Nihayet, yakamızdan düşsün, gitsin artık dediğimiz 2020'yi kapattık ve yeni bir yıla kavuştuk sonunda...Şükür ki, bu zorlu yılı gerek kendi hanemizde, gerek yakın ve dost çevremizde ciddi sağlık sorunları yaşamadan atlatabildik. Endişe duyduğumuz günler hep oldu, hayatını kaybedenleri duydukça, kederlendik. Her can kaybı haberinde, özellikle sağlık çalışanlarının birbiri ardına Covid19'a yenik düştüklerini öğrendiğimizde, işin ciddiyetini anlarken, pandemi kurallarına uymanın da ne denli hayati olduğu gerçeğiyle bir kez daha yüzleştik. Bunalsak dahi, "sıkıldık" demek gibi bir lüksümüz ve sorumsuzluğumuz olmamalıydı. Bunları yaşayarak gördük, öğrendik!. Şimdi bir umutla sarılırken yeni yıla, dünden bu güne hemen ne değişebilir ki!. Ancak biz değişirsek, değişecek! bunu bilirsek ne alâ!
2021'e geldik ve 2. haftasını bile bitirdik. Su gibi geçiyor günler. Bu arada pek çoğunuz gibi ben de ne çok istemiştim; 'şöyle salına salına, köpük gibi kar taneleriyle yeni yıla girmeyi. Ama öyle olmadı, onun yerine göğümüzü aydınlatan,içimizi ısıtan pırıl pırıl bir güneş vardı. Sanki karanlık geçen eski yılın, üzerimizdeki ağırlığını atmak için, kendisine vazife edinmiş bir güneş; ' korkmayın, endişe etmeyin arkanızda ben varım!' dermiş gibi!. Yağsaydı kar, tam bir bonus olacaktı bizim için.