20 Kasım 2015 Cuma

Dolmabahçe Sarayı Bir Kültür Mirası


İnşasına 13 Haziran 1843’te başlanan Dolmabahçe Sarayı, 31’inci Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid (1839 – 1861) tarafından yaptırılır. İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasında 600 metre uzanan saray, Avrupa mimari üsluplarının bir karışımı olarak, Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından inşa edilir. 7 Haziran 1856’da kullanıma açılan sarayın ana yapısı, Mâbeyn-i Hümâyun (Selâmlık), Muâyede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümayun adlarını taşıyan üç bölümden oluşuyor. 

Osmanlı Saray Mimarisinin en seçkin örneği DOLMABAHÇE SARAYI

*****
Sanat şaheseri olarak nakış nakış işlenen mimarisi ile Dolmabahçe Sarayı, biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin Batı etkileri, imparatorluğun son döneminde değişen estetik değerlerin bir yansıması olarak yorumlanıyor.  
45 bin metrekarelik döşeme alanı, 285 odası, 44 salonu ve altı hamamı bulunan saray; altı padişaha ve son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’ye ev sahipliği yapar. 1927 – 1949 yılları arasında cumhurbaşkanlığı makamı olarak da kullanılır. Mustafa Kemal Atatürk, 1927 – 1938 yılları arasında İstanbul’daki çalışmalarında Dolmabahçe Sarayı’nda kalır ve burada vefat eder. 
 
Dolmabahçe Saat Kulesi
Dolmabahçe Saray kompleksine dahil ünitelerden bir tanesi de saat kulesidir. Saat Kulesi Sarayın Saltanat kapısı ile Camii arasında kalan girişe konulmuş. Saray yapıldıktan epey sonra Sultan Abdülmecit’in oğlu II.Abdülhamit tarafından saray mimarı Nikoğos Balyan’ın kardeşi Sarkis Amira Balyan’a yaptırılmış diyen kayıtların yanı sıra birlikte yaptıklarını gösteren kayıtlara da rastlanıyor. 
Saat Kulesi, Sultan II.Abdülhamit tarafından yapımına 1890 yılında başlanmış, dört yıl sonra 1894 yılında tamamlamış. Saat Kulesi de gösterişli bir mimari anlayışla inşa edilmiş. Barok ve Ampir üsluplar kullanılan kule 4 katlı yapılmış. Deniz ve kara tarafındaki ikinci kat alınlıkların ortasına, 1882 yılında II.Abdülhamit tarafından terazi ve silah eklenerek tamamlanmış birer Osmanlı Arması mermere oyularak yerleştirilmiş. Kapı üstü hizasında, dört tarafına dört ayrı barometre konulmuş. 
Barometrelerde, hava durumları aynen şöyle yazılmış, hala öyle devam ediyor; Fırtına- Rüzgar, Yağmur- Mütehavvil (değişken, kararsız anlamında) - Eyi Hava – Sabit Hava. Kuledeki saatler ise Fransa’dan getirtilmiş. 
1979 Yılında ise, saatler kısmen de olsa elektronik sisteme çevrilmiş.
Saray, 1984 yılında müze-saray’a dönüştürülür. Muhteşem Boğaz manzaralı konumu ve eşsiz mimarisi ile Dolmabahçe Sarayı en önemli kültür miraslarımızdandır ve görülmeye değerdir. 
Hafta sonu etkinliklerinize bir alternatif olarak İstanbul Beşiktaş'ta yer alan Dolmabahçe Saray Müzesine geziyi önerebilirim size. Oradan Ortaköy'e uzanıp, entel-dantel pazarına :)) ve ardından kıyı şeridindeki kafe ve restoranlarda boğaz manzarası eşliğinde keyifli dakikalar yaşamaksa harika olur zannımca :))) 
Güzel bir hafta sonu dilerim.. 
Esin Bozdemir
Not:  Sarayın içinde video ve fotoğraf çekimleri yasak olduğu için görüntü alamıyoruz. Milli Saraylar: Bilgi burada 

12 yorum:

  1. Ulusal kültür mirasımız kapsamında bir eser. Güzel bir paylaşım elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Çok önemli kültürel miraslarımızdan biri Dolmabahçe Sarayı.
      O tarihi taşlar, nakış işler gibi işlenmiş. Mimarisiyle ve estetik yönü ile büyük bir sanat eseri.
      Ben teşekkür ederim..Esenlikle kalın..

      Sil
  2. Bir mimarlık şaheseri. İnce ince işlenmiş adeta. Işıklandırılınca bir başka güzel. O yılların imkanlarıyla yapıldığını düşününce daha çok hayranlık duyuyor insan. Değerlerimize keşke daha iyi sahip çıkabilsek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Salatanatın gösterişli ihtişamı içinde, sarayın içi de, dışı da dört bir yanı, sanat eseri adeta..
      O günkü şartlarda nasıl yapılmış dersek, hazine bugün olduğu gibi dün de erk sahibinin hep elinde olmuş..Ama şu bir gerçek ki sanata olan düşkünlük bugün ile karşılaştırılmayacak kadar daha fazla imiş..bu çok belli. Saray mimarisinde, batı esintileri çok fazla göze çarpıyor.

      Sil
  3. Ah nasıl da özledim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Yazdan Kalan,
      İstanbul her hali ile güzel..ve hep özlenilen bir şehir..

      Sil
  4. Fotolar çok güzel, canım çekti :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Dilek Eren,
      Teşekkür ederim,
      sarayı mı, yoksa İstanbul'u mu ;)

      Sil
  5. Tarih ve medeniyetler başkentimiz İstanbul'un en seçkin örneklerinden ve göz bebeğimiz Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı tarihinden günümüze kadar süregelen bir kültürel yaşam biçimi olarak, gerek tanıtım yazınız, gerekse her zaman olduğu gibi, fotoğraf kolaj çalışmalarınız, geriye dönük ve güncel yorumlamanızla yine eşsiz dopdolu öğretilerle sanat şölenine dönüşmüş.
    Biraz önce haberlerde dinlediğim lodoslu İstanbul gününün dalgalarıyla, tekrar gezmiş kadar oldum. Paylaşım ve emekleriniz için teşekkürler Esin Hanım.

    Güzel bir hafta sonu dileklerimle,
    Esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Osman Çağlar,
      İstanbul özel bir şehir ve o tarihi mekanları dolaşmak ise,
      çok daha farklı bir duygu yaşatıyor insana. Hele ki Atamız'ın son nefesini verdiği o oda!..

      Evet o gün İstanbul'da şiddetli bir lodos vardı. Ve dalgalar, bir sürpriz yaparak, akdenizden uzanıp,coşkun rüzgârlarla savrularak beraberinde 'Mavi Mısralar'ı da getirdi.. :) Değerli yorumunuz için teşekkür ederim Mehmet Bey. Ben de size ve ailenize güzel bir hafta dilerim. Esen kalın..

      Sil
  6. İhtişamı göz kamaştıran bir saray. 10 yıl kadar önce gezmiştik içini. Mimarisi sıra dışı bir saray kesinlikle. En çok dolaba benzeyen bir kapı aralandığında banyoya açılıyordu, şaşırmıştık. Tabii ki görevli açıp kapamıştı, içini görememiştik. Bir de Atamız'ın son nefesini verdiği yatak. Ah, o yatağın başucuna kadar gelen kim varsa göz yaşlarına boğuluyordu :(

    Sanılıyor ki Atatürk hep bu sarayda yaşamış. Abdülaziz, Abdülmecid, ve Sultan Reşat, yani üç padişah burada yaşamış. Atamız senin de belirttiğin gibi 1927-1938 yılları arasında yalnızca İstanbul'daki çalışmaları esnasında kalmış. yaşamının son birkaç ayını burada, hasta yatağında geçirmiş. hastalığı nedeniyle Ankara'ya dönememiş, Dolmabahçe Sarayı'nda zorunlu olarak kalmış ve son nefesini de burada vermiştir.
    Sevgili Esinciğim, bu güzel post ve verdiğin değerli bilgiler için teşekkürler.
    Sayende yine aklıma yazdım: Bir dahaki İstanbul ziyaretimizde saraylar gezilecek. En başta da burası tabii :)
    Huzurlu bir haftaya başlangıç yapman dileğiyle, sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma
      Ne şaşaa, ne büyük bir işçilik ve sanat var Dolmabahçe Sarayında.
      Gerçekten de insan hangi yana bakacağını şaşırıyor.Üç padişah ve ardından
      Atamızın bir süreliğine kaldığı mekan, tarihi dokusuyla da anlamlı. Konumu hele boğazın en güzel kıyısında..

      Zeugmacığım sana yeni bir ziyaret adresi daha çıktı :)) 10 yılın ardından bir de bugünkü bakışınla bir bak Dolmabahçe'ye ;)

      Güzel yorumuna ve dileklerine teşekkür ederim. Ben de sana keyifli ve dingin bir hafta dilerim.
      Sevgilerimle...

      Sil