21 Ocak 2016 Perşembe

Lezzetin sırrı!.

Dünya durmaksızın dönüyor. Günler, aylar, yıllar derken zaman hızla akıp gidiyor. 
İlkel çağlardan, günümüz modern çağa gelinceye kadar insanın evrimi ile geçirdiği değişim, dönüşüm ve gelişim süreci de olanca hızıyla yol aldı. Bu süreçler içinde yaşam kültüründe de inanılmaz değişimler yaşandı. Modern çağ, gelişen teknoloji ile birlikte insanın hayatını fazlasıyla kolaylaştırdı, rahatlığı ve konforu da beraberinde getirdi. 
Tek katlı müstakil evlerin yerini betonarme binalar, mahallelerin yerini çok katlı yüksek rezidanslar aldı. Köy pazarları yerini marketlere bıraktı. Hatta, zaman harcamaya dahi gerek kalmadan bir telefonla hazır gıdalar elimizin altında artık. Üstelik yaz, kış her tür meyve ve sebzeyi bulabilmek mümkün. 
Modern çağla birlikte kullandığımız araç gereçlerin tasarımlarında da değişim oldu. Çok şık ve göz kamaştıran harika tasarımlı ürünler; tavalar, tencereler, çaydanlıklar vb.. aklınıza ne  gelirse evlerimizde yerlerini aldı. 
Yediğimiz ürünler dahi fabrikadan çıkmış gibiydi! Elmalar, armutlar, portakallar,limonlar nasıl da muntazam, nasıl da pırıl pırıl parlamaktaydı. Ama nedense göründüğü gibi değildi hiç biri!. Sanki, tatlarına bir haller olmuştu! Ne yediğimizde, ne içtiğimizde o eski tatları bulamıyorduk !. 
Çağ atlamıştık, hayat kolaylaşmış, konforumuz da artmıştı ama bir şeyler eksiliyordu birer birer! Sağlık problemleri de her geçen gün giderek çoğalmaktaydı.Ve çok geçmeden anladık nedenini!. 
Çünkü biz, doğadan giderek uzaklaşmış ve doğallığımızı kaybetmiştik!.
Her şey sun'i ve sentetikti artık, her şey sahte!. 
Yanılmıştık, yaldızlı hayatlar, parlak kıpkırmızı elmalar, kışın dahi sahip olabildiğimiz o muntazam şekilli domates ve biberler… hepsi yanıltmıştı bizi!. Oysa insan hayatı ve can sağlığı her şeyin üstünde idi. Ama sadece hayatta olmak yeterli değildi, önemli olan sağlıklı yaşamaktı hayatı. Bunu anlamıştık. 
Bu yüzden yeniden gözden geçirilmeliydi hayatlar. Yediğimiz, içtiğimiz, tükettiğimiz gıdalardan, kullandığımız eşyalara kadar..  Temizliğe başlanmalıydı; Teflon tencereler, plastik kaplar! Sentetik olan ne varsa hepsi atılmalıydı. Süslü püslü olmak zorunda değildi, yeter ki doğal olsundu ürünlerimiz. Gereği yapıldı. Sağlığı tehdit eden ve doğal olmayan ne varsa birer birer hepsi atıldı. 
Özellikle mutfaklarda; plastikler, teflon tencereler yerini ahşap, çelik- porselen ve çömlek türü kaplara bıraktı.  Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz… kısaca tükettiğimiz ne varsa eciş bücüş görüntüsüne bakmadan, yeter ki doğal olsun demeye başladık. Organik ürünler her yerde aranır oldu.  
Eskiden mutfak eşyaları için kullanılan en yaygın malzeme ahşap olduğundan neredeyse hemen her şey ağaçtan yapılırdı. Mutfaklarda ahşap tel dolapları vardı. Yer sofralarından, oklavaya, merdaneden,tahta kaşıklara kadar. Kullanılan ürünler doğaldı. Hazır gıda bilinmezdi her şey evde yapılırdı. Tarhanadan, eriştesine, turşudan, pekmez ve reçeline, salçaya kadar aklınıza ne gelirse tüm gıdalar evde mevsimine göre önceden hazırlanır, yazlık ve kışlık olarak tüketilirdi. Hele yediğimiz meyvenin, sebzenin, sütün, yumurtanın, tavuğun lezzeti çok  başkaydı!.. O lezzetler yok artık!. 
Çocukluğumda anımsarım, babaannemin yaptığı o leziz yemekleri. Toprak güveçte pişen türlü sebzenin tadını!.  O zaman böyle evlerde ankastre mutfaklar mı vardı. Odun ateşinde pişirilmek üzere toprak güveçleri aldığımız gibi mahallenin fırınına koşardık.  Kalaylanmış bakır kaplar içinde pişen tavuk etli pilavın kokusu, lezzeti !.. ah ki ne ah!. O yemeklerin lezzetini hiçbir yerde bulamam,  hâlâ tadı damağımdadır. 
Bizden önceki kuşakların daha sağlıklı ve uzun ömürlü yaşamalarındaki sır kuşkusuz doğal beslenmeleriydi.  Ama doğal beslenmek kadar gündelik hayatta kullanılan eşyaların içerikleri de önemliydi. Bu yüzden ahşap ürünler çok kullanılırdı. Çünkü doğal malzemeyle temas eden gıdalar besin değerini koruduğundan, yapılan yemekler de hem daha lezzetli olurdu, hem de daha sağlıklı. 
Artık işin sırrı çözüldü! 
Büyükannelerimizin kullandığı o tahta kaşıklar yeniden mutfaklarımızın başköşesine kuruldu.  Anadolu’da köy sofralarında bile eskisi kadar sık karşılaşılmayan o tahta kaşıklar, kepçeler yeniden hayatımıza girdi. Turistik amaçlı gittiğimiz ören yerlerinde dahi, köy sofralarına olan ilginin her geçen gün artmakta olduğunu hepimizin görmekteyiz. 
Anladık ki, büyükannelerimizin severek, özenle yaptığı o lezzetli yemeklerin sırrı tahta kaşıklardaydı! 
O halde ne duruyoruz hanımlar! maharet sırası şimdi bizde..
Alalım yeniden tahta kaşıkları elimize J 

Esin Bozdemir 
Görsel: buradan

9 yorum:

  1. Ah bu süreci ne kadar güzel, ne kadar doğru aktarmışsın Esinciğim.
    Mutfaktan attıklarımız birebir aynı neredeyse. Yoğurtlar cam kaselere mayalanıyor. Hazır süt alınmıyor. Tavuk eve sokulmuyor. Say say bitmez...
    Bak, hazır tahta kaşıkları elimize almışken istersen bir de şark köşesi yapıp yemeği orada yiyelim ne dersin :) Şöyle yere bağdaş kurup oturarak tahta kaşıklarımız sallayalım tabaklarımıza. On yıllardır masada yemek yemekten büyük küçük herkesin dizleri sorunlu dikkat edersen. Öyle kazık gibi alışmış, ayaklarını kıvırıp yere oturamıyor kimse. Cidden bak, yer sofrasında yemek yemek eğlenceli de olabilir :)

    Önemli tespitler içeren bu güzel yazını keyifle okudum Esinciğim, teşekkürler
    Ellerine sağlık, diyorum :) İyi akşamlar, sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma
      Aslında bu konu hk.da daha ne çok şey yazılabilir. Konu önemli çünkü söz konusu olan insan hayatı ve sağlıklı bir yaşam sürmek.Her geçen gün sağlık problemleri artıyor. Hal böyle olunca yediğimize, içtiğimize, ilişkilerimize kadar dikkat etmek durumunda olduğumuzun ayırdına varıyoruz.

      Evet, ya aynı şeyleri atmış, aynı şeyleri toplamışız :)) artık ne zaman kiraz çayı demleyecek olsam aklıma düşeceksin ;) şark köşesi fikri çok cazip...o köşeye de yer sofrası yakışır, dizlerimizi kırıp otursak ve tahta kaşıklarda yemek yesek :))) gerçekten çok eğlenceli olur;)

      Değerli yorumun, hoş önerilerin için ben teşekkür ederim Zeugmacığım,
      İyi akşamlar dilerim. Sevgilerimle...

      Sil
  2. Modern çağın getirdiği rahatlık bir süre sonra rahatsızlığa döndü. Beslenme ile ilgili doğrular- yanlışlar sık sık yer değiştiriyor.Sebzeyi- meyveyi mevsiminde yemeyen çok insan var aramızda. bu durumun kendisine zarar vereceğini de pek düşünmüyor. Gıda maddelerine eklenen katkı maddeleri çok yüksek düzeyde.
    Ne güzel bir rastlantı; Tahta kaşıklar konusunu birkaç hafta sonra ben de yazmayı düşünüyordum. Önemli bir konu, belki de bir kez daha işlenmesi yararlı olur. Haklısınız, her yerde daha çok satılmaya başladı.
    Toprak kaplar, güveçler,kalaylı bakır kaplar yemeğe gerçekten farklı bir tat kazandırıyor. Bir de semaver çayının tadını ben unutamam.
    Geçmişi böyle güzel düşündürdüğünüz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Modern çağın biz insanlara sunduğu faydaların bedeli ağır olmaya başladı. Sağlık sorunları yaşandıkça, sorunun kaynağının ne ve neden olduğu gün yüzüne çıktı. İnsanoğlu hileye kapıldı. Bilimi, doğruluklar kadar zarar ve kötülükler için de kullandı. Hormonlu gıdalar, genetiği ile oynanmış ürünler, gıda maddeleri..hepsi zehir saçmakta. Kullananlar için için ölmekteler. Ve ne yazık ki, zamansız üretilen sebze ve meyveleri mevsimi dışında tüketen ne kadar çok bilinçsiz insan var. Başa gelmesi mi gerekiyor bu insanların bilinçlenmeleri için. Anlamak mümkün değil!. Toplumları medeni yapan, asıl bu bilinç seviyesidir.

      Konu gerçekten önemli Makbule Öğretmenim. Lütfen siz de yazın. İrdelediğimiz konulara dair her birimizin görüşü ve farklı bakış açısı, hepimiz için çok faydalı, üstelik pozitif bir sinerji yaratıyor.

      Ah o açık havada demlenen semaverdeki çayın tadı nasıl unutulur!.
      Değerli düşünceleriniz için ben teşekkür ederim Makbule Öğretmenim.
      Sevgi ve esenlikle kalın..

      Sil
  3. Ne de güzel dile getirmissin Esin'cigim, evett eveeet dedim durdum icimden okurken:) Köye gittigimde bakiyorum artik benim cocuklugumdaki seyler pek kalmamis ama yine de bazi seyler daha saglikli kesinlikle.

    Ama mutfakta tahta kasiklarim olmadan asla diyorum ben de:) Ellerine saglik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. EQ,
      Köylerde de artık o eski doku kalmadı. Ne eskisi gibi kendi yoğurdunu yapan var, ne de ekmek mayalayan!. daha doğrusu köylerin pek çoğu boşaldı.Herkes şehirli olmak istiyor. ve hanfendi :)) her evde tv. olunca ve ilgi de daha çok malum diziler olunca, özenti dağları aştı!. Artık geriye ne kaldıysa. Vardır tabi ki yine de geleneksel yaşamını sürdüren. Yoğurdunu, peynirini, ekmeğini kendi yapan. Onlar sağlıklı yaşıyorlar. Şimdi turistik amaçlı gittiğimiz beldelerde köy sofralarında nostalji yaşanıyor sadece :))

      Evet..tahta kaşıksız olmaz değil mi Ayşe'ciğim ;) değerli yorumun için teşekkür eder, iyi hafta sonları dilerim.. Esenlikle...

      Sil
  4. Her şeyde sunileşen insan doğalın tadını çoktan unuttu. Yeni nesil zaten bi haber. Organik diye yutturulanların ne derece organik olduğu tartışılır. Kısaca tüfek icat oldu mertlik bozuldu.
    Gün gelecek herkes köyüne geri dönecek .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Cafe Tigris
      Haklısınız organik olarak piyasaya sürülen ürünlerin ne denli organik olduğu tartışılır. Bu da ticarete birer malzeme oldu adeta. Belki adam ürününü satabilmek için genetiği bozulmuş ürünün üzerine 'organik' etiketini yapıştırıyor. Nereden bileceğiz gerçekten organik mi? değil mi? Çünkü güven yok artık hiçbir şeye!. O ürünün bozulmasına sebep olan da, insan olduğuna göre! nasıl güveneceğiz ürünün de gerçekliğine!.. Hiçbir şeyin tadı tuzu kalmadı ne yazık ki!. İnsanlar sahte, ürünler sahte...

      Sil
  5. Artık her şeyde yavaş yavaş eskiye dönüş, eskiye bir özenti başlıyor. Bu da onlardan biri. Eskiler her şeyin iyisini biliyorlarmış aslında.

    YanıtlaSil