20 Nisan 2011 Çarşamba

Dışarıda yağmur içeride portakal kokusu…


Nasılda birden bire bastırdı yağmur! hem de ne yağmak… ahmak ıslatan değil bu! Hem dolu hem sulu bir yağmur yağmakta…pencereden bakarken uzaktan görünen deniz dumanaltı olmuş adeta!..göz gözü görmüyor !karardı her yan..sis, pus, tufan ki ne tufan!..

bir an düşündüm de, hani av için hava koşullarının uygun olduğunu düşünüp de gafil avlanan balıkçı tekneleri, denizciler acaba şimdi ne haldedirler!.. batmış mıdır kimi tekneler !gözümde canlandı bir film karesi uzaktan seyrettiğim denize bakarken…tayfalar koşuşturmada, kaptan telaşta.. tekne bir o yana bir bu yana sallanmakta!..bunları düşünürken Japonya’ daki felaketler ve tsunami geldi aklıma!.. mırıldandım kendi kendime “ hiçbir şeye güvenmeyeceksin bu dünyada, doğanın da bir sabrı ve bir de sonu var mutlaka!.. “ bir yandan da bardaktan boşanırcasına nasıl yağmur yağıyor! Yağsın bakalım.. ne kış kışlığını biliyor artık ne de yaz yazlığını!.. havalar ısınacak derken bir anda bakıyorsun ki yeniden kış kapında!.. her an her şey olabiliyor bu hayatta!..

Sonra evlerin çatılarına konan martılara baktım… çatıları görebilmem kolay oluyor nede olsa en üst kattayım… göğe ve bulutlara yakın:) uzaktan da, ucundan kıyısından denizi görünce… yaşlı binamızın miladı dolsa da şimdilik bizi taşımakta!.. neyi alıp götüreceğiz ki zaten! gönül ne ister, huzur olsun tek bu hayatta!.. ve böyle düşünedururken, sırılsıklam bir serçe kondu camın pervazına… azıcık ekmek kırıntıları koysam camı açarken acaba uçup gider mi diye düşündüm!..

Bunları düşünürken, ne yapmalı?ne yapmalı? birbiri ardına gelişen gündemden bunalan ruhuma ne yapmalı! diyen iç sesime… önce şöyle ruhuma dokunan bir müzik koymalıyım! Ne mi olmalı! Hangisi olsun!.. " ruhuma sormalı! ne istiyor!.. hangi hallerdedir!.."  klasik mi olsun!.. etnik mi! caz mı! saz mı!.. olsun.. önce Mozart’a uzandı ellerim, sonra Farid Farjad kemanı olsun dedim.. sonra vazgeçtim yeterince kasvetli hava zaten!.. , Pink Martini’mi, Zamfir’in flütü mü olsun… hangisi!! ? hangisi !!! ?derken… bu havalar, bu yağan yağmur!.. içimdeki sesler Enstrumantel olsun " Cafe Anatolia " dinle!" dedi tınıları iyi gider …hem sonra o çalar sen de aradasırada mırıldanır eşlik edersin ezgilere.. karar kılındı efendim...

Sesi açıyorum hafifçe…harika!..

Dışarıda yağmur kulağımda ezgiler eşlik ediyorum müziğe ahenkle :))


İçimi ısıtıyor sesler… camlarda damlalar şıpır şıpır akıyor...
sonra sırada ne mi var?..

önce içinde portakal olan tatlar geliyor birer birer akla, ne de olsa yakın bir süre önce yapıldı portakal reçeli ve marmelatlar…

sonra karar veriliyor sütlü tatlıya veeee … portakallı sütlaç yapmaya :)

Önce pirinçler ayıklanıp yıkanıyor ve yumuşayıncaya kadar iyice haşlanıyor, sonra sütü, şekeri, bir bardak portakal suyu yada tercihe göre bir fincan portakal reçeli (ben reçelimden koydum) vanilya ekleyip istenilen kıvama gelinceye kadar pişiriliyor ve servis tabaklarına aktarılıp soğumaya bırakılıyor…

İçeride miss gibi portakal aromalı kokular… camlarda şıpır şıpır damlalar!.. bir yandan da "cafe anatolia" bana özel konser veriyor:)) çalınıyor arka arkaya parçalar…

Tatlımızın “tadımızın yanında tuzlumuzda “tuzumuzda olsun! :) diyerek… bu defa da pide yapmaya karar veriliyor…

İki aşamalı harekatın ilki yani önce hamurun harcı hazırlanıp mayalandırıldıktan sonra kabarması için beklemeye alınıyor…pizza hamuru kıvamında yumuşak bir hamur elde ediyorum.  (ben bu işlemi sütlaç pişerken yaptım…) diğer yandan da önceden ayıklanıp temizlenmiş olan ıspanaklara bir de alternatif olarak kıymalı soğanlı iç malzemeler hazırlanarak pide yapımına girişiliyor… merdane ile istenilen ölçü ve kalınlıkta açılan hamura (ıspanaklı ve kıymalı) iç malzemeler de eklenerek pide işlemi de tamamlanıyor ve ardından pişme süresi de ayarlanarak fırına veriliyor…

Sütlaçlar uygun ortamda soğumaya bırakılırken ve pidelerde pişerken…


Her yere yayılan tarifsiz kokuların sarhoşluğu içinde ve iştahımın doruğa çıktığı dakikalarda bekleme sürecimi; dergilere ve yarım kalan kitaplarıma göz gezdirmeye ayırıyorum. Şu aralar her ne hikmetse elime aldığım hiçbir kitabı bitiremiyorum. Gündemlerimiz pek bir yoğun, kafalar karışık!.. kendimi bir türlü kitaplarıma veremiyorum.. bu yüzden elime aldığım kitaplarımı tekrar bırakıyorum ve başka bir zamana erteliyorum okumayı!.. “henüz vakti gelmemiş!” diyorum biraz da mahcubiyetle bakıyorum elimde tuttuğum (“zeytin ağacı”) kitabına!.. onlar ki çok itinalı okunmayı hak ediyorlar!..

dönüyorum tekrar kütüphanemin başına; şiirim geldi bırakın beni! ” (*) tık tık hallerine giriyorum fena halde… bir anda üç beş şiir kitabına göz süzüyorum… Cemal Süreyya’dan İlhan Berk’e, Nazım’dan Prevert’e, “ve günahlar var ya” Vedat Varol rubailerinden Ömer Hayyam’a ve şiir antolojilerine kadar bakınırken gözüm, “Eski Yağmurları Dinliyorum” Arif Damar’ın tam da havama uygun Seçmeler Şiir kitabına takılıyor bir anda …ve başlıyorum kitaba adını da veren şiiri okumaya…

SAAT SEKİZİ GEÇ VURDU

Kime ne desem
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum

Düşünmeden biliyordum deniz ılıdı
Dökülen çelik katı
Yürüyenler yanyana

Yüzümü güneşte dinlendirsem
Dağın dağ olduğunu bilsem ovanın ova ağacın ağaç
Kurtulurdum

Çok köprülü sular gibi git git bitmedi
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum

Saat sekizi geç vurdu
Giden gitmiş hüznü ayaklandırmak boşuna
Düşünmeden biliyordum

Arif DAMAR

şiir dinletisi sonunda bakıyorum ki dışarıda yağan yağmur biraz dinmiş ve bulutlar hafif aralanmış güneş de göz kırpar gibi…


tam bakacakken saate fırınım haber veriyor zırrrrrrrrrrrr!!! “artık pişti alabilirsiniz! ” .)
benim saatim zamanında beni uyarıyor...



dumanı çıkıyor... :)

her yere yayılan bu dayanılmaz kokulara can daha fazla dayanamıyor :) gözüm ne dışarıdaki yağmuru ne de ne de pervazdaki serçeyi  görüyor…

pideler buharı çıkarken ve portakallı sütlacımız da gelin gibi süzülürken ...


servis hazırlanıyor...
ve afiyetle... gereği yerine getiriliyor :))

Esin Bozdemir

******

Pide tarifi: Ispanaklı / kıymalı ...
Pide hamuru için:1 su bardağı ılık su yada süt/ 1 çay bardağı sıvıyağ / 1 yemek kaşığı şeker / 1 yumurta / 1 paket instant maya / Tuz ve aldığı kadar un  ( 3-4 su bardağı un, kulak memesi yumuşaklığında hamur olacak)

Yapılışı: Tüm harcı karıştırıp ardından hamuru 6 eşit parçaya bölüp beze yapıyoruz yani portakal gibi yuvarlıyoruz.. :)sonra her birini tabak büyüklüğünde açıp içerisine arzu ettiğimiz malzemelerden oluşan harcımızı koyuyoruz.. pidelerin ortasını açık da tutabilirsiniz ve yağlı tepsiye dizip 15 dakika kadar dinlendirdikten sonra üzerine yumurta sürüp (isteğe bağlı susam, çörek otu serpip) sıcak fırında üzeri kızarıncaya kadar 25-30 dakika kadar pişiriyoruz…

Bu arada yapılan sütlaç buzdolabında bir gün bekleyince daha güzel kıvama geliyor:)benim gibi sabırsızsanız hüppletebilirsiniz tabi ki :))

Portakallı Sütlaç:
Malzemeler: 1 litre süt / 1 su bardağı pirinç / 1 portakal ya da 1 çay bardağı portakal reçeli / 1 su bardağı şeker (şeker sizin tercihinize göre 1 bardaktan daha az olabilir. Reçel tercihi halinde şekeri az koymanızda fayda var. Sağlık için çok tatlı olmaması önerilir.) ve vanilya..

Yapılışı: Önce pirinç yıkanıp lapa oluncaya kadar  makul suyla haşlanıp pişirilir.Ardından sütü ve bir portakalın suyu ya da bir çay bardağı portakal reçeli ilave edilir. (ben reçelli olanı daha çok beğeniyorum!) Ve en son şekeri ve vanilyası eklenerek sütlaç kıvama gelinceye kadar pişirilir. Sıcak servis yapılır. Soğumaya bırakılır. Soğuyunca yoğunluğu daha da artacaktır..Afiyet olsun efendim:)

Turunçgil (Portakal) Reçeli Tarifi için: tıklayınız

25 yorum:

  1. Off ama olmaz ki... Nasıl da canım istedi pidelerinden ve sütlacındann:))

    Tarifler alındı. Özellikle de portakallı sütlacı hemen denemek istiyorum.

    Bu aralar ben de okuduğum kitabı yarım bırakıp yenisine başlıyor ve onu da yarım bırakıyorum. üstelik, elime aldığım kitabı en kısa zamanda bitirmek, asla yarım bırakmamak gibi bir huyum varken.

    Çok güzel bir gün olmuş, sefan olsun:)

    YanıtlaSil
  2. Kıskandım...:(

    Önce deniz manzaranı sonrada bulutlara yakın katını:)

    Portakalın son demleri. Ne varsa portakalı yapmalı bişeyler. Portakal kokusu kışı besliyor o besliyor kış kapımızdan gitmek bilmiyor...

    Mayıs geldi çattı hala kalorifer yanıyor, kışlıklar giyiliyor.

    İşte bu yüzden Newbaharın yüreği ayaza çalıyor.

    Hımmm! sımsıcak buharı geldi vurdu yüzüme pidenin. Yarın bende mi yapsam ne...

    Hoş bir gece muhabbeti oldu Newbahar, sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Çınar,
    Ruh hallerine en iyi ilaçlardan biri sayılır değil mi böyle damak tadı keyifler:) düşüncelerde tıkanıp kaldığında yeniden enerji toplamak içinde özellikle içinde turunçgilerin olduğu tadları tüketmek gerekmiş okuduğum bir yazıda:)hamur işlerini sevdiğim halde çok nadir yapıyorum ama sütlü tatlıları hele ki içinde portakal aroması olanı mutlaka denemelisin çok leziz oluyor çünkü:)

    senin de sefan olsun Çınarcım..güzel bir haftasonu dilerim :)sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. Newbahar,
    Sevgili Newbahar, bizim toprakların mayasında var hamur:)onsuz olmaz...aradasırada da olsa keyiflendirmek gerek miğdeleri:)eminim şiirlerin kadar güzel oluyordur el emeği hamur işlerinde:)portakallar yavaş yavaş veda etmek üzereler..ama turunçgillerden farklı bir alternatifle de olsa sütlacına ilave edebilirsin...şimdiden afiyet olsun canım..

    Güzel bir haftasonu dilerim...Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  5. Aman efendim aman :)))
    Esincim ne kadar maharetliymiş böyle! Tam da açken baktım, yutkunmaktan kendimi alamadım..
    Özellikle portakallı sütlaçını hemen denemek istiyorum. Çünkü hiç duymadığım bir tarif..
    Ellerine sağlık diyorum..
    Yazı, şiir, müzik, görseller, tarifler..
    Hepsi harika ötesiydi..
    İyi geldi...
    Sevgilerimle....

    YanıtlaSil
  6. Ellerine sağlık hepsi çok lezzetli gözüküyor.Sütlaç sevmem ama portakallı denemek lazımmış.

    Kasvetli havalar artık gitsin artık gerçekten yoksa hepimiz toplu histeri yaşayacağız :(

    Sevgilerimle:)

    YanıtlaSil
  7. Seni ac karna okumak bugun hic iyi olmadi :))
    Yine gelip alacagim tarifleri, simdi gidip karnimin sesini susturayim

    Ellerine saglik :)

    YanıtlaSil
  8. Ne kadar güzel, geniş kapsamlı, hem akıcı, hem düşündürücü, hem de buram buram pideyle tatlı kokan şiirsel bir post sevgili Esin.

    Bugün Mersin'de bulutlu, zaman zaman yağmurluydu. İnsan bu havalarda tarifi iyi verilmiş bir pide, üstüne portakallı bir sütlaç yemek istiyor. Hatta pidenin yanında portakal reçelli marmelatlar da olsa fena olmaz hani...üstüne bir de Arif Damar ustanın şiirleri oldu mu, yemede yanında yat, hiç evden çıkma diyesim geliyor.:)

    Kaleminize, ellerinize sağlık...yazı belleğime, tarifler denenecek listeme alındı bile.

    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  9. Zeugma,
    :))yapılan şeyler, isteyerek ve gönülden olunca hele ki bu yemek yapma ise terapi gibide oluyor adeta:)sonra da resim yapar gibi süsleyerek, doğaçlama neler neler çıkıyor ortaya:)portakallı sütlacı, tadı damaklarımızda kalan, yemeklerine bayıldığım yaşlı bir teyzemiz yapardı. Özellikle portakallı sütlacını çok beğenirdim. Bende bu tarifi çok leziz buluyor ve özellikle portakal reçeli yaptığımda mutlaka uygulamaya alıyorum:) Çünü portakal reçelli olanı tam kıvamında oluyor.

    Haftasonu sütlacı yapınca kulaklarımı çınlatırsın değil mi Zeugmacığım:)şimdiden afiyet olsun

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  10. İZDÜŞÜMLER,
    Adaşım çok haklısın...Gündem karanlık havada kastetli ve kara olunca...ne psikoloji ne de ruhta ferahlık kalıyor...gitsin gerçekten şu karanlıklar!havanın açılma olasılığı hep var!ya diğer karaltıların!.. umudumuzdan başka bir seçenek kalmadı artık!..bahar kapıda, portakallı sütlacında sofranda olunca...tamamdır...:))sevgilerimle

    YanıtlaSil
  11. Uma,
    :)) aç karna fena bir işkence mi oldu dersin! :)hamur işine bir şey diyemem ama sütlac haftasonu mönüsünde yerini alabilir belki :))teşekkürler sizinde şimdiden ellerinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  12. JİVAGO,
    "Havalar nasıl olursa olsun sizin havanız yeter ki yerinde olsun!" derdi hani bir zamanlar bir havadurumu spikerimiz..Narenciye bahçeleri ile meşhur Mersin ilimizde özellikle portakal ne çoktur!ve o miss kokulu turinçgillerden ne çok lezzetler çıkar ortaya...Portakallı Sütlacı ön sıraya almakta gecikmeyin derim:))

    Güzel bir haftasonu dilerim...Esen kalın...

    YanıtlaSil
  13. bu ne kadar da lezzetli bir yazı olmuş:)

    ellerinize sağlık,

    sevgiler,
    ful.

    YanıtlaSil
  14. Sevgili Esmir !
    Ful güzel söylemiş. Lezzetli yazı vallahi. Buralarda da deli deli yağıyor Nisan yağmurları caan olmak için tabiata.
    Ah, ah şimdi kapıda kedi olsam, alsan içeri, poğaçalardan versen biraz.. Miyaffff.
    Sonla belkide bilazda sütlaçtan yalamama izin velilsin. İki numara falan yaparım şirinlik olsun.
    Lezzetli olmuş gerçekten.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  15. Ya Hu Esmir !
    Miyafff sütlaçtan yalamasam da olur ama,
    Ne olur şu kıymalı pidelerden.. mırrr

    YanıtlaSil
  16. Önce yanlış bir sayfaya girdim zannettim... İfade tanıdık ama stil değişik.. Akıcı.. bir o kadar da ilgi çelici.. A-aaa AAA!!! o da ne??? Ben de bunca evime davet ettiklerimden bakalım önce kim beni evine davet edecek diye beklerken... üstelik tariften hiç anlamazken ama yutkunmaktan helâk olmuş durumdayken..
    ÇOK KÖTÜSÜN!!! :)

    YanıtlaSil
  17. Ful Yaprakları,
    Arada sırada lezzet duraklarımızda olsun ama değil mi sevgili Ful:)

    teşekkür ederim
    sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  18. Ali ikizkaya,
    Ben de diyordum eşime; aa... kediler ne çok miyafff'lıyorlar bugün! sanki kapımızın önündeler!:)'demek o kedilerden biri de sizsiniz!:)) boğazımızdan geçer mi hiç! hepimize yeter yaptıklarım! birazdan tüm mahalle sakinlerine ikram etmek üzere hazırlanıyorduk biz de:)buyur mırrr mırr kedi:))kıymalı pide ve sütlaçtan afiyet olsun..:)))

    İyi haftasonları ve esenlikler dilerim

    YanıtlaSil
  19. hasret senfonileri,

    Gülsen Hocam ne demek!
    Siz her zaman mekanımıza da gönlümüze de davetlisiniz...

    AH BEN NE YAPTIM!!! :))

    YanıtlaSil
  20. Esin'cim muzik insanin havasini nasil da degistiriveriyor degil mi? Ben de genelde muzigi actim mi birden neseleniverir, enerji doluveririm. Huzunlu havadan kacmanin yolunu bulmussun.
    Mutfakta ustaligini da gormus olduk bu sayede. Ellerine saglik, mamalar nefis gozukuyor.

    YanıtlaSil
  21. yani bir sutlac ancak bu kadar basarisiz olabilir. Portakal receli ev mahsulu degil ondan mi oldu acaba :) Bir de jasemin pirincdi benimki.
    Simdi pideleri actim bakalim onlar ne olacak :)

    YanıtlaSil
  22. Pideler cok super oldu, seninkiler gibi beyaz gorunmuyorlar tam bugday unundan dolayi ama tadlari muhtesemdi. Tesekkur ediyorum ailemize katkilarindan dolayi :) Sevgiler...

    YanıtlaSil
  23. didem,

    Sevgili Didemciğim, müzik ruhun gıdası ama doyurmuyor canım:))doygunluk ruhda oluyor da miğdeler için böyle hareketler de gerekiyor bazen:)iştah da var zevk almak da var bu lezizleri yapmaya dürten! ama yine de frene basıyorum canım:))senin hamur işleri de az değil hani:))uzun oklavayla pek başarılı olamasam da merdane ile idare ediyorum bende:)teşekkürler canım..sağlık ve ağız tadı en önemlisi.Sevgilerimle...

    Uma
    Sevgili umacığım, insan ilk kez denediklerinde bu durumlarla karşılaşabiliyor canım..bende de olabiliyor:)pirinci ayrı yerde çok iyi haşlamak gerekiyor ama dediğin gibi pirincin yesmin oluşu da etkilemiş olabilir onun yoğunluğu diğer pirinç türleri gibi değil..o zaman sütün miktarını vs ona göre ayarlamak gerekebilir...yaptıkça el kıvamını buluyor..2.sinde eminin daha iyi olur:))

    bak pidelerin gayet iyi olmuş hem benim de aslında öncelikli tercih ettiğim tam buğday unu ile açmışsın çok daha sağlıklı olmuştur.Ben evimde ekmeği bile devamlı tam buğday yiyorum ama en son yaptığım alşverişde tam buğday ununu bulamamıştım..Senin de ellerine sağlık..Ağzınızın tadı daim olsun canım..Sevgilerimle..iyi haftasonları dilerim...

    YanıtlaSil
  24. Şu anda dışarda yağmur yağıyor çisim çisim, ben yazını okurken nefis müzik kulağımda hoş seda bırakıyor ,burnumda nefis kokular...Potakal vazgeçemediğim tatlandırıcıların başında. Ve ben bu yazıyı o yıl neden fark etmemişim üzüldüm ...Sevgi ile selamlıyorum Esin 'ciğim ,iyi ki anımsattın, teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Arzu Sarıyer,
      Zaman zaman böyle anımsatmalar iyi oluyor sanırım:) eskisi gibi hamur işleri yapmıyorum artık.. malum kilo ve sağlık açısından.. ama canım da çekmiyor değil hani;) yağmur burada da yağıyor ve portakallar son günlerinde olsalar da
      gider ayak nefis narenciye kokularıyla final zevkini yaşatıyorlar bize... ben teşekkür ederim Arzu Öğretmenim.. Sevgi ve esenliklerimle...

      Sil