20 Mayıs 2011 Cuma

Sevgi Kuşun Kanadında !


Hiçbir şey bıraktığımız gibi kalmıyor! Dün var olanı,  bugün göremiyor da olabiliyor insan! yada bir dakika önce varsın ya hani, bir dakika sonrası meçhul!.. sonsuzluğa doğru sürüklenebilirsin! her an her şey olabilir bu hayatta… hiç ümit etmediğin bir anda hem de hiç niyetin yokken !.. o bilinmeyen uzak diyarların yolculuğu her an görülebilir!.. 

Direkt yol görülüp uzayın boşluğuna uçabilse insan! amenna!..ya öyle bir yanın karşı kıyıda bir yanın bu kıyıda kalırsa! işin en hazin yanı da bu olsa gerek!..

Ama ya sevgi!..  sevgi daima hep bizim başucumuzda  değil mi !..



'Sevgi Kuşun Kanadında'

Sözleri Ahmet Çahacı, Müziği Şahabettin Genç’e ait olan ve ozan Hasret Gültekin’ in çok güzel yorumunu dinleyip bir kez daha düşünmeli!.. işte yaşam pamuk ipliği kadar aslına!.. ha koptu!ha kopacak!..
O halde niye bekleriz ki o’nun (size) gelmesini!  açıp  kollarını kucaklamak varken sevdiğini!.. ve sevmek her şeyi!..insanı, doğayı velhasıl bütün yaşamı…

Ölüm ve yaşam bu kadar iç içe ve kol-kola dolaşıyorken, en çok sevgiyi kucaklamalı insan!..

Ve bir martı gibi açıp kanatlarını yaşama…


Artık yaşamımızın bir gerçeği olan deprem dün akşam ilerleyen saatlerde  23. 15 sularında Kütahya’yı ve Marmara bölgesini sarstığında,  

hayat denilen şeyin, aslında belki bir dakikaya sığacak anlarımızın bir özeti olduğu gerçeğini unutmamamız gerektiğini düşünerek...



* Bu özgün çalışmayı seslendiren ve trajik bir şekilde aramızdan kopartılan 
Hasret Gültekin’ in anısına saygıyla...
Fotoğraflar: izler ve yansımalar

11 Mayıs 2011 Çarşamba

İnternet yaşamdır sansürlenemez!



Önce bloğumuza dokundular! Sinirlerimiz bu gerginliğe ne kadar dayanabilir! denediler…  hiç suçu olmadığı halde, bir gün bloğunu açtığında karşısında gördüğü o beyaz sayfa üzerine kırmızı kocaman harflerle yazılı; “mahkeme kararı ile erişiminiz engellenmiştir!” ibaresi ile neredeyse zanlı duruma düşürdüler!.. erişim engeline takılan ve aylar boyunca etkin kullanılamayan bloglar(ımız)! sonra bir anda, sessiz sedasız normale döner gibi oldu!.. bu aşamada her kullanıcı ulaşılamaz bloglarına ulaşabilme yollarına girdi DNS ayarlarına dokunarak!.. sorgusuz sualsiz erişimi engellenen! haksızca özgürlüğü elinden alınan! kime, neyi soracak! kimden izin alacaktı!..  tabi ki engelli,  hiç engel tanır mı!..  hayatı boyunca DNS ayarı nedir!!! bilmeyenler bile DNS ayarı hk.da bilir kişi olur hale geldi!..
Sonra adı üstünde olan ve asıl TDK kurumunca tasdikli olmayıp formatı gereği; biraz mizahi, biraz lakayt, biraz ciddi ve hatta çoğu kez gayri ciddi de denebilecek türden sözlüğü... yani yüzümüzü ekşilten ama o nahoş tada da ihtiyaç olduğunu bildiğimizden sıkça kullanılan bir sözlük olan; ekşi sözlüğe! geldi sıra...
Bloglar, sözlükler… derken asıl turpun büyüğü heybede!..
  
BTK’nın şubat ayı sonunda yayınladığı "Güvenli internet" yönetmeliği  22 ağustos’ta uygulamaya başlayacakmış. Bu yeni yönetmelik ile tüm internet aboneleri içeriği  BTK tarafından belirlenen  4 profile sığdırılacak ( *standart *çocuk *aile *yurtiçi ) ve internet üzerinde kapsamlı bir sansür yapısı düzenlenecekmiş. Yönetmelik bilgisi için : BTK ve guvenli int. bakınız.
BTK' nın çok muğlak olan bu yönetmeliği, daha önce çıkartılan Kriptoloji Yönetmeliği ve son haftalarda ortaya çıkan “yasak kelimeler” listesi… hosting  firmalarına gönderilen ve mevcut internet sitelerine yönelik yasakların gittikçe artması!... Üstelik bu uygulamalar ile ilgili olarak kamuoyuna hiçbir bilgi verilmemesi…  Ve daha kimbilir ne sansürler var sırada hiç bilmediğimiz!..
Tüm bunlar kara mizahı da geçti artık! çarşaf önce bedenlere, sonra kullandığımız tüm araç- gerece ve kitle iletişim araçlarına varıncaya dek giydirilmeye çalışırken… birer birer elimizden sorgusuz sualsiz alınan özgürlüklerimize kadar aslında niyet belli! topyekun beyinlere engeller konulmak istenilirken… öylece kaderine razı mı gösterecek mağdur olanlar! Üstelik mağduriyet bir kişiyi değil tümden neyimiz var neyimiz yok her şeyimizi alıp götürüyorken!...
Öfkeli mağdur içinden neler geçirmez ki! Sen arı kovanına çomağını sok! sonra da o arılardan kardeş kardeş geçinsinler diye bekle!.. o arılar kızgınlık ve öfkeyle gelir döner öyle fena iğnesini batırır ki!.. “can yakmak nasılmış görürsün!..”dercesine bal yerine, zehir zemberek kursarak  karşılığını verir elbet bir gün!.. ne yapması gerektiğini "seçim zamanı" kobay yerine konulmak istenilen arılar bilecek elbet!
Ama öncesinde bu haksızlığa dur demek için yüzbinlerce internet kullanıcısı;
 15 Mayıs saat 14:00da
Türkiye’nin çeşitli illerinde internet kullanımına getirilecek yasaklarla ilgili büyük protesto eylemi gerçekleştirilecektir.
Ses çıkarmamak, boyun eğmektir!...
İstanbul’dan, Ankara’ ya, İzmir, Bursa, Eskişehir’den, Çanakkale’ye, Kocaeli’nden Kırklareli, Mersin ve Adana’ya, Antalya, Kütahya ve Konya’dan, Denizli, Elazığ, Kayseri ve İsparta’ ya, Gaziantep, Afyon, Malatya’dan Hatay ve Giresun’a kadar…

Demokratik protesto ve yürüyüş haklarını barış ve hoşgörü içinde gerçekleştirecek olan tüm internet kullanıcıları seslerini duyurmak için bir araya gelecektir.
 
 
İnternet yaşamdır!
ve
Özgürce yaşamak herkesin hakkıdır!..




İlgili webler:
www.sansurekarsi.com
www.yasaklamakyasaktir.com
sansursuzinternet.org.tr / sansuresansur.blogspot.com

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Çocukluğumun Masal Kenti Aschaffenburg




Çocukluğumda, yağmurlu bir günün ardından açan güneşle Obertshausen’ in o sık ağaçlı devasa ormanlarında babamla birlikte bisiklete bineceğim hafta-sonlarının gelmesini iple çekerdim. Temiz havayı içimize çekip,  göz kırpar gibi çam ağaçlarının arasından süzülerek yolumuzu aydınlatan güneş huzmelerinin arasında, rüzgârla yarışırcasına, pedal çevirdiğimiz günleri hiç unutamıyorum…

Mis gibi toprak kokusunu, pedalla kurumuş yaprakların üzerinden geçerken, kuyruklarını havaya dikerek aniden karşımıza çıkan sincapları ve ağaçlara tırmanışlarının seyrine doyamadığım o anları unutabilmem ne mümkün!.

70’li yılların başlarında ailemin Almanya serüveni içinde ve yaşamlarında önemli süreçleri geçirdikleri, hayatlarının ve evliliklerinin baharında oldukları yıllarda ilk yerleşim bölgesi; Bavyera eyaletinin sınırları içinde  yer alan  Aschaffenburg’ tu.

Benim ise 5 ve 7 yaş arası okul öncesi gittiğim hem kilise hem de bir bölümü yetimhane ve anaokulu olarak schwester’ lerin (Şivester- Alman rahibe eğitmenler) hizmet verdiği kindergarten dönemlerini yaşadığım yıllardı o yıllar!  yaşamımda bambaşka duygularla andığım ve anılarımda farklı izler taşıyan yerlerden birisi idi.

İlk okul çağını Türkiye’de babaannemle birlikte geçirir ve her yıl özlemle bekleyişlerimin ardından yaz tatillerini de Almanya’da ailemin yanında geçirirdim. Ailemin yaşadığı bu farklı kültür ve coğrafyası ile Aschaffenburg her yaz, adeta perdelerini açmış masal kent görünümü içinde karşılardı beni.

1 Mayıs 2011 Pazar

Bugün 1 Mayıs!


Bugün 1 Mayıs!

Sendikalı oldukları ve haklarını aradıkları için işten atılan, taşeronlaştırılan, işçi sınıfının ve milyonlarca işsizin! bir araya gelip emek, dayanışma ruhunu canlandıracağı ve tarihte çok acı bedeller ödediği bu günü anacağı ve emeğin bayramını kutlayacağı gündür bu gün!

Bir yıl önce Tekel işçilerinin inançlı, kararlı ve başı dik mücadelelerine bu yıl, sağlıkçıların “Beyaz Grev”i de eklendi. Böylesi bir Türkiye’de insanların “Hakkımı ararsam başıma bir şey mi gelir?” korku ve endişesi yaşadığı ülkede onlar yüreklice inandıkları yolda ilerleyerek çok katılımlı etkinlikler düzenlediler.. Ve bunu da kliplerle, şarkılarla, türkülerle bayram gibi bir havada sağlık gibi hassas bir alanda büyük kitleler olarak; “ hak nasıl aranır’ı” gösterdiler..

Ve yine bu yıl şifre ve kopya iddialarının artık iddia olmaktan çıktığı ve geleceği elinden alınan binlerce gencin hak arayışı için hakkını savunmak ve itiraz etmek için sokaklara döküldüğü bir yıl oldu…

Tekstil işçisinden, çiftçisine, toprağı, dağı, taşı, deresi Hes’lerle hallaç pamuğuna çevrilen köylüsünden, sağlıkçısına ve öğrencilere kadar... bu güne değin görülmeyecek düzeyde adaletsizliklerin ve hukuksuzlukların hüküm sürdüğü bir düzende, toplumun her kesiminden insanının hak arayışına girdiği bir yıl oldu…

İşte bu yıl 1 Mayıs’a bütün bunların ışığında giriyoruz.

Ülkemizde ve dünyadaki bütün emekçi halkların işçi bayramı kutlu olsun.