6 Ağustos 2015 Perşembe

hep genç kaldı bendeki resmin!

Ne zaman bir yakını ölse birinin, / Onu ilk-ölüm sanır kalır o. Ne zaman bir sevdiği ölse birinin, / Onu en-ölüm alır kalır o. 

Ne zaman bir saydığı ölse birinin, / Onu hep-ölüm bulur kalır o. Ne zaman bir-bildiği ölse birinin, / Onu son ölüm sayar kalır o. 

Ne zaman bir umduğu ölse birinin, / Onu yok-ölüm duyar kalır o. Ne zaman bir her şeyi ölse birinin, / Kendini ölümlerle yaşar kalır o. 

Ne zaman bir kendisi ölse birinin, / Ölümlerde kendini yaşar kalır o.  

Özdemir Asaf, '
Ölümün Yükselişi ve Çöküşü'
“Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.”  (*)
Ne,  ne zaman aşık olacağını biliyor insan, ne de, ne zaman hayata veda edeceğini!. Bazen ansızın yakalanıyorsun aşka,  bazen de kollarını açmış ‘ölüm’   “hadi gel!” diyor sana.. hem de hiç beklemediğin bir anda! 
Hayat; “bir varmış, bir yokmuş” denecek kadar kısa!.  

Bir koşuşturmaca, bir telaş…  ve hiç ölmeyecekmiş gibi bir yaşamak coşkusu içinde; sevişmeler, dövüşmeler, dargınlıklar, kırgınlıklarla geçen yılların ardından, birdenbire karşına çıkan ‘ölüm’ bir tokat gibi çarpar suratına!.  Dünyaya gelmiş isen, doğmakla birlikte ölümüne de imzanı atarsın. Ve aldığın her nefesin yarısı ölüm/ün içindir, bilirsin aslında!. Ama yine de aldanırsın dünyaya!. Oysa dünya yalan, gerçek olan ise ölümdür!

Ama gerçek olduğunu bildiğimiz halde yine de bir yakınınız ‘ölmüş’ dediklerinde, kabullenmesi zor bir duygudur.   Tıpkı Cemal Süreya’ nın dediği gibi;  
‘Her ölüm erken ölümdür’ 
Bir film şeridi gibi geçer gözünün önünden, ‘onunla’ bir zamanlar yaşadıkların/ız… kaybolan yıllarınız!..   
Okuduğum bir yazıda; Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metottan bahsediliyordu. Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün." 
‘Cenazenizin başında saf tutan ve dua eden insanları, eşini, çocuklarını, sevdiklerini, yakınlarını, dostlarını, arkadaşlarını, bilemediğin diğerlerini!..  onlar için ne ifade ettiğini… bunları düşünürken,  dünyadaki yerini, dünyayı terk ettiğinde oluşacak boşluğu, sevdiklerini ve önemini?..  O andan geriye dönme şansının olmadığını, hayat denen kredinin bittiğini ve onlara yanıt verme şansının da olmadığını’ düşünün!.. 
Herhalde düşünmesi ve hayal edilmesi en zor ve en istemsiz yapılacak eylem bu olsa gerek!. Oysa hazırlıklı olmak gerek hayatın her türlü sürprizine!. ya da ölümün de doğmak kadar doğal olduğuna!. 
En hakiki gerçek ‘ölüm’dür ve kolay değildir gerçeklerle yüzleşmek!.
Hele ki yaşarken binlerce defa ölmek!. 
İNSAN denen çözümlemesi karışık ve izafi olan varlığın hayatı nasıl güle ya da küle çevirdiği..  bazen de hayatın sizi nasıl savurduğunu düşünün! 
Hiç anlam veremediğimiz dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların…
insanları birbirinden, sevdiklerinden,  kardeşi kardeşten nasıl uzaklaştırdığını…düşünün! 
Ben ne zaman bir selâ okunduğunu duysam..irkilirim!. ve düşünürüm, bize, hem çok uzak, hem de çok yakın olan o duyguyu!.. 
Ve ağustos sıcağında birer birer dökülüyor yapraklar! sonbaharı bekleyemeden, bir telaş ve bir dolu hüzünle!. kederle!.. 
Senin için; ‘son nefesini verdi!’  dediler!. Duyunca acı haberi, ‘ölüm’ gerçeği ile yüzleştim bir kez daha!. Ve daha pek çok düşünceyi…. Yatırdım musalla taşına!.  
Yaşlandığını hiç görmedim!. bu yüzden hep genç kaldı bendeki resmin!.
Kalbimde ve hatıralarımda hep bıraktığın yerde, sevgiyle anacağım seni. Ruhun şad olsun!..  
Esin Bozdemir

(*) ŞEMS-İ TEBRİZİ  - Görsel: buradan 

8 yorum:

  1. Hayatın çıplak gerçeğini ne çarpıcı biçimde dile getirmiş. Yaşadıkça nelerle karşılaşıyor insan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Hayatın insana, en gerçekçi yüzü 'ölüm' olgusu. Ve ondan hiç bir şekilde kaçış yok!.
      Ölümün bir adresi de yok. O bir şekilde yüzünü (kazalar, hastalıklar, savaşlar..vs.) türlü gerekçelerle gösteriyor.
      Ve bu yolculukta insan, hayatı boyunca 'acı ve tatlı' nelerle karşılaşıyor!.. her insanın ayrı bir hikâyesi olsa da!. Değişmeyen mutlak 'son' herkese aynı!..

      Sil
  2. Çok dokunaklı ve hüzün dolu bir yazı olmuş ve bir o kadar da gerçekçi....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Lost,
      Değerli yorumun için teşekkürler Lost. Tüm bu hissedişlerin/iz;Hayatın içinden...hepimizin yaşayabileceği ve
      aynı zamanda güncelime dair 'gerçek' yaşadığım duygular olduğu için... 'gerçekçi' olsa gerek!..

      Sil
  3. Kara treni okumak için geldim sayfana hüznünle karşılaştım.

    Bir kaç ay önce bir gençlik arkadaşımın ilanını gördüğümde aklımdan geçirip yazamadıklarımı burada okudum.
    Seni çok iyi anlıyor ve üzüntünü paylaşıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Asuman Yelen,
      Aslında acı haberi duyduğumda daha neler geçmedi ki aklımdan!.. neler yazdım!..ve sonra sildim hepsini.. Nasılsa artık bir anlamı olmayacaktı yazdıklarımın!.. yine de hislerimin özetini kendi tarihimize de not düşmek adına okurlarımla paylaşmak istedim..

      Duyarlılığınız için çok teşekkür ederim Asuman ablacığım. Sevgilerimle...

      Sil
  4. Kendine 10 dk ayırıp cenaze törenini düşünmek pek çok yönden yapıcı bir çare aslında. Denemek lazım gerçekten...

    Acı haberin ne zaman geleceği meçhul.... Başın sağolsun Esinciğim.
    Duyguların çok içten akmış. Kelimelerinde kendimi buldum. Hüzün... Yalnızca hüzün :((((
    Hayatın gerçekleri tüm bunlar. Ölüm gerçeğiyle karşılaşıldığında nasıl da şiddetli bir tokat patlıyor suratında... Ardından tonlarca ağırlıkta bir balyoz iniyor beyninin tam ortasına.
    Karmakarışık oldum şu an...
    Biliyor musun babam bende de en çok gençlik resimleriyle yer etmiş.. En çok çocukluk hatıralarımla gözümün önüne geliyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Çok sağol Zeugmacığım.
      Biliyorum, çok yakın bir zamanda en yakınını biricik babanı kaybettin:(
      Seni üzmek istemezdim Zeugmacığım. Hayatın bir gerçeği tüm bunlar maalesef,
      bir gün herkesin kapısını çalacak olan bir durum!..öyle sanıyorum ki, en zor olanı 'alış-ama-mak'
      Yine de zaman her şeyin ilacı. Sonuç olarak gönül ve kan bağımız olan insanlara karşı sorumluluklarımız var!.
      İnsan sevdiklerinin sanki yaşlandığını da kabullenemiyor belki de bu yüzden, biz onları da hep gençlik yaşlarındaki halleriyle hatırlamak istiyoruz. Ve sanki hayatlarının o en güzel çağlarında zaman duruyor, beyin o çağı donduruyor!..anılarda hep öyle hatırlamak istiyor..bu çok insanî bir duygu!.Tekrar başımız sağolsun. Allah sevdiklerinle, sevdiklerimizle birlikte nice güzel yıllar yaşamayı nasip etsin. Kaybettiklerimiz de ışıklra içinde uyusunlar. Mekanları cennet olsun..
      Güzel ve dingin bir haftasonu dilerim Zeugmacığım..Sevgilerimle..

      Sil