12 Aralık 2024 Perşembe

Sen, ne güzeldin Sığacık!

Ekim ayında gerçekleştirdiğimiz tatilimizin 2. destinasyonunu; 2009 yılında Türkiye'nin ilk sakin şehri ünvanını almış olan, Seferihisar Bölgesinde; Seferihisar'ın şirin sahil kasabası Sığacık'ta yapmaya karar veriyoruz.  

Sığacık'a gitmeden önce Çeşme/ Boyalık'tan hareketle Seferihisar güzergahı üzerindeki koylar ve mavi bayraklı plajlarda; Sinekliköy ve Zeytineli Plajı, Demircili ve Azmak Plajı, Çamlıkoy, Önen Koyu'nda kısa molalar vererek geçiriyoruz. Ve neredeyse gün batmak üzereyken Seferihisar'a varıyoruz. Ancak Seferihisar'da karşılaştığımız manzara; ilçenin içindeki trafik bizi bir hayli şaşırtıyor!. Zira görüntüler hiç de 'sakin şehir'e yaraşır gibi değil!. Hangi sokağa girsek, o sokaktan çıkabilmemiz ne mümkün! nasıl kaotik bir ortam!. İster istemez zihnimizde, bir acaba sorusu oluyor!  'acaba Sığacık nasıldır'? Tabi ki bu keşmekeş trafikte Seferihisar'a girmemizle, çıkmamız bir hayli vakit alıyor. Neyse ki yaklaşık 5 km sonra vardığımız Sığacık, yüreğimize su serpiyor!. Yazın ortasında tahminimce Sığacık'ta nispeten daha hareketli oluyordur.  Ama malumunuz bulunduğumuz an itibarıyla, aylardan Ekim!. 

10 Aralık 2024 Salı

Çeşme tatilinden renkli kareler...

Bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Ve ben koşar adımlarla 2024'ün "yaz sonu mu desem? yoksa, sonbahar tatili mi desem?" daha doğru olur! bilemediğim... kısaca bir yılın ardından, benim İstanbul - Bandırma ekseninde gidip gelmelerimi saymazsak, ancak Ekim ayında yapabildiğimiz tatilimizin renkli karelerini, kısa notlar eşliğinde sizlerle paylaşmak üzere yeniden buradayım. 

Ekim ayında gerçekleştirdiğimiz tatilimizi, yine geçen yıl olduğu gibi bu yılda Ege'de yapmayı tercih ettik. Okullar yeni açılmış, yazlıkçılar sayfiye alanlarını büyük çoğunlukla terk etmiş... Havalar da ne çok sıcak, ne de çok soğuk iken... tatil beldeleri ise daha sakin ve üstelik sezon itibarıyla da bütçemizi de çok zorlamayacakken... şimdi tam zamanıdır dedik!. Tatile çıkmadan önce, hava durumuna bakmış; meteoroloji parçalı bulutlu, yer yer güneşli... bazen de hafif yağışlı gösterse de!. yine de bu tatili gerçekleştirmeliydik!. ve 10 günlük programımızı yapıp hiç düşünmeden yola koyulduk.

20 Kasım 2024 Çarşamba

Anadolu Hisarı Müzesi'nden panoramik boğaz seyri!

Lokasyon gereği yakınlığıyla genellikle sıkça tercih ettiğimiz Anadolu yakasında yer alan; Küçüksu, Göksu ve Anadolu Hisarı Kalesi veya diğer adıyla Güzelce Hisarı, İstanbul'un Beykoz ilçesinin Anadoluhisarı semtinde, Göksu Deresi'nin İstanbul Boğazı'na döküldüğü yerde yer alan bir Osmanlı kalesi. 

Anadolu Hisarı, tıpkı Kız Kulesi, Galata Kulesi ve Rumeli Hisarı gibi İstanbul’un en önemli simgelerinden biri. Tarihe tanıklık etmiş olan bu önemli yapıların çok daha uzun yıllar varlığını sürdürebilmesi ancak gereken restorasyonların aslına uygun bir şekilde yapılmasıyla mümkün. Çevre düzenlemelerinin de bu yapıların ihtişamına gölge düşürmeyecek şekilde dizayn edilmesi oldukça önemli.

Anadolu Hisarı uzun zamandır restorasyondaydı.2 yılda restorasyonu tamamlanan ve 2023 bahar mevsiminde müzeye çevrilerek ziyarete açılan Anadolu Hisarı hep aklımızda ‘ziyaret edilecekler’ listemizdeydi. Yazın kavurucu sıcakları yavaş yavaş ılık ve rüzgarlı havalara bırakırken Eylül ayı ortasında bir hafta sonu Anadolu Hisarı Müzesi’ni ziyaret ettik. 

17 Kasım 2024 Pazar

'Son Sümer Kraliçesi' Muazzez İlmiye Çığ, eserlerinle daima yaşayacaksın!

Muazzez İlmiye Çığ
(1914 - 2024)

O, Cumhuriyetimizin Çınarı ve 'Son Sümer Kraliçesi'ydi!
Mezopotamya uygarlığını dünyaya tanıtan Sümerolog,
arkeolog, dilbilimci ve yazardı. 
O, Laik Cumhuriyetin yılmaz savunucusu ve çağdaş bir Türk kadını olarak
bizlere rol modeli oldu. Yolumuza ve tarihimize ışık kattı.

110 yaşında bugün aramızdan ayrıldı. 

Ruhun şad olsun, ışıklar içinde uyu güzel insan.


***

16 Kasım 2024 Cumartesi

Mevsim artık sonbahar!

'Sen bir büyüsün yaz' da takılı kaldım halâ! Oysa artık mevsim sonbahar!.. güz de bitmekte, hatta kışa doğru yelken açmaktayız bile!. Geç gelse de mevsimler, yine de hiç aksatmadan rutin döngüsünü tamamlıyor! Şu aralar, tıpkı mevsimler gibiyim ben de!.. hem ona, hem buna yetişeceğim derken, bazı şeylere geç kalıyorum. Hiç istemesem de, bloğumu bir hayli ihmal ettim!. Neredeyse 3 ay oldu hasbihal etmeyeli!. Bu kadar uzun sürünce söze nereden başlayacağımı da bilemiyorum. Anlatacaklarım birikti. Uzun uzun anlatmayı da severim aslında. Ama velâkin uzun yazıların da artık okunmadığının farkındayım. Bu yüzden sözlerimi kısa keseceğim. En son Haziran ayı güncesini anlatmışım. Bu postta 3/4 ayı toparlarsam çıkarım feraha :) O halde başlayayım anlatmaya...

1 Eylül 2024 Pazar

Antik Çağın Şifa Merkezi: Asklepion / Bergama

Bergama çağlar ötesinden sesleniyor bize!  

Kültür ve sanat bende, ilim ve irfan bende, şifa bende, ben hayatım!’ diyor.   

Bu davetkâr çağrıya kulak veriyoruz biz de! Ve, antik çağın en önemli üç sağlık merkezinden biri olan Asklepion’a gitmek üzere bu defa rotamızı Kuzey Ege’ye; İzmir’in Bergama ilçesine çeviriyoruz.   

Antik çağın ve Anadolu’nun en önemli sağlık merkezlerinden olan Bergama’daki Asklepion aynı zamanda dönemin ünlü hekimlerinin yetiştiği bir tıp okulu ve dünyanın ilk psikiyatri hastanesi olarak da tarihe geçmiş. Radyoaktif özellikleri günümüzde keşfedilmiş şifalı suları, yüzyıllardır insanlar tarafından sağlık amaçlı kullanılmış.

13 Ağustos 2024 Salı

Sen Bir Büyüsün Yaz*

Ben hep yollar düşledim derin yollarda yürürken / yollar gül sesleridir beni yazın ta içine çağıran  / gitsem mi? yoksa daha erken mi akşamın kovanında / anılar oğul verirken

senin gittiğin yollar bana dolanan yollardır / solduğum bir büyük ormandır acılarım /  geçmişten ve gürgen ve derin bulut sözleri olarak / yazlar kalbime girerken

ah bellek, acı bellek! hem arısın sen / hem kimbilir hangi gülden kalma diken? / ve ne uzun bir büyü’sün, yaz! / gurbetler senin ülken, yalnızlar senin ülken

ben hep yollar düşledim / derin yollarda yürürken * 

21 Haziran 2024 Cuma

Akdeniz'in incisi Kekova ve Simena Antik Kenti

Işık ülkesi Lykia’nın zengin mirasını, yörük geleneğinin ilginç yaşamıyla harmanlayan; sırları halen daha çözülememiş batık bir kent, insansız bir ada; antik kentler ve şirin köyleriyle dünyanın en güzel mavisiyle dalgalanan koyları arasında Akdeniz'in incisi Kekova.

Antalya'nın Demre (Eski adı ile Kale) ilçesine bağlı Üçağız'ın merkezinde yer alan bu bölge adını kıyıya paralel uzanan Kekova Adası’ndan alıyor. Theimussa Antik Kenti ile iç içe olan Üçağız, Kekova bölgesinde karayoluyla ulaşılan tek yer. Doğal bir liman görünümünde olan bu koyda her yer antik kalıntılarla dolu. 1. Derece doğal ve tarihi sit alanı olan Üçağız’da yapılaşmaya izin verilmiyor.

Dantel gibi koyların, turkuaz mavisiyle bütünleşmiş yemyeşil ormanların arasından geçerek, harika bir yol seyrinin ardından Üçağız’a ulaşıyoruz.  Üçağız’da gözümüze çarpan ve yamaçları boydan boya kaplayan katırtırnakları, burcu burcu kokan kekik ve adaçaylarının dört bir yanımızı saran doğal esansı içinde gönlümüzü çelen Kılınçlı Köyü'nde küçük bir mola veriyoruz.