11 Aralık 2011 Pazar

Sıradışı bir düşünür - Sakallı Celal


İlginç kılığı, sıradışı tavır ve sözleriyle toplum içinde genele benzemeyen az da olsa değişik tipte insanlar vardır…bazıları modanın grift na-hoşlukları içinde ve hatta bazen de abartarak kendince stil yaratmak adına ama daha fazlası ile dikkat çekmek için uçuk kaçık giyinir ve o kılığa uyuşur uyuşmaz halde davranırlar!.. beğenen de olur, beğenmeyen de! Kabul gör(ün)mek ve gör(ün)memek bulunduğu camia ve topluma göre de görecelidir elbette. Bazıları ise derbederlik ötesinde eni konu kendini bırakmışlık içinde saç sakal birbirine karışmış, pejmürde bir halde dolanır, susar, konuşur, durur, bağırır, çağırır... bazen de derin derin düşünür olur!.. şekilciliğe düşkün olan ve şekle göre değer biçen çoğunluk, derinlerdekini sorgulamaz ve yargılamaktan da geri kalmazlar genelde!.. böyle insanları görünce sizin de olur mu bilemem ama! ister istemez benim de aklıma takılır karşımda gördüğüm bu insan(lar)ın, görünmeyen yüzleri ve bilinmeyenleri, aklı ve akılla olan durumları!.. kimi normal davranışların dışına çıkan halleri ile ‘acaba tamamen gitmiş midir akıl?  noksan mı kalmıştır, yoksa tam tersi fazla mıdır o akıl-ları da ondan mıdır bu halleri!..’ gibisinden söyletirken,  Rodin’in düşünen adamı nasıl düşündürmüşse, bu görüntüdeki kadın ve erkekler de düşündürürler beni! neden ve niçindir bu vaz-geçişlik!!!

Orhan Karaveli’nin Sakallı Celal’in yaşam öyküsünü anlattığı kitabına, kısa bir süre önce kitap-evlerini dolaşırken rastlamış ve ilginç bir yaşama dair bilinmeyen ama okudukça satır aralarında ‘aslında anonim adı altında telaffuz ettiğimiz’ nice özlü sözün, deyimin de kahramanı ile karşılaşacağımı tahmin edemezdim!' diyemeyeceğim! zira boşuna olamazdı Sakallı Celal’in yaşamının kaleme alınışı… öyle ki, kitabı okuduktan sonra; sadece özlü üç beş bilgece söz olmayacaktı geriye kalan çıkarımlarım… öylesine özgün ve özgür ama özgür olduğu kadar da duruşu ve düşünceleri ile yaşamına dokunan insanlara verdikleri karşısında, O’na yüklediğim anlam, çok daha başka olacaktı. 
Benim için; ‘Sakallı Celal’in varlığı başlı başına bir baş yapıttır!’ bu ülkenin bağrından çıkmış ama yaşarken değerinin yeterince verilmediği diğer gizli kahramanları gibi, büyük yapıtlarından sadece bir tanesidir O.
Her zaman ki gibi, önce incelemekte olduğum kitabın ana kapağında yer alan; Sakallı Celal’in, kırışık ve eskimiş kıyafeti içinde, tiftik tiftik, uzun zaman tarak değmemiş kıvırcık saçları ve kendi haline bırakılmış sakalları ama hiçte hayattan bezmiş gibi görünmeyen bir halde, kolları belinde muzipçe gülen bir edada bakarak poz veren o fotoğrafı… Arka kapağında hakkında yazılanlar ve kısa bir önsöz taramasından sonra… vakti zamanında bu toprakların suyunu içmiş, okumuş, kendini eğitmiş, toplumun her kademesindeki insanına sosyal sınıf ayrımı gözetmeksizin bilgi birikimini aktarmış, kendini fazlası ile aşmış ve daha hakkında ne çok şeyler söylenecek olan bir insanın, bir düşünürün, bir Türk filozofunun adeta yeniden doğuşuna tanıklık edeceğim ve altını çizeceğim, notlar alacağım bir kitabı okumaya gelmişti sıra...
Kitabı bir solukta okurken, kitaptan geriye aklımda, bugüne kadar duyduğum bazı deyimlerin gerçek kahramanına ait sözleri, O’nun derin düşüncelerini, düzene baş kaldıran ve toplumun gelişmesinde, aydınlanmasında ne denli çaba harcadığını, Sakallı Celal’in orijinal zekâsı, yaygın kültürü ve mizacı ile ülkemizin özellikle aydınlar çevresinde yaşamıyla olduğu kadar, etkin ve uyarıcı konuşmalarıyla ve renkli sohbetleriyle de ilgi çeken ve iz bırakmış olan; Aydın, özgün, yenilikçi, idealist ve kemalist ruhlu, Atatürk hayranı, sosyalist ve hümanist bir insanı; Melih Cevdet Anday’ın “ o bir kahramandı!” diyerek yücelttiği ama yaşarken ne yazık ki yakın çevresi, (eş-dost ve arkadaşları) dışında gerçek değerinin bilinmediği,  ardından ise nice izler bırakan bir insanın yaşamıydı okuduğum!
Kimdi-r sakallı Celal?
Tevfik Fikret’in, “Hak bellediğin bir yolda yalnız ‘yalınız?’ gideceksin” dizesinde anlatılmak istendiği gibi, Celal Yalınız (1886-1962) arasında yaşamış (bu aynı zamanda mezar taşındaki dizelerdir)  “yalnızlığın pîri” bir düşünür ve filozoftur.
O, II. Abdülhamit’in Bahriye Nazırı Hüseyin Hüsnü Paşa’nın oğludur, ortaöğrenimini Galatasaray’da, yüksek öğrenimini de Paris’te yapmış ve anadili gibi Fransızca bilmesine rağmen, bu durumu hiç hissettirmeyecek ve Karl Marx’ın;  “Ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuşsan o kadar çoksun demektir ve görkemli yaşamın da o denli büyüktür. “ düşüncesindeki kadar tevazulu bir duruş ve tavır sergileyen,  sokakta yaşamaktan hiç gocunmayan...


Çöpçü ücretlerinin düşüklüğünü protesto etmek için çevrenin şaşkın bakışlarına aldırmadan, İstanbul’un en lüks semtlerini, sırtında smokiniyle süpürmüş ‘bir çöpçü!... bir sokak çocuğu ve bir halk bilgesidir! ve salaş yaşamıyla birlikte Fransız şairleri kadar da bohem bir karakterdir aynı zamanda. 
Sakal bırakmasının ve sakalını bir daha hiç kesmemesinin nedenini pek çok şeye dayandıranlar olsa da, bu garip ve salaş görünümlü halinin onun;  Anatole France, Karl Marx, Tristan Bernard gibi bazı ünlü sakallılara duyduğu hayranlıktan dolayı olduğunu söyleyenler de olmuştur…


Öğretmenlikten, ayakkabı boyacılığına, hamallıktan, fabrika işçiliğine,  ateşçilikten, çımacılığa kadar her çeşit işe girip çıkmış ve Yusuf Ziya Ortaç’ın (Akbaba haftalık mizah dergisinde yayınlanan) dörtlüğü Celal bey’in bu durumunun bir özeti gibidir; 

Ben hangi yolu seçeyim? Hangi mesleğe geçeyim?
Dişçi, ateşçi, memur… Bir sakallı bilmeceyim!


Türkiye’nin Batılılaşma macerasını ve bu arada da son dönem Türk aydınının profilini,
“Türkiye’de aydın geçinenler Doğu’ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde, Batı yönünde koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar” şeklinde veciz bir ifadeyle özetleyen…Bir fikir münazarasında üniversite profesörünün yüzüne karşı söylediği;
“Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur!” sözleriyle, Türkiye’deki eğitim sisteminin yetiştirdiği insan profilini ortaya koyan ve sıklıkla eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği yönünde sözünü esirgemeyen gözü pek ve yürekli bir insandır…


Yetmişbeş yıllık ömrü boyunca, paraya pula hiç önem vermemiş, öyle ki Galatasaray Sultani’sindeki muallim muaviniliği döneminde çocuklara askıdaki ceketini göstererek; 
"Parası biten cebimden alabilir" diyecek kadar da yüreği gibi cömert bir insandır.
Aydın’da incir tütsüleme fabrikasının gözbebeğidir. Ustabaşı ve baş makinisttir ama gerektiğinde en ağır incir çuvallarının altına girmekten de çekinmeyen; fakirlere, çaresizlere yardımcı olduğu için kazancını verdiği söylentileriyle ‘kominist!’ adledilen… parmağını iş kazasında kopardığında; “Bu benim kominist parmağım!...” diyecek kadar da ironi yaparak yaşamını tiye alan ve düzene başkaldıran bir adamdır aynı zamanda …
Evinde yapılan arama esnasında polis duvarda asılı duran Karl Marx portresini sorunca “Rahmetli babam!” diye cevaplayan...


Silahla yakalandığında kendisine, “Neden silah taşıyorsun?” diye soran polislere, "Gazi Paşa ve Cumhuriyeti korumak için" diye cevap verecek kadar cesur ve Cumhuriyet aşığı vatansever bir kahramandır…
Ankara Sultanisi’nde müdürlük yaparken, kendisinden öğrencileri mezun etmek konusunda “müşkülpesent” davranmaması istendiğinde “Ankara Sultanisi boyacı küpü değildir!” diye yanıt verir. Bu olay üzerine kendisini bakanlık emrine alan ve bir daha düşünmesini isteyen Maarif Vekili Hamdullah Suphi’ye pervasızca, “Tanzimat ilan ettik olmadı / Meşrutiyet ilan ettik olmadı / Cumhuriyet ilan ettik olmadı. Biraz ciddiyet ilan etsek ne dersiniz?” diyerek bürokrasiye rest çekebilecek kadar cengaver bir adamdır!..
"Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisiz" diyerek olacak akıbete aldırmadan, derin bir sosyolojik tahlilde bulunmuş… Müdürlük görevinden atıldığının ertesi günü eline geçirdiği bir boyacı sandığı ile okulun önünde öğrencilerinin ayakkabılarını boyayarak zulme karşı direniş sergilemiş bir devrimcidir! aynı zamanda...
Yazılı bir eser bırakmamış olsa dahi yaşantısı, duruşu ve düşünceleri ile iz-ler bırakmış kendisi, başlı başına bir eserdir! ve her biri birer büyük eser vasfında insanlar bırakmıştır ardında. Bunlar arasında; Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Haşim, Nazım Hikmet, Ali Yar, Haldun Taner, Ali Sami Yen, Nurullah Ataç, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Kazım Taşkent, Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli gibi önemli isimler sayılabilir...
Aleyhindeki asılsız suçlamalar nedeniyle polisler odasını basıp suç delili arayıp da bulamayınca, kendisini, “Hani nerede, söyle! yerini göster” diye sıkıştırmışlar. O da  işaret parmağını kafasına dokundurarak “aradıklarınız işte bunun içinde!..” diyerek memleketin sahiplerinin cehaletini ve ahmaklığını, ince zekası ile karşı duruş sergileyerek protesto etmiş bir protesttir!..
Ağabeyi Deniz subayı Cemal Bey’in torunu Pr. Dr. Fatma Koray’ın, Celal Bey’in yaşamını çok yerinde bir tespitle; ‘bir protestonun romanı’ diye nitelediği ve hiç aklından çıkmayan bir  anekdotunda ise Celal Bey'in ; 

“yozlaşmış toplumlarda yaşamak durumunda olmak öyle bir şeydir ki, insan kazara bir çukurun içine düşse ve –tesadüf bu ya- düştüğü yer bir lağım çukuru olsa ama nasılsa üstüne bir damla bile pislik sıçratmadan bir kenarda durmayı başarıp imdat istese ve birileri gelip onu oradan kurtarsa, gene de kolay kolay atamaz üstüne sinen o pis kokuyu!...” 

sözleri ne kadar manidardır!..  toplumun hep ileri gitmesini düşleyip bunu görememenin düş kırıklığını yaşamış olan düşünür acaba bu günleri görebilseydi kim bilir neler düşünürdü?.. değişen hiç bir şey yok çünkü!.. üstelik daha da !!!..  
Aydınlık ve nur yüzlü bilge bir adam...

Sakallı Celâl 1962′de hayata veda eder. Mezar taşında “Celal Yalınız 1886- 1962 “ yazılıdır ve çok sevdiği hocası Tevfik Fikret’in ünlü dizeleri;
“Bahçıvan bir gül için bin dikene katlanır” yazılıdır.
Tek isteği varmış Sakallı Celal’in o da; Türkiye’nin Atatürk’ün yolunda giderek aydınlık günlere ulaşması! Bu uğurda bir şeyler yapabilmek için o “bin dikene katlanmış”
Kim bilir daha kimler geldi geçti sessizce bu devrandan!..  nice bilgeler, filozoflar, şairler ve nice garipler!.. kim bilir ne çok gizli kahramanlar var bizim bilmediğimiz iz sürmemiz gereken… Onlardan öğreneceğimiz çok şey var, hayata karşı bir duruş kazanmayı ve tavır geliştirmeyi öğrenmek dahi doğru adam olma yolunda atılacak önemli bir adım olacaktır şüphesiz..
Gazeteci-yazar Orhan Karaveli’nin büyük bir emek ve titizlikle kaleme aldığı ve daha geniş kitlelerce böylesine değerli  bir Türk filozofunun bilinmesine vesile olduğu için çok teşekkür ediyor, en derin saygılarımı sunuyorum kendilerine...

Sakallı Celal’i ilgiyle okudum ve sizlerin de okumanızı öneririm…

Esin Bozdemir



* Orhan Karaveli - Sakallı Celal (13.baskı)


* Bir dönem Doğan Apartmanının bir göz odasında da yaşamını sürdüren
Sakallı Celal'in Doğan Apartmanı sakinlerinin anılarına dair okumak için

tıklayınız  Hiiiii!!! Sakallı Celâl...

23 yorum:

  1. Bundan yaklaşık 15 sene önce o zaman yaptığım iş ve özel merakım gereği Beyoğlunda yaşayan şahsına münhasır kişilerle ve evleriyle ilgili araştırırken birileri bana bahsetmişti yüzeysel . Ama bir ciddi kayıt bulamamıştım.
    Teşekkürlerimle, alınacak-okunacaklar listeme baş sıralara eklendi.

    YanıtlaSil
  2. Dağarcığımıza yaptığınız önemli katkı nedeniyle teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Bir Bahriye Nazırı nın oğlu.Galatasaray da orta öğrenim. Fransa da yükseği. Doğal olarak ana dili gibi Fransızca. Böyle bir alt yapı ile sergilediği tevazu seçtiği yaşam biçimi. Tipik "tepeden tırnağa aydın" profili. Boynuna kaşkol bağlayan ın aydın geçindiği günümüzde yaratık gibi duruyor.
    Bu güzel insanı gençlere sunan yazara ve devamında size minnet duymak gerekir.Bu yazıda kırmızı ile altı çizilen her kelime tekrar tekrar okunmalı bence. Değerli ipuçları onlar.
    Ellerinize, beyninize, yüreğinize sağlık Sevgili Esmir.
    Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  4. kitap ilk baskı yaptığında aldım, okudum.
    ilginç bir karakter, kareveli iyi araştırmış.
    cefakar yaşantısı, doğru bildiği yolda inatla tek başınalığı ve dinlenir hoş sohbetliliği ile beni hayran bırakmıştır.
    pazar gününden sevgiler..

    YanıtlaSil
  5. Çok değerli bir hayat felsefesini ortaya yaşadığı hayatla koyan bu gerçek entellektüel ve radikal insanlara ne kadar ihtiyacımız var,Çok ta güzel anlatmışsın. Mutlaka okuöalıyım.

    YanıtlaSil
  6. Sis;
    Hoşgeldiniz sayfama...
    Belki siz de, Beyoğlu'nda yaşayan 'şahsına münhasır!' kişilere dair yapmış olduğunuz araştırmalarınızı birgün bizlerle paylaşırsınız?..
    Sakallı Celal önemli bir portre..
    Esenlikler...

    YanıtlaSil
  7. alizafersapci,
    doğru ve seçici bilgiler ve de aktivitelerle dağarcıklarımızı doldurmamızda sizlerin de katkılarınız önemlidir bizim için...
    ben teşekkür ederim,
    Esenlikler...

    YanıtlaSil
  8. 2008 veya 2009 yılıydı, Orhan Karaveli'nin Ankara Çağdaş Sanatlar'da, Tevfik Fikret Haftası için bir konferansına gitmiştik, şimdi aramızda olmayan bir dostumla. Derinlemesine araştırmacı yönüyle ilk defa karşılaşmış, hiç bir yerde duymadığımız konuları, o kendine has üslubuyla dinleme fırsatı bulmuştum. (Kendisi GS lisesinden)
    T.Fikret ve M.A.Ersoy'un olağandışı
    yaşadığı anılarını çok geniş kapsam
    içinde anlatmıştı...hiç unutmam.

    Sakallı Celal; bu toprakların yetiştirdiği kim bilir kaçıncı isimsiz, anonim filozoflarımızdan biri...bu kendini aşmış insanlarımızın şiirleri, manileri, yazılımları, yaşamları kulaktan kulağa anlatılırken; unutulmaması için bunu canlı yaşamış insanların kaleminden tanıtımını çok önemsiyorum.

    Anadolumuz, neresini kazsak nice değerler, antik eserler ve isimsiz ozanlar diyarı...çok teşekkürler yine bu önemli katkınız için sevgili Esin hanım!

    Esen kalın.

    YanıtlaSil
  9. güzel bir tanıtımdı sağolun hemen okumalıyım

    YanıtlaSil
  10. İnsanların en büyük şansı "aklı"dır şüphesiz.. ancak o aklına katkıda bulunacak ya da o akıldan yararlanabilecek dostları olmazsa pek de şanslı sayılmaz bana göre.. Yani sevgili sarışınım Esin'im .. demem o ki, sen yakınların için bir şanssın..
    Bu bir iltifat olamaz.. ne sen böyle bir iltifata rağbet edersin ne de ben buna tevessül ederim.. Demek ki sen, seni tanıyanlar için arkadaşların eşin dostun ve aile bireylerin için bir şanssın.. Senin o kitapçı gezmelerine hayranım ben.. Biliyorsun seni tanımamı da o kitapçı raflarına borçluyum!! :)..
    Senin yazıların da, yazdıklarında anlattıkların kadar değerli Esin.. Bilgili olmak başka, bilgiyi sunabilmek bambaşka bir yetenek.

    Bu tanıtılan kişiyi 1960 lı yıllarda yani ihtilal yillarında çok anan ve hatırlayan olmuştu.. Çok sonraları Devlet Planlama Teşkilatında, bu gururla anılması gereken zatın sözlerini bir konuşmasında dile getiren kişinin o zaman o teşkilatın başkanı olan Özal tarafından görevine son verilmişti..

    Sana teşekkür ediyorum sevgili Dostum Esin'im.. Nisyanımıza sünger çektiğin için..

    YanıtlaSil
  11. Asuman Yelen,
    Kapitalist düzenin ve sistemin insana dayattığı tüketmek dışında bu hayatı yaşarken insanın çok daha değerli varlık amacı olmalı!olabilmeli..ama bu öyle bir düzen ki; doğruyu bilip farkına varan ve etrafında doğru model oluşturarak yol gösterenler dün olduğu gibi bugün de hep itelenmiş, toplum dışına itilmiş...çünkü sistem sömürmek üzere inşa edilmiş ve ne kadar cahil bırakılırsa o kadar bu karanlıklar kök salacak ve birileri sermayenin kaymağını yerken diğerleri hep ezilecek!..hep yok olmaya mahkum edilecek!..

    önemli bulduğum değerleri paylaşmak ve asıl mesajın üzerinde durmak isteğimdir benimkisi!..üründen ziyede içerik!onlar önemli eserler ve yapıtlar..bilinmeliler, sizinde değindiğiniz gibi çok önemli ipuçları var sözlerinin her birinde...
    Asuman Hanım ben teşekkür ederim, sevgilerimle,
    iyi haftalar dilerim..

    YanıtlaSil
  12. düşünce bahçesi,
    Karaveli'nin bu kitabını aslında uzun zamandır alıp okumak istiyordum ama öylesine çok ki okumak istediklerim!ve bir yandan kült kitaplar okurken:) İlk basımını okumuş olman yazarına duyduğun önemseyişi anlatmaya yetiyor! Orhan Karaveli değerli bir şahsiyet!iyi ve tecrübeli bir gazeteci, araştırmacı ve aynı zamanda tarihimizdeki önemli değerlere tanıklık etmiş Cumhuriyetçi aydın bir insan..
    kitaplarının her biri seçici, eserler, yapıtlar...

    İyi haftalar, esenlikler dilerim...

    YanıtlaSil
  13. Defne Soysal,
    Sevgili Defne, evet aynen söylediğin gibi Sakallı Celal; "Çok değerli bir hayat felsefesini, ortaya yaşadığı hayatla koyan!" gerçek bir Aydın; entellektüel ve idealist bir insan...O'nun gibi insanlara şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  14. MEHMET,
    Ne kadar güzel, böylesine değerli bir şahsiyetin bulunduğu bir ortamda konferansında, o'nun bilgi birikiminden yararlanmak, hoş sohbetini dinlemek...Aydınlık insanlardan öğreneceğimiz çok şeyler var!ben de tv. daki programlarda kendisi ile yapılan sohbetleri büyük bir ilgi ile dinliyor, izliyorum...

    'Sakallı Celal' özel bir insan ve önemli bir yapıt...kimbilir daha nice değerlerimiz var keşfedilmeyi bekleyen!

    Mehmet bey,düşünceleriniz için ben teşekkür ederim, iyi haftalar, esenlikler...

    YanıtlaSil
  15. Esinti,
    Siz sağolun,
    evet, ıskalanmamalı ve okunmalı...

    YanıtlaSil
  16. hasretsenfonileri;
    Farkına varılmasını istediğim(iz) asıl olan düşüncelerdir benim için!..duygular her zaman karşılığını bulamayabilir!Sizin gibi, (bana en yakın!) asıl önemsediklerimin duygu ve düşünceleri ve düşüncelerimi bilebilmeleri ve gerçekçi değerlendirebilmeleri önemli benim için..Bu değerli düşünceleriniz için teşekkür ederim Gülsen Hocam..

    Bu Memleket; "Gerçek vatanseverlere yapılan 'utanılası' muameleleri hiç bir zaman unutmayacaktır! ama asıl,kendi evlatlarının ihanetini asla unutmayacaktır!.." ve gerçekler (her zaman olduğu gibi!) er ya da geç bir şekilde ortaya çıkmıştır, çıkacaktır! Tıpkı 'Sakallı Celal' ve daha niceleri gibi..

    Tanıtımını yaptığım 'Sakallı Celal' ile ilgili, verdiğiniz önemli ve destekleyici bilgiler için ben teşekkür ederim Gülsen Hocam,
    Sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
  17. Ne kadar ilginc kendine ozgu bir karakter. Kitabi nasil bir solukta okudugunu tahmin edebiliyorum. Parasi bitenler cebimden alsin diyisinden ne kadar enteresan bir insan oldugu belli. Biyografilere bayilirim , anneme soylemeli gondersin hemen:)

    YanıtlaSil
  18. ne güzel bir post okudum,teşekkürler..

    YanıtlaSil
  19. didem,
    kesinlikle okumalısın didemciğim..kütüphanende önemli bir eser olacaktır! hem sen hem de çocukların için...sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  20. Blog yazmak üzerine teknik bilgiler verirken, aman uzun yazılar yazmayın diyen, bunu teşvik eden... yazmayı ve okumayı; popüler kültürün dayattığı sabun köpüğü yazılardan ibaret sayan, sunulan insanların düşünce dünyasını küçümseyen, kolaycılığı özendiren, bilgiyi paylaşmak yerine havanda su döven, blog yazmayı bir sorumluluk olarak almayıp da izleyici sayısısından ibaret sayan kalabalığa kapak olsun bu emek...

    ve yorumlar...

    ve teşekkürler:))

    YanıtlaSil
  21. buraneros;
    Altını çizmiş olduğun o popüler kültürün dayatması ile çevrede empoze edilmeye çalışılan! nitelik yerine niceliğe(sayılara)kafayı takmış olan (takıntılı!)insanları hiç anlamıyorum!..ve böyle bir yarış içine giripte magazinsel enstanteleri kullanarak yanına bir sıfır bir sıfır daha geldikçe çoğaldığını zannedenleri...

    özenle seçtiğimiz incilerimizi serpiştirirken okyanusa! tek bir "*" deniz yıldızı dahi hayat bulsa bu yeter bize:)

    ben teşekkür ederim :))

    YanıtlaSil
  22. çok merak ettiğim bir kişilikti. bu önemli yazı için teşekkürler. söz konusu kitabı da okumak gerek tabi.

    YanıtlaSil