6 Nisan 2015 Pazartesi

Tarihte bugün; 6 Nisan 1973'te Türkiye Cumhuriyeti'nin altıncı Cumhurbaşkanı seçildi.


Tarihte bugün; 6 Nisan 1973'te emekli Amiral Fahri Korutürk (15'inci turda 365 oyla) Türkiye Cumhuriyeti'nin altıncı Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanlığı görev süreci, Türkiye'nin en çalkantılı olduğu bir dönemde Korutürk'ün rolünü de kilit bir konumuna getirmişti. Zira bu devirde kurulan koalisyon hükümetlerinin oluşumu ve yaşaması için Korutürk büyük çaba sarf etmiş kendisinin de deyimiyle Türkiye'yi bu devirde hükümetsiz bırakmamıştı. Devrinde Kıbrıs Harekâtı gerçekleştirilmiş ve anarşi tüm hızıyla yayılmıştı. Kendisi bu devirde özellikle devletin itibarını yeniden kazanması için çok uğraş vermişti. 

Döneminde 7 yıl boyunca 8 hükümet kurulmuştu. 6 Nisan 1980 yılında, yedi yıllık hizmet süresini dolduran Korutürk Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılarak Anayasa uyarınca tabii senatör sıfatıyla Cumhuriyet Senatosu'nda görev almıştı.

Fahri Korutürk’ten sonra ülkemiz yine bir kaos ortamına girmişti.  Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 17. Genelkurmay Başkanı olarak görev yapan Kenan Evren 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra devlet başkanı unvanını almış,1982 Anayasasının halkoyuna sunulup yürürlüğe girmesi ile birlikte Türkiye'nin yedinci cumhurbaşkanı olmuştu. (1982-89).

Ve bugün ülkemiz yine bir seçim arifesinde ve yine oldukça zorlu süreçlerden geçmektedir. Geleceğimiz ve ülkemiz refahı için yapacağımız seçimler önemlidir. Tarihimizden almamız gereken dersler çoktur. Dün yaşanılanları ve bugün yaşanılmakta olanları yeniden gözden geçirmeliyiz!.. Bizleri temsil eden devlet adamları nasıl olmalıdır?. düşünmeliyiz!.

Ve ülkemiz tarihinde iz bırakan devlet adamlarını da unutmamalıyız!. Bu yüzden Fahri Korutürk gibi bir devlet adamının örnek yaşamından alınacak dersler dikkate değerdir.

Cumhurbaşkanlığı eski başdanışmanı ve basın sözcüsü Ali Baransel’in baştan sona bir ders kitabı niteliğinde olan ve okuyucuyu yakın tarih yolculuğuna çıkardığı “Bıçak Sırtında” kitabında yer alan; Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün devlet adamlığını, ilkelerini, çocuklarıyla olan ilişkisini ve temsil ettiği makamın saygınlığını nasıl koruduğuna dair çarpıcı anı, hatıra ve anekdotlardan bazılarını sizlerle paylaşıyorum.



Fahri Korutürk’ün ilkeleri
Babasının Moskova Büyükelçiliği yıllarında eğitimini İsviçre’de sürdüren oğlu Salah, Bahriye subayı olmak istemektedir. Bu yüzden Türkiye’ye döner dönmez Deniz Lisesi’ne girer. Dersleri çok iyidir. Ama geometri terimleriyle yıldızı bir türlü barışmaz. Bu yüzden ilgili dersten sınıfta kalır. O sırada Deniz Lisesi’nde iki yıl sınıfta kalanlar okuldan çıkarılmakta, bir de tazminat ödemek zorunda kalmaktadırlar.

Salah’ın okuldan çıkarılma olayı, Korutürk’ün Kontenjan senatörü olduğu yıllara denk gelir. O sırada Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Celal Eyicioğlu, Fahri Korutürk’e gelerek, "Biz böyle insanlar mesleğe girsin diye uğraşıyoruz. Ama okula girmiş, başarılı bir öğrenciyi çıkarmak durumunda kalmışlar. Olmaması gereken bir şey. Salâh’ın sınav kâğıdının bir kere daha okunmasını istiyoruz. Bunun için bir dilekçe verseniz," der.
Ancak Fahri Korutürk, Deniz Kuvvetleri Komutanı’na "Ben böyle şeyler yapmam!” yanıtını verir,

“Hiç bir zaman böyle bir şey düşünmedim. Bizim arkadaşlarımızdan Namık Taçkın vardı. Oğlu Erkut Taçkın (müzisyen) da böyle bir sebepten okuldan çıkarıldı. Namık bana geldiği zaman, kurallar nasılsa onun dışına çıkamayacağımızı söylediğimi hatırlıyorum. Şimdi bir arkadaşıma, bir meslektaşıma bunu söyleyip te sonra kendim böyle bir şey yapabilir miyim? Neyse tazminat tutarı veririz, başka yerde okur."

Böylece Salah, Deniz Lisesi’nden çıkarılacak, Korutürk de kendini yiyip bitiren oğlunu “Üzülme. Bunlar çok normal şeyler. Başka imkânların da var," diye teselli edecektir.
Korutürk’lerin çocukları;

Korutürklerin çocukları hiçbir şekilde resmi araçlardan yararlanmazlardı. Cumhurbaşkanı, onlar için kendi parasıyla Renault marka yerli bir araba satın almıştı. Bir şoför ve polis, Salah ve Ayşe’yi okullarına bırakır, akşama doğru onları alarak, Köşk’e getirirdi. Korutürk, bu arabanın benzin ve bakım masraflarını da cebinden öderdi. Osman ise işe kendi arabasıyla gider gelirdi.

Korutürk; ailesinin mutfak harcamalarını da, Cumhurbaşkanlığı’na ayrılan ödenekten değil, kendi maaşından karşılardı. 
Çocuklar değil gazete ve dergilere konu olacak davranışlar sergilemek, Köşk’ün içinde bile ortalıkta pek gözükmezlerdi. Bu nedenle basın ve kamuoyu Korutürklerin kaç çocuğu olduğunu dahi bilmezdi.

Ali Baransel’in Korutürk’lerin ortanca çocukları Salah Korutürk ile ilgili bizzat tanık olduğu bir anısı:

Salah, SBF’yi bitirdikten sonra, meslek memuru olmak için Dışişleri Bakanlığı’nın sınavlarına girmişti. Sınav sonucunu bütün aile merakla bekliyordu. 
O günlerde bir basın açıklamasını metninin onayını almak için Korutürk’ün odasına gittim. Yanında Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil de vardı. Korutürk, sunduğum yazıyı okurken, telefon çaldı.
Ahizeyi kaldıran Korutürk,
"Sizi arıyorlarmış, Sayın Çağlayangil," deyip ahizeyi uzattı.

Çağlayangil konuşurken üzgün ve tedirgin bir şekilde renkten renge giriyor, ağzından "Vah vah çok üzüldüm, efendim başka bir hal yolu bulunamaz mı, yeni bir imtihan hakkı tanınamaz mı?" sözleri dökülüyordu. Sonunda, karşısındakinden bir umut işareti almış olacak ki, biraz rahatladı ve telefonu kapattı.
Korutürk'ün meraklı bakışları karşısında durumu açıkladı: "Sayın Cumhurbaşkanım, biraz önce konuştuğum Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’ydı. Salâh maalesef giriş sınavlarında başarılı olamamış. Ancak zatıâliniz uygun görürlerse, bir formül bulup, bu işi halledecekler."Bu sözler üzerine Korutürk'ün cevabı kesin ve sert oldu:

"Sayın Çağlayangil, devleti yönetenler hayatının her anının hesabını verebilmeli, bütün tutum ve davranışlarıyla da vatandaşlara örnek olmalıdırlar. Salâh bir yıl sonraki imtihana daha iyi hazırlansın, üzülmeyin ne yapalım?" devamı buradan

Esin Bozdemir

4 yorum:

  1. Uzun zamandır ürpererek, tüylerim diken diken olarak bir yazı okumamıştım. Heyecanlandım, duygulandım, düşüncelere daldım, hayaller kurdum, geçmişe taşındım oradan geleceğe yol aldım... Keşke çok kişi okusa, ders alsa.
    Eşyanın kalitesinden söz edilir de "insan kalitesi" çok aranmaz oldu. Kınadığımız davranışları artık kınamıyoruz. Alıştık sanki.
    Dün Yalova'da bir valinin davranışlarına tanık olduk. Sözleriyle, tutumuyla Devlet Adamlığına yakışmayan bir tutum sergiledi.Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki kavgalar çocuklara kötü örnek oluyor. Bizi yönetecek olanların yüksek sesle konuşmasını,olumsuz davranışlar sergilemesini bizler içimize sindiremiyoruz.

    Verilen örnekler öylesine çarpıcı ki, kitabın adını duymuştum ama okumamıştım. İlk fırsatta almak isterim.
    Korutürk Çiftinin sanata verdikleri önemden söz edilirdi. Hatta Emel Korutürk'ün çok değerli tablolar yaptığı söylenir.
    Güzel ve doğru insanlardı, güzellikleri ile anılıyorlar.İnandığımız değerlere ihanet etmediler, ters düşmediler.
    Saygıyla ve rahmetle anıyoruz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Bugün yaşadığımız içler acısı bir 'insan kalitesi' ve yönetim anlayışı bizleri çok üzerken, diğer yandan geçmişimize baktığımızda, gururla anacağımız insanların varlığını bilmek dahi, yüreğimize su serper oldu. Hiç değilse 'bizim, güzel ve aydın insanlarımız da var!' diyebiliyoruz. Tarih, bakmasını ve okumasını bilene alınacak nice derslerle dolu. Ne düşmanlık, ne de iç-dış savaşlar istemiyoruz artık. Güzel günler görmek ve yaşamak için çaba sarf edelim hep birlikte. Kötülüklerden dersler çıkaralım, güzel referanslarımız ise örneklerimiz olsun, ışık olsun bizlere...Temennimiz budur bizim..
      Devletimize hizmet etmiş güzel insan Fahri Korutürk'ü bir kez daha saygıyla ve rahmet anıyorum...
      Esenlikle...

      Sil
  2. Değerli büyükelçi Osman Korutürk'ün babası Fahri Korutürk ile ilgili değerli bir anısını blogda paylaşmıştım. Zamanında bunca değerli insanımız varken gitgide insan erozyonuna uğramamız ne acı.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Geçmiş güzel referanslarımız, geleceğimize ışık tutuyor. Onlar iyi ki varlar. Hiç bir zaman Onları Unutmayacağız.
      Bloğunuzdaki söz konusu yazıya bakacağım..teşekkür ederim Mehmet Bey. İyi haftalar dilerim. Esen kalın..

      Sil