15 Ekim 2014 Çarşamba

Didim Apollon Tapınağı – Antik Çağın Kehanet Şehri

Antik çağlarda halkın en alt tabakasından, en üst tabakasına kadar kehanetlere, 'bilicilik yapan kâhinlere', büyü ve fala olan inanç oldukça fazla idi. Üstelik bu inançları, onların yaşamlarını yönlendiren en büyük faktördü. Ancak dinsel duyarlılıkları oldukça karışık ve değişkendi. Kendilerince yararlı ve güzel olan her şeyin ayrı bir tanrısı olduğunu varsayıyorlardı. Mesela denizlerin tanrısı Poseidon'du, aşk tanrısı Eros, şarap tanrısı Dionysos, ışık ve güneş tanrısı ise Apollon idi...
Bilicilik mekânları ise kutsal mekânlardı. Bilicilik yapan kâhinlerde kutsal kişiler olarak toplum içinde büyük saygı görürlerdi. Bilicilik tapınaklarının değeri, önceden haber verdikleri olayların doğruluğuna göre artmakta veya azalmakta idi. Apollon Tapınağı ise kâhinlerin bilicilikleri yönünden rağbet gören önemli kehanet mekanlarından biri oldu.
Anadolu’da bu şekilde kehanet merkezi olduğu bilinen çok sayıda tapınak vardı.Antik Efes’den sonra, Ege bölgesinde bu defa Antik Çağların en önemli kehanet merkezlerinden biri olan kâhinler diyarı; Didim’e Apollon Tapınağı'na doğru yol alıyoruz.
Antik Çağ boyunca yerleşimler, bereketli Ege Bölgesi sahil kesimlerine ve Büyük Menderes (Meandros) Deltasına olurken, buralarda yaşayan halkların inanç kültürleri de hemen hemen bu doğrultuda şekillenmiş ve Didim'e de bu inanç kültürlerinden zengin bir miras kalmıştır...
Ünlü Apollon Tapınağı günümüzdeki turistik Didim kasabasının içinde yer alıyor. Antik Miletos kentine yaklaşık 20 km mesafede olan Didim’de Kehanet Mabedi Apollon Tapınağı’nı görmek üzere yola çıkıyoruz. Didim'e karayolu ile ulaşım İzmir yönünden olmakta. Yandaki haritada gördüğünüz gibi. Sahil tarafında Kuşadası yönünden Söke-Bafa Gölü yönünden Didim'e ulaşabilirsiniz.  
Ege bölgesi, antik kentler açısından oldukça zengin. Biz bu bölgedeki antik kentleri gezi programımıza dahil ettik. Ve... keyifli bir yol güzergâhından sonra tüm heybetiyle Apollon Tapınağı karşımıza çıkıyor.Tapınağa yaklaştıkça heyecanımız bir kat daha artıyor. Pırıl pırıl güneş ise bizden yana :) 

Tapınak alanına girerken bizi meşhur 
Medusa başlı sütunlar,
antik çağların tılsımlı dişi canavarları karşılıyor :)


Medusa kabartmalı sütunlar
Bir söylenceye göre Medusa Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’ dan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca yılan başlı Medusa ölümlüdür ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. O dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak amacıyla Gorgona kafalarının resim ve heykellerinin konulduğu bilinmektedir. (Yerebatan Sarnıcında da böyle büyük medusa başlarını görmüştük. bkz)
Yerin ve göğün tarihine bakanlar, kâhinlerin talihe yön verdiğine inananlar diyor ki; Didim 'Didyma' dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden biridir. 
Burası kutsal alan olarak, antik kentin günlük sosyal yaşamının dışında tutulmuş, dini otoritenin örselenmemesi için kentin uzağına kurulmuştu. Bu tapınak ilkçağın bilicilik (kehanet) ocağıydı. Her sınıftan insanlar ve krallar buraya bağışta bulunarak gelecekleri konusunda yorumlar alırlardı.
Tapınak Zeus ile Leton’un oğlu Ay Tanrıçası Artemis’in de ikiz kardeşi olan Apollon’un adına yapılmıştı. Zira Apollon güneş, ışık, müzik Tanrılığı yaptığı gibi kâhinlerin ve kehanetlerin de Tanrısıdır.
Söylenceye göre Apollon, çoban Brankos’a el vermiş, ona kehaneti öğretmişti. İlk tapınağı kuran çoban ve soyundan gelen Brankistler yüzlerce yıl bilicilik ocağını yönetmişti. Limandan tapınağa ulaşan kutsal yol ve etrafındaki mermer yontular bu dönemde (MÖ 6. yüzyıl) yapılmıştı. 
Çevre kentlerden gelenler limanda karaya inince bu kutsal yolu izleyerek tapınağa ulaşırlardı.

Kehanet nasıl yapılıyordu?
Apollo Tapınakları´nın danışmanları yani kâhinler ve kâhineler, ilk önce kendilerini kutsal suyla yıkamak zorundaydılar. Tapınakların önünde, "pelanos" denen bir ücret ödenirdi. Pelanos, kehanet yapacaklara yönelik bir ön sunuydu. ( Plutarch tapınakların önünde, hayvan kurban edildiğini de yazar). Halktan 7 "drachma" ve 2 "obol" alınırdı. Özel istekler için 6 obol ödeniyordu. Bir drachma, 6 obol ediyordu. Daha üst düzeydeki istek sahiplerinden, on bir kez daha fazla ücret alınırdı. Bir diğer hazırlayıcı test ise, Apollo´ nun izin verip vermeyeceği yönündeydi. Bunun için kurban edilecek olan keçi, kutsal suyla yıkanırdı. Eğer kurban hareketsiz kalırsa, Apollo isteği onaylamıyordu, eğer kurban çırpınır ve kurtulmaya çalışırsa Apollo isteği onaylıyordu ve cevap verilebiliyordu. Bundan sonra hayvan sunağa yatırılır ve kesilirdi. George E. BEAN 'Eskiçağda Ege Bölgesi' (devamı için bkz)

Miletos kenti ile tapınak arasında ayrıca bir yol vardı. Persler ayaklanan İonialılar’ı cezalandırırken Miletos kentiyle birlikte tapınak da yıkılmıştı. Yıkılan tapınağın yerine, Büyük İskender 334’te Miletos’u geri aldıktan sonra tapınağı yeniden yaptırır.  
Günümüze önemli bir bölümü ulaşan görkemli tapınağın kâhini de İskender’i Zeus’un oğlu ilan eder.
Bu dönemdeki tapınağın ölçüleri, onun Efes'teki Artemis Tapınağı ve Sisam Adasındaki Heraion Tapınağı'ndan sonra, antik dünyanın üçüncü büyük tapınağı yapmaya yetiyor. Sütunlarının oldukça  yüksek olması ise mabedi fazlasıyla görkemli kılmaktaydı. 

Apollon Tapınağının çevresindeki sütunların kenarları oldukça geniş.
(60 x 118 cm çapında, yanlarda 21, cephede ise 10 sütun bulunmakta )
Tapınağın üzerinde yükseldiği anıtsal basamaklardan “naos” a, yani Apollon’un heykelinin bulunduğu kutsal alana geçiliyor. Kurulduğunda tapınağa hediye edilen Apollon’un tunç heykeli, aynı zamanda Miletos sikkelerinin de turası olmuş. 
Tapınağın en gizemli yanlarından biri ise duvarlardaki çizimlerdir. Çünkü bu çizimleri anlayabilmeniz için doğru ışığı bulmanız gerekir. Öyle ki bu çizimler, bütünüyle bitirilmemiş olan bu anıtsal yapının planıdır. Düşünebiliyor musunuz! Onlar, yüzyıllar öncesinden geleceğe ne kadar önemli ayrıntılar bırakmışlar. Kehanetçilerin misafirlerini kabul ettikleri ana salonun girişinde iki yarım sütun ve salonun içinde de iki sütun bulunmaktaydı. Bu sütunlar diğerlerinin aksine yapraklı, kelebekli, kral tacı gibi 'korint' başlıklıydı.

Tapınaktaki sütunların üzerinde birbirinden ilginç motifler, 
desenler  ve mitolojik kabartmalarla donatılmış.. 
devrin ustalıklı taş yontucular hünerlerini göstermişler adeta..
taşlara dokunuyoruz, zamanın ruhuna dokunurcasına...




Hıristiyanlığın yayılması ve çok Tanrılı inancın çökmesiyle içine bir klise yapılmış ama bir yangın sonunda tüm yapı zarar görmüş. MS 395’te İmparator Theodosius “tüm kehanetleri boş iş ve umut” ilan ederek yasaklamıştı. 
Bizans Döneminde ise tapınağın bulunduğu alan askeri garnizon olarak kullanılmış. Daha sonra tahribatı yüksek bir yangın görmüş, ardından 1493’te büyük bir deprem tapınağa oldukça zarar vermiş.. Bundan sonra tapınak tamamen terk edilmiş. Ta ki 18. yy. a kadar. 18. Yüzyıl ortalarından itibaren İngilizler ve Fransızlar kehanet mabedinde çalışmalarını sürdürmüşler...
Kutsal yolun kenarında 1857’ye kadar açıkta duran mermer yontuları ise Osmanlı’nın çöküş yıllarında İngilizler British Museum’a taşırlar.  1904 yılından sonra ise Almanlar çalışmalara başlamış. Wiagand başkanlığındaki Alman ekibi Tapınağı şimdiki haline getirmiş olur!

Günümüzden yaklaşık 2.600 yıl önce inşa edilen bu kutsal avlunun batı ucunda kült heykelinin bulunduğu daha küçük bir yapı (sekos) varmış. Kutsal avlunun doğusunda ise, 24 basamakla çıkılan bir merdiven yer alıyormuş. Bu merdiven kehanetlerin yazılıp söylendiği salona açılmaktaymış.
Didymaion'un avludan görünümü
Kutsal emanetleri, kutsal hazineleri (dönemin bankacılığının birikimleri), kutsal kuyusu ve defne ormanıyla ünlenmiş olan Apollon Kehanet Tapınağı antik çağlardan günümüze, dünya mimari tarihinin gözdelerinden biri olur.  
Kâh bulutlu, kâh güneşli olsa da hava, ışığın yansıması yine de çok gizemliydi taşlara. Biz de o sütundan, diğerine günün anısına bol bol hatıra fotoğrafları çektik durduk.. Ve... kâhinler yurdunda taşa dönüşmeden biz de, kendi dilimizce Medusa hanımlara dönüp; Elem tereke fiş kem gözlere şiş diyerek ayrılıyoruz mabetten :) 
Didim'deki bu görkemli Apollon Tapınağı'na 'kehanet mabedine' yapmış olduğumuz gezimizi de tamamladıktan sonra, sırada bir başka antik kentimiz var..   
Esin Bozdemir

8 yorum:

  1. Yolculuklarınızın hep sürmesini ve böyle güzel kalıcı izler bırakmasını diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Teşekkür ederim bilmukabele Mehmet Bey.. Sağlıkla,esenlikle dolu nice gezilere ...

      Sil
  2. Esin 'ciğim gençliğimin geçtiği topraklara ne kadar yakınsın , Hemen her yıl görsem de senin yazı ve fotoğraflarında görmek çok güzel...İzliyorum merakla; hangi antik kentte olacaksınız bundan sonra Afrodisias olmasın?Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Arzu Sarıyer,
      Ne güzel beldeler, antik kentler, coğrafyası ayrı güzel, insanları ayrı güzel..
      Bundan sonra sırada Miletos var. Ardından bir başka yeni antik kent..
      Afrodisyas'a özel gideceğiz..Teşekkürler, sevgi ve selamlarımla..

      Sil
    2. Haberim olursa Esin 'ciğim sizi orada karşılamaktan mutlu olurum.Afrodisias tam nedenini açıklayamadığım sevdalım antik kent...Sevgi ile nice antik ketlere gezmeniz dileklerimle selamlıyorum.

      Sil
    3. @Arzu Sarıyer,
      Çok teşekkür ederim Arzu Öğretmenim. Ben de sizinle tanışmayı çok isterim. Ne güzel, demek ki yakınsınız antik kente.. Afrodisias buna vesile olur.. İnşallah. Sevgi ve esenlikler dilerim..

      Sil
  3. Bu yıl özellikle, Doğu'dan Batı'ya ne kadar güzel gezmişsiniz Esinciğim.
    Kars yolculuğunun tadı hâlâ damağımda.
    Çok emek verilmiş harika postlar çıkmış ortaya.
    Gerek fotoğraflar, gerek anlatım ve detaylar tekrar tekrar gelinip okunacak ve incelenecek kadar, gidip görmüş etkisi yaratacak kadar profesyonelce hazırlanmış. Bir kez okuyup geçilmeyecek kadar kıymetliler. Ve müthiş birer kaynak!..
    Ellerinize emeklerinize sağlık.
    Zaman zaman gelip yine yeniden okunacaklar, bu kesin.

    Sevgilerimle...


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Antik kentler oldukça ilgimizi çekiyor. Bu yılın en önemli gezisi bizim için Erzincan'dan Kars'a yapmış olduğumuz tren gezisi..ardından Erzincan'ın tüm ilçeleri ve köyleri..ve İst. Erzincan arasında belli başlı bazı şehirler oldu. Aslında Doğu'ya yapmış olduğumuz gezi yazılarımın sadece 3/1 ini yayınladım.. Diğer yandan son 3/5 yıldır Marmara- ege ve güneydeki antik kentlerin pek çoğuna gitmiş..ama onların sadece bir kısmını sizlerle paylaşabilmiştim. Bundan böyle biraz daha gezi ağırlıklı olacak yazılarım..Yeni gezilere sıra gelsin istiyorum..Değerli yorumun, ilgin için çok teşekkür ederim Zeugma'cığım.. Sevgilerimle...

      Sil