“Seyyah olup, şu alemi gezerim”
İçim başka alemde, dışım başka... memleketin hali ise bambaşka!.. bugün biraz perdeyi aralayıp nefes alma hakkını tanıyarak kendime, güneşin girmesine izin verdim içeriye! yemyeşil ormanlarımızda, dağlarımız, ovalarımız, sarp kayalıklar arasında ve vadilerde dolaşıp tertemiz havayı içime çekip… yine yeniden düş yolculuklarına kaldığımız yerden devam ederek, yüreğimi ferahlatmak istedim. Yoksa bu karaltılar içinde yürümemizi istedikleri yollar yol değil artık!.. Oysa, öylesine güçlü ve parıldayan bir ışıktır ki kapıları çalan, kimi gözlerdeki perdeler kapansa da er geç, aydınlık karanlığı yaracaktır!. Çünkü; güneş ufuktan doğmaktadır şimdi!
Ve insan, kendi ışığını yine kendi uzanıp yakıyor!..bugün düşlerden gerçeğe ve içimde yaşadığım andan tekrar yakın geçmişe uzanıp, Doğu Akdeniz sahillerine doğru yelken açtım.. Yaşamak sadece bir tek o anla sınırlı değil ki!. Gezmenin, görmenin, seyahat etmenin bir başka hoşluğu da; gezginci ruhun, tavan arasına hapsettiği o unutulmaz anları, istediği an yeniden çıkarıp tekrar tekrar yaşayabilme özgürlüğüdür!.. öyle değil mi. Eski defterler, eski albümler, günlükler ve hafızalardaki nice kayıtlar hep bunun içindir!..