12 Eylül 2014 Cuma

Antik Efes’e İmparatorlar diyarına yolculuk..

Antik çağların izlerini sürmek için yollara koyulduğumuzda önceliğimiz Ege Bölgesi olmuştu. Çeşme’den başlamıştık anlatmaya, sonra Kuzey Ege - Güney Ege ve Akdeniz sahilleri, Marmara Bölgesi, kısmi olarak İç Anadolu,  Biraz Batı Karadeniz ve yine Doğu Ekspresi ile gerçekleştirdiğimiz gezilerimizi -tamamı olmasa da- sizlerle paylaşmıştık.  Ama Anadolu’muz bir derya.. bizim de elbette söyleyecek sözümüz bitmedi daha. 
Şimdi sırada Dünya Mirası bir kent var. Kuruluşu MÖ 6000 yıllarına dayanan yani Neolitik dönem olarak da adlandırılan Cilalı Taş devri’ne doğru çokkk eski zamanlara uzanacağız.. Ve.. uygarlıkların, kültürlerin, dillerin ve dinlerin buluştuğu yerlere ayak basacağız!..  
Efes Antik Kenti'ne gideceğiz. Efes, Roma ve Geç Antik Dönem ve çağdaş dönemlerde üzerine yapı inşa edilmeyen antik dünyanın tek mega kentidir. Efes Antik Kenti'nde; Meryem Ana’nın Evi’nde, St.John Kilsesi’nde, Artemis Tapnağı ve diğer yapıların arasında gezerken kültürlerin kardeşliğine de şahitlik edeceksiniz! 
8 Bin yıllık tarih, dünyanın en büyük tiyatrosu, kral yolunun denizle buluştuğu nokta, dönemin başkenti, dinlerin kesiştiği kutsal mekânlar, dünyanın en büyük doğal müzesi, tarihin gerçek tanıklarının rehberliğinde zamanda yolculuğa çıkacağız şimdi!  
Burası Anadolu'nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ili Selçuk ilçesi sınırları içerisinde, antik dünyanın en önemli yerleşim yerlerinden ve dünyadaki en ünlü antik kentlerden biri; Antik Efes Kentidir.  Daha sonra önemli bir Roma kenti olan antik bir Yunan kentiydi Efes. Klasik Yunan döneminde ise İyonya'nın on iki şehrinden biri oldu.  
Bu antik kent, günümüzde ölü bir kente dönüşmüş olsa da, define küplerinin sokaklarda durduğu,  hayaller ülkesi gibi zengin bir liman kentine geldiğinizi bu kente ayak basar basmaz anlıyorsunuz. Büyük Menderes İonia’nın kültür başkenti Miletos’u nasıl denizden karaya attıysa, Küçük Menderes Nehri’de limanını doldurduğu Efes’i karanın içine alarak onu usul usul tarihe gömdü.


Amazonlar (Kadın Savaşçılar) Antik Yunan'da bir savaş sırasında

Eski efsanelere göre, Efes (Ephesus), Amazon adı ile bilinen kadın savaşçılar tarafından kurulmuş. İsminin, Ana Tanrıça kenti anlamına gelen Arzawa Krallığındaki bir kentten, Apasas’dan geldiği düşünülür. 
Bugün ören yerinde gördüğümüz eserler MÖ 3. Yüzyıldan başlayan çoktanrılı dönem ile tek tanrılı Doğu Roma dönemine ait kalıntıları içermektedir. Ionia kentleri, Ionia göçlerinin Efes Liderliğindeki bir konfederasyona katılmasından sonra gelişir. Lidya Kralları döneminde, Efes Akdeniz dünyasının en varlıklı kentlerinden biri haline gelir.

Efes elli yıllık barış ve huzur dönemine girdiğinde MÖ 334 yılında Büyük İskender'in (III. Aleksandros) gelişine kadar Pers egemenliğinde kalır. 
Lysimakhos, karısı Arsinoe’den sonra Arsinoeia olarak adlandırdığı kenti geliştirmek için kolları sıvar. 

Yeni bir liman, Panayırdağ ve Bülbüldağ’ın yamaçlarına savunma duvarı inşa ederek, kenti 2.5 km güneybatıya taşır. 
MÖ 281 yılında, Kent Efes adıyla tekrar kurulur ve Akdeniz’in en önemli ticari limanlarından biri haline gelir.  
(Not: Adı geçen bu ölümsüz şahsiyetlerin büstlerini Selçuk Arkeoloji Müzesinde göreceğiz..) Sağdaki Görsel: İskender, Soldaki Görsel: Lysimakhos, Sağ alttaki Görsel: Arsinoe II )

Tiyatronun önündeki çeşme, Celsus Kütüphanesi, kütüphaneden yukarı doğru çıkan Kuretler Caddesi ve yol üzerindeki Hadrianus Tapınağı, Yamaç Evleri, Mermerli Yol, ortasında Mısır’ın İsis Tanrıçası adına yapılmış tapınağıyla büyük Agora, Bouleuterion, ünlü ve gelişmiş ısıtma sistemi sağlam hamamlar, gymnasionlar (biri limanda, ötekisi yukarıda Magnesia Kapısı’na yakın), tiyatronun önünden limana inen Arcadiane Caddesi, Augustus ve Domitianus adına yapılmış tapınakların yanı sıra kentin biraz dışındaki Artemis Tapınağı, sukemeri, stadion, kanalizasyon sistemi ve ören yeri müzesi Efes Antik Kenti’nde sırası ile gezip göreceğimiz yerlerdir. Biz gezimizi öncelikle Celsus Kütüphanesinden başlatıyoruz.
MS 2. Yy. ın ilk çeyreğinde Roma Senatörü Tİ. Julis Celsus Polemaeanus’un mezarı üzerine inşa edilmiş bir anıt olan Celsus Kitaplığı.  
Antik çağların en önemli kentine ve bugünde o görkemin izlerini taşıyan Efes Antik Kenti’ne ayak basar basmaz!.. gözüm, öncelikle tüm ihtişamı ile filozofların, kaşiflerin ilim irfan yurdu Celsus Kütüphanesine çevriliyor.
*****

Antik çağda bilim, sanat ve kültürde Milet ile birlikte en ön sırada yer alan Efes, bilge Herakleitos'tan rüya tabircisi Artemidoros’a, şair Callinos'tan Hipponaks’e, gramer bilgini Zenodotos’tan, hekim Soranos ve Rufus’a kadar.. iz bırakan pek çok ünlü isme ev sahipliği yapmış ve bu kütüphane onların mekânı olmuştur!..
ARETE: Erdem ve Karakter
Kütüphaneye hayranlıkla bakarken bir ses duyuyorum. Çalıların ardından güçlü sesi ile Gaius Julius Aquila!!  bana el sallayarak, 
‘içeriye buyurmaz mısınız!’ diyor!.. heyecanla giriyorum içeriye.. 
‘Aman Allah’ım gözlerime inanamıyorum!.. on binlerce kitap var burada!..' yanıt gecikmiyor; 
‘12.000 kitap’ diyor Julius Aquilla 
'12.000 kitaba ev sahipliği yapıyor burası! öyle mi?.. wowwww inanılır gibi değil!‘  
:) beni bırakın burada ' derkennnnn :) bir el gecikmeden uzanıp çekiyor beni dışarıya :) 
Burası hem bir kütüphane binası, hem de Roma İmparatorluğunun Asya Eyaleti Başkomutanı Gaius Julis Polemaeanus’un kahramanlık anıtı olarak da kullanılmış. Yapılan kazılarda, Partlılara karşı kazanılan zaferin onuruna dikilmiş olan bir anıta ait kabartmalar bulunmuş.  (Roma Senatörü Gaius Julis Aquilla'nın heykeli İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. Görsel: buradan)  
Celsus Kütüphanesi hakkında bilgilendik ve fotoğraf çektikten sonra… yine yeni bir keşif var sırada..
Liman Yolu
Biz şimdi kralların denizle buluştuğu bu sütunlu yolda yürüyeceğiz:)  arkamıza vadiyi alarak limana doğru ineceğiz!.. sütunlu yoldan sonrası hayallerinizindir!


Büyük Tiyatro
25.000 kişilik kapasitesi ile devasa yapıya sahip Büyük Tiyatro Hellenistik Döneme tarihlenir. Ve Antik çağın en büyük tiyatrosudur. Tiyatroda sadece kültürel aktiviteler değil aynı zamanda gladyatör oyunları da düzenlenirmiş. Tiyatro aynı zamanda Efes Halkının buluşma yeri ‘halk meclisi’ olarak da işlevini sürdürmekte imiş.


Biz tiyatroyu gezerken o sırada yeni gelen turist kafilesinden bir sanatçı sahneye çıkarak arya söylemeye başladı.. bu sürpriz mevcut atmosfer içinde pek bir hoş oldu doğrusu J ve sonunda alkışşşşşşşşlar içinde sahne yıkıldı bir anda J
Ve... Kuretler Caddesine doğru yürüyoruz şimdi...

Kuretler Caddesi  
Kentin merkezindeki omurga görünümlü bu cadde, Devlet Agorası ile Ticaret Agorası arasında uzanır. Zengin biçimde süslenmiş konut yapılar, çeşmeler, hamamlar, salonlar, dükkânlar ve onursal anıtlar ile çevrelenmiş. Mozaikler, duvar resimleri ve mermer panellerle süslenmiş yapılar, Roma İmparatorluk Dönemi kenti toplumunun ‘sofistike’  üst tabakasının yaşam tarzını da gün yüzüne çıkarıyor. 
Kimler gelip geçmemiş ki şu yollardan!..  Bu görkemli yoldan; sağlı sollu sütunlar ve heykellerle çevrili Kuretler Caddesi'nden bizler de birer İmparator ve imparatoriçeler olarak geçiyoruz ağır ağır J  
Birazdan bu cadde üzerinde yer alan; Hadrianus Tapınağını göreceğiz. Şimdi burada ben Roma’nın Yüce İmparatoru Hadrianus' un, adını anmadan geçemeyeceğim; 
O Roma İmparatorluğu’nun büyük İmparatoru ve Roma Barışının bir simgesiydi. (Görsel: Hadrianus)  
“Eksiklerini ve kusurlarını herkesten daha iyi bildiğim devrimiz, buna rağmen belki bir gün insanlığın altın çağlarından biri olarak kabul edilecek.” 
Ey Yüce Hadrianus… Senin emeğin çok bu topraklarda!.. Sen ki Antik Anadolu’nun cefakar ve çalışkan bir mimarısın  :)
Gezdiğimiz pek çok antik kent’te  varlığını hep hissettiriyor bize Hadrianus!.. Ne çok mağbette, tapınakta, agorada, hamamda,  şaheserde senin adın yazılı Hadrianus!. Sen depremden zarar gören Nikaia’yı da yeniden elden geçirmiştin!.. Senin sihirli ve usta ellerin Nikaiada da vardı - İstanbul ve Lefke Kapı’da. Kyzikos’da (Erdek), Myra’da (Demre), Termessos (Güllük Dağı), Smyrna(İzmir) de, Attaleia (Antalya) da, Hierapolis (Denizli)de..bunlar benim gördüklerim..ve görmediğim daha pek çok Anadolu kentlerinde hep senin sanatının izleri var. Gel bir de şimdi gör Anadolu’muzu!.. 

Hadrianus Tapınağı
Hadrian Tapınağı Kuretler Caddesi’ndeki en sağlam korunmuş yapılardan biri. MS 117/118 yıllarında İmparator Hadrianus, Artemis ve Efes halkına ithafen inşa edilmiş.
Hadrian Tapınağı’nın kıvrımlı kemerinden bir detay. Kemerin ortasında kader tanrıçası ‘Tykhe’nin kabartması' görülüyor.
İçeri adım attığımızda hemen karşı duvarda; Bitkisel süslemeli kabartmalar dikkatimizi çekiyor. Ve ortasında akantus yaprakları arasında bir kadın figürü görüyoruz yine.
Ne de olsa bu kentin kurucuları kadın savaşçılar olan ‘Amazonlar’. Boşuna değil Ana Tanrıça Kenti Efest’te her yerde kadın heykellerinin ve kabartmalarının oluşu..   
Dolaşırken bu kenti anlıyoruz ki, Efes altın çağını, Asya Roma eyaleti başkenti olduğu Roma Dönemi’nde yaşamış. Özellikle Augustus döneminde uygulanan inşa planıyla kentin görünümünde kökten bir değişim yaşanmış. Efes’in evrensel Akdeniz pazarına katılması, yabancı tacirlerin akın edişi ve lüks mal talepleri ticari faaliyetlerin muazzam boyutlarda artmasına sebep olmuş ve MS 1. Yüzyılın son çeyreğinde Efes limanı daha da gelişerek, Ön Asya’nın en önemli limanlarından biri haline gelmiş. 
Veeee şimdi sırada Yamaç Evler var:)  
Kazısı devam eden yamaç evlerindeki ısıtma  ve soğutma sistemlerinin günümüzdeki yapılara kaynaklık ettiğini biliyor muydunuz!.. Ve içeriye giriyoruz.
Yamaç Evler
Yamaçlar üzerine kurulmuş olan ve ikişerli gruplar halinde düzenlenmiş müstakil konut birimleri, adını da konumundan dolayı ‘Yamaç Evler’ olarak almış. Kazı çalışmaları halen devam etmekte olan Yamaç Evler’ de gördüğümüz mozaikler, duvar resimleri ve mermer panellerle dekore edilmiş olan bu mekanlarda, Roma İmparatorluk Dönemi kenti toplumunun üst tabaka yaşam tarzını yansıttığını söyleyebiliriz.  
Anlaşılan odur ki; Yamaç Evler'ine biz 'Zenginler Evi de' diyebiliriz artık :) Bugün olduğu gibi dün de, bir yanda muktedirler, bir yanda ezilen bir halk var.
4000 metrekareyi kaplayan yoğun yerleşim alanı Bülbüldağ’ın kuzey yamacının eteklerinde yer alıyor. Tiberius döneminde inşa edilmiş olan yapılar büyük bir depremle yok edildiği 3. Yüzyıla kadar kullanılmış. Oldukça gösterişli ve görkemli yapılar topluluğu. Yamaç Evlerin içine girdiğimizde harika mozaiklerle karşılaşıyoruz.
Efes - Yamaç Evler
Dionysos Medusa mozaiklerinin yukarıdan görünüşü.
Efes- Yamaç Evler - Duvar Resmi
Efes- Yamaç Evler - Aslanlı Mozaik
Yamaç Evler'deki cam kaplamalı düzeneklerden görmemizi istedikleri bunlar. Çok detay görüntü var ama bu kadar yetsin diyelim :) Hummalı kazılar bittikten sonra görmeli bir de.. Şimdi yine Kuretler Caddesinden ilerliyoruz..
Memmius Anıtı
Memnius Anıtı olarak adlandırılan bu yapı; MS 1. Yüzyılda, Romalı Diktatör L. Sulla’nın torunu C.Memmius’un onuruna inşa edilmiş.  Kuretler Caddesi’nin doğu sınırına doğru karşımıza Herakles Kapısı çıkıyor. Ve yandaki  fotoğrafta; Herakles betimlemeleriyle süslenmiş sütunlara sahip Herakles kapısından bir detay.Pek çok ünlü kişinin yaşamış olduğu Ephesos’un sıra dışı kişiliklerinden biri ise, diyalektik felsefenin kurucusu Herakleitos’tur.  
Ünlü filozof MÖ. 575-35’te politik nedenle Ephesos’taki ünlü Artemis Tapınağı’na sığınmak zorunda kalmıştı. İlkçağda suçu her ne olursa olsun, bir kez tapınağa sığınmış ise oradan zorla çıkarılamaz, çıkmadıkça da ceza görmezmiş. Bu durum ortaçağa kadar böyle sürüp gitmiş. Ama Herakleitos boş durmamış ve orada yazdığı düşünceleriyle insanlığın yolunu aydınlatmış.. (Görsel: Herakletios )
Traian Çeşmesi
Üzerinde bulunan kitabeye göre M.S. 102-114 yılları arasında Cladius Ariston tarafından İmparator Traian’a ithafen yaptırılmıştır. Efes şehrinin en göz alıcı çeşme binası olarak bilinir. 

*****
Kentin üst kısmında dinsel merkezlerle birlikte, başlıca kamusal ve yönetimsel anıtları içeren Devlet Agorası; Devlet Agorası: M.S. 1. y.y.’ın başında yapılan agora devletin kontrolü altında politik ve dinsel toplantıların yapıldığı yarı kutsal bir alan oluyormuş efendim.  Agora son şeklini imparator Theodosius zamanında (M.S. 379-395) almış.) (Yanda: Devlet Agorası) 
Aşağı kısımda ise büyük ticari Pazar yeri olan; Ticaret Agorası  'Tetragonos Agora' yer alır.
Ticaret Agorası
III. Efes’in kurucusu Lysimakhos M.Ö. 3. yüzyılın başlarında kentin yerini değiştirdikten sonra (yazılı belgelerde Tetragonos Agora ismi ile geçen ticaret agorasını olasılıkla eski yerleşme ve kutsal yol üzerine inşa ettirmiş olduğudur). Limana direkt olarak bağlantılı olan agoranın doğusu hariç diğer üç cephesinde anıtsal kapıları vardır.
Domitian Meydanı
Tarih boyunca Efes, dört kez Neokoros , yani imparator sahibi tapınağı yada bekçisi olma hakkını elde etmiş. İlkçağda, bir imparator tapınağına sahip olmak, onun bekçilik görevini üstlenmek,  kentler arasında çok onurlandırıcı bir durum oluyormuş. 
Efes’e bu hak ilk kez İmparator Domitian (M.S.81- 96) tarafından tanınmış. Domitian Meydanı’ndaki tapınaktan günümüze pek fazla bir şey kalmasa da yine de mevcut kalıntılardan bilgi edinebilmek mümkün.
DomitianTapınağı
Efes Antik Kenti, bulunduğu coğrafi konumunun elverişliliği ile bütün tarihsel süreç boyunca, Ege Denizi ve Anadolu’nun yaylalarıyla olan iletişiminde ve ticarette önemli bir rol oynamış. Sadece Ege Avrupa-Asya arasında kilit noktası olarak değil, Anadolu’nun merkez kenti olarak da, bu rolünü yüzyıllar boyunca sürdürmüştür.  
Efes ayrıca, din tarihi için de örnek bir antik kent olmuş. Benzersiz mimari konsepti ve güçlü Bizans Gelenekleriyle İsa Bey Camii’nin inşa edilmesi ve Efes’te Müslüman ve Hıristiyan hacıların birleşme yeri olması bu kenti çok daha özel kılmaktadır. 
 
On iki İon kentinden biri olan Antik Efes ile ilgili kuşkusuz çok fazla şey anlatılabilir. Bu görkemli antik kentte gezerken sanat, ilim, irfan yurdunda olduğunuzu; yürüdüğünüz yollar, duvarlar, kapılar, dağlar, taşlar ve doğanın tüm renkleri, sesleri...  size fazlasıyla fısıldıyor olacaktır.  
Bu kent sizi bekler…  
Esin Bozdemir

Fotoğraflar: İzler ve Yansımalar

7 yorum:

  1. Çok güzel bir çalışma olmuş. Elinize sağlık. Efes ancak bu kadar güzel özetlenebilir. Özellikle Celsus Kütüphanesi'nin sol çaprazdan resmi muhteşem. Sevgi ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Teşekkürler Mehmet Bey..
      Sevgi, saygı ve esenliklerimizle..

      Sil
  2. Yakın çevremde en çok öğrencilerimle ziyaret ettiğim antik kentlerin önde gelenidir Efes Esin 'ciğim ;senin görsellerin ve anlatımınla başka güzel Efes gördüm ...Yamaç evlerinin kazı sonucunu ben de çok merak ediyorum ,zengin evleri her dönemde görkemli...Teşekkürler ,sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Arzu Sarıyer,
      Tarihi okumak kadar, onu sevmek/sevdirmek gerek.. bunun için en iyi uygulama 'yerinde görerek' öğrenmek-öğretmek olsa gerek öyle değil mi Arzu Öğretmenim.. Müzeler hele ki böylesine eserle dolu 'Efes' gibi antik kentler; açık hava müzeleri bunun için çok uygun. İyi ki öğrencilerinize tarih bilincini bu şekilde vermişsiniz. Sizin gibi idealist Öğretmenlerimizin var olduğunu bilmek güç veriyor, onur veriyor bizlere. Ben teşekkür ederim Arzu Öğretmenim.. Sevgi ve saygılarımla...

      Sil
  3. Enfes! Hala gidemediğim için çok üzgünüm:( Hep aklımda. En kısa zamanda inşallah diyorum.
    Ellerine sağlık Esincim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @sezer eser perker,
      Ömür bitermiş de yollar bitmezmiş.. Gez gez...gez...dur:) ama hep görerek gez/dur :) benim de daha çokkk görmek istediklerim, yapmak istediklerim ve umudum varrr :) inşallah Sezer'cim.. Sağlığımız, umudumuz, yaşam enerjimiz daim olsun; bunun için çalışalım, gayret edelim... ve gerçekleştirebilelim istemlerimizi.. hayallerimizi... :)Teşekkürler Sezer'cim.. :)

      Sil
  4. Efes meryem ana Ashabı Kehf S.Jaon Meryem ana gibi bir çok yerde yaşayan biri olarak kendimi şanslı hissediyorum

    YanıtlaSil