29 Eylül 2012 Cumartesi

Gölyazı 'Apolyont', 'Ağlayan Çınar' ve leyleklerle birlikte bir yaz günü


APOLYONT
Tarihin verdiği yorgunlukla, yan yatmış ulu bir çınar…
Lakin, yaşamaktan umudunu kesmemiş, uzanmış öylesine…
 Bağrı yanık, yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına!
Savaşlara, acılara, kara sevdalara, tercüman olurcasına!
Ardında sevgi bahçesi, açamayan gonca bir gül;
Önünde, oluk oluk göz yaşlarının eseri, koca bir göl… (*)
Mevsimlerden Sonbahar, hazanın hüznün adı sonbahar!.. birer birer dökülüyor yapraklar!.alıp götürüyor sevdiklerimizi elimizden yine bu sonbahar!… ayrılıkların, hüzünlerin girdabında geçiyor günler… Bir ayrılık, bir yoksunluk, bir ölüm!.. Bir varsın bir de yoksun! O kadar uzunnnn ve işte bir o kadar da kısacık bir ömür bu!.. Yaptıklarıyla, yarattıklarıyla kısaca hayattaki misyonuyla ‘iz bırakanların’ doldurulamaz yerleri ve gönüllerimizde daima yaşayacakları bir sonsuzluk bu! 
Ve o hüznün içinde toprağa düşen her tohumda yeniden filizlerin sürdüğünü görmek!.yeni bir hayatın, yeni bir doğumun ve başlangıcın müjdelenişinin bir sevinci aynı zamanda!..Hayatın bir gerçeği bu! Yaşam; her tür duyguyu yaşatıyor bizlere…sevinçler ve hüzünler hep içiçe..

25 Eylül 2012 Salı

"Göynümüz" hep seni arayacak!



O, sazıyla feryad eden bir halk ozanıydı!

Anadolu senin sesini, nefesini sonsuza dek
bozkırlarında saklayacaktır!..
  
Işıklar içinde uyu büyük Usta!
Doğu ekspresi yolculuğumuzda bozkırlardan geçerken
hep türküleriyle yad ettiğimiz büyük Usta’nın anısına...


20 Eylül 2012 Perşembe

" Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde "




 Buğdayın Türküsü

Halkım ben, parmakla sayılmayan
Sesimde pırıl pırıl bir güç var
Karanlıkta boy atmaya
Sessizliği aşmaya yarayan

Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
Tohuma dururlar yeniden
Ve halk, toprağa gömülü
Tohuma durur bir yerde
Buğday nasıl filizini sürer de
Çıkarsa toprağın üstüne
Güzelim kırmızı elleriyle
Sessizliği burgu gibi deler de


Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.

Pablo Neruda
Çeviri:Hilmi Yavuz




19 Eylül 2012 Çarşamba

"Gaziler Gününüz Kutlu Olsun"


Bugün 19 Eylül 2012 ve bundan tam 91 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921  tarihli oturumunda ATATÜRK’ e ' Mareşal ' ve ' Gazilik ' ünvanının verildiği gündür.
ATATÜRK o ünvan kendisine verildiği gün Türk milletine, komutanlara, subaylara, er ve erbaşlara hitaben; en veciz konuşmalarından birini yapmış ve şöyle seslenmiştir:
“ Sakarya boyunda verdiğimiz muharebe çok evvelki muharebelerimizde olduğu gibi anavatanın yalnız bir köşesini, ufak veya büyük bir parçasını tehlikeye düşürmüyordu. Orada biz bütün memleket bütün varlığımız ve bağımsızlığımız pahasına denecek kadar önemli büyük bir muharebeye girişik. Yirmi bir gün, yirmi bir gece milletin bağımsızlık fikriyle, bir milletin istila ve yağma fikri birbiriyle boğuştu. Sizin başını eğmeye razı olmayan bağımsızlık fikriniz ilerleyen düşmanı geri çekilmeye mecbur etti…

17 Eylül 2012 Pazartesi

Son Kurşunun Atıldığı Yer! Bandırma'nın 90. Kurtuluş Yılı Kutlu Olsun!

CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU BÜYÜK ATATÜRK’ÜN ÖNDERLİĞİNDE KAZANILAN KURTULUŞ SAVAŞIMIZDA DÜŞMANA SON KURŞUNLAR BU TEPEDE ATILMIŞTIR. BU ANIT VATANLARI UĞRUNA CANLARINI FEDA EDEN AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA ZAFERİ VE BARIŞI TEMSİLEN YAPILMIŞTIR.
AY ve YILDIZ BU TEPEDE BOŞUNA BİRLEŞMEDİ!
BU TEPEYE BOŞUNA AYYILDIZ DENMEDİ!

ÖYLE KORKUNÇ BİR SAVAŞ YAŞANDI Kİ BURADA
VATAN İÇİN TOPRAĞA DÜŞÜYORDU YİĞİTLER ARDARDA,

SON ÇIRPINIŞLA KAÇMAYA ÇALIŞIYORDU DÜŞMAN,
GÖZGÖZÜ GÖRMÜYORDU TOPTAN, TOZDAN, KURŞUNDAN
BURADA ATILDI DÜŞMANA SON KURŞUNLAR, VATAN KURTULDU.
SON KURŞUN ANITI AYYILDIZ TEPEYE GURURLA KURULDU.
(*)
17 Eylül 1922 Bandırma’nın kurtulduğu ve aynı zamanda Milli Mücadele’nin son kurşunun atıldığı gün!. Hasan Tahsin’in ilk kurşunuyla başlayan Kurtuluş Savaşımız'ın, Bandırma Ayyıldıztepe’ de yaşanan çarpışmalarda düşmana sıkılan son kurşunun bu tepede atılıp, savaşın zaferle sonuçlandığı gündür bugün. 
Benim ise gençlik yıllarımın geçtiği güzel bir sahil ilçesidir Bandırma! Bu yaz tatilimizde birkez daha Kurtuluş Savaşımızın son şehitleri olan kahramanlarımız adına yapılan (Cumhuriyetimizin 50. yıldönümü nedeniyle yapımına 1972’de karar verilip 1974 biten) ‘Son Kurşun Anıtı’nın dikildiği yere Ayyıldız Tepe ‘ye gitmiş ve şehitlerimizi saygı ile anmıştım..

16 Eylül 2012 Pazar

Turkuaz renkli Saitabat Şelalesi


Cumalıkızık’ dan  sonraki ilk rotamız Derekızık Köyü’nü geçince
Kestel bölgesindeki Saitabat Şelalesi oldu. Bursa'ya 21 km. Cumalıkızık Köyü’ne ise 9 km.
mesafedeki şelale, yemyeşil çimenler ve çınar ağaçlarıyla kuşatılmış doğa harikası bir yer.


13 Eylül 2012 Perşembe

Cumalıkızık - Uludağ'ın eteklerinde bir Osmanlı Köyü

Dört medeniyete ev sahipliği yapmış olan kapıların ve surların içinden geçip, çinileriyle bin yıllık bilgeliğin renklerine dokunarak, sakin ve mağrur akan antik çağların Askariası olan göle, İznik’e el salladıktan sonra Uludağ’ın vadilerine doğru yola koyulduk… Yeşil Bursa’nın her geçen gün artan nüfusu ve yoğun trafiğinden bir an önce uzaklaşıp, mis gibi çam kokuları ve kuş sesleri arasında sakinliğin ve dinginliğin çağrısına kulak vererek soluğu Cumalıkızık Köyü’nde aldık.

8 Eylül 2012 Cumartesi

İZNİK - Şarap Tanrısı Dionysos’un kentinde tarihin izlerini sürdüm…


Dünyanın en ünlü çini ve seramiklerinin yapıldığı ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan, doğal bir açık hava müzesi konumundaki İznik'i gezerken, hem çok heyecanlandım hem de çok meraklandım! neden mi? Çünkü burada dört medeniyet - dört kapı hüküm sürmüş... ve Hıristiyan alemi için oldukça önemli olan, 2 Konsil toplantısı da burada gerçekleştirilmiş.. Öyle ki İmparator Jül Sezar'da (Birinci Konsül - M.Ö.59 ) bu toplantıya katılmış! bu özel coğrafyada bu kadar önemli olayların gerçekleşmiş olması, hayranlıkla birlikte maceracı ruhumda sağ olsun.) beni sokak sokak dolaştırdı İznik’te…