APOLYONT
Tarihin verdiği
yorgunlukla, yan yatmış ulu bir çınar…
Lakin, yaşamaktan umudunu kesmemiş, uzanmış öylesine…
Bağrı yanık, yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına!
Savaşlara, acılara, kara sevdalara, tercüman olurcasına!
Ardında sevgi bahçesi, açamayan gonca bir gül;
Önünde, oluk oluk göz yaşlarının eseri, koca bir göl… (*)
Lakin, yaşamaktan umudunu kesmemiş, uzanmış öylesine…
Bağrı yanık, yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına!
Savaşlara, acılara, kara sevdalara, tercüman olurcasına!
Ardında sevgi bahçesi, açamayan gonca bir gül;
Önünde, oluk oluk göz yaşlarının eseri, koca bir göl… (*)
Mevsimlerden Sonbahar, hazanın hüznün adı sonbahar!.. birer birer dökülüyor yapraklar!.alıp götürüyor sevdiklerimizi elimizden yine bu sonbahar!… ayrılıkların, hüzünlerin girdabında geçiyor günler… Bir ayrılık, bir yoksunluk, bir ölüm!.. Bir varsın bir de yoksun! O kadar uzunnnn ve işte bir o kadar da kısacık bir ömür bu!.. Yaptıklarıyla, yarattıklarıyla kısaca hayattaki misyonuyla ‘iz bırakanların’ doldurulamaz yerleri ve gönüllerimizde daima yaşayacakları bir sonsuzluk bu!
Ve o hüznün içinde toprağa düşen her tohumda yeniden filizlerin sürdüğünü görmek!.yeni bir hayatın, yeni bir doğumun ve başlangıcın müjdelenişinin bir sevinci aynı zamanda!..Hayatın bir gerçeği bu! Yaşam; her tür duyguyu yaşatıyor bizlere…sevinçler ve hüzünler hep içiçe..