11 Haziran 2015 Perşembe

"Bilgisayar"ın ve "Bilişim"in isim babası,Türkçe'ye adanmış bir yaşam: AYDIN KÖKSAL

"Biz kendi yaratıcı gücümüze güvenmeyi Mustafa Kemal'den öğrendik."Aydın Köksal
Hayatını bilime, bilişim teknik bilimine ve Türkçeye adamış değerli bir aydınımız Aydın Köksal. Bilişim uzmanı, elektronik mühendisi, dil bilimci, eğitimci ve yazar… Ve O, her şeyden önemlisi, yurdunu, ulusunu seven gerçek bir vatanseverimiz. Atatürk'ün aydınlanma devrimini yaşamış ve özümsemiş çok yönlü bir bilim insanımız.

Böylesine başarılı ve iz bırakan değerli şahsiyetleri yakından tanımak ve onların yaşam tecrübelerinden faydalanmak bizler için önemli bir kazançtır. Aydın Köksal, Türkçenin bir bilim dili olması adına çalışan ve ilköğretimden üniversiteye Türkçe ile öğretimi savunan, "bilişim"in de "bilgisayar"ın da isim babasıdır. Ülkemiz bilişim teknolojisi ile O'nun sayesinde tanışmıştır. Bilim Dilimizin Türkçe olmasına yönelik çok büyük çabalar vermiştir. Bugün elimizden bırakamadığımız teknoloji harikası olan o akıllı makine; "Computer"e "Bilgisayar" (Bilgi-sayar) diyerek ne güzel öz Türkçe bir isim vermiştir.

Aydın Köksal, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Almanca ve İspanyolca biliyor. Gerçek bir aydın, çok yönlü, kültürlü bir bilim adamı. Köksal, Hacettepe Üniversitesi’nin kuruluşunda yer almış. 1967’de üniversitenin Bilgi İşlem Merkezi’ni ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nü kurmuş.  Bugün günlük hayatta sıkça kullandığımız "girdi", "çıktı", "çevrimiçi", "yazıcı", "bellek", "donanım", "yazılım", "iletişim" gibi 2.500’den çok sözcüğü dilimize kazandırmış olan değerli bilim insanımız.

Aydın Köksal’ın yaşam öyküsünü, hayata bakışını ve düşüncelerini öğrenmek benim için oldukça önemli idi. Mesleğine “Bilişim Teknikbilimi’ni Türkiye’nin kalkınması için bir araç olarak kullanacağız!” anlayışıyla dört elle sarılmış bir memleket sevdalısı.


Kısa bir süre önce okuduğum; “Bilim ve Ütopya” Dergisi’nin Ankara Temsilcisi Fevziye Özberk’in, imzasıyla yayımlanan  “Aydın Köksal Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam” kitabı on bölümden oluşuyor. Kitapta, yaşamı, eğitim-öğretim yılları dışında Köksal’ın bilişim dünyamızdaki öncülüğü, bilişim mesleğini benimsemesi ve Türkçeye kattığı zenginlikler anlatılıyor. Ama sanmayın ki kitapta ana tema  sadece bilgisayar üzerine. Köksal’ın Türkçe, Bilim, Sanat, Politika ve Yaşama dair görüşlerine; Müzik, Resim, Dil Sevgisi’ne... inanılmaz bir enerji ile anekdotları birbirine bağlayan ve her birini de bir sonuca bağlayan akıcılıkla dil, dil öğretimi, Türkçe ve her birinin bilgisayar yönleri üzerinde konuşan Türkçe 'anadil'  tutkunu; Vatan sevdalısı ve çok renkli bir insan.



*Köklü ve güçlü aile bağlarına sahip. 
Dede: Emekli Albay Arif Köksal. Dedesi Kafkas Cephesi’nde Enver Paşa’nın yaverliğini yapmış. Kâzım Karabekir Paşa’nın yazı sıra Cevat Dursunoğlu, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi genç Cumhuriyet aydınlarının dostluğunu kazanmış kalemi güçlü olduğu için Genelkurmay’da kurtuluş savaşını ve Cumhuriyet’in kuruluşunu yazmış aydın bir asker. Dedesinden Enver Paşayla olan anılarını dinliyor. Nitekim dede oğluna hayranlık duyduğu Enver Paşa’nın  adını veriyor.
  

*Müziği tutkuyla seviyor. Keman çalıyor. 


Ama öyle ki hobiden çok öte. Nice konserler veriyor. 65 yaşında yalnız tek bir parçayı dahi olsa, olağanüstü duyarlılıkta seslendirmeyi amaçlayarak, haftada bir saat piyano dersleri alıyor ve bir yılın sonunda Beethoven’in Ay Işığı Sonatı’nı Adagio’yu çalmayı başarıyor. 
*Atletizmi deniyor. 1956’da lisanslı atlet olarak Galatasaray Kulübü’ne üye oluyor.
*Resim yapıyor.


*Şiirler yazıyor. 

Ekin Dedi Ki

Ben bir ağacım bu toprakta biten
Kökleri yerin tüm topraklarında
Tohumu ilk elin ektiği tohum
Gübresi geçmiş tüm ekinlerin tortusu

Ben ulu bir ağacım kim bilir kaç yaşında
Her dalında başka bir aşının değişik yemişi
Her yemişte hep o insancıl Tadı
Bu topraktan süzülen özsuyun

Dile gelirim sen dalımdan tadınca
Dilim ekin dili sözüm sevgi sözü
Her kim olursan ol kopar ye
Öpüş tadı kalsın dudaklarında  

Ankara, 25 Şubat 1978
Şiir: Aydın Köksal
*Düşünce Üretme, Yazma ve Okumaya karşı ilgisi çok..*Etkilendiği yazarlar, filmler, toplumlar, geziler, kültürler… ve tüm bunların ‘hayata bakış açısını’ değiştiren, renklendiren, düşündüren, geliştiren yansımaları oluyor. *Anadil savunucusu. 
*Türkiye’yi ve Dünya’yı ve Küreselleşmeyi sorguluyor. Kitapta o kadar çok altını çizdiğim anılar ve düşünceler vardı ki. Önemli bulduğum bazı alıntılar;
 'Türkçe Terimler Düşünme Yeteneğimizi Geliştirir' 
"Türkçe terim kullanırsanız köylüsü kentlisi varsılı yoksulu anlar, adım adım toplumun düşünme yeteneği gelişir, bilime saygısı artar. İşin bir hokus pokus olmadığı, büyücülükle, inançla, ilgili olmadığı anlaşılır. Bu ayrım, bu olay, çok önemli buna aydınlanma deniyor."
Aydın Köksal, Türkçe bilişim terimlerinin benimsenmesindeki başarıyı bakın nasıl açıklıyor.
*Başarının nedenleri
"Toplumsal, ekinsel konularda, yalnızca doğruyu bulmuş, anlamış olmak yetmiyor; yeni önerinin zaman içinde yinelenmesi gerekiyor. Yinelemenin iz bırakıcı, pekiştirici bir etkisi var. Aynı doğruyu, yorulmadan 40 yıl, elli yıl her yerde yeniden yeniden anlatmak, tartışmak gerekiyor. O zaman sonuç alınıyor.
On sekiz yaşındaydım, lise yıllarında, bir gazetede Yaşar Kemal’in her hafta sonu yazdığını anımsıyorum. Orman varlığımızın, ulusumuzun geleceği için öneminden söz ediyordu. Duyguluydu, şiir gibi yazıyordu, anlatımı çok güzeldi… Bir pazar, üç pazar bana, bana öyle deldi ki bir yıl geçti, sürdü gitti yazılar… Ben çok şaşırdım. Niye böyle yapıyor? Güzel anlatıyor, yazıların hepsi değişik, ama başka konuları da yazsa da öğrensek, bunu anladık zaten. Anladık ama ormanlar yine kesiliyor ve yine yakılıyordu. Demek ki, anlamamışız. 52 hafta değil, 52 ay ya da 52 yıl birilerinin, gittikçe çoğalan sayıda hep yazması gerekiyor ki insanlar sonunda anlasınlar da yanlış davranışlarından arınsınlar.
Konuya egemen olmak, dilin kök ve eklerini ve dilbilgisi kurallarını iyi bilmek, bir tek İngilizceye takılmadan başka yabancı dillerde olan biteni de izlemek, yapı ve seslendirme bakımından güzel bir çözüm önermek, önerilen yeni sözcüğü en kısa, yalın ve açık seçik bir anlatımla iyi kurgulanmış metinler içinde özenle kullanmak gibi birçok ilkenin yanı sıra, yeniliğin sabırla arkasında duran bir davranışın da önemli olduğunu düşünüyorum. Buna tutarlılık da diyebiliriz.
“Bilişim teknikbilimini Türkiye’nin kalkınması için bir araç olarak kullanacağız” sözünü yüzlerce kez yinelerken, ‘bilgisayar’ sözcüğünü yıllar boyu her yerde kullanırken Yaşar Kemal’in  yazılarından öğrendiğim bu ilkeyi hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım. Romalı bir senatör yaşamı boyunca her yerde söze “Kartaca yıkılmalıdır!” diye başlıyor, konu ne olursa olsun, sözlerini yine bu tümceyle bitiriyordu… Romalının bu istenci karşısında Kartaca er geç yıkılacaktı! Mustafa Kemal’in söyleminde ve eyleminde de bu istenç gücü ile tutarlılığı gözden kaçırma olanağı yoktur!."
*Köksal, ilkeleri için hayat mücadelesini samimi ve içten bir şekilde anlatıyor.  
Bilişim teknolojisi açısından ülkemizin ne kadar çok geride kalmış olduğunu fark edip “Bilişim Devrimi”nin ayrımına erken vararak, batı ülkeleriyle aramızda oluşan uçurumu kapatabileceğini hep inanmış ve umudunu hiç kaybetmemiş Köksal.
Köksal, Türkiye’yi bilişim çağına taşımayı gençlik yıllarından beri ilke edinmiş bir bilim adamı. Cumhuriyet’le birlikte, “Aydınlanma Devinimi” ve “Atatürk Devrimleri”ne yaslanarak, ulusal dilimiz Türkçenin, hiçbir kuralsızlık içermeyen saydam-matematiksel görkemli yapısının eşsiz gücüne yaslanarak, yirminci yüzyılın son üçte birinde Türkiye’nin, “Bilişim Toplumu”na dönüşümle birlikte çok büyük bir atılım fırsatı ele geçirebileceğine inanmış. “Bilişim teknik bilimini, Türkiye’nin kalkınması için bir araç olarak kullanacağız!” sözünü hiç dilinden düşürmemiş. 1971’de yedi arkadaşı ile Türkiye Bilişim Derneği’ni (TBD) kuran Köksal, çok sayıda bilgisayar mühendisinin yetişmesine, bilişim sektörünün yoktan var olmasına önemli katkılarda bulunmuş.
*Şu an hâlâ TBD’nin Onursal Başkanı olan  Köksal;  TBD’nin kuruluşuyla ilgili şunları anlatıyor:
“Kendimi gerçekleştirdiğim mayalanma kurumlarının birincisi Hacettepe’dir. İkincisi de orada çalışırken 22 Nisan 1971’de yedi meslektaşımla birlikte kurduğum TBD’dir. Bilişimin ulusal gelişmenin kaldıracı olacağına inanıyorduk. Amacımız da orada filizlenen bilişim tohumunu engellemelere karşı bütün Türkiye’de yeşerecek biçimde kullanabilmekti. Dernek, Elektrik Elektronik Mühendisliği dergisinin Ağustos-Eylül 1971’de yayımladığı Bilişim Özel Sayısı ve Bahar 1972’de yayımlamaya başladığı kendi yayın organı Bilişim dergisiyle kuruluşunu ve amaçlarını kısa sürede geniş bir çevreye duyurmayı başardı. TBD’nin üye sayısı bugün 10.000’in üzerindedir. 1971’de yayımladığımız Elektronik Mühendisliği’nin Bilişim Özel Sayısı’ndan sonra, Nisan 1972’de editörlüğünü yine kendim üstlenerek çıkarmaya başladığım Bilişim dergisi, TBD’nin yayın organı olarak 42 yıldır yayımlanıyor.”
*Köksal’ın demokratik kitle örgütlerindeki gönüllü çalışmaların önemi ve buna örnek olarak TBD’nin çalışmalarıyla uluslararası alandaki övgülerini de kitapta anlatmış. Ayrıca TBD Onursal Başkanı Köksal, çalışma yaşamı ve deneyimiyle ilgili olarak kimseye “yol göstermenin” doğru olmadığını ve gençlerin doğru olanı kendilerinin bulacaklarını belirtiyor.
Genç olsaydım, bugünkü aklımla kendim için şunları yapardımdiyen Köksal’ın bu konudaki görüşleri şöyle: 
* En önemli iki değer olarak sağlığı ve zamanı iyi kullanmayı erken öğrenmek,
* Bunun için ölüm ve saygınlığını yitirme dışında hiçbir şeye üzülmemeyi, önlem almayı, okumayı, öğrenmeyi, öğrendiklerini not etmeyi, yaşama geçirmeyi, davranışlarını değiştirebilmeyi erken öğrenmek, ölçüyü kaçırmamayı, hesabını bilmeyi erken öğrenmek, 
* Duyarlı, anlayışlı olmayı, çevreyle iletişim kurmayı, eleştiriden özeleştiriden korkmak yerine kazanç sağlamayı erken öğrenmek, 
* Bunun için ses tellerini ve yüz kaslarını iyi kullanmayı, anadilini, ulusal dilini hiç olmazsa bir yabancı dili ve kadın erkek bütün insanlara - dilim varmıyor ama bütün canlılara diyeceğim; börtü böceğe, bitkiye doğaya - gülümseyerek, sevgiyle yaklaşmayı, sonuçta mutlu olmayı erken öğrenmek.
* Canlı, istekli, meraklı, araştırıcı olmak; ezbere aktarılan bilgiye değil, aklına ve bilime güvenmeyi erken öğrenmek; başkalarının söylediğinden ve kendi bildiğinden kuşku duymak,
* Atılgan, girişken, çalışkan olmak; selamlaşma için ilk 'günaydın' diyen, tanışma için 'ilk el uzatan' olma; güçlüklere özgüven, cesaret ve sabırla göğüs germe, sorunlara akılcı yoldan çözümler araştırma alışkanlıklarını erken edinmek,
* Sadaka yerine iş vermek, sosyal güvenlik sağlamak; adalet duygusuna sahip çıkıp hak yememek; bunu bilmeyenlere göz yummamak;
* Her işini son işin olacakmış gibi özenle, yetkin biçimde yapmayı erken öğrenmek,
* Yaşam sürekli bir değişim. Kendin kalmayı unutmadan, bugüne göre değil, yarına göre yaşamayı erken öğrenmek,
* Doğal yaşam sevincini köreltmemek. Müzik dinlemek, şarkı söylemek, sağduyu, güzelduyu, güzel huy sahibi olmak. 
Bütün bunları erken öğrenmek sözün gelişi. Yaşam bitimli...Ama Aleksey Arbuzov'un dediği gibi: "Ölümün eşiğinde bile yaşama yeniden başlamak için geç sayılmaz." (*)


Çin'li Ozan Kuan Tzu (M.Ö.1000) der ki; Balık verirsen bir kez doyurursun halkı / Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.' 

Aydın Bey’in çevresine ve okurlarına vermek istediği mesaj tam da bu. O bizlere “balık tutmayıöğretiyor. Yılmadan, azimle, inançla, daima istikrarlı bir şekilde çalışarak…
- Bu arada, benim de bilgisayar ile tanışıklığım bir hayli eskidir. Ülkemizde ‘bilgisayar’ kavramı henüz çok yeni iken 1987’li yıllarda ben de; ‘Basic, Fortan, Cobol dillerinde’ 'Bilgisayar Programcılığı' eğitimi almış ve Cobol dilinde hazırlamış olduğum projeyi   (Uçakların hareket saatlerini kapsayan bir yazılımı) başarı ile geçip ‘Bilgisayar Programcılığı’ Sertifikası almaya hak kazanmıştım. Sonra zamanla yazılım programları gelişti ve yazılım dilleri değişti. İnsanın ömrü kendisini keşfetmekle sürüp geçiyor. Benimse keşiflerim hiç bitmedi. Tıpkı formül çözer gibi kodlamalar yaparak ve döngüler kurarak, yazılım dili ile programlar yapmayı sevmiştim ama ilerleyen yıllarda anlamıştım ki sosyal algılarım sayısal algılarımdan biraz daha önde gidiyor ;)  bu defa rotamı bu istikamete çevirmiştim. İletişimi seviyordum, yurt-dışı eğitimleri vs derken...halkla ilişkiler 'Marketing' uzmanlık alanım oldu. Diğer yandan yaşamıma dokunan her şeyi yazmayı, amatörce de olsa resim yapmayı hep çok sevdim. Kendi sınırlarımı keşfettikçe; sanatın dallarına tutunarak; kâh yazarak, çizerek, kâh söyleşerek ve dağ- bayır dolaşarak ;) gezerek-görerek, fotoğraf çekerek... ve daha çok okuyarak, araştırarak yaşamak ...benim için nefes almak gibi oldu.. Ama vakti zamanında benim de bir ‘Bilgisayar Programcılığı’ deneyimim oldu işte diyebilirim ;)  Fakat ailemizde bilgisayarla muhabbetimiz bir tek benimle sınırlı değil :) Üstün sayısal zekası ile erkek kardeşim de  90'lı yıllarda Marmara Bölge 1.si olarak yüksek bir puanla Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğini kazandı ve bu okuldan mezun oldu. Halen mesleğini ülkemizde profesyonel bir şekilde sürdürmekte. Ben de standart bir bilgisayar kullanıcısı kalarak 'bilgisayar' ortamında yazılarımı paylaşırken, her geçen gün gelişen teknolojiyle birlikte bilgiyi doğru işlemenin ve hızlı iletmenin ‘iletişimin’ ne denli önemli olduğunun daha da çok farkına varmış bulunmaktayım. -
Hayatı yaşarken, onu en ideal ve anlamlı nasıl yaşamamız gerektiğini anlamaya, öğrenmeye çalışıyorum. Ve yol haritamı çizerken iz bırakan insanların hayat felsefeleri ise yoluma ışık tutuyor... Bu yüzden, bilgisayarımın kapağını her açışımda bizleri bu harika teknoloji ile buluşturan ve onu anlaşılabilir Türkçe ile kullanmamızı sağlayan ve yaşamımızda derin izler bırakan değerli bilim insanımız, örnek bir girişimci ve yenilmez bir devrimci olan Sayın AYDIN KÖKSAL’a   en derin sevgi ve saygılarımı, içten şükranlarımı sunuyorum.   Ve başarılı Türk insanımızla bir kez daha gurur duyuyorum.

Türkiye’de bilişim ve dil devrimi Aydın Köksal’ın yazdıkları okunmadan anlaşılamaz. Bilişim alanında ilklere imza atmış ve bu konuda iz bırakabilmeyi başarabilmiş bilişim duayenimiz  Aydın Köksal'ın yaşamını, başarı serüvenini ve deneyimlerini; dünya ve ülkemizin bugün içinde bulunduğu sosyal, kültürel ve siyasal durumu hakkında da görüşlerini bildirdiği “Bilime, Bilişime ve Türkçeye Adanmış Bir Yaşam” adlı kitabı, nehir söyleşi tarzında; akıcı ve kolay anlaşılır bir dille yazılmış. Kaynak Yayınlarından çıkmış olan; Türkiye’ye değer katmış, yaşam ve düşünceleri ile örnek olmuş kişileri yakından tanıma olanağı sunan “İz Bırakanlar” serisinin 8. Kitabını sadece bilişim sektöründe çalışan ve bilgisayar mühendisliği mesleğine yeni başlayanlara değil herkese öneriyorum. Okuyunca ufkunuzun nasıl aydınlandığını siz de göreceksiniz. Sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir özdeyişi ile noktalıyorum.
“Yolunda yürüyen yolcunun yalnız ufku görmesi yeterli değildir. Mutlaka ufkun ötesini de görebilmesi gerekir.” 
Esin Bozdemir

NOT: Aydın Köksal hakkında daha detalı bilgi için Aydın Köksal'ın Yeri ne bakınız. 

KİTAP:' iz bırakanlar-8' , Fevziye Özberk,  AYDIN KÖKSAL 

Kitabı temin etmek için tıklayınız 


                       

8 yorum:

  1. TEŞEKKÜRLER.. O KADAR YÜKLÜ Kİ DUYGULARIM, İFADEDE GÜÇLÜK ÇEKİYORUM.. YAZILANLAR BİR HARİKA.. NOT DÜŞEREK BIRAKTIĞIN ADRESTE KAYBOLDUM... İYİ Kİ VARSIN ESİN.. İNAN BANA DOYMAK BİLMEYEN ARSIZ BEYNİMİ DOYURAN ENDER YAZILARI BURADA SENİN SAYFALARINDA OKUYORUM.. VE AKLIMI DOYURUYORUM.

    YanıtlaSil
  2. @gülsen VAROL,
    Ben teşekkür ederim Gülsen Hoca'm. AYDIN KÖKSAL birikimleriyle, düşünceleriyle, ülkemize yapmış olduğu değerli hizmetleriyle çok çok özel bir insan. 'Aydın Köksal'ın Yeri' web sitesi'nde özellikle 'Ankara Devlet Opera ve Balesi konserinde Aydın Köksal'ın Sunuş Konuşması: Çoksesli Müzik ve Toplumsal Etkileri' başlıklı bölümün çok ilginizi çekmiş olacağını tahmin edebiliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel bir insan. Tanımaktan gurur duydum. İnsan gücümüz konusunda fazla kuşkucu olmamak gerek galiba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Aydın Köksal, çok özel bir insan. Evet, kesinlikle tıpkı Köksal'ın dediği gibi 'kendi yaratıcı gücümüze güvenmemiz gerektiğini' hiç bir zaman unutmamalıyız.

      Sil
  4. Sayenizde "derya" gibi bir insanı çok yönlü tanıdık. Açıkçası ben neden bu kadar geç tanıdım diyerek üzüntü duydum.
    "Genç olsaydım bugünkü aklımla kendim için şunları yapardım" başlığının altında sıralanan maddeler gençler için başucu önerileri olmalı. Her biri ayrı ayrı etkileyici.
    Bilime, insanlığa adanmış bir yaşam. Ve bu olağanüstü insandan pek çok kişinin haberi yok."Gerçek anlamda gurur duyacağımız" mükemmel bir insanımızı yeterince tanımamışız, tanıtamamışız.
    Çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Aydın Köksal, ülkemizin bilişim toplumu olması ve ulusal yazılım endüstrisinin yurtdışı pazarlara açılabilecek düzeylere gelmesi yönünde ciddi gayretlerde bulunmuş, örnek bir girişimci..ve aynı zamanda da yenilmez bir devrimcidir. Sizin de belirttiğiniz gibi. O, gurur duyacağımız bir aydınımızdır. Değerli yorumunuz ve düşünceleriniz için ben teşekkür ederim. Sevgi ve esenlikle...

      Sil
  5. ''Computer'' kelimesi yerine ''Bilgisayar''....Daha uygun bir kelime bulunamazdı diye düşünmüşümdür hep.
    Keşke merak edip de araştırsaymış ve böylesi değerli bir bilim adamının varlığından daha önce haberdar olsaymışım diye utandım resmen. Ama bu ayıp benim değil. Dikkat edilirse en değerli insanlar özel bir gayretle saklanıyormuş gibi bir durum var. Onların yerine yıllardan beri medya kanallarından hiç eksik olmayan isimler var. Sürekli servis edilenler... Vah ki ne vah!

    Esinciğim, sözün özü ismiyle müsemma Aydın Bey'i, bu eşsiz değeri bizlere tanıttığın ve en kısa tabirle ''hayran bıraktığın'' için sonsuz teşekkürler. En kısa zamanda kitabını da temin etmeyi düşünüyorum.
    Keyifli bir hafta sonu diliyorum.
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Gerek bilimsel çalışmaları, gerek sanatsal çalışmaları ile dünyada isim yapmış, şöhret olmuş ne kadar çok değerli aydınımız var...ama sevgili Zeugmacığım senin de dikkatini çektiği gibi, özel bir gayretle bu değerli insanlarımız sanki yok sayılmaya çalışılıyor gibi!.. .suç halkın değil ki, medya önemli bir araç bu konuda ve ne yazık ki medya sektörünün de durumu ortada!.. demek ki bizlere 'blogger'lara daha çok iş düşüyor.

      Aydın Köksal'ı elimden geldiğince tanıtmaya çalıştım.Öylesine çok yönlü bir insan ki, bloğumda ancak bu kadar yansıtabildim.Bu yüzden bu kitabı alıp okumanı/zı öneririm Zeugmacığım.

      Değerli yorumun için teşekkür eder...Ben de sana güzel bir hafta sonu dilerim.
      Sevgilerimle..

      Sil