27 Kasım 2012 Salı

Git gidebildiğin yere…



Martıları bir başka sevdim İstanbul’da…
Sırları çok, tanıklıkları çok!

Hele bir vapur kuytusunda..


Giderken Kadıköy'den Karaköy'e...

Takılmak var ya kanatlarına!


Dalgalarla yarışırcasına
çığlık çığlığa!..


Ve uzaklardan seslenir Orhan Veli bir anda!;

Heeey !
Ne duruyorsun be,
at kendini denize.
Geride bekleyenin varmış,
aldırma!
Görmüyor musun,
her yerde hürriyet.
Yelken ol, kürek ol,
dümen ol, balık ol, su ol.
Git gidebildiğin yere…

24 Kasım 2012 Cumartesi

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun...

Işığını Başöğretmenimiz Atatürk’ün yaktığı meşaleden alan, bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar kutsal olan Öğretmenlik mesleğini, idealist duygularla; bilim ve aklın yolunda, çok büyük sevgi, saygı ve fedakarlıkla yürüten …. Bize, özgürce düşünebilmeyi, ahlâklı olmayı, doğruyu, güzeli, iyiliyi, mertliği, milli duyguları ve Atatürk ilkelerine bağlılığı öğreten…  Zor şartlarda dahi büyük bir özveri ile çalışan, gençlik yıllarının hepsini bizim için harcayan… sağlığını, nefesini, enerjisini bizim donanımlı ve birikimli bireyler olarak yetişmemize adayan;
Öncelikle Başöğretmenimiz Atatürk’ün
Ve benim biricik İlk Okul Öğretmenim Ayten Bilgiç Hanımefendi’nin 
Ve aydınlık nesiller için yolumuza ışık tutan Tüm Öğretmenlerimizin
önünde saygıyla eğiliyor 
'Öğretmenler Günü’'nü Kutluyorum.
Esin Bozdemir

22 Kasım 2012 Perşembe

Aheste çek kürekleri...

              'Taşlar içindeki taşta, insan neredeydi ?'  diyen sesi duydum önce!.. Dışarıdan gelen seslere içimdeki sesler karıştı.. 
İçim hiççç susmuyor!.. İçime rahat vermiyor dışarıdan gelen çatlak sesler!.. Ama dışımda ölüm sessizliği var!..
konuşamıyorum!.. konuşamıyorum!.. konuşamıyorum!.. konuşursam, biliyorum beni boğacak!..” demiş ya şair…ve İlhan İrem’de ne güzel söylemiş…
hani ‘ bir konuşsam da! yer yerinden oynasa ve derin bir ohhhhhh çeksem!..' diyesim var… 
Nereye baksam! hangi taşın altına elimi uzatsam… dilini uzatmış bir yılan! akrepler ve çiyanlar!.. 
Oysa, Maskeli baloda görünen siluetler çok başka!.. 
Ama bilirim marifet konuşmakta değil!.Çünkü, sessizliğin içinde dinginliğin huzuru var!. 
“Yavaşlat Beni Tanrım!!!” 
***** 
Bir zamanlar on parmağında on marifet!  
Uçan kuş kurtulmazdı elinden! Koşardı keklik gibi, dağ, bayır demeden! 
Düz duvarlara tırmanırdı soluksuz. Devrilmese de,
oynatırdı dağları yerinden!.
 
Bir kez, yapışmıştı üzerine gösterişli giysiler! Bir de aferinler!! 
Hep 'ellerine sağlık'tı! Ellerinde ne çok hüner vardı!  
Raks etmekte yakışırdı O’na! İçindeki sesler ve renkler, durmadan raks ederdi!… 
Oysa üzerindeki giysiler gittikçe dar gelmekteydi! İçine sığmayan bedeni... Her geçen gün sıkışmaktaydı! 
Ve nihayet bir gün! İçindeki volkan patladı!.. Ezberlediği ne varsa hepsi 
un/ufak oldu dağıldı!
 
Gösterişi çoktan bıraktı! Oh şükürler olsun ki artık rahatladı!  Şimdi O, Uzaklardan gelen gazeli dinliyor!..                           
Aheste çek kürekleri!..” 
 
Görsel: burdan

13 Kasım 2012 Salı

Türk Sineması'nın 98. Yaş gününü Türvak'ta kutlamak istemez misiniz!

 


14 KASIM TÜRK SİNEMASI GÜNÜ’NDE
TÜRVAK’TA
“DÜĞÜN, GELİN, DİYET”…

TÜRVAK Sinema Müzesi, Türk sinemasının 98. yaş gününde sinemaseverleri Lütfi Ö. Akad’ın unutulmaz “Düğün / Gelin / Diyet” üçlemesiyle buluşturuyor.

Geçtiğimiz yıl 19 Kasım’da yitirdiğimiz Lütfi Ö. Akad’ın anısına, usta yönetmenin bir göç üçlemesi olarak Türk sinema tarihinde yerini alan “Düğün”, “Gelin” ve “Diyet” filmleri 14 Kasım Türk Sineması Günü’nde, TÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi Ali Efendi Sinema Salonu’nda gösterilecek.

Sinemamızın 98. yaşının kutlanacağı 14 Kasım 2012 Çarşamba günü, Müze girişi ve film gösterimleri tüm sinemaseverlere ücretsiz olacak.
 
Sinema gününü Türvak'ta Lütfi Ö. Akad’ın unutulmaz filmi “Düğün / Gelin / Diyet” üçlemesi ile izleyebilir ve ayrıca Türvak Sinema ve Tiyatro Müzesini doyasıya gezebilirsiniz... 
 
Program için devamına bkz.
 

10 Kasım 2012 Cumartesi

Aklımızda fikirlerin, kalbimizde sevgin hiç bitmeyecek...

 
 
Mustafa Kemal Seslense    
Yüzyıllar öncesinden
Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size
Ben Mustafa Kemal'im heyy...
Ben Mustafa Kemal'im.
Büyük büyük denizlerim vardır benim
Hürriyeti içmiş dalgalarım.
Hürriyetle kabarmış dalgalarım vardır benim
Ulusumun yarınında sevincim
Ben Mustafa Kemal'im heyy...
Karanlığı deler gözlerim.
Dalgalara binip gelmiş kahraman,
Gökçe gözlerine türküler yaktığımız...
Hâni bir güneş doğmuştu ya Samsun'dan
İşte benim...
Ben...
Mustafa Kemal...
Ölmek yaşamaktır vatan uğrunda
Deyip, öyle girdim savaşa
Komut verdim
Şahlandı cümle vatan
Boğdum kör talihi zindanında.
Bahtı gülen anaları yurdumun
Gökleri, dağları, denizleri
Yarınları, güvenip de uyuduğum
Aslan yeleli ışığı sınırlarımın
Mehmetleri
Tutun ellerinden yüreklerinizin
Sevgilerinizle beni yıkayın.
Yüzyıllar öncesinden
Yüzyıllar sonrasından gelir sesim
Sevdiğim
Bir tanem
Türkiye'lim
Sen varoldukça belli ki
Ben Mustafa Kemal'im.
Sen var oldukça belli ki
Ben Mustafa Kemal'im.
Behçet Kemal ÇAĞLAR 
 
****





AKLIMIZDA FİKİRLERİN,
KALBİMİZDE SEVGİN HİÇ BİTMEYECEK...


Ulu Önder Atatürk’ü
Saygıyla, Minnetle Anıyorum…
 

6 Kasım 2012 Salı

Tebdil-i mekâna kavuştuk amma!..


Uzun bir yaz tatilinin ardından, ani gelen sürpriz bir iş değişikliği ile kendimizi birdenbire taşınma telaşları içinde buluverdik… mevcut düzenimizi bozmadan orta hallice kendimize yeni bir düzen kurmaya çalıştık… bu süreçleri yaşarken, elektronik eşyaların ve mobilyaların kurumu ve tesisatlarında, hiçbir randevuya zamanında gelmeyen! gelseler dahi yaptıkları işi bir türlü tam olarak yerine getirmeyen ve bir yerlerini mutlaka eksik ya da hatalı bırakan!.. ustalarla, montaj ekipleriyle resmen cebelleştik!.. verilen paraya mı, emeklere mi, harcanan zamanlara mı yanmalı bilemedik!.. birde aksilikler yetmezmiş gibi, hani sözüm ona geleceğin finans merkezi olacak! bir bölgede altyapı ve ucube çevre düzenlemesi ile de, sanki  kerbelâdaymışız gibi! bir türlü internet bağlantımız sağlanamadı...elim-kolum bağlandı!.. adeta hayat damarlarım(ız) kurudu!.. yaşamın nabzı burada atıyor!.. internet yoksa hayat da duruyor  gibi!..

Neyse çok şükür nihayet taşındık, nohut oda bakla sofa misali, küçük-minnacık yeni mekanımıza!
yer-gök ucube inşaatlarla dolu !.. göz açıp kapayıncaya kadar, 3 haftada 3. katı dikiyorlar burada!.. vahşetin çığlıkları gibi tan-tun!.. harfiyat sesleri!.. nefes alınamayacak kadar her yer beton yığını içinde, berbat aslında!.. gecekondularla, gökdelenler dip-dibe!.. çapraşık bir yapılanma!.. tuhaf bir yaşam modeli sunuluyor!.. rant öylesine çok!.. atı alan Üsküdar’ı geçmiş!.. ve hatta 1453’e imzasını atmış Maslak ormanlarına dalmış
J)albenisi çok, ama içi boş yeni yaşam alanları!.. modern görünümlü bu değişime, ne denli  uyumlu acaba yeni burjuvazimiz!.. çevre hakkında, hem objektifime takılan hem de beni şaşırtan, çok ilginç bulduğum gözlemlerim var.. En kısa zamanda sizlerle paylaşacağım…

En önemlisi yorgunluklarımızın ardından, kendi hanelerimizde, sağlıkla ve huzurla yaşamak olsun dileklerimiz… kapıyı kapayınca içerideki dünya(n) asıldır nasıl olsa!..

Anlayacağınız sevgili dostlar, uzuuun bir taşınma arifesinden sonra nihayet - şunun şurasında daha bir saat oldu bağlanalıJ) - hem sizlere hem de bloğuma kavuştum…

Hoş geldim J
Hoşgeldiniz J)
İyi ki varsınız …. J))
Esin Bozdemir



Görsel: burdan