29 Nisan 2013 Pazartesi

İğne deliğinden sızan ışığın hikâyesi


Camera Obscura ve İğne Deliği (Pinhole)


İğne deliğinden sızan ışığın peşine düşen akıl, bugün elimize aldığımız fotoğraf makinesinin oluşumunun temelini oluşturmuştur.  
Fotoğrafa başlamanın da başlamamanın da önemli gerekçesinin hep ‘fotoğraf makinesi’ olduğu söylenir. Ulaşılması güç, pahalı bir araç olarak düşünülse de artık mobil tf.larımızda dahi kameralarımız var. Fotografik görüntünün elde edildiği ilk günden bu güne, fotoğraf teknolojisinde sayısız yenilik ve gelişme kaydedildi. Dijital kameralar çığır açtı..ve nereden nerelere gelindi!.. Amaç ile aracın birbirine karıştırıldığı ve hatta ortaya çıkan sunumların çoğunda da, aracı olan makinenin markalarının konuşulduğu bir alan oldu artık fotoğrafçılık da...
Küçüklüğümde, 70’li yıllarda sanırım; beş altı yaşlarındaydım ne olduğunu tam anlayamadığım çok ilginç bir görüntüyle karşılaşmıştım.. Açıkhavada, ayaklı bir aracın arkasında duran yaşlıca bir adamın, karşısında oturan bir kadına poz verdirmeye çalışırken.. sessizlik içinde kara kutuya doğru bakmasını işaret edip, ardından kafasını siyah bir örtünün içine alıp ‘pohhhh’  görüntü aldığını hayal meyal anımsıyorum. Sonra 5/10/20 yıl içinde hızla değişti her şey!. Şimdi  çeşitli kameralar, fotoğraf makineleri ve dijital ortamlarda sınırsızca gösteri/m ile renkler dile gelip konuşuyor adeta!.  
Peki ya hiç düşündünüz mü ... Derin bir bakış açısı ile yaşamı anlamlandırmamıza yarayan ve görselliği tüm ihtişamı, netliği, açıklığı ve gizemi içinde bize yansıtan o anlık karelerin aracısı olan fotoğraf makinasının tarihini, yani çoook daha  öncesini!

İcatlar, keşifler ne sihirle ne büyü ile ne de gökten zembille iniyor yeryüzüne!. Hurafelerden arındırılmış, sorgulayan, düşünen, inceleyen, araştıran akıl sahiplerince, insan olmanın ve beyni kullanmanın hakkını vererek ortaya çıkarılıyor hepsi!. (neden laiklik ? sorusunun yanıtı burada da saklı aslında!)
Güneşli bir günde, üzerinde minicik bir deliği olan bir odadan girdiğinizde, deliğin karşısındaki duvar yüzeyinde bir görüntünün oluştuğuna tanıklık edebilirsiniz. Bir sihir gibi görünmekle birlikte bu oluşum, eskiden beri bilinen basit bir fizik kuralına dayanır. Doğru boyunca yol alan ışık yansıtıcı bir objeye çarptığında, bazı ışık ışınları geri yansır. Yansıyan ışık ışınları çok ince bir malzemeden yapılmış çok küçük bir delikten saçılmaksızın geçebilirler.

Bu ışık ışınları deliğe paralel tutulan bir yüzey üzerine düşürüldüklerinde yansıtıcı cismin ters bir görüntüsü elde edilir.Çinli filozof Mo Tzu, objelerin ışığı her yönde yansıttığının farkında olarak, çok küçük bir delikten geçen ışığın yarattığı ters görüntüyü, yazılarına M.Ö. 5. yüzyılda kaydeden ilk kişi olur. Yine bir Çinli olan, Yu Chao-Lung, da 10. yüzyılda, bir tür tapınak olan pagodaların mimari modelini, bir perde üzerinde görüntüler oluşturmakta kullanır. Ancak, bu gözlem ve deneyler görüntünün oluşumuna ilişkin geometrik bir teori oluşturulmasına yetmez. (detaylı tarihi için bkz. obscura)


10. yüzyılda ışık ışınlarının doğrusal yayılımı ilkesini bulan ibn Al-Haytam; 15. yüzyılda Leonardo da Vinci ve Paolo Toscanelli; 16. yüzyılda Gemma Frisius ve 19. yüzyılda Sir David Brewster karanlık bir ortama açılan iğne deliğinden sızan ışığın gizini çözmeye çalışırlar.

Sir David Brewster'in karanlık oda/kutu tekniğiyle 1850'lerde elde ettigi ilk fotografik görüntüler, izleyen yıllarda Crookes, Spiler, Abney gibi isimler tarafından gerek malzeme gerekse teknik açısından geliştirilir.
yandaki foto ve bilgi için bkz:  Camera Obscura
İğne deliğinden sızan ışığın, antik çağlardan günümüze gelinceye değin süren yolculuğunda nice keşifler yaşanmıştır. Fotoğraf tutkunları her yıl Nisan ayı’nın son Pazar gününü; ‘ Dünya İğne Deliği Günü ’  -  ' Worldwide Pinhole Photography Day '  olarak anmaktadırlar.  Karanlık oda /kutu (Camera Obscura) tekniği ile yapılan fotoğraf çalışmalarını,–film ve kart malzemeleri-dışında 19. yüzyıl sonundaki tekniğin aynısı ile yürüterek.. farklı bir ışık , farklı bir perspektif ve  farklı bir dünya sunarak ışığın peşinden gitmektedirler. Bkz.
Fotoğraf çekmek için sadece karanlık bir kutu olan Camera Obscura’ya ihtiyaç vardır ve ışık geçirmeyen herhangi bir kutudan ‘kendini pahalıya satmayan’ bir fotoğraf makinesi yapılabilir.
Gerek teknik, gerekse tanım çok basittir: Karanlık oda/kutu fotografı, objektifsiz fotoğraftır. Bilinen fotograf makinalarındaki objektiflerin yerini, 0,25-1 mm çapındaki bir delik alır.  Işık bu delikten geçer ve karanlık ortam sağlayan kameranın içinde bulunan ışığa duyarlı yüzey üzerinde bir görüntü oluşturur.


' İğne deliği ' ile en basit yöntemle (yukarıdaki gibi) kendi kameranı kendin yapabilirsin!
Ve kendi fotoğrafını çekmeyi de becerebilirsin!.. bkz

Bu teknik için kullanılan kameralar küçük ya da büyük olabilir. Deniz kabuklarından, şekerleme, kola hatta kibrit kutularından ya da eski buzdolabı, karavan gibi iri hacimli nesnelerden ya da ışık geçirmezliği sağlanmış bir odadan kamera olarak yararlanmak mümkündür. Basit bir ilke olarak, ışık geçirmeyen her kapalı ortam, bir iğne deliğinden sızan ışıkla camera obscura'ya dönüşebilir.) Üstelik istediğiniz markayı da üzerine yazabilirsiniz.   Gerisi sabır, emek ve özveri işidir.
İğne deliği tekniği tarihin tozlu sayfalarında mı kalmalıdır sadece! yoksa deneysel bir fotoğraf olmanın dışında acaba başkaca yeni işlevler de yükleyemez miyiz ona! Fotoğrafın bugün geldiği ekonomik ve teknik karmaşasını, iğne deliğinin yalın ve çocuksu yönüyle aşamaz mıyız acaba!.. Son yıllarda önem kazanan sanat eğitimi çok daha basit ve pratik tekniklerle tüm okullarda hayata geçirelemez mi!.
Çocuklarımıza sanat eğitimi verirken, onlara aynı zamanda çok daha ekonomik ve küçük bütçelerle uygulayabilecekleri iğne deliği tekniği vb..  tasarımları hayata geçirmelerine de olanak yaratabiliriz.


2006 yılından beri Adana'nın çeşitli ilköğretim ve liselerinde okuyan bir grup gencin bu yöntemle anıtsal yapıları fotoğrafladığını biliyor muydunuz. Bu proje ile pek çok çocuk, genç uygulamalı olarak fotoğraf tekniğini öğrenirken aynı zamanda; Sanatla-sanatçıyla tanışıp, hem nostalji tadında bir serüven yaşayıp, hem de yaşadıkları kente ve doğaya farklı bakmaya başladıklarının önünü açtıklarını...

Ve bu örnek alınacak bir etkinlikle yüzlerce çocuk ve gence olduğu kadar, öğretmenlere ve yetişkinlere de ilham verdiklerini...

O çocuklar pahalı ve gösterişli makinelere inat kendi ürettikleri makineler ile 'doymak bilmeyen hazır tüketicilere' çok anlamlı bir mesaj da vermekteler aslında. (Fotoğraf: Utku Eren Serin) buradan



Artık bu noktada durup düşünmek gerek! Her şeyin para ile satın alındığı, sürekli tüketimin pompalandığı, hazır alıp tüketen ve ne sahip olduklarının değerini, ne de geçmişini, tarihini bilmeyen bir nesil yaratılmak istenirken...  Sizler 'Öğretmenler, ebeveynler' yeni bir şeyler üretmenin, keşiflerde bulunmanın ve kendi markasına sahip olunan bir neslin yol göstericisi olmalısınız. Sürekli tüketen değil, üreten konumunda olmanın gerekliliğini yaşayarak öğretmenin, anlatmanın yolunda...
Çünkü ürettikleriniz kadar güçlü ve bilgili, gücünüz kadar da özgüvenli ve yeterli bir toplum olasınız ki!.. hiç kimse sizi satın alamasın ve ezip geçemesin!
“İğne deliğinden sızan ışık” emek ve sabırla beslenen 'fotoğrafçı' gençler yetiştirmeye devam ediyor hâlâ!.
Gözlerinizdeki ışığınız ve yüreğinizdeki inancınız hep daim olsun...

Esin Bozdemir




Yardımcı Kaynaklar:
Fotoğraf Sinema Dergisi ' Fotofilm 'Nuri Gürdil
Tubitak : Obscura
Görseller.İnt Medyası - Kolaj: izlerveyansimalar
Alltaki kolaj resim: buradan - En alt foto: buradan

5 yorum:

  1. Ne kadar farklı bir bakış. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @ali zafer sapci,
      Elimde ki dergide; 'dünya iğne deliği günü'dünyada her yıl Nisan ayı'nın son pazar günü böyle bir etkinliğin yapıldığını okuduğumda ve konuyu biraz araştırınca aslında bunun sadece nostaljiye duyulan bir özlem olmadığını!.sorgulayan insan aklının neden-sonuç ilişkisi içinde -deneylerle- elde ettiği bilgiden ve keşiflerden nasıl icatlarda bulunduğunu da bizlere anlatması açısından önemliydi. Parayla her şeyin satın alındığı aklın nerdeyse hiç kullanılmadığı bir sistemde insanları koyun gibi gütmek de o denli kolay hale geldi...Dikkat çekmek istediğim noktalardan birisi de buydu...

      Ben teşekkür ederim..Esenlikler dilerim..

      Sil
  2. fotoğraf makinam olmadan asla" ben onu seviyorum..
    hayran olduğum şeyleri benim yapıyor.
    mutlu oluyorum.
    bu konudaki serüveni ilgi ile okudum. çektiğin resimlerinde hayranıyım biliyorsun..
    sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @düşünce bahçesi,
      Evet artık, her birimizde harika fotoğraflar çekmemize yarayan makineler var. Maharifetin çoğu neredeyse makinelerde oldu.. Keşke maharifetimiz o makineleri icat edebilmek olsaydı. Dünyaya egemen güçlerin asıl güçleri burada işte!.

      teşekkür ederim...sevgiler...

      Sil
    2. Blogumda "Dünya İğne Deliği Günü" ile ilgili bilgi verdim. Bu fotograf tekniğinden de birazcık söz edeyim derken, sizin yazınızı gördüm ve "iyi ki ben yazmamışım" dedim. Çok güzel bir yazı olmuş, emeğiniz ve açıklamalarınız için teşekkürler.
      withJanin

      Sil