2 Mayıs 2013 Perşembe

Graffiti ile konuşan duvarlar...

Graffiti, çoğumuzun sokak resimleri olarak da bildiğimiz şu duvar yazıları ve resimleriyle sizler de karşılaşmışsınızdır herhalde.  Graffitti, bir tür kendini ifade ediş... Farklı bir dışa vurumculuk!. Bu tür görsel uygulamalara kimi zaman karşılaşıyorum İstanbul sokaklarında. Kimi çevrelerce, bir sanat dalı olarak kabul edilirken, bir başka bakış açısı da graffitiyi vandalizm olarak değerlendiriyor. Bazılarında evet protest bir tavır var, bazılarında esprili bir tarz, kimi görseller ise sanat eseri adeta!.

Roma’da duvar yazılarını konu alan bir örnek Görsel: buradan
Bugün, graffiti olarak nitelendirdiğimiz duvar yazılarının tarihi oldukça eski aslında!. Mağara duvarlarına çizilen şekilleri düşününce 4. veya 5. yüzyıl dönemlerine dayandığı, Pompei'deki duvar yazılarının graffiti sayıldığı söylenebilir.

Antik çağlarda, Eski Mısır döneminde insanların geçtikleri yerlerdeki duvar ve kayalara bıraktıkları çeşitli şekil ve yazılardan oluşan mesajlar, graffitinin ilk adımları sayılsa da, günümüzdeki anlamıyla graffiti’nin ana çıkış noktası 1940'lı yıllara, II. Dünya Savaşı günlerine kadar uzanır.
Berlin Duvarı'ndaki graffiti 
(görsel: buradan) 
Berlin Duvarı'nın her iki yanı protest kişilerce boyanarak, yazı ve sloganlarla bezenir… 
1960'lı yıllarda ABD'de politik gruplar görüşlerini duyurmak için bu yöntemi tercih edenler olur… ardından sosyal içerikli iletiler dışında, bireysel seçimleri de yansıtmaya başlayan graffitiler giderek renklenmeye başlar.
1970'lere gelinirken, bu görsel uygulama, şehir duvarlarından metro duvarlarına geçerken,  NewYork'tan ABD'nin hemen hemen tümüne yayılır. 

Dünyanın çeşitli ülkelerinde başta duvarlar olmak üzere uygun olan hemen hemen her zemin; graffitiler için uygun yer oluşturur… (görsel: buradan)


Bu da 1 Mayıs İşçi Günü adına
yapılan Graffiti - Oakland, CA
görsel: buradan


Bu graffiti de Boston'dan 'OsGemeos'
görsel: buradan

Ülkemize graffiti’nin gelişi ise Almanya'daki Türklerin Almanlar tarafından dışlanması sonucu çeteleşmiş Türklerin, seslerini duyurmak için hiphop kültürüne yönelmesiyle olur.  Gurbetçilerin Türkiye'ye gidip gelmesi, kişilerin arkadaş grubu gibi etkenlerden ötürü graffiti Türkiye'ye erişir ve semboller, ilgi çekici resimler, sayısal simgeler, değişik logolarla, tüm dünyada yaygın olan hip hop akımıyla gelişme gösterir. Ve graffiti tüm dünyada 1980 sonrası zirve yıllarını yaşar.

Türkiye'nin ilk graffiti temalı kitaba imza atan ve Türk graffitisini
anlatmaya çalışan; 'turbo abi' Tunc Dindas bakınız

Sprey kullanarak yapılan graffiti’ nin ülkemizdeki  ilk sanatçılarına, öncesinde "komünist, anarşist" ve hatta "satanist" dahi denilmiş!.. Ben 80’li yıllarda anımsıyorum duvarlara slogan yazan gençleri!. Düzene başkaldıran gençliğin çığlıklarının, isyanlarının duvarlarda dile geldiği yılları!.. bir sabah kalktığımızda sağcıların sloganı, ertesi sabah üzeri karalanıp bu sefer de devrimci gençlerin bir sloganı ile yap-boz tahtasına dönerdi duvarlar!.. İsyanlar dağları, taşları aşardı!. (Görsel :turbo) 
Artık slogan söylemler için duvarlara gerek kalmadı. Duvarların yerini tüm dünyayı avuçlarımızın içine alan ve hakim olan internet aldı. Graffiti de daha farklı bir sanata dönüştü. Günümüzde özellikle; İstanbul, Ankara, Bursa, Adana ve İzmir gibi metropollerde, köprü kolonlarında, istinat duvarlarında ve ara sokaklarda sıkça graffitiyle karşılaşabilirsiniz. 
Ben protest bir tavırla yapılan karmakarışık simgesel çalışmalardan daha çok, yine protest tavrı, ince zekânın ürünü olan esprili çizimler ya da sanat eseri kadar güzel ve estetik olan duvar resimlerini daha çok beğeniyorum. Hele ki çok ahşap, atıl ve görsel olarak hoş olmayan bir duvarın usta graffiti sanatçılarının elinde olağanüstü değişimi bana çok daha ilginç geliyor.

Yurt dışında çok değişik örneklerini gördüğümüz sanat eseri kadar büyük ustalık işleri olan bu tür graffiti çalışmalarına henüz kendi ülkemizde bir iki trafo binasının kamuflajı dışında görebilmiş değilim. Ama zamanla hip hop akımın ülkemizde de gelişeceğine inanıyorum.  

Bunlar da benim kadrajıma giren ve ilgimi çeken İstanbul sokaklarından birkaç graffiti çalışması.














İznik gezimizde karşılaştığımız 
trafo binasına yapılmış olan bir duvar resmi..
Kadıköy'de gördüğüm bir duvar resmi
Ve dünyadan bazı graffiti örnekler
Paris sokaklarında ejderha dilini uzatıyor 
yoldan geçenlere (Graffiti Sanatçısı:Pez)



endişeli bebeklere 5 parmak kukla






Tekerleği yeniden icat etmeye çalışıyor değil mi!

Montano'dan; ' Montalı 4 Adam
' Ghetto'lardan doğan canavarlar...
Yaşam canavarlar üretiyor!..
ve canavarlar her geçen gün giderek büyüyor,
her şeyi yok edip tüketiyor!

Cuma;'yükümüz doldu, kapattık' mı!
demek istemiş acaba .)
****



İstanbul şimdi tıpkı bu graffiti de olduğu gibi!
Peki o fırçalar, spreyler benim elimde olsa, acaba ben neler yapmak isterdim! 
Bilirsiniz her rengin ayrı bir dili vardır. Renklerin insan üzerindeki etkileri önemlidir.  Giysilerimizden, evlerimize kadar dikkate alırız değil mi!. Canlı renklerin içimizi ısıtan sıcaklığı, coşkusu vardır.. peki ya o griler ve daha koyu renkler nasıl etkiler bizi!. İşte  artık yaşadığımız metropollerde hayatın rengi koyu gri! Hele ki o ucube beton yığınları içinde nefes alamayacak durumdayız hepimiz.   
Ben İstanbul’u çepeçevre kuşatan o gri beton yığınlarının hepsini önce kökünden söküp atmak isterdim!.. ardından nefes alan topraklarımızı yemyeşil ağaçlarla, ormanlarla, rengârenk çiçeklerle donatmayı… daha güvende, daha huzurlu, daha enerjik ve birbirimize daha çok sevgiyle dolu yaşamayı isterdim… 
Yedi tepeli İstanbul’u doğanın renkleriyle donatıp, bambaşka bir şahesere dönüştürürdüm.. 
Peki ya siz! 
 Esin Bozdemir

14 yorum:

  1. Şu anda protest bir ruh hali içinde biber gazı ile eylemlerinden edilen insanların izdıraplı yüzlerini resmederdim.Ya hakkımda suçlu muamelesi yapılır yada yokmuşum gibi davranılırdı. Ne yazıkki demokrasinin sadece biçimsellik içinde yaşandığı ülkelerde halkın sesi cılız çıkar.Yada susturulur biber gazıyla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Defne Soysal,
      Halkın sesi cılızlaştıkça hegamon gücün sesi daha da vahşileşir, canavarlaşır..ve diktatörlük ruhu daha da beslenir..Evet ızdırap dolu yüzlerin karşısına da büber gazı sıkan, emir komuta gereği sırf para kazanmak için mesleğini yerine getiren görevlilerin gerçek ruhlarını gösteren resimleri de olmalı bence!.vijdanların resimleri yapılmalı!..içlerinde gerçekten hangi duyguları taşıdıklarını gösteren..

      Sil
  2. Ben tüm duvarları gülen, ağlayan bebeklerle doldururdum. Tüm insanlara insan olduklarını hatırlatmak ve yürekleri sevgi ve ümitle doldurmak için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Asuman Yelen,

      Her bebek dünyaya masum olarak geliyor..ve sonra o bebeklerin bazıları büyüyünce toplu katliamlara bile sürükleyebiliyor insanları!..Zalime dönüşen koca adamların resimleri ve dünyayı daha mutlu, daha sevecen, yaşanılası kılan güzel insanların resimleri olmalı bir de..

      Ama bebek masumiyeti hep anımsatılmalı yine de hayata dair ümitleri yeşertebilmek adına..sevgilerimle..

      Sil
  3. Bizde reklam panolarından, ilanlardan ne duvarlarda ne yollarda yer var. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @ali zafer sapci,
      Sanatını icra edecek tiyatro salonları dahi birer birer kapatılırken!.
      Billboard'larda, panolarda..yeterince reklam afişleri var ama değil mi!.

      Sil
  4. Bayıldımm... tek kelime ile.. B A Y I L D I M!! Beni yıllar yıllar öncesine taşıdın Esin'im.. İlk karakol olmasa da ilk Polisle tanışmama sebeptir bu yazılar.. Evden ilk kaçışıma.. (Bitişikteki teyzeme olsa da).. annemim çiçek kız olmuş bizim kız başımıza gelene bak diye, kültürüne ve sanat anlayışına yakışmayan bir uslupla beni hor görüşüne.. hızımı ve hırsımı alamadığım için bizim arka ve ön bahçeyi ayıran duvarı da resimlerle dolduruşuma.. babamdan ilk dayağımı yiyeceğimden emin olan annemin, "orijinal" diyerek beğenen babama küsmesine.. yani tam anlamı ile "hey gidi günler" dediğim yıllara götürdün beni..
    "İsyan" ın en asil ve aslında en ürkütücü şeklidir bana göre duvar yazıları..
    Seni kutluyorum Esin'im..

    YanıtlaSil
  5. @hasret senfonileri,

    Sanatçı ruhun, kabına sığmaz 'isyankar' hallerinin, çocuk yaşlardaki belirtileri bunlar olsa gerek. Biricik kızının gelecekte ne kadar özgün üretimler içinde olacağını hissetmiş olmalı ki, gördüğü manzara karşısında "orijinal" tespitinde bulunmuş değerli babanız.. Bir annenin ve bir babanın, çocukları hakkında ne denli doğru öngörülerde bulunduğunun da ayrıca bir göstergesi bu. Ve bir film şeridi gibi gözümüzde canlanan o an'lar, kısacık bir zaman dilimi dahi olsa, yeniden 'seyir halinde' bile yaşanabilse keşke..
    Ya da o duvarlar halâ sapasağlam kalabilmiş olsa..

    Teşekkür ederim Gülsen Hoca'm.
    Sevgi ve saygılarımla...


    YanıtlaSil
  6. Hepsi sanat eseri gibi..Çok güzel görünüyor..Bloğunuzu ve paylaşımlarınızı çok beğendim, severek takip edeceğim ....Sevgilerimle.Chfashiontrend.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @chfashiontrend,
      Bloğuma hoşgeldiniz.Sanatın her dalı ayrı bir güzellik. Değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim. Ben de ilk fırsatta sitenizi inceleyeceğim. Sevgilerimle..

      Sil
  7. Ben de aynısını isterdim Esinciğim...
    O ucube yapıların graffitiyle hayat bulmasını isterdim.
    Graffiti çalışmalarını her nerede görürsem göreyim hayranlıkla incelerim.
    Yeri geldiğinde izbe bir sokağı güzelleştirir, yıkık dökük bir duvarı harika bir sanat eseri haline getiriverir. El emeği göz nurudur bir kere.
    Resimlerle ya da yazdıkları yazılarla orada kendini ifade etmiş kişilerin bence vandalizmle ilgisi yoktur. Çünkü herhangi bir tahribat ya da yıkım sözkonusu değildir. Sanatçıdır onlar.
    Senin dediğin gibi şehirlerdeki trafoların kamuflajlarında çok tercih ediliyor. Bazı okulların bahçe duvarlarında. Resim öğretmenleri eşliğinde ellerinde boya kutularıyla rengarenk çocuk resimleri, dağlar, dereler, kocaman güneşler çizen çocukların o mutluluğu başka hiçbir şeyle elde edilemez diye düşünüyorum. Okula her girişlerinde yaşadıkları bir heyecandır çizdikleri, her anlamda güzelliktir.
    Çok aydınlatıcı bir post hazırlamışsın konuya dair sevgili Esinciğim. Teşekkürler...
    Git gide boğucu bir sarmal gibi yapışan kent görüntülerini bambaşka bir boyuta çevirecek harika bir uygulamadır graffiti...
    Ellerine sağlık diyorum.
    Huzur dolu bir hafta seninle olsun.
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Gecenin bir yarısında dahi ucube inşaatların harfiyatı, nakliyesi, vinç sesleri içinde tam bir cehennem burası!..geleceğin finans merkezi hummalı bir biçimde çalışmakta!.Bir telaş ki sorma gitsin!.bir yandan 3. köprünün arazisi talan edilmekte!. en son graffiti İstanbul'un durumuna güzel bir örnek...canavar doymak bilmiyor.(

      Sanatın amacı bu değil mi zaten..düşündürmek, mesaj vermek!.
      Değerli düşüncelerin için teşekkür ederim.Vahşete sanatın inceliği ile yanıt vermek çok daha medenice bir tavırdır öyle değil mi..Ben de sana güzel bir haftasonu dilerim Zeugmacığım..Sevgilerimle...

      Sil
  8. Sokak sanatı ile ilgili herşey hep hoşuma gitmiştir.
    yine çok güzel bir post olmuş , teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  9. Farklı bir çalışma bu, seviyorum. Sizi izlemeye aldım. Ben de bloğuma beklerim

    www.bakbuharika.com

    YanıtlaSil