28 Haziran 2011 Salı

"Lakota Halkının Mücadelesi" ve “Yağmuru Bile” filminden "Anadolu'yu Vermeyeceğiz!" direnişine...

1 BELGESEL, 1 FİLM ve ÜLKEMİZ GERÇEĞİ !
‘National Geographic Adventure’ ve ‘National Geographic Traveler’ dergilerinin de fotoğraf sanatçısı olan Aaron Huey'nin;  Amerika'daki fakirliği fotoğraflama isteği, onu yerli Lakota halkının dehşet verici ve büyük oranda görmezden gelinen mücadelesine yeniden odaklanmaya mecbur bırakan Pine Ridge Kızılderili Rezervasyonu'na götürür. Beş senelik çalışmanın sonrasında, TED'daki bu cesaret isteyen, yürekli konuşmasında rahatsız edici fotoğraflarıyla, sarsıcı bir tarih dersini anlatırken bakın o tüm dünyayı etkisi altına alan büyük gücün !!! görmezden gelinen gerçeklikleri…
Çok önemli ayrıntılara parmak basan üstelik Amerikalı bir fotoğrafçının, mesleğinin dışına çıkarak onu da etkisi altına alan değerlendirmeleri ile Amerikan yönetimine vermek istediği mesajın sadece ülke sınırları için geçerli olmayıp, tüm dünyayı kasıp kavuran aynı zihniyetin, okyanus ötesinden uzanarak ahtapot gibi kollarını, komşularımıza ve topraklarımıza dolandırmaya çalıştığını artık görme vaktidir!.
Özellikle yoksul bırakılan halkın üzerinde oynanan oyunlar; "Sat ya da Açlıktan Öl";  “Parçala, Böl, İşgal et!” planlarının nasıl uygulandığını TED konuşmacısı son derece açık bir şekilde anlatıyor.


'Subtitles Available in' yanında TR tuşuna basarak videoyu
TED videosu dışında ayrıca bu haftasonu izlediğim; 2010 Academy Awards Ödülü alan ve İspanya’nın 2011 Oscar adayı olan; EVEN the RAIN “Yağmuru Bile” DVD film de son derece ilginçti! Tıpkı TED video konferansındaki konuşmacının işaret ettiği; toprakları elinden alınan ve yoksullaştırılarak sömürgeleştirilen halkların dramına benzer başka bir gerçekliği gün yüzüne çıkaran bu filmde de insanlığın en temel gereksinimi  ve en önemli can damarı olan suyun mücadelesi anlatılıyor… 
'Yağmur Bile' filmi yönetmenin bir film yapımı projesine konu olan Kristof Kolomb ve temel insan hakları mücadelesinin anlatıldığı; Senaryosu Ken Loach’un daimi senaristi Paul Laverty tarafından yazılan filmde, Christopher Columbus’un keşiflerini çok dar bir bütçe ve yerel aktörler ile çekmeyi başaran Iciar Bollain'ın; Takıntılı idealist Sebastian, Kristof Kolomb ile ilgili olarak da Hıristiyan kahramanın mitini tersine çevirecek, açgözlülüğünü ve vahşi eğilimlerini filminde gösterecektir. En ucuz ve Latin Amerika’da en “yerli” ülke olan Bolivya’daki çekimler sırasında, Kolomb’dan 500 yıl sonra toplumsal huzursuzluk patlar. Halk en temel hayati madde olan su için savaşmaya başlamıştır.
Gerek TED video film gerek  EVEN the RAIN “Yağmur Bile” filmi; hem coğrafyamız hem de komşularımızın da içinde yaşadığı(mız) toplumsal değişim rüzgarlarının kaynağını irdelememiz ve en tepeden manzarayı daha iyi görebilmemiz için önemli bulduğum izlencelerdir… 
Lakota Halkının Mücadelesi ve “Yağmuru Bile” filminde anlatılanlardan, ülkemizdeki derelerin çığlığına; topraklarımıza ve sularımıza göz koyan ve bu yolda büyük mesafe kateden bu küresel çetelere karşı örgütlü mücadelenin yükseltilmesi ve bu oyunun bozulması için büyük resmi görmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde söylenen yalanların büyüklüğünü görebiliriz. Hes'ler vasıtasıyla satılan sularımızdan, siyanürle zehirlenen topraklarımıza, genetiği değiştirilmiş buğdayımızdan geleceği çalınmış nesillerimize kadar bu ülkeye ve bu topraklara ait ne varsa tamamen iğdiş edilmeden uyan artık ey Türkiyem !..


“Anadolu’yu vermeyeceğiz!”, “Derelerimizi Sattırmayacağız!” diyerek… topraklarımızın talan edilmesine, sularımızın çalınmasına! karşı duran ve tepkisini gösteren insanlarımızın direnişine hepimizin ortak olması şarttır…

*Bremen mızıkacılarından
*Eylemlerin ruhundan ve bedeninden doğar!

14 yorum:

  1. SEN SEVGİLİ ESİN, SADECE AKILLI BİR KADIN DEĞİLSİN.. BİLGİLİSİN.. BİLGİSİNİ SİNDİRMİŞ ÖZÜMSEMİŞ ANLAMIŞ BİR İNSAN OLARAK BİR EĞİTİMCİYİ BİLE MAHCUP EDEBİLECEK DÜZEYDE BİR DONANIMA SAHİPSİN..
    VE SEN VATANINI SEVEN,TOPRAĞINA BAYRAĞINA TÜRKÇE DİLİNE SAHİP ÇIKAN VE BUNLARLA ÖVÜNEN GENÇ BİR CUMHURİYET KADINISIN..

    BUNLARI SENİN SIRTINI SIVAZLAMAK İÇİN YAZMADIĞIMI BİLİRSİN SEN. ÇÜNKİ SENİNLE, SENİN GİBİ BİR EVLAT YETİŞTİRMİŞ ANNE KADAR İFTİHAT EDİYORUM BEN..

    YanıtlaSil
  2. Merhaba!
    Tüylerim diken diken oldu:(İnşallah yanılırız diyorum.Her şeyde olduğu gibi Kızılderili neslinide biz yok ettik.Ne istiyorlar?ne bekliyorlar?dünya kime kalacak?anlamış değilim.Bir sapık düşüncenin peşinde koşturup duruyorlar.Bizi ayakta tutan bir dilim ekmek.

    Seninde kandilin mübarek duaların kabul olsun...Dualarımızı vatan ve millet içinde yapalım.

    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  3. tamam bu senaryo bilindik hale geldi artık.. hatta gerçek olduğunu sanki bunlar planlanırken oradaymışım duymuşum gibi kabullendim..

    hatta bütün bunları paranın esas sahipleri .. sadece bazı değerleri ele geçirmek istedikleri için değil..
    varsayalım.. bildikleri bir ekolojik felakette tek sağlam ve güvenli kalacak yer olma ihtimali için bizim coğrafyayı boşaltıp kendilerine korunak hazırlıyor bile olsalar..
    o senaryo da kabulüm..

    peki basit soru.. ne olabilecek buna karşı.. basit baş kaldırılarla karşı konulabilecek.. ya da toplumsal örgütlenmeyle önü alınacak zamanı geçtik sanki..
    ne bileyim esmir..
    bilmiyorum artık

    atalet

    YanıtlaSil
  4. Topragimizin suyumuzun kiymetini de olen ressamlar gibi arkasindan mi farkledip uzulecegiz. Insallah oyle olmaz.

    YanıtlaSil
  5. hasret senfonileri;

    Teşekkür ederim Gülsen Hocam, beni mahcup ediyorsunuz...

    Siz değerli büyüklerimizin duyarlılığını ve hassasiyetini taşımak ve paylaşmak bizlerin en önemli görevlerinden biridir. Bu süreçte üzerine bir şey koyabilirsek ne mutlu bize!

    Sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
  6. GÖNÜL ÇELEN;

    Gerçekler görünmez değil aslında!düpedüz ortada!..Kapitalizmin vahşet veren gerçek yüzünün tüm dünyaya egemenliğidir bu!sorgulanması gereken bu sistem ve bu sistemin güdümüne giren 'siyasi' anlayıştır!.

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  7. @Atalet;

    Bu çetelerin en büyük sermayeleri de aslında, bilinçsiz ve örgütsüz toplum(lar) değil mi?

    Karamsar olmak için neden çok! Ama bizim başka bir ülkemiz yok!.

    esenlikler...

    YanıtlaSil
  8. didem;
    bazılarının değil öldükten sonra yaşarken haksızca taçlandırılmış zaferleri var!bazılarının da tam tersi!.ama toprağın ve suyun telafisi ne mümkün!insanlık hem kendi sonunu hem de dünyanın sonunu giderek hızlandırıyor!..

    YanıtlaSil
  9. sevgili esmir, amerikayım. iki ayrı müzede ırkları, kültürler, talan edilmiş halkları gördükçe içimde bir yer sızladı. filmi ilk fırsatta seyredeceğim ve evet, bize dokunmuyor diye yılanı görmezden gelemeyiz. seslerine ses olup direnişlerini desteklemeliyiz. bu topraklar hepimizin. bir gün müzelerde ziyaret etmek istemiyorsak tabi.
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  10. 1 Belgesel, 1 film ve ülkemiz gerçeği (vb.,diğerleri) nasıl birbiriyle bu kadar örtüşebiliyor. Egemenlerin, insan ve doğa kanunlarını kendi ritüelleri doğrultusunda hiçe sayması ve buna karşı çıkan bir avuç insanın mücadelesiyle kazanılmış veya kaybedilmiş haklar analojisi,
    dünya varolduğu müddetçe devam edecektir. Anadoluyu Vermeyeceğiz Yürüyüşü'nde Ankara girişinde işkenceye dönüşen bekleyişler ve nice isimsiz kahramanlar...insanın içini kanatıyor, acıtıyor sevgili Esin.

    Bizler, nesnel doğrularımızla her zaman haklının yanındayız ama bir de maddiyata, çıkarlara tebelleş olan mutlu azınlık var. Sessiz çoğunluğun da senin gibi duyarlı olup ses vermesini dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. O kocaman hümanist, özgür "yüreğine" sağlık!

    Esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
  11. anadolunun kayıp şarkıları belgeseli de çok hoş, onlarda kendilerine göre, yok olma unutulmama mücadelesi veriyor ama yavaş kaybedilen bir savaş gibi...

    YanıtlaSil
  12. Evren,
    Amerika'da çekilen fotoğraflarından uzaklardan sesleniyorsun bizlere..yazılarını takip ediyorum..birebir gözlemleme şansın olduğu için bunu çok daha iyi görebiliyorsundur özellikle müzelerde!..hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız evet!..Duyarlılığın için teşekkür ederim..Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  13. JİVAGO,

    O sessiz çoğunluğun ses/leri çığlık olup gökleri çınlatabilir!görülmeyen sessizlikte çok büyük derinlikler var!bazen 1 kişi 10 kişiye, 100 kişi 10binlerce kişiye denktir!..Gerçek vatanseverlik bireyciliğin ve kişisel çıkarcılığın çok önündedir!..Seslerimiz güç birliğimizle çoğalacaktır!

    Düşünceleriniz ve değerli yorumunuz için teşekkür eder,esenlikler dilerim...

    YanıtlaSil
  14. isoon,
    Hoşgeldiniz sevgili isoon,

    Duyarlı seslerin her geçen gün çoğaldığını görmek ümit verici!kazanmak için yılmadan mücadeleyi sürdürmek gerek...

    Esen kalın...

    YanıtlaSil