Yuvasına buğday tanesi taşıyan karınca, değerli bir yiyecek bulduğundan,
hem gururlu, hem sevinçlidir. Yuvasına yaklaştıkça, sevinci büyür. Hiç değilse,
insan düşüncesi, bunun böyle olduğuna, olacağına hükmeder. Ötede bir yerden,
karıncanın bulunduğu yana doğru, şiddetli bir suyun akıp geldiğini düşününüz.
Karıncanın gururu da, sevinci de, birden “beyhude”leşecektir. Besbelli ki su
akıntısı, karıncayı da, taşıdığı buğday tanesini de, önüne katıp kim bilir
nerelere sürükleyecek? Karınca, bırakın sevincini ve gururunu, varlığını tehdit
eden bu olasılığı algılayabilir mi? Hayır. Ancak belaya uğradığı zaman işin
farkına varacak, o zaman da iş işten geçmiş olacaktır. Oysa, algılama ve
yargılama gücü çok daha yüksek olan bir insan, karıncanın bulunduğu yerdeki durumu
çok daha geniş açıdan ve nesnel olarak görebilir.
Herkes kendi gücü ve emeği kadar nasib alır,
eğer senin kabın az su alıyorsa deryanın günahı ne?
Bu bakımdan, hele gerçekçilik
davası güdenlerin, evreni, doğayı, toplumu, insanı ve bunların birbirleriyle
olan ilişkilerini, derinlemesine çözebilecek bilimsel yöntemi kavramadan;
kavradıktan sonra da, içinde yaşadığı somut koşulları etraflıca algılayıp,
bilinçli bileşim önerilerine sahip olmadan; gündelik karar kolaylıklarına
düşüp, kesip biçmeleri son derece yanlış olur. Ne yazık ki çoğumuz -üstelik
hayli geç keşfettiğimiz- buğday tanesini yuvamıza taşımanın sevinciyle
şişiniyor, bir yerlerden, kim bilir nerelerden kopup gelen tarihsel sellerin tehdidini, hatta tehdit olasılığını sezemiyoruz.
“Kabımızı” genişletmekten başka çare göremiyorum ben.
Attila İlhan - Yusufçuk /1 Ağustos 1979
* * * * * * * *
Felsefî düşünce
gücümüzü zenginleştiren Mevlâna gibi, bilimin ışığında aydınlanmamızı sağlayan Einstein’in teorileri gibi.. Ve hayatın
anlamını çözmüş, insan olmanın bütün komplekslerini yenmiş, toplumcu şiirimize
olduğu kadar, bireyci şiirimize de yeni boyutlar kazandırmış olan usta şair, bir
bilge insan; bir yol gösterici!. Attilâ İlhan gibi!.. topluma ve
insanlığa kendisini adamış nice değerler geldi geçti yeryüzünden!.. Bizlere
farklı bakış açıları sunarak hayata daha anlamlı bakmamızı sağlayan bu özel
insanlardan öğreneceğimiz çok şeyler var…
Bugün, Türk Edebiyatı’nın usta kalemi, büyük düşünür, yazar, şair, sanat ve kültür adamı Attilâ İlhan'ı sonsuzluğa uğurladığımız günün 7. yıldönümü!.
Ölüm yıldönümünde bugün, kendisini bir kez daha saygıyla anarken, eserleriyle
bizlere ilham veren ve yapıtlarıyla daima aramızda yaşayacak olan Büyük Usta;
Attila İlhan’ın “Elde Var Hüzün” Şiir kitabında yer alan “derya’nın günahı ne?” makalesini sizlerle paylaşmak istedim…
Attilâ İlhan’ın 1979
yılında kaleme aldığı bu yazı, bugün içinde yaşadığımız dünyada ve ülkemizde ki;
sosya - ekonomik ve politik çıkmazların gerekçelerini doğru önermelerle
sorgulayacağımız ve yanıtlar bulacağımız, bizlere ışık tutacak mesajlarla dolu bir yazıdır. Artık bu dünyada
ve bu coğrafyada yaşayan her insanın bu sorgulamayı yapma zamanıdır!..
Attilâ İlhan’ı 7. ölüm yıldönümünde özlemle ve saygıyla anıyorum…
ŞEMS'İN KIRK KURALI bkz.
Kolaj: izler ve yansımalar
Balıklı resim buradan