14 Mayıs 2012 Pazartesi

Onlar Mars’a istasyon ağı kuracakmış! Ya biz ne yapıyoruz!

        Bilim ve Teknoloji dergilerindeki yazıları okurken, hem yeni gelişmelerden hem de bilimsel anlamda bugüne gelinceye değin yaşamlarımızı kolaylaştıran ve hayatımızda önemli yer tutan pek çok araç gereç hakkında da inanılmaz bilgiler ediniyorum. Bu bilgilerimi daha da detaylı ve etraflıca öğrenmemi destekleyen google’a da hep şükranlarımı arz ediyorum J Okudukça şaşırıyor şaşırmakla kalmıyor bir de dönüp kendimize ve 'BİZ'e bakıyorum!..

Dergideki bir haberde; Roscosmos, yani 'Rusya’nın Federal Uzay Ajansı' hükümete 2030 yılına kadar izlenecek yeni uzay programı hakkında gerçekleştirecekleri planı sunuyor. Planda Ay’a insan gönderilmesi, Venüs ile Jüpiter gibi gezegenlerin keşif araçlarıyla incelenmesi ve Mars’ta istasyon ağı kurulması bilgisi..yer alıyordu ve haberin devamında,

Kommersant gazetesi ise, kamuya duyurduğu uzay programı hakkında, “Belirlenen yeni stratejinin amacı, Rus uzay sanayisinin dünya standartlarındaki seviyesini koruması ve uzay programlarında dünyanın önde gelen üç ülkesi arasındaki yerini güçlendirmesini sağlamak” ifadesini kullanılmış.
Planın taslağına göre, Rusya, küresel uzay piyasasındaki payını 2030 yılında yüzde 10 artırmayı hedefliyormuş. Roscosmos, 2011 yılında piyasadaki büyüklüğünü sadece yüzde 0.5 artırabilmiş. Uzay sanayisinin sadece Rusya’da üretilen parçalarla uydu ve uzay aracı yapabilecek kapasiteye ulaşması gerektiğini ifade edilirken, 2020 yılı itibariyle özellikle elektronik donanım üzerinde büyük ilerleme sağlanması gerektiği vurgulamış.. (detaylar için bkz.)
Benimse içimi ister istemez bir sıkıntı ve kasvet kapladı bu haberleri okuyunca.. Haber ümit verici güzel bir gelişme! Peki diyeceksin sen niye bu haldesin. Çünkü biz hızla yokuş aşağı freni boşalmış bir kamyon gibi yuvarlanmaktayız uçuruma doğru!.. Ümitsiz bir vaka hallerindeyiz!.. gören gözler görüyor nasıl bir felaket girdabında boğuştuğumuzu!..
 
Onlar neredeyse uzaya ağaç dikecek ama biz ne yapıyoruz bu arada!.. gözümüz dönmüşçesine ve yangından mal kaçırırcasına olanca hızıyla… kendi değerlerimizi bir bir yok ediyor ve yok edilmesine seyirci kalıyoruz !..
‘Bizim yok muydu dehalarımız! dâhilerimiz!’ diye düşündüm. Olmaz olur muydu hiç!.. ‘biz ki ne orduları yendik de!.. bir içimizdekileri yenemedik!’ içimizdeki kendi cevherleri bilemedik!..
Hangi bilim insanının elinden tuttuk ki biz! O’na destek verdik!..
*Vakti zamanında ilk Türk uçağını imal ederek! Türk havacılık tarihine adını yazdıran Tayyareci Vecihi Hürkuş vardı!.. peki şimdi devamı nerde! buna ekleyebiliriz tabi ki; gemileri, otomobilleri, trenleri.. ve diğerlerini… yeni bir şeyler icat edebildik mi? teşvik edebildik mi biz! hani nerede?
*Sadece ülkemizde değil dünyada tescilli sayısız ödüller almış bir Tıp Profesörü Mehmet Haberal’ ımız var(ama!) (Türkiye'de ilk kez canlı donörden böbrek naklini, 1978'de de Türkiye'de ilk kez kadavradan böbrek naklini gerçekleştirdi..) peki şimdi nerede?
*Dermatolojide, Cüzzamla Savaş ve Lepra’ da öncülüğü sadece ülkemizdeki çalışmalarında değil dünya sağlık örgütünde de önemli çalışmalara imza atmış değerli bir Prof. Dr. Türkan Saylan gibi Tıpta çığır açan bir insanına son günlerinde yapılanlara ne demeli!
*Son dönemlerde ise yapmış olduğu deprem tahmin çalışmalarını internetteki sitesinden devamlı takip ettiğim Veysi Kurt’un çalışmaları neden görmezden gelinir!..( geliştirmiş olduğu cihaz şu an uluslararası patent sürecinde! )
Sadece birkaç örnek bunlar… Ve daha kim bilir ne çok sayısız yaratıcı, yetenekli, zeki ve idealist insanlarımız vardır. Var olduklarına eminim!. Onlar böylesine ilgisiz, böylesine eskiçağ zihniyetlerinin gölgesinde kaybolup gitmekteler!.
Sorunun topyekun temeli, eğitimsizliktir!.. mevcut eğitimin de niteliksiz oluşudur. Düşünsenize Darwin teorisinin yerine artık yaratılışçılık ön planda!. Eğitime yapılan ‘sözde yenilik ! 4+4+4 ile ‘biz gidebilir miyiz ileriye!.. gitsek gitsek ancak dogmatizmin geçerli olduğu tekke, medrese dönemlerine gideriz!..
Ama değil mi ki çağımız bilgi ve teknoloji çağı ve elimizin altında devasa bir bilgi kaynağı hazreti Google var artık! yeni nesli uzak tutabilir miyiz bu olgudan!.. elbette hayır!.. her çeşit yasak yada yıpratma, karartma, engelleme politikası!.. tersine bir ilgiyi ve merakı uyandırır!.. ve siz istediğiniz kadar kapatın, kapatmaya çalışın engeller koyun!.. hiç bir genci teknolojiden mahrum edemezsiniz!.. ve karanlığın içine hapsedemezsiniz!..

Çözüm:
Atatürk’ün bize hedef gösterdiği şekilde Cumhuriyetimizi yeniden aklın ve bilimin rotasında, geleceğe taşıyacak iradeyi ortaya koymaktır.
Ancak o zaman hak ettiğimiz gelişmişlik düzeyine ulaşabiliriz…


görsel: buradan

2 yorum:

  1. çok güzel bir konuya parmak basmışın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Buket,
      Duyarlılık gerektiren ve hepimizi ilgilendiren konular bunlar!.

      Sil