13 Ağustos 2024 Salı

Sen Bir Büyüsün Yaz*

Ben hep yollar düşledim derin yollarda yürürken / yollar gül sesleridir beni yazın ta içine çağıran  / gitsem mi? yoksa daha erken mi akşamın kovanında / anılar oğul verirken

senin gittiğin yollar bana dolanan yollardır / solduğum bir büyük ormandır acılarım /  geçmişten ve gürgen ve derin bulut sözleri olarak / yazlar kalbime girerken

ah bellek, acı bellek! hem arısın sen / hem kimbilir hangi gülden kalma diken? / ve ne uzun bir büyü’sün, yaz! / gurbetler senin ülken, yalnızlar senin ülken

ben hep yollar düşledim / derin yollarda yürürken * 

Çok beğendiğim Hilmi Yavuz dizeleriyle, yeniden herkese merhaba.

Beklediğimiz yaz geldi, hem de pir geldi ama velâkin pür telaş içinde geçmekte!.  Havalar bunaltıcı sıcak, borsalar desen dibe vurmuş, kimi sefaletle boğuşuyor, kimi küçük bir zümre gününü gün ediyor! bir yanda iklim krizi, bir yanda göçler ve savaş çığlıkları!. Her yerde kaos! Sokakta, markette, trafikte, gümrükte! Huzur arıyor insan! Ama nerede! Nerede kaldı o zarif ve görgülü insanlar!. Temiz parklar, sokaklar!. hani nerede! saf ve berrak sular! Denizler kirlendi, nefes aldığımız hava, yediğimiz içtiğimiz her şey...olanca hızıyla kirlenmekte!. Güzel insanlar da, beyaz atlara binip, birer birer gitmekteler!. Bu yıl da ne çok kaybımız oldu! Hüzün, yas ve hayal kırıklıklarıyla geçiyor yaz! Genel olarak mutsuz ve umutsuz insanlarla ve bir o kadar da 'umurumda değil!' havasında duyarsız, kaba-saba insanlarla çevrili dünyalarımız!

Ah bu Dünya! 
Düzeni bozuk bir dünya! Hayatın gerçekleri bu denli sert olunca, duygularımız da alabora oluyor!. Hâl böyle olunca, insan kendisine huzur ve nefes alma durakları yaratmak istiyor!. Çokça içe dönüyor, biliyor ki umut ışığı ve çıkış yolu yine kendinde, içinde!.. Ve işte tam da bu noktada, sanat yetişiyor imdadımıza!.  Bu yüzden ben de bloğumun girizgâhında, havayı yumuşatmak istedim biraz da ve şair bir yüreğe sığındım!. 

Dünya durmadan dönüyor, hiçbir şey bıraktığın gibi kalmıyor!. bizler de değişiyoruz! duygularımız da öyle!. hayata bakışımız, hayatı yorumlayışımız!.. her şey değişiyor zamanla! Değişip dönüşüyor!. Yerinde saymak olmaz tabi ki! Ancak insan, doğaldır ki değişimin güzel olmasını istiyor!.

Bendeniz de 'nerde kalmıştık!?' diye diye bloğumun ucundan kıyısından tutmaya, akıp giden zamana karşı, hiç değilse kendi tarihime not düşmek adına yaşadıklarımın kısacık da olsa özetini aktarmaya gayret ediyor ve beni merak eden dostlarıma da, her ne kadar dünya karman çorman olsa da, yine de kendi dünyamda 'her şey yolunda, tamamdır!' demek için... seyrek de olsa yazmaya çalışıyorum. Fırsat buldukça film izliyor, gözlerim izin verdikçe resim yapıyor, müzik dinleyip kitap okuyorum. Ve ana ocağımı sık sık ziyaret ediyorum.

Gelecek olursam gündemimden yansımalara...

En son Mayıs güncemi anlattığım yazımda şurada annemin diz kontrolünden bahsetmiştim. Dr yapılması gereken iğne için dizinin durumunu müsait gördü ve onu bir nebze de olsa rahatlatacak, sıvı kaybına iyi gelecek olan iğneyi, protezli olmayan diğer ayağına yaptı.  Bu süreçte fazla ayakta kalmaması tembihlendi, ilaçları alındı, eksikleri giderildi... her şey yoluna girdi... derken bana da yeniden gönül rahatlığı içinde İstanbul yolu göründü. 

Haziran 2024

Birkaç hafta İstanbul'da kaldıktan sonra Kurban Bayramı öncesinde yeniden Bandırma'ya geldim. Kardeşimin başka bir programı olduğundan bu defa yolculuğum tek başına oldu. Otobüste ise toplasan 10 kişi yoktu. Ferah ferah yolculuk yapmak da güzeldi!.

Ben yalnız çıktığım yolculukları da severim. Yollarda olmak, her haliyle güzel gelir bana. Önceden Yenikapı'dan kalkan feribotlarla daha sık yolculuk yapardım. Ancak 10 yılı aşkın bir süredir Anadolu yakasında yaşadığımızdan ve Bostancı iskelesine gitmek yerine ulaşım kolaylığı ile çok daha yakın bir lokasyondan kalkan şehirler arası otobüslerle gitmek, artık benim için çok daha rahat oluyor. Koltukları ergonomik, istersen tek kişilik, donanımlı ve klimalı otobüslerle yolculuk yapmak da ayrı bir konfor. 

İstanbul'dan uzaklaştıkça sakinleşiyor trafik. Önce Gebze kıyıları, ardından Osmangazi Köprüsü'nü de geçince, başlıyor sevdiğim manzaralar...yeni yapılan yollar at çiftliklerinin de kıyısından geçiyor. Yeşil Vadi, Yalova sınırları derken... yamaçlarında hâlâ az da olsa karlarıyla, heybetli duruşuyla yüzünü gösteriyor Uludağ da! 

Ve Bursa Garında veriyoruz mola. Önceden bir börekçimiz vardı ve nefis kol börekleri yerdik gönül rahatlığıyla...artık ne mümkün yiyebilmek! ne kullandıkları yağ, ne de iç malzemeleri insanın içine hiç sinmiyor. Ama ben tedarikli çıkmıştım yola. İçecek bir şeyler alıp, kendi sandviçimi  çıkarıyor ve afiyetle yiyorum.  Derken mola bitiyor... ve yeniden çıkıyoruz yola.

Ardından Uluabat Gölü'ne uzaktan bir merhaba... gökyüzünde uçan leylekleri görünce bunu hayra yoran içindeki çocuğa sevinçle sarılmaca! yemyeşil çayırlar, ekili tarlalar, göller arasından kıvrıla dolana geçerken Karacabey'e yaklaşıyoruz. Ve burada da küçük bir molanın ardından yeniden çıkıyoruz yola. Kuş Gölü kıyılarında yine birkaç göçmen kuş, kısa bir süre de olsa eşlik ediyor yolculuğumuza veee varıyorum ana ocağım Bandırma'ya.

Annem ben geldim! Sanki aylar olmuş görüşmeyeli edalarıyla, birbirimizi görünce ana kız sarılmaca, öpüşüp koklaşmaca :)

Süresi belirsiz ve duruma göre gelişecek bir zaman dilimi içinde, araya Kurban Bayramı da girince bu defa kalışım daha uzun sürüyor. Çok da iyi oluyor :)

// Bu arada anneme baston yeterli gelmeyince, daha doğrusu kendisini bastonla emniyette hissetmeyince iki elini de kullanabileceği, ayrıca dinlenmek için oturabileceği ve gerekirse bir başkasının da sürebileceği katlanabilir özelliği olan rölatör tipi yürüteç alıyoruz. Sipariş ve nakliye süreçleri bizi biraz uğraştırsa da sonuç güzel oluyor. Meğer ne çok seçenek varmış. Yürüteçler inanılmaz ergonomik, üstelik sağladığı rahatlık ve emniyeti ile de oldukça kullanışlı imiş. Vücudu dengede tutmak, kas sağlığını korumak ve güçlendirmek için çok ideal. Annem yürütecini de seviyor. Baston konusunda da zaten hiç itiraz etmemişti. "Düşüp bir yerimi kırmaktansa, yerine göre bastonumu, yerine göre yürütecimi kullanırım, sen merak etme" diyerek beni de rahatlatıyor!. Allah başımızdan eksik etmesin.  Hayat böyle; çocukluk, gençlik ve olgunluk çağları derken, ömür su gibi geçiyor. Sen annenin gözünde hiç değişmiyor hep çocuk kalıyorsun ama gerçekler öyle değil! Roller zamanla değişiyor. Kâh o senin annen, kâh sen onun annesi oluyorsun. Anne ve evlat. Canının içi!. Sen annene, o da sana kıyamıyor... //

Bu yüzden maaile bir arada geçirebildiğimiz her an kıymetli. Hoş eskisi gibi hanelerimizde bayram trafiği olmasa da yine de bayram heyecanını canlı tutmaya çalışıyoruz. Evler özenle hazırlanıyor. Gün evvelden tatlılar yapılıyor, bayram şekerlerimiz, çikolatamız mutlaka alınıyor. Kolonyalar dolduruluyor :)) öğün araları için atıştırmalıklar dahi düşünülüyor ;) Çünkü büyükler hep böyle olsun istiyor. Bunlar bizim adetlerimizdir diyor!  Bizlere de gönülleri hep hoş tutmak düşüyor. 

Sevdiklerinle birlikte olduğun her an zaten bayram!


En sevdiğimiz ritüellerimizden biri de Tatlısu Köyü'nde yaptığımız kahvaltı keyfimiz! Yerine göre salaş ortamları da severiz. İlla ki lüks olsun takıntımız hiç olmadı. Temiz olması, ürünlerin taze ve lezzetli olması kâfidir. Köyün odun fırınında pişen baston simitlerin, poğaçaların, üzümlü / tarçınlı kurabiyelerin ve ekşi mayalı ekmeğin, hele ki tatarların maharetli ellerinden yapılan çi-böreklerin  tadına doyum olmaz. Afiyetle hakkını veriyoruz biz de. :)

Tabi ben ana ocağında pişen leziz yemekleri yer, yöresel lezzetlerden de nasibimi alır da, bir iki kilo almaz mıyım hiç!. Alırım tabi ki! ama ne gam!. Sonra İstanbul'a döner dönmez, yediğime içtiğime dikkat eder, o bir iki kiloyu da veririm. Hayatı ciddiye almak gerek elbette ama çok da fazla kasmamak gerektiğini yaşadıkça öğreniyor insan. Bir şey olacaksa olur zaten!.


Sıcaklar bastırmadan, ya sabah erkenden, yada akşama doğru...
Bandırma sahilinde, anne-kız çay keyfi yapmadan hiç olur mu!  :)

Herkesin yeri ayrı!

Bazen komşularla, bazen de can cana sohbet etmek!.. 
ve dostların kulaklarını çınlatmak da! güzeldi ;)




***

Bazen de manzaramız ayçiçek tarlaları oldu!
Görsel bir şölen içinde, ruhumuz, gözümüz, gönlümüz bayram etti! 

Dilerim betona teslim olmaz ve varlığını hep sürdürür bu tarlalar.  

***


Ve yeni bir keşif mekânı!
Vadi Edincik

Burası Bandırma ve Erdek'in çok yakınında, Edincik kıyısında, 
doğanın koynunda şirin bir kır bahçesi. 
Çiçekler, böcekler ve kuş sesleri eşliğinde 'Saklı Vadi' olarak da tanımlanan
işletmenin özellikle Erdek Körfezine karşı gün batarken manzarası harika.


Erdek sahilleri bunaltıcı sıcaklarda tıklım tıklım doluyken,
burada püfür püfür esen rüzgarlarla ferahlamak güzeldi. 

Haziran ayı da anneli kızlı muhabbetli, yemeli-içmeli keyifli,
çiçekli böcekli renkli... güzel duygularla böyle geçti... 

***

Temmuz ayı güncesi de var daha sırada ama bu defa onu
 başka bir posta bırakıp susayım ve mikrofonu // Sevgili 'Newbahar'ın paylaşımı ile
ilk kez dinlediğim ve çok beğendiğim genç seslerden //

Hande Mehan'a bırakayım...

Nefis bir ses, nefis bir yorum bayıldım, bayıldım!
(Bu harika sesi çoğunuz biliyordur mutlaka, ben geç kalmışım! ;)) 

Sağlıcakla kalın sevgili dostlarım 💙

'Sen Beni Güzel Hatırla' 




4 yorum:

  1. Yine muhteşem fotoğraflar... Elbette okuyana bu ne şans dedirtiyor. Çok uzun zamandır, nokta atışlar yaptığım ama araba ile gitmediğim... ama uzun seyahatler yaptığımız gençlik, hatta çocukluk yıllarında çok keyifli ve derin izler bırakmış noktalar. Sıklıkla geçmişin izlerine dönüp gülümsedim. Ve Hande Mehan ve bu şarkı, ne şahane bir tesadüf... ki bayılırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O yıllar!.. Çocuksu bir saflık, doğallık içinde, belki daha basit ama ârı ve derin, hatırladıkça yüzümüze tebessümler konduran ve izler bırakan yıllardı!. Erdek / Ocaklar Köyü sahilindeki çay bahçelerine akşamları beyaz perde çekilir. Keyifle sinemamızı izlerdik. Yeşilçam'ın meşhurlarından ve bir romantik adam müdavimiydi bu sahillerin... kıyısında demlenir, usulca güneşi batırırdı!. Yaş üstüne yaş eklendikçe...anılar giderek çoğalıyor. Bizim filmler de artık nostalji oluyor :))
      Hande Mehan'ı sevdim...bana gençliğimi hatırlattı!.. Ve bu şarkı gerçekten ne müthişmiş!. Genç sanatçının yolu hep açık olsun. Değerli ziyaretine ve yorumuna teşekkürler 'buraneros'.

      Sil
  2. Önce uzun bir zaman beklemiştim. kaç kez blog sayfalarında aradım sayısını unuttum. Sonra bir gün; "Ah dedim, yeni bir paylaşım." Çok sevindim elbette...
    Ama aynı zaman dilimine rastlayan dopdolu günler yaşadık. Gene de fırsat buldukça okudum, izledim, o güzelim yerlere kısa yolculuklar yaptım...

    Bu güzel blogda gezinmeyi, düşünmeyi, harika görsellere dalarak düşler kurmayı gerçekten özlemişim sevgili Esin. Her zamanki gibi büyük emek harcanmış, özenle yazılmış, tadına doyulmaz bir Anı-Gezi yazısı.
    Anne sevgisi, anne özlemi de içten, yalın bir anlatımla öyle güzel aktarılmış ki. Rahmetli annemi andım; O yıllarda Mersin'den Adana'ya yaklaşık bir saat süren yolculuklarımızda bizi karşılayışlarını... Tertemiz, lâvanta kokulu bembeyaz çarşaflı yatakları, sevdiğimiz yemeklerin yer aldığı sofraları...
    Annelerle geçirilen her anın ne kadar değerli olduğunun farkında olabilmek övgüye değer.
    Fotoğraflarda özellikle dikkatimi çekti: Farklı giysilerle kullandığı fularlar ne kadar şık, renkler ne kadar uyumlu. Çağdaş bir Cumhuriyet Hanımefendisine saygılarımı iletiyorum. Kızıyla da ne kadar gurur duysa yeridir...

    Video da harika bir seçim. Sanatçıyı sayende tanıdım. Ne güzel bir ses ve yorum. Hemen kısa bir yorum bile yazdım.
    Uzaklardan gönül dolusu selâm ve sevgilerimi iletiyorum.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Kalp kalbe karşıdır derler ya hani, ben de aynı hissedişler içindeydim Değerli Makbule Öğretmenim. İyi olmanıza ve güzellikler yaşamanıza sevindim.

      Değerli annelerimiz , başımızın tacı, onlar Cumhuriyetimizin yetiştirdiği nadide kadınlardan! Birlikte geçirdiğimiz her an çok kıymetli. Daha sık yanındayım. Bu yüzden bloğuma eskisi kadar giremiyorum. Ama teknoloji sağ olsun, sağladığı kolaylıklarla bizleri buluşturuyor!. Ben de kıymetli annenizi saygıyla, rahmetle anıyorum.
      Hande Meran ne müthiş bir ses ve ne harika bir yorumcu değil mi?. Genç sanatçının yolu açık olsun.
      Değerli düşüncelerinize, ziyaretinize çok teşekkür ederim Makbule Öğretmenim. Ben de size ve eşinize saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Sağlıkla, esenlikle kalın...

      Sil