını, ama insanın içinden geçenleri her zaman bile-me-ye-bi-le-ceğini... ' özü de bir sözü de bir' midir! değil midir!.. bilemediğini... bazen dilin başka yüreğin ise bambaşka söyleyebildiğini... " ikilikte olanı! " dost görünürken düşman olabilenleri!.. görebildiğini!.. bu yüzden de her söze kanmaman gerektiğini... ve sonra da hayat böylesine akıp giderken elimizden, tüm bunlara kafayı yormaman ve aldırmaman gerektiğini fısıldarmışsın kendine!..

Çoğu güne derin derin iç çekerek ya da ışıldayan gözlerle “merhaba” derken… aynı anda senin hiç bilmediğin bir başkasının kederi yada hüznünün  karışmış olduğu havayı soluduğunu fark edersin ! “ ben nerdeyim, sen nerdesin! ” derken… bir an da sebepsiz sandığın sıkıntılarının nedenini bulursun o anda! Çünkü artık sende aynı havayı çekmektesindir içine çok geçmeden anlarsın! Havanız karışmışken birbirine ve böyle düşüne dururken!..

Ve içine kaçmış olan bu hava, karabiber gibi yakıyorken ciğerlerini... yağmurdan kaçarken doluya yakalanmama telaşı içinde büyük bir fırtınayla öyle derinden çıkıverir ki birden bire dışarıya!.. (fırtına sonrası sessizliğin o huzur veren rehaveti çöker ardı-sıra…)

HAPŞUUUUUUUUUUU…

ÇOK YAŞA CANIM...!

SEN DE GÖR!..



“ Gördükte ne oldu sanki! ” diyen iç ses konuşur. “ Geleni karşıladık hevesle…gideni uğurladık hüzünle!..kiminle el sıkıştık, kiminle veda ettik, kimini özledik!..”

HEP İYİ YAŞA, GÜZEL YAŞA!..

dedik… güzellikler olsun hayatta istedik...

Az gittik uz gittik.. dere tepe düz gittik… yokuş yukarı çıktık, çıktık…yorulduk-düştük! Tam vardık derken birde baktık ki daha çok yokuş var çıkacak… yine yürüdük dimdik, eğri- büğrü, taşlı- tozlu yollardan yokuş yukarı çıktık, çıktık… sonra birden bire başımıza taşlar düştü… yuvarlandık yuvarlandık…tepe taklak olduk ! yolun başına geldik yeniden! Yeniden yürüdük, yürüdük… nefes nefese… el-ele, omuz-omuza, kol kola, iki ileri bir geri, iki ileri bir geri…yürü babam yürü! Yürüdük ki ne yürümek! ömür biter yollar bitmez dediler!...yorgunluktan bitap düştük!.. yetmedi koş bakalım hadi! Koşduk durduk!.. koş hadi koş durmadan koş!.. Ali koş! Ayşe tut! Tazıya kaç! tavşana tut!.. sonra ne için koştuğumuzu unuttuk..bilemeden koştuk durduk! Koş babam koş!.. düşe- kalka-ine-çıka-bir o yana bir bu yana…savrulduk durduk! ararken mevlayı! Yollarda kaybolduk!.. biz ne ektikse o’nu bulduk! Ne ekmedik ki o’nu bulalım olduk!.. ne bulduk, ne bulduk!.. izlerin peşinde aşka hasret koşarken birbirimizi bulduk!..el-ele, gönül-gönüle… baktık aynı yöne… sev-dik, say-dık, hoş-gördük –anla-dık! Kısa ömür biter ama ne yollar ne de yaşa-mak bitmez-miş anladık!.. Daha da sıkı sımsıkı sarıldık! ..Hayata!..

Geçermiş hepsi…bir gün öyle bir gün böyle…acısıyla, tatlısıyla, kahrıyla, sevinciyle… hayat bu işte!..Yaşamak için dayanırsın ve daha sıkı-sıkı tutunursun hayata!.. Aklında kalması gerekenlerin neler olması gerektiğini bilebilmendeymiş bütün mesele. Yüzüne tebessüm eden ve içini aydınlatan o bir çift gülen gözleri düşünür, güler geçermişsin her şeye!.. içinden hiç çıkmayanlar ise o anlar olurmuş sadece…

HAPŞUUUU…

İYİ YAŞA-YIN !..

HEP BERABER NİCE GÜZEL ZAMANLARA... :)))
 
Esin Bozdemir

 
Resim: Henri Matisse

16 yorum:

  1. Bu güzel paylaşımı severek okudum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Esin'im... muhteşem bir gözlem..tasvir...ifade gücü.. sanki beni anlatır gibi bazı yerleri.. sanki bir çok yerlerini ben yazmışım gibi.. ve sanki beynimi okuyormuşsun gibi düşündüğüm yazını büyük bir beğeni ile okudum..
    ancak...!!!
    büyük bir coşku ile yazdığım yorum silindi... sonra tekrar yazdım az bişey eksiği ile:)) O DA kayda geçmedi... :(
    bu üçüncü denemem eğer bu da aynı akıbete uğrarsa, ki geçenlerde yine oldu aynı olay, o zaman ben senin yazılarına yorum yazmaya teşebbüs etmem bir daha.. ne kadar sinirlenip üzüldüğümü yazsam belki abartı gelir.. bunu cut/paste yapıyorum .. dur bakalım:)))

    YanıtlaSil
  3. alizafersapci,
    Değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  4. hasret senfonileri,

    Gülsen Hocam, yorumunuz için teşekkür ederim. Yorumunuz ilk kez düştü ve gördüğünüz gibi yayında.

    Sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
  5. Bu konu ile ilgili duygu ve düşüncelerimiz ve tahminlerimiz aynı doğrultuda Esinciğim...
    Her şeye rağmen hayata sıkıca sarılmaktan ve bekleyip görmekten başka yapacak bir şeyimiz yok gibi duruyor.
    Her zamanki gibi emek verip güzel bir paylaşımda bulunmuşsun. Severek okudum. Teşekkür ederim...
    Hep beraber nice güzel zamanlarımız olsun diliyorum ben de..
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  6. Zeugma,
    Benzer ruhlar, hissedişler ve algılar olmalı...:)Teşekkür ederim yorumuna...Güzel dileklerimizin gerçekleşmesi ümidi ile...
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  7. sevgii esmir şu blog aleminde takip ettiğim yegane bloglardansın ..çok güzel yazı .. hayata tutunmak da önemli :)) sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  8. lityumm,
    o güzel sinerjini "bilmukabele "diyerek ve teşekkür ederek aldım...evet her şeye rağmen; "çare" hayata tutunmak gerek!kendinden başka kaçacak başka bir yer var mi ki değil mi! sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  9. Sevgili adaşım güzel bir yazı olmuş.Ellerine sağlık.

    Üç boyutlu resimler gibi geldi biraz.Hani baktığında sadece farklı farklı renkler görürsün ama dikkatlice baktığında içindeki resmi görürsün ya öyle...

    Resmi gördüğümü düşünüyorum ,ve diyorum ki havalar her zaman bir açar bir kapatır.Bir bakmışsın ahmak ıslatan yağıyor ama iki dakika sonra çıkan güneş ahmak ıslatanları kurutmuş esamesini bırakmamış.

    Vücut reaksiyon gösterip hapşurtur.her şeye rağmen siz çok yaşayın e mi:))


    Bir de Deniz'e yağan yağmur onu ıslatmaz ki onu çoğaltır.

    Esmir'im sana söylüyorum,Deniz'im sen anla misali :))

    Kocaman güneş dolu sevgiler...

    Bihaber,

    İzdüşümler

    YanıtlaSil
  10. Soğuk ta olsa sıcak ta, kar yağsa da yağmasa da, buzlanma da olsa don da, gökyüzü bulutlu da olsa bulutsuz da, mevsimler şaşkın mı şaşkın da olsa, "ahmak ıslatan" yağmurlarına yakalınıversek de, bu olağanüstü postun başlığı nedir Sevgili Esin ? Hep beraber nicegüzel zamanlara...
    O halde, yüreği, gönlü yüce olanlar -birlikte- denizin üstünde dans etmeyi de öğrenirler ve insanca! hüzünleri, kederleri, sevinçleri paylaşmasını bilenlerin pistinde, hep beraber nice güzel zamanlara yelken açarlar...yeter ki doğru zamanda, doğru insanlar birbirini bulsun, artniyet olmadan, sevgiyle...Yine olağanüstü, harika bir posttu. Sağ ol. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  11. İzdüşümüler,

    3 boyutlu resim gibi benzetmen ne güzel bir yaklaşım olmuş adaşım:)beğenmene memnun oldum. çoğalsın denizleriniz! kocaman güneşiniz ısıtsın içinizi efendim:)Siz de çok yaşayın e mi:)sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  12. JİVAGO,
    Gönül hep art niyetten uzak doğru insanların birbirini bulmasını ister! ama ne yazık ki bunun tersi durumları yaşar sıklıkla!maharifet işte o dalgalı denizlerde ayakta durabilmeyi ve de dans edebilmeyi becerebilmekte sanırım. Postun başlığını (...) ile okuyucuya bırakmıştım..herkesin yüreğinden ne geçiyorsa...siz oraya en uygun 2kelimeyi yazarak noktayı koymuşsunuz. Hep beraber nice güzel zamanlara "yelken açarlar" diyerek...yorumunuz için ben teşekkür ederim..Esen kalın...

    YanıtlaSil
  13. İşte hayat bu sevgili Esmir'im. Bazen fırtınalarda bazen karda tipide yorar yıpratır bıktırır, bazen de pırıl pırıl bir bahar güneşi ile ısıtır içini ki, tüm yaşadıklarını bir anda unutturuverir, yeniden yaşam dolar içine insanın.

    Kişi kendi gibi bilirmiş karşısındakini. İster gerçek hayatta ister sanal ortamda, ne kadar yanılgılar yaşasak ta insanı tanıma noktasında, dost bilip düşmanca karşılansak ta biz doğru bildiğimiz yolda ilerledikçe gün olup doğru bizi bulacaktır.

    Zaman zaman aynı içsel yolculuğu yapmakta, yanılgılarıma üzülmekte ama sonunda, deneyimlerime bir yenisini ekleyip biraz daha büyüdüğümü(!), olgunlaştığımı düşünüp kazanç saymaktayım yaşadıklarımı.

    ÇOK YAŞA CANIM ):

    YanıtlaSil
  14. secilen resim cok guzel yazi guzel, ogrencek daha cok sey var ve cok yasa:) bir film seyretmistim istedigi gibi bir erkek aradas bulamayan bir genc kiz istedigi ozellikleri siraliyordu yakisikli, akilli, egitimli vsvs en son hapsirinca cok yasa desin demisti. Film boyunca mukemmel adami bulamadi en sonunda asansorde evine cikarken hapsirdi ve yanindaki adam cok yasa dedi ve film bitti:)

    YanıtlaSil
  15. Esin haklisin...Her birimizin solugu hava farkli. Bazisi hep kasvetli bir hava icindedir, o havayi solur, bazisi civil civil bahar ayindadir. Ben yagmurlu bir yerde yasiyorum. O yuzden buradaki insanlar hafif depresif.
    Bana gore harika! Ben yagmur cok severim.
    Cok hos bir yazi olmus.
    Havamizi degistirdin:)

    YanıtlaSil
  16. müzik ve yazı... görsel ve kelimeler... hapşu ve çok yaşa... hayata tutunmak için yeter.

    YanıtlaSil