26 Mayıs 2017 Cuma

Görkemli Kral Mezarları ile Kaunos Antik Kenti

Karya Kentleri gezimiz muhteşem coğrafyamızın nadide köşeleri arasında devam ediyor. En son Karya Kenti Milas’a uğramış ve burada Gümüşkesen Anıtı’nı yakından incelemiştik. Şimdi ise sırada Muğla’nın doğa harikası beldesi Köyceğiz sınırları içinde yer alan Kaunos Antik Kenti var. 
Köyceğiz Gölü’nü denize bağlayan Dalyan Çayı’nın üzerinde, Rodos Adası’nın karşısında ve Doğu Akdeniz ile Batı Akdeniz’i birbirine bağlayan antik deniz yollarının kilit noktasında bulunan Kaunos  ilkçağın önemli liman kentlerinden biriydi. 
Kurulduğu dönemlerde dünyanın “dört başı mamur” kentlerinden biri olarak tanımlanan Kaunos ile ilgili bir söylencede deniyor ki: Miletos’un ikizlerinden biri olan Kaunos kendi adını taşıyan kentini Karia-Lykia sınırında kurmuştur.
Antik Kent, denizden yaklaşık 1 km. kadar içeride ve buraya turistler genellikle Dalyan ya da Köyceğiz’den teknelerle ulaşıyorlar. Ancak biz yemyeşil ormanlar arasında biraz mesafeyi uzatmayı göze alarak karadan gidiyoruz. 
Bir düş dünyasının içinde yol alırcasına dantel gibi koyların arasında Kaunos’a gitmek üzere ilerliyoruz. Elimde kamera sık sık görüntü alıyorum. Kendi başınıza bu gezileri gerçekleştirmenin özgürlüğü bu yüzden çok ayrıcalıklı. İstediğimiz yerde durup aracımızdan iniyor, doğanın huzur veren dinginliğine kulak veriyoruz. (Burada yazıyı okurken, yandaki müzik butonuna da basabilirsiniz )
İnsan doğanın içindeyken sanki bir başka moda giriyor başka bir ruha bürünüyor! yoksa sadece bana mı öyle oluyor bilemiyorumJ Zamanı durdurup antik çağlara uzanmam ise an meselesi…nasılsa hayaller bedava J) yaşadığımız o anlara, biraz da maceracı ruhumuzu katalım ki… Kaunos gezimiz daha bir keyifli olsun ama değil mi ;) 
- Antik çağın saçları dalgalı, kumral kızı oluyorum hemen. O zaman öyle saçlara röfle falan yok tabi ki! ama ben papatyalarla saçlarımın rengini hafiften açıyorum o zaman da;) sonra üzerimde el dokuması krem bir elbise, başımda ise defne yapraklarıyla sarılmış bir taç… elimde sepetim kırlarda dolaşıyorum… yok yok, elimde kithara olsun hani şu 5-12 telli çalgı;) gölge bir ağaç altına oturuyor ve başlıyorum Kithara'yı çalmaya. tıklayınız - ardından hımmm !!! devamı da bende saklı kalsın :)))) veee bu küçük masalımsıdan sonra… temiz havamızı da aldığımıza göre...yeniden yola koyulabiliriz .)Görsel: buradan
Veeee keyifli yol seyrinden sonra nihayet Kaunos’a varıyoruz. Sakin beldenin içinde sadece kendi ayak seslerimizi ve bir de kuş seslerini duyarak yürürken…aniden karşımıza tavuklar, kuzular ve keçiler çıkıyor. Meğer Antik Kaunos’un sur duvarlarının hemen dışında çok yakınında kurulmuş bir köy varmış. Öğrendiğimize göre bu köy, (Çandır Köyü) bölgenin en eski yörük köyü oluyormuş. Kaunos antik kentinin en eski insan yerleşimi ise MÖ 10. Yüzyıla kadar uzanıyormuş.  
Büyük bir alana yayılmış olan Kauos Antik Kenti'nin
oldukça geniş bir agorası bulunuyor. 
Kaunos Antik Kentinin girişindeki tanıtım tabelasındaki bilgileri dikkatlice okuyoruz. Zira bu bilgiler oldukça önemli. 

Herodot "... Harpagos İonya'yı yönetimi altına aldıktan sonra Karyalılar, Kaunoslular ve Likyalılar üzerine yürüdü." diye yazmıştır. Bu pasaj İÖ. 6. yüzyılın üçüncü çeyreği içindeki Pers savaşları sırasında Kaunos'un tarihi coğrafyası ve siyasi önemi hakkında bizi bilgilendirmektedir. Karya ve Likya gibi birçok şehirleri ve köyleri içine alan geniş şehirlerdir. Ve Kaunos ismi bu iki bölge arasında ayrı bir bölge adı olarak geçmektedir. Bu da, o zamanlar Kaunos'un kendine bağlı şehirleri ve köyleri de içine alan ve kendi adını taşıyan bir bölgenin merkezi olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Kaunoslular, kendilerinin Girit'ten geldiklerini söyleseler de, kentin kurucuları yerli Anadolu insanıdır. Çünkü dilleri, adet ve görenekleri yanında, yalnız kendilerine ait tanrıları ile komşularından ayrılmakta ve Anadolu'nun bir başka "yerli halkı"olarak karşımıza çıkmaktadır.
 
Kenti kuranların yerli Anadolu insanı olduğu, arkeolojik buluntularla desteklenen onun yerel isminin farklılığı nedeni ile de belgelenmiştir. Kbid. İÖ. 4. yüzyılın sonlarına kadar kullanımda kalan bu isim, daha İÖ. 6. yüzyılda Kaunos olarak geçmesi, kentin Helenler tarafından kolonize eidlmesinin hemen ardından diğer Anadolu kentlerinde uyguladıkları gibi yerli isminin değiştirilmiş olmasıyla açıklanabilir. İÖ. 387 yılında Helenler ile imzalanan Kral Barışından sonra Kaunos kendilerini Pers Satrapları olarak tanımlayan yerel bir sülalenin 'Hekatomnidler sülalesi'nin yönetimi altına girmiştir. Ve Kaunos artık Bir Karya kentidir(Bilgiler Kültür Bakanlığı'nın panosundan alınmıştır. Yazının devamı için üstteki fotoğrafa tıklayınız) 
Quntus Vedius Q.f. Capito Anıtı 


Arkeologların yapmış oldukları kazılar sonucunda Kaunos'un bir hayli büyük bir kent olduğu ortaya çıkıyor. 

***** 
Tiyatro, hamamlar, gümrük binaları depoları ve bunlarla birlikte açığa çıkan yazıtların bulunduğu iki katlı ve 100 metreye yakın yükseklikteki stoası, kentin Roma döneminde yoğun bir yerleşim merkezi olduğunu gösteriyor.
Antik Tiyatro 
Günümüz Köyceğiz sınırları içinde kalan antik şehrin önem ve zenginliğinin kanıtları ise dik kireç taşı yamaçlara oyulmuş tapınak cepheli kaya mezarlarıdır.  

Antik kentin merkezini dolaştıktan sonra Kaya 'Kral' Mezarları'nı daha yakından görmek üzere tekrar yola devam ediyoruz. Kısa bir süre sonra Kral Mezarlarının olduğu yere varıyoruz.
Kaunos Kral Mezarları 
Kaya mezarlarının hayranlık uyandıran görüntüsü öylesine görkemli ve ilginçtir ki bu yüzden bilim ve halk çevrelerince bu kaya mezarlarına ‘Kral Mezarları’ denilmesi de boşuna değildir.




Ancak her yerde karşımıza çıkan manzarada olduğu gibi burada da arkeologlardan önce define avcıları duruma el attıkları için buradaki kaya mezarlarının pek çoğu tahrip edilmiş. Neyse ki yukarılara tırmanmayı göze alamamışlar. Kral Mezarları şimdilik sağlam yerli yerinde duruyor. 
Kaunos Antik Kenti muhteşem bir doğa içinde, konumu harika, bu yüzden yol seyri karadan da, denizden de çok güzel.  
Biz karadan dolaşarak geldik Karya Kenti Kaunos’a. Siz ister bu şekilde karadan gelin bizim yaptığımız gibi, isterseniz deniz araçlarıyla Dalyan’dan labirent gibi sazlıklar arasından dolaşarak kıyıdan gelin. Üstelik bu bakir koylarda denize girmenin de keyfi bir başka. Çünkü Karia’nın antik limanının olduğu bölgeden başlayarak Köyceğiz’in deniz kıyısı olan pek çok bölgesi başlı başına birer doğal plaj.

Antik kentte dolaştıktan sonra biraz da mola zamanı. Kıyı şeridindeki çay bahçelerinden birine oturuyoruz ve yöreye özgü miss kokulu elma çayı ile manzaranın keyfini çıkarıyoruz. 
Esin Bozdemir 
Karya Kentleri Gezimiz Devam Edecektir. 

KARYA KENTLERİ


18 yorum:

  1. Oooh mis gibi.Yeşil mavi içiçe. Yanına da tarihi dokuyu koyduk mu muhteşem kareler çıkıyor karşımıza.Fotoğraflar da harika. İnsanın orada olası geliyor.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Ebemkuşağı,
      Yurdumuzun her köşesi ayrı güzel. Muğla çevresinde de yeşil ve mavi içiçe üstelik bu doğa harikası beldelerimizde antik kentler de olunca coğrafya çok daha gizemli daha bir başka güzel geliyor insana :) sevgiler..

      Sil
  2. Merhaba! :)

    Buradaki izleri ve yansımaları seviyorum... Bazen yazılar fazla uzuyor ve okumak zorlaşıyor; bu paylaşım öyle dengeli olmuş ki! Keyifle okudum :) Mutlu gezintiler olsun :)

    Güzel günler dilerim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Engin Ergin,
      Teşekkür ederim. Biz önemli bulduğumuz detayları merak edenler olur diye yazıyoruz efendim :))
      demek ki dengeyi tutturduk :))) keyifle okumanıza sevindim..teşekkürler ;)
      Ben de size güzel günler dilerim... Esenlikle

      Sil
  3. Neredeyse 1 ay kadar önce Karya kenti Mylasa post-unuzun detaylı bilgilerini okumuş, Gümüşkesen Anıtı ve diğer görseller içinde tarihin mitolojik derinliklerinde büyük bir ilgiyle ve keyifle kaybolmuştum. Karya kentleri devam edecek notunuz üzerine ikinci seriyi beklemedeydim. Bu bölümde de Kaunos Antik Kenti'nin gizemli labirentlerinde, bir düş dünyasında dingince dolaşırcasına gezintiye sizinle devam ettim. Doğanın içindeyken insan bir başka moda giriyor görüşünüze aynen katılıyorum. Bizi de aynı moda motive ettiğiniz için özellikle teşekkür ederiz Esin Hanım. Hele ki yamaçlara oyulmuş tapınak mezarlarını bekleyen hangi tanıdık kralın hasır şapkalı, -güzel kardeşimiz- tanrıçasıdır, insan, ismini merak etmeden duramıyor doğrusu.:) Şaka bir yana; Define avcılarının tarihi kalıntıları daha fazla tahrip etmemesini ve önlem alınmasını dilerim. Bin bir emek ve birikimle hazırlanmış bu post için tekrar teşekkür eder, aileye güzel bir hafta sonu dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Osman Çağlar,
      Evet benim seri yazılarım araya güncel başka konular da girince böyle aralıklarla oluyor:) onlarca antik kent gezilerimiz var böyle çoğu arşivimizde, okuyucuyu da sıkmadan ara ara yer vermek istiyorum. Üç yıl önce gerçekleştirdiğimiz bir geziydi bu. En çok etkilendiğim beldelerimizden biri oldu Köyceğiz ve Dalyan arası. Gerçekten bir düş dünyasının içindeymişcesine etkileyici bir coğrafya. İnsan doğanın bir parçası ve doğanın içindeyken aldığımız huzur hiç bir yerde yok. Antik kentlerde bir zamanlar yaşam olduğunu bilmek..o kaya mezarlarında kralların yattığını düşünmek müthiş etkileyici!.Ve mitolojik hikâyeleri de okuyunca, o masalımsı mizanseller ayrı bir keyif katıyor gezilerimize :)) Kralımız 'Apollon'dur efendim ;) Bu can sıkıcı gündemlerle boğuştuğumuz hayatın içinde motivasyon gerekli hepimize.. Değerli yorumunuza teşekkür ederim Mehmet Bey. Ben de size ve ailenize güzel bir haftasonu diliyorum. Esenlikle..

      Sil
  4. Yazmayı unutmuşum... Her iki postu da eklentili olarak facede izninizle bir ara paylaşmak isterim. Dostlara daha fazla ulaşması bağlamında?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Memet Osman Çağlar,
      Zarif düşünceniz için çok teşekkür ederim Mehmet Bey.
      Elbette paylaşabilirsiniz.

      Sil
  5. Ben buraya ne zaman gideceğim diye düşündüm. Bu sene de gidemeyeceğim belli... Ameliyattan dolayı böyle dağlık yerlere gitmem şimdilik yasak. Yakında bir İstanbul seyahati düşünüyorum. Yine de nasip..
    Eğer dağın içine oyulmasaydı eminim Knidos Aslanı gibi onu götürürlerdi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @bahce perim,
      Her şeyin başı sağlık 'bahce perim'. Ne ameliyatı olacağını bilemiyorum? ama şimdiden iyi dileklerimle, acil şifalar diliyorum. Gezilecek yerleri planlamak bile bir motivasyon..Sevdiklerinle birlikte sağlıkla, huzurla..nice güzel günlere.. Esenlikle...

      Sil
  6. Çoktandır gitmek istediğim bir yer. Yazınız benim için iyi bir ön bilgi oldu, zevkle okudum, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Abdülkadir Bekçi,
      Ben teşekkür ederim. En kısa zamanda hayata geçirmenizi dilerim. Esenlikle...

      Sil
  7. Bir masal dünyasında ağır ağır yol aldım sanki.Nefis bir müzik eşlik etti bu yolculuğa. Kitaranın da ne kadar sakinleştirici bir etkisi var. Adeta kadın duygularından izler taşıyor. Kral mezarları bütün görkemiyle ayakta kalabilmiş.
    Yorumumu yazarken son yoruma yanıtınız dikkatimi çekti."Gezilecek yerleri planlamak bile bir motivasyon" diyorsunuz. Tamamen katılıyorum. Hayal kurmayı çok severim. Emeklilikte sağlık nedeniyle pek gerçekleştiremesek bile güzel şeylerin hayali de güzel oluyor.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Antik kent, bulunduğu coğrayanın asude ruhuna bürünmüş adeta. Ağırbaşlı, sakin, dingin ve kendine has gizemi ile son derece çekiciydi. Hle ki kral mezarları! Böyle bir coğrafya içinde insan bambaşka bir moda giriyor doğal olarak. Gezileri planlamak dahi birer motivasyon. Her biri her zaman hayata geçemese de, hayalini kurmak dahi heyecan verici. Dilerim en kısa zamanda siz de arzu ettiğiniz yerde gönlünüzce güzel vakitler geçirirsiniz. Değerli yorumunuza teşekkür ederim Makbule Öğretmenim. Esenlikler dilerim.

      Sil
  8. Antik kentlere bayılıyorum. Çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Turgay Aksoy,
      Keşif meraklıları için, bilinmezlerle dolu Antik Kentler çok gizemli ve etkileyici.
      Ben teşekkür ederim. Esenlikle..

      Sil