17 Ağustos 2018 Cuma

Almanya'nın küllerinden yeniden doğan şehri: Dresden

Orta Avrupa turumuzda, Çekya merkez ülkemiz oluyor. Bu yüzden Çekya'nın kalbi; Prag'tan başlattığımız gezimizde, sınırlara yakın olan komşu ülkelerin önemli şehirlerini de sırasıyla gezeceğiz. Anlayacağınız Orta Avrupa Gezimizde, birbirine çok yakın olan 5 ülkeye birden ayak basmış olacağız. Tabii ki çok fazla açılmadan. Tur programı yoğun ama oldukça renkli. Birbirine yakın ülkeler olmakla birlikte, her ülkenin kendine has bir kültürü ve tarih içinde ayrı bir yeri var. Ama ülkelerin birbiriyle etkileşimleri bir hayli fazla. Savaşlar yaşanmış, büyük yıkımlar, kayıplar, parçalanmışlıklar... ve ardından tıpkı anka kuşu gibi, kendini yeniden var eden şehirler!  
Bunlar tarihin hep acı yüzleri. Bu yüzden tarihine sahip çıkan ülkeler, harabeye dönen yapıları dahi, geçmişi unutmamak adına! itina ile koruyorlar. İşte biz bu gezimizde bu özelliklere sahip şehirlerin bazılarını göreceğiz.
Ve... Orta Avrupa Gezimizin 4. gününde Çekya'nın komşu ülkelerinden birine; Almanya'nın Dresden Şehrine gidiyoruz.
Prag'a oldukça yakın, 160 km mesafede, Doğu Almanya sınırları içinde ve Elbe Nehri kıyısında yer alan Dresden, Almanya'nın Saksonya Eyaleti'nin başkentidir.
Bir zamanlar Elbe Nehri kıyısına “Drezdane” adıyla bir Slav köyü kurulur. Nehrin bir yakası Slav yerleşimine ait “yeni kent” olarak adlandırılırken, diğer yakası Almanların yerleşiminde “eski kent” olarak anılır. Sonraki yıllarda giderek büyüyen yerleşim “Dresden” adıyla Alman kültürünün önemli merkezlerinden biri olarak, Saksonya’nın kalbi haline gelir. Mimarlık şaheserlerinin çoğu 17. 18 yy. larda yaşamış olan Kral Anton döneminde inşa edilir. 
Ancak, ABD ve Birleşik Krallık Hava Kuvvetleri tarafından, Alman halkının Hitler'i durdurması ve diğer şehir ve ülkelere gözdağı için Dresden kurban seçilir. Ve Dresden şehri II. Dünya Savaşı’nda öyle büyük yara alır ki! İki gün içinde (13 Şubat 1945'de başlayıp, 15 Şubat 1945' e kadar devam eden süreçte) ardı ardına yapılan hava saldırılarıyla Dresden'de, 25 bin civarında insan hayatını kaybeder ve çok büyük tahrip gücüne sahip olan Napalm bombardımanın yol açtığı yıkım ve yangınlarla şehir yerle bir olur. Bunca tahribata rağmen, belli başlı simge yapılar, tekrar ayağa kaldırılır! Ve Dresden adeta küllerinden yeniden doğar! Bunda, Almanların tarihi değerlerine sahip çıkmalarının ve titiz çalışmalarının rolü oldukça büyüktür.
Dresden Belediye Binası Saat Kulesi 
Veeee zarif kuleleri, kiliseleri, tarihi köprüleriyle ihtişamlı bir geçmişin izlerini taşıyan Deresden, tam bir kültür hazinesi olarak karşılıyor bizi.  Dresden şehir merkezine vardığımızda, tur aracı içinde, genel olarak şehri dolaştıktan sonra;  Elbe nehri’nin  - Alstadt ve Neustadt olmak üzere ikiye ayırdığı- ve Augustus Köprüsü’nün her iki yakayı birbirine bağladığı şehrin Alstadt denilen tarihi kısmını gezeceğiz.  
İlk ziyaretimiz Dresden’in önemli simgelerinden Zwinger Sarayı oluyor.

Zwinger Sarayı
Zwinger Sarayı’nın 'Kronentor' adı verilen görkemli taç kapısından içeriye, geniş avluya adım attığımız andan itibaren, sarayın etkileyici mimarisi karşısında hangi yana bakacağımızı şaşırıyoruz. Augustus’un  başyapıtlarından olan Zwinger Sarayı, mimar Matthaus Daniel Pöppelmann’ın önderliğinde yapılır ve saray, kalabalık bir sanatçı grubunun katılımıyla da şahesere dönüşür.
Yapım tarihi 1709-1728'li yıllara uzanan ve yüzyıllar boyunca Saksonya krallarını ağırlayan Zwinger Sarayı rokoko üslubunda inşa edilmiş, dört bir yanını ise farklı üsluplardan birçok anıt süslüyor. Göz alabildiğine büyük avlunun içinde; çeşmeler, havuzlar, bahçeler, içiçe geçmiş teraslar ve irili ufaklı heykellerle göz kamaştırıyor.
Bu saray da İkinci Dünya Savaşı’nda büyük hasar görmüş ama Doğu Alman hükümeti tarafından öyle iyi restore edilmiş ki, bunu bugün anlamak mümkün değil!.  
Bu geniş avluyu görünce, bir zamanlar burada festivallerin yapıldığı o debdebeli günleri hayal etmeye çalışıyorum.

Turistler saray avlusunda, teraslarda, fıskiyeli havuz başlarında...
 e tabii ki biz de turistiz ama :) 
havuz başında bizim de bir fotoğrafımız olabilir pekâla ;))
Ancak bir tura bağlıyız. Bu yüzden serbest olduğumuz dakikaları olabildiğince verimli kılmak gayreti içindeyiz, seri ve hızlı adımlarla dolaşırken bir yandan da detayları da gözden kaçırmamaya çalışıyoruz....

Zwinger Sarayı, kıymetli müzelere de ev sahipliği yapıyor.
Saray kompleksi içinde 5 ayrı köşkte Sergi salonları yer alıyor.

Gemäldegalerie Alte Meister - Kraliyet Sanat Koleksiyonları Salonu
Eski Ustaların tabloları sergileniyor.
Her eserin birer baş yapıt olduğu bu salonda kimler yok ki!

Jean-Étienne Liotard'ın "Çikolata Kız"ı,  Giorgione ve
 Titian’ın "Slumbering Venus"ü, Johannes Vermeer'in "Bei der Kupplerin",
 Raphael (Raffaello Santi), Sistine Madonna’sına;
Van Eyck, Dürer, Holbein, Rubens, Rembrandt, Poussin,
Claude Lorrain, Murillo’ya kadar…

15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar 300'den fazla resmin sergilendiği 
Kraliyet Sanat Koleksiyonu görmeğe değer.


Porzellansammlung - Porselen Sergisi Salonu'nda
 Çin, Japonya ve Meissen'den gelen ve
binlerce parçadan oluşan porselenlerin
en güzel örnekleri Porselen Sergisin'de teşhir ediliyor. 

Matematik ve Fizik Salonu'nda 16.yy'dan 18. yy.a
kadar bilimsel araç gereçler sergileniyor.

Heykel Koleksiyonu Salonu'nda 1800 yılına kadar olan
en ünlü heykeller sergileniyor.

Tarihi Yeşil Tonoz Salonu'nda ise Barok dönemine görsel bir yolculuk
yapılıyor. Bu yolculukta Augustus'un hazinesine
ait kıymetli taşlardan, değerli eşyalara kadar
3 binden fazla bağımsız nesne sergileniyor.


Sarayın her yeri; havuz başından, terasa, 
verandaların trabzanlarına kadar... nakış gibi ince ince işlenmiş.


Teras katlarına çıkıyoruz. Farklı açılardan Zwinger Sarayı'nın 
iç avlusuna bakabildiğimiz gibi, dışarıya; 
tarihi şehre, panoramik açılardan da bakıyoruz.


Zwinger Sarayının başka bir kapısından çıkarak,
tarihi şehri dolaşmaya devam ediyoruz.


Dresden Kraliyet Sarayı - Residenzschloss
- Zwinger Sarayı'nın terasından Dresden Kraliyet Sarayı'nın görünümü - 


Tiyatro Meydanı
Ve…buradan Dresden’in merkezi olarak tanımlanan Tiyatro Meydanı’na ulaşıyoruz. Meydanın bir yanında tarihi Augustus Köprüsü bulunuyor. (Köprünün diğer ayağı yeni şehre Neustadt’a uzanıyor. ) ortada ise - 1694 ve 1733 tarihleri arasında hüküm süren ve Dresden’e damgasını vuran -  Augustus’un yaldızla kaplı heybetli bir heykeli yer alıyor. 
Bu görkemli saray 1547-1918 yılları arasında Sakson  seçmenleri ve kralların ikametgahı olmuş. Tarihsel açıdan önemli bir yere sahip olan Kraliyet Sarayı, kentin en eski binalarından biri. Romanesk tarzında yapılmış olan ve tüm stilleri üzerinde barındıran sarayın restorasyonu, Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra da devam etmiş ve 2013’te tamamlanarak bugünkü görünümüne kavuşmuş.

***



Saksonya Kralları heybetli duruşlarıyla bizleri selamlıyor!. 
Dresden Kraliyet Sarayı bugün 5 ayrı müzeye ev sahipliği yapıyor. (Grünes Gewölbe, Münzkabinett, Kupferstichkabinett und Rüstkammer mit Türckischer Cammer.) 
Dresden Kraliyet Sarayı içinde yer alan Türk Odası’nda (Türkische Kammer) ise Osmanlı dönemi eşyaları sergilenmekte imiş. Hazineye 1730 yılında katılan, altı metre yüksekliğinde ve 20 metre uzunluğundaki Otağ-ı hümayun ise Türk Odası’nın en ilgi çeken kısmı imiş. Bu müzeyi görebilmeyi çok isterdim doğrusu… Ama biz ne yazık ki müzeye giremiyoruz. Eğer sizin yeterli zamanınız olursa, bu sarayı özellikle Türk Odası'nı bizim için de mutlaka gezin olur mu! 
Hofkirche - Katolik  Kilisesi

1739-1755 yılları arasında Gaetano Chiaveri tarafından 
Barok tarzında inşa edilmiş olan Kilise, ilk önce 
mahkeme kilisesi olarak yapılır,1980 yılında ise Piskoposluk Katedrali olur. 


Tarihi Dresden şehrini faytonlarla dolaşmak da mümkün.


***

Fürstenzug (Şehzadeler Alayı)

Dresden Kraliyet Sarayı’nın Augustus Caddesi’ne bakan
duvar süslemesi ise bir hayli dikkat çekici.

Fürstenzug (Şehzadeler Alayı) sıra dışı bir sanat eseri. Wettin sülalesinin 35 hükümdarını konu alan 102 metre uzunluğundaki porselen pano 1907 tarihli imiş. Pano yapımında yaklaşık 24 bin Meissen porseleni kullanılmış.

Devlet Opera Binası (Semperoper)  
Kral Johann Anıtı

Dresden'de kültür ve sanatın kalbi Tiyatro Meydanı’nda atıyor.  
Dresden’in en ünlü yapılarından Tarihi Opera Binası Semperoper 
Ve ihtişamlı yapının önünde Kral Johann Anıtı.


1841 yılında mimar Gottfried Semper tarafından inşa edilen
Devlet Opera BinasıSemperoper 
Erken Rönesans, Barok ve Klasik Yunan Stili'nin izlerini taşır.
 Ancak 2. Dünya Savaşı'nda Opera Binası da yerle bir olur. Savaş öncesinde
Richard Strauss'un pek çok eserinin prömiyerlerine ev sahipliği yapan 
Devlet Opera Binası 40 yıl süren yeniden inşa süresinin ardından 
1989 yılında tekrar hizmete açılır.


Tiyatro ve Saray Meydanının etrafını dolaştıktan sonra 
bu defa Elbe Nehri kıyısında
yer alan ve şehrin manzarasına hakim olacağımız Brühl Terası'na 
diğer adıyla Avrupa’nın Balkonu'na ulaşıyoruz. 


Brühl Terasına çıkarken sağlı sollu yine muhteşem heykeller



****

Augusta Köprüsü
Brühl terası Augustus köprüsünün hemen girişinde bulunuyor. Şansımıza Augusta Köprüsü’nde de restorasyon çalışmaları vardı. Vinçler, harfiyatlar burada da peşimizi bırakmıyor. Belli ki sürekli bir bakım-onarımla tarihi yapılar destekleniyor. Bunlar güzel işler tabi ki!. Neyse efendim köprüden manzaramız böyle.
Brühl Terası ve Elbe Nehri
Gelelim Brühl terası’na. Yaklaşık 500 metre uzunluğundaki bu teras,  Rönesans döneminden kalma olup, askeri bir kalenin üzerine 17. yy.da inşa edilmiş. Yani bastığımız yerleri teras deyip geçmeyelim! Koskoca bir tarih uzanıyor bu taşların altında!.. Bir zamanlar savunma amacıyla yapılmış olan bu teras, bugün Elbe'ye bakan bir gezinme koridorudur. Altta ise sanat galerileri, restoran ve kafeler, rahat pub'lar, hediyelik eşya satan mağazalar bulunuyor. 

Brühl Terasından Elbe Nehri Manzarası

(Sol tarafta tarihi Augusta Köprüsü,sağ tarafta ise modern köprü yer alıyor.)



Brühl Terası-Academy of Fine Arts
Dresden Güzel Sanatlar Akademisi 
*
1764'de kurulan Sanat Akademisi, 
pek çok Avrupalı sanatçının iş ve eğitim alanı olur.
Akademide; Resim, Heykel, Gravür ve Mimarlık Bölümleri bulunuyor.
Dresden Güzel Sanatlar Akademisi'de
2. Dünya Savaşı'nda büyük hasar alır, 
Napalm bombasının tüm izleri duvarlarda olduğu gibi duruyor.


***

Gezegenler Haritasında, Mars ve Jüpiter'i bulunca 
ayak basmaz mıyım hiç! onlar benim gezegenlerim :)

Öğrenciler de kendi gezegenlerini aramakla meşguller :)


Ve… Brühl Terası'ndan aşağıya inip, restoranların, kafelerin arasından
ilerleyerek geniş bir meydana Neumartplatz’a geliyoruz. 



Neumartplatz


Bu meydanda, bir yanda Frauenkirche yani Our Lady Church
ortada ise Martin Luther’in görkemli heykeli bulunuyor. 

 Martin Luther Heykeli
Kadınlar Kilisesi olarak da bilinen Frauenkirche 1726-1743 yılları arasında yapılır, ancak 2. Dünya Savaşı’nda ki (1945) bombardımanda tamamen harap olur.  Daha sonra aslına uygun olarak tekrar inşa edilir. Kilisede, dama şeklinde açık ve koyu renk taşlar görülüyor. Aralarda gördüğünüz koyu renk taşlar, orjinal taşlardır.

Our Lady Kilisesi (Frauenkirche)
2. Dünya Savaşında Dresden’deki bombardımanda kilisenin içinde 300 kadar sivil bulunuyormuş. Bu siviller bir şekilde kiliseden kaçmayı başarmışlar.  Kilisede ilk olarak Johann Sebastian Bach tarafından çalınmış olan org ise enkaz altında kalmış.  Kilise 1993 yılına dek, savaşın derin yaralarının görülmesi ve acıların unutulmaması için yıkıntı haliyle sergilenmiş, daha sonra tekrar inşa edilerek 2004 te yeniden hizmete açılmış.
Our Lady Kilisesi (Frauenkirche) İçi
Balkonlu bölmeler, etkileyici bir kubbe,  ihtişamlı süslemeler…Kilise bugün sadece ibadet amacıyla kullanılmayıp, aynı zamanda konser gibi çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmaktaymış.

Neumartplatz Meydanı 
Dresden’in en dinamik meydanı
Meydan oldukça geniş, çevresinde cafeler, büfeler yer alıyor. Turistleri tarihi şehirde gezdirecek olan faytonlar.  Diğer yanda akrobasi yapanlar, son teknolojiyle üretilmiş olan araçlar, efsane sanatçıları taklit eden ve değişik gösteriler yapan performans sanatçılarıyla dolu, oldukça renkli ve dinamik bir meydan burası.  

Dresden aynı zamanda bilim ve teknoloji şehri. 


Ölümsüz sanatçı Elvis Presley 


2. Dünya Savaşında (13-15  Şubat 1945)
gerçekleşen hava bombardımanında, Our Lady Kilisesi'nin (Frauenkirche)
Kubbesinden yanarak kopan beton parça,
 2005 yılında o acı günün anısına bu meydana bırakılır.

***
"'Als ich am Donnerstag, den 15.2. beim Hineinkommen in die tote Stadt in dem milchigen Nebel die Domkuppel suchte, sah ich zu meinem Schrecken ins Leere, denn bereits eine Stunde vorher war meine Frau auf der Suche nach mir Zeuge dieser Tragödie gewesen, als nach anfänglichem leisen Knistern die Kuppel langsam in sich zusammensank und dann mit einem ungeheuren Knall die Außenwände der Kirche barsten und eine nachtschwarze Wolke die ganze ??hebung erfüllte...' notierte Kirchenoberinspektor Weinert im Februar 1945. - 1993 wurde das Bruchstück der Kuppel in diesem Bereich aus dem Trümmerberg geborgen und im Jahr 2005 endgültig hier aufgestellt. - Stiftung Frauenkirche Dresden"


Dresden Güzel Sanatlar Akademisi'nin üzerinde altın işlemeli
melek heykelinin olduğu ilginç cam kubbesi!
Limon Sıkacağına benzetildiği için halk arasında ki ismiyle
Lemon Squeezer olarak nitelendiriliyor.
Güzel Sanatlar Akademisi'nin
bir cephesi Brühl Terasından, Elbe Nehri'ne bakıyor,
bir cephesi de Frauenkirche Meydanı'na bakıyor.


Kimi tursitler şehri faytonla gezerken,
 kimileri de antika araçlara binmeyi tercih ediyor.


***


Kreuzkirche 
Saksonya'nın Protestan ana kilisesi

***

Dresden’in tarihi bölgesi Alstadt'ı genel olarak dolaştıktan sonra, 
şehrin alışveriş merkezinin olduğu Neustadt’a doğru ilerliyoruz. 


Burası sadece yayalara açık olan, Prag Caddesi
Sol tarafta yer alan siteler; geniş, tek tip apartman blokları 1960'lı yıllarda
kominist idealler için, sadece vitrin amaçlı yapılmış.
Tasarımı ile Sovyet Blok mimarisinin tipik birer örneği olan
bu bloklar, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra
 kapsamlı bir düzenlemeyle daha yaşanır  bir hâle getirilmiş.

Rehberimiz buradaki alışveriş merkezleri hakkında bizleri bilgilendirirken, aynı zamanda yemek yiyebileceğimiz uygun restoranların ve ücretsiz kullanacağımız wifi adreslerin yerlerini  söylüyor. 
Altmarkt Galeri içinde damağımıza ve bütçemize uygun bir balık restoranda karar kılıp, karnımızı doyuruyoruz…ardından Starbucks'da da kahvelerimizi yudumladıktan sonra… (bu arada etrafımıza bakınca grubun yarısının aynı kafede olduğunu fark ediyoruzJ)) veeee bize ayrılan serbest saatler de doluyor. Buluşma noktasında toplandıktan sonra hiçbir yolcu kalmadan bütün ekip, yine tur aracında soluğu alıyoruz. Üzerimizde tatlı bir yorgunluk içinde, son kez Elbe Nehri’ne bakarak, veda ediyoruz Dresden’e. 
Esin Bozdemir

12 yorum:

  1. Okuma listemde Dresten'i görünce tüylerim diken diken oldu. Neden dersen bu sözcüğü her duyuşumda wikipedia'da (şimdi açılmıyor maalesef) o korkunç fotoğraf gözümün önüne gelir, tüm şehir yıkık bir tek heykel duruyordu ve eliyle "Şu hale bakın! Ne yaptılar!" der gibi.
    Ne kadar güzel olmuş dediğin gibi küllerinden yeniden doğmuş...
    Muhteşem bir şehir, sırf tarih, eline sağlık, çok güzel bir paylaşım olmuş.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @bücürükveben,
      Savaşın korkunç yüzü! Bunda Napalm bombasının ağır tahribat gücünün etkisi de çok büyük. 800-1200 derece sıcaklık üreten, yangın çıkaran 'ateş bombası'. Vietnam ve Kore Savaşlarında da napalm bombası kullanılmış. İnsanoğlunun ne denli vahşi olduğunun da bir kanıtı bu!

      Ve Almanlar bunca ağır tahribata rağmen Dresden'i yeniden yaratmışlar. Halen devam eden restorasyonlar dahi vardı. Tarihi, yerinde görerek öğrenmek etkiliyor insanı. Gezmek bu yüzden güzel şey. Değerli yorumuna, ziyaretine çok teşekkür ederim sevgili Müjde.
      Şimdiden iyi bayramlar diliyorum sana. Sevgiler, esenliklerle...

      Sil
    2. Şu aralar Çin, Amerika, Rusya filan Suriye'yi bahane edip 3. Dünya Savaşı çıkartırlar diye o kadar korkuyorum ki...anlatamam:( ne olur olmasın:( ülkemiz öyle bir yerde ki, İnönü gibi bizi tarafsız tutacak akıllı bir liderimiz de yok başımızda:(
      Sevgilerimle..:)

      Sil
    3. @bücürükveben,
      Kusura bakma Sevgili Müjde - güncelimizde yaşadığımız keder dolu günler arasında- ancak bakabildim blog mesajlarına. Keşke savaşların hiç biri olmasa! insanlar zamansız ölmese!. Özlediğimiz lider profilleri başımızda olsa! ne iyi olurdu değil mi?
      Benden de sevgiler sana...

      Sil
  2. Gezmiş kadar oldum, teşekkürler :) Yalnız bir hafta gezilirmiş orası sanırım bir günde sıkı dolaşmışsınız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Handan,
      Hem de ne dolaşmak! bir haftada bu yoğun tempo içinde, diyeti rafa kaldırıp, çok yediğimiz halde, yine de kilo almamış hatta, 1-1.5 kilo dahi vermişiz :) anla yani ne çok yürümüşüz!
      Ziyaretine ben teşekkür ederim. Şimdiden, sana da sevdiklerinle birlikte gönlünce bir bayram dilerim Handan..Sevgiyle...

      Sil
  3. Tekrar gezmiş kadar oldum, bu emek yoğun paylaşım için teşekkürler Esin Hanım. Hollanda-Almanya arşivimde az da olsa Dresden fotoğraflarım var. Tarayıp bulduktan sonra, bir ara facebook paylaşımı yaparak, size haber vereceğim.

    Size ve aileye çok güzel bir bayram dilerim.
    Esen kalın.

    Mehmet Osman Çağlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yürüdüğümüz yerlere dostlarımızın da ayak bastığını bilmek ne hoş!. Arşiv fotoğraflarınızı görmek harika olur Mehmet Bey. Hem sizin için bir nostalji olur bu,hem de bizim için bir kez daha seyr-ü sefer. Değerli yorumunuza, ziyaretinize asıl ben teşekkür ederim. Bende size ve ailenize iyi bayramlar dilerim. Esenlikle...

      Sil
  4. Turla gezi yapmak pek çok yönden avantajlı olduğu kadar bir o kadar da dezavantajlı. Vakit darlığı başı çekiyor. Ve bağımlı olmak. Ama maşallah diyeyim, Dresden ancak bu kadar güzel tanıtılır. Bir şehir ancak bu kadar mükemmel biçimde küllerinden yeniden doğabiliyor demek ki. Hem de tüm tarihi eserleriyle birlikte ayağa kalkarak...
    Ellerine, emeğine sağlık Esinciğim. Çok teşekkürler.
    Mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmen dileğiyle, sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Aslında yıllardır biz, yurt içinde gezilerimizi hep bağımsız yapıyoruz, turu tercih etmiyoruz. Ancak yurt dışına çıkabilmenin bir sürü hamallığı var! vize işlemleri bir hayli zaman alıyor! bu yüzden hazır bu işlemleri yapmışken aynı anda 3-4 ülkeyi görmek daha mantıklı geldi. Hadi deyince her zaman yurt dışına çıkabilmemiz bizim için biraz zor. Ne yapalım, biraz tempo yapıyoruz :) bize de spor oluyor;) Keşke aheste aheste, zaman sınırı olmadan bu gezileri gerçekleştirebilsek. Hepsi birden olmaz. Buna da şükür tabii ki! Gönlüm; keşke şu sınırlar kalksa!. diyor. Bütün dünya ülkeleri kardeşliğini ilan etse! gerçekten barış içinde, kardeşçe olsak... şu vizedir, ıvır, zıvırdır olmasa! ne iyi olur!..Belki birgün bu dileklerimiz olur. Kim bilir!

      Değerli yorumuna ve ziyaretine ben teşekkür ederim Zeugmacığım.
      Ben de sana, sevdiklerinle birlikte gönlünce geçireceğin bir bayram diliyorum. Sevgilerle..

      Sil
  5. Bir şehir bu kadar güzel mi tanıtılır. Harcadığınız bu büyük emek için çok teşekkürler. Dresden şehrini tüm ince yarıntılarıyla yaşattınız bize, gitmiş yaşamış kadar olduk. Tatil planları listeme dahil ettim. Zaten Prag merak ettiğim bir şehirdi. Dresden de seyahat rotama eklenmiş oldu. Ben de Avrupa seyahatlerinde tura bağımlı kalmak istemeyenlerdenim. Kafama estiği gibi, beğendiğim yerde daha çok zaman geçirmeliyim. Olsun varsın bazı yerler başka seyahate kalsın. Sevdiklerimi doya doya yaşayayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Beyaz Yakalı,
      Değerli ziyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
      Farklı coğrafyalarda gezmek, yeni kültürlerle buluşmak güzel bir duygu. Orta Avrupa gezimizin ilginç destinasyonlarından biri de Almanya'nın "Dresden" şehri oldu. Bağımsız gezmek de güzel. Gönlünüzce gezeceğiniz nice güzel seyahatleriniz olsun.
      Esenlikle...

      Sil