28 Şubat 2014 Cuma

Paylaşmak güzeldir


Çalar saatin sesi hâlâ kulaklarında zırr zırrr zırıldarken ve sen
çisil çisil yağan yağmura aldırmadan bir çırpıda hazırlanıp çıkmışken dışarıya
ve sabahın ayazı da çarpmışken yüzüne;


Bir randevuya geç kalmamak adına vaktinden önce gelmişsen bir de!..
Bir kafede oturup beklemeyi ve beklerken de elindeki dergilere göz gezdirmeyi veee!..
Fırından henüz çıkmış! dumanı üzerinde, bir porsiyon su böreğini...
Yanında da şöyle iyice demlenmiş, tavşan kanı sıcacık bir çayı keyifle içmeyi 
hem içini ısıtıp, hem de mideni şenlendirmeyi  düşünerek
oturmuşken masaya ve  eline çatalını almış ilk hamleyle
tabağındakilere uzanıp afiyetle yemeğe koyulurken...
işte tam da bu sırada!..

27 Şubat 2014 Perşembe

Takvimlerden 27 ŞUBAT ve TARİHTE BUGÜN


Kimler geldi 'iz bırakıp' geçti bu hayattan?
Dünyayı yeni yeni algılamaya çalıştığımız yıllarda, okuduğumuz romanların, izlediğimiz filmlerin, roman ve film kahramanlarının, şairlerin, yazarların, bilim insanlarının, sanatçıların...ve topluma yön veren gerçek kahramanların, devrimci liderlerin izleri büyüktür bizim için.

Takvimlerden bugün 27 Şubat, tarihte neler olmuş, kimler gelip geçmiş? derken, bir an pek çok hayatımıza dokunan ve izler bırakan insanların aynı tarihe denk düşmüş olduklarını gördüm. İçlerinden bazıları vardı ki, onları anmadan edemezdim.

25 Şubat 2014 Salı

Dünya denen rüzgârlı yerde...

Sizlere bir şey anlatmak istiyorum. Kızarmış iki tavuk gördüm, havada gidiyor, kuş gibi uçuyorlardı; karınlarını cennete, sırtlarını cehenneme çevirmişlerdi. Bir örsle bir değirmen taşı gördüm, Ren Irmağı’nın üzerinde nazlı nazlı yüzüyorlardı. Paskalya’da bir kurbağa buz üzerinde oturmuş  bir saban demirini yiyordu. Üç adam gördüm, bir tavşanı yakalamaya uğraşıyorlardı; koltuk değneklerine yaslanıyor, ayaklıklar üzerinde yürüyorlardı, biri sağırdı, öbürsü kör, üçüncüsü dilsiz; dördüncüsüne gelince, ayaklarını oynatamıyordu. Bilmek ister misiniz nasıl yapıyorlardı bunu? İleriden dolu dizgin geçen tavşanı ilkin kör gördü, dilsiz kötürüme seslendi, kötürüm de tavşanı yakasından kavradı.

21 Şubat 2014 Cuma

'GEÇ KALMA'


Yolum ne zaman ki Kadıköy’e düşse ve ben BMKM'nin önünden de geçmiş isem, eğer ki trafiğe yakalanmak, otobüs-metrobüs kaçırmak gibi bir endişe içinde de değilsem bir de! o zaman beni dürten içimdeki sese kulak verip BMKM' den içeriye süzülüveririm. Haftanın programları, yeni oyunlar ve sergiler nelermiş? göz gezdiririm. İlgimi çeken oyunlar varsa ‘gidilecekler listesine’ yazar, gelecek ya da güncel bir sergi varsa da eğer, yakından görme fırsatını da yakalamış olurum.
Ve yine bu hafta Kadıköy’de ben, sanat ve sanatçı adaylarının buluşma noktasında, renkler, boyalar, tualler, fırçalar eşliğinde ve aydınlık günlerin özlemi içinde, biraz kaygılı, biraz umutlu ama renkli mi renkli insanlarla dolu bir günün ardından… yine  yolumu BMKM’ ye düşürüp, elimdeki programda yer almayan ve benim için sürpriz olan bir karma sergide buluverdim kendimi. Serginin konusu özellikle kadınlarımızı tehdit eden bir sağlık sorununa ‘Meme Kanseri’ ve diğer kanser türlerinde olduğu gibi erken teşhisin hayat kurtarıcı düzeyindeki önemine dikkat çekmeyi hedeflemiş.

17 Şubat 2014 Pazartesi

daldan dala...


Gün, çölde susuz kalmış bir ademin suyu bulma telaşı içinde kaygılı ve sonrasında suya kavuşmuş olmanın heyecanı ve rehaveti ile geçerken… daldan dala atladığım konular içinde arapsaçına dönmüş bir halde bıraktı beni.  Önce, bir hevesle aldığım ve her elimi uzattığımda rahatlıkla alıp okuyabileceğim mesafedeki ‘ başucumdaki kitapları’ ı nihayete erdirip, yerine yenilerinin konması gerektiğini düşündüğüm bir halet-i ruhiye içinde;  kimi tamamlanmış ama rafa kaldırılmamış, kimi yarım kalmış, kimi ise açılmadan kapanmış kitapları, son bir hamle ile okumaya girişerek… hararetli bir şekilde başladım güne.
Yazılarını ilgi ile okuduğum araştırmacı yazarın Çanakkale’den bindiği gemisiyle, dünyanın gizli kalmış pek çok kıyısına uğrayarak sürdürdüğü yolculuğuna’ eşlik ettim bir müddet. Yazar hiç anlatılmamış öyküleri fısıldayıp dururken kulağıma, yetmedi bir de ben araştırmalar kervanının içinde ‘internetin başında’ buluverdim kendimi. Yahu yazılanları okuyup geçsene sen! Ne oluyor sanki okuduğunla yetinmeyip de bir de sen araştırmalara kalkışırsın!.. daldıkça daldım, yetinmedim daha bir daldım!.. ta ki bir telefon sesi ile uyanana/uyarılana kadar!..

14 Şubat 2014 Cuma

14 Şubat Dünya Öykü Günü


İnsan nice öyküler barındırır hayatında.. Yaşanmış öyküler usta kalemlerin elinde sanatsal bir esere dönüşürken, hayat bulur yeniden başka yüreklerde. Herkes kendinden bir parça buluverir o öykülerin içinde. Dil samimi ise, kelimeler alabildiğine içten ve güçlü ise hele ki gerçek ise anlatılanlar okuyucuya uzanır gider o elektrik.. (Görsel buradan)

2014 Dünya Öykü Günü Bildirisini bu yıl usta öykücü Necati Tosuner yazdı. Sizlere Necati Tosuner'in 'Dünya Öykü Günü Bildirisini' sunar;

Tüm edebiyatseverlerin ve öykücülerin
'Dünya Öykü Günü' nü kutlarım.

11 Şubat 2014 Salı

MAVEN uzay aracı Mars yollarında

Mars, yıldızlara açılan kapımız olabilir.

Gökbilimcileri uzun zamandır meşgul eden bir soru var?

Milyarlarca yıl önce, Güneşimiz henüz çok genç, Dünya’mız ise hâlâ içinde var olan patlamalarla çocukluk dönemi geçiriyordu. Böyle bir Güneş sistemindeydi Mars’ın gençliği. Mavi bir gökyüzü ve lacivert okyanuslarla kaplı bir yeryüzü vardı… bundan birkaç milyar yıl önceki Mars’ın durumu böyle idi… Peki, şimdi Mars’a ne oldu?

Şimdi gökbilimciler mavi gezegeni kızıl yapan etmenleri araştırıyorlar…

Mars’ın yüzeyinde  birçok kurumuş nehir yatakları ve kuru göllerin görüldüğü artık kanıtlanmış bir gerçek.  Üstelik bazı nehir yatakları kuzeydeki buz kaplı kutuplara kadar ulaşıyormuş. Bunun keşfi geçtiğimiz yüzyılda yapılsa da ilk defa bu konu hakkında söz söyleyen kişi İtalyan gökbilimci Giovanni Schiaparelli olmuş. ( Görsel buradan)

4 Şubat 2014 Salı

EMITT 2014 Turizm Fuarından izler ve yansımalar

30 Ocak-2 Şubat 2014 tarihleri arasında TÜYAP’ ta 18.si düzenlenen Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı EMITT yine bu yılda oldukça renkliydi.
Bizim için önemli bir fuardır Emitt.  Kaçırmamaya özen gösterdiğimiz fuarın tarihini çok önceden not alır, Fuar haftası plan ve programlarımızı erteler ve ne mesafe ne de trafik demeden erkenden çıkarız yollara. Onlar, beldelerini, ürünlerini tanıtmak için uzun ince yolları aşıp gelirken ve  en ince ayrıntısına kadar hazırlanırlarken.. bu emeğe, misafirperverliğe ve bu hoş karşılamaya icabet etmeden olmaz elbette.. Hele ki bizim gibi araştırmaya meraklı ve farklı kültürlere ilgili duyan gezginci ruhlar için Emitt Fuarı adeta bir hazine değerindedir. O kadar çok kaynakla, materyalle, kitap ve broşürle ve aklınıza gelmeyecek kadar çok özel çalışma ile karşılaşıyorsunuz ki,  bu yüzden bazı müdavimleri bavulla dolaşırken görmek olağandır Emitt te.