22 Aralık 2013 Pazar

BERGAMA " PERGAMON " ANTİK ÇAĞIN METROPOLÜ

Kuzey Ege gezimizde en son Ayvalık Şeytan Sofrasına çıkmıştık. Ardından güzel ege kıyılarında dolana büküle sahil şeridinden uzanarak İzmir-Çanakkale yolu üzerinden istikametimiz olan Bergama’ya doğru yol alıyoruz. Asya’nın en büyük bilgi abidesi ve Antik Çağın Roma Döneminin en önemli  metropolü olan PERGAMON’ a çağlar öncesine yolculuk var şimdi sırada.. 
Bereketli Bakırçay Ovası (Kaikos) üzerine kurulmuş olan ve Çandarlı Körfezi’ne bakan Bergama, konumu gereği son derece etkileyici bir görüntü ile karşılıyor bizi. Tarihi ve kültürel birikimi ile Bergama en çok görmek istediğimiz kentti. Çünkü üzerinde yaşadığımız bu topraklar tarihin en aydınlık dönemlerini yaşamıştı.
Burası çağlar boyunca bilginin, kültürün, sanatın, zekânın ve ilhamın başkenti olmuştu. Öyle ki benim; yaklaşık üç bin yıla uzanan geçmişinde birçok uygarlığa tanıklık eden ve bu tanıklığın izlerini ve başyapıtlarını günümüze taşıyan Bergama’yı görmem için sayısız nedenim vardı. 
* Bergama - Pergamon M.Ö. 241–133 yıllarında kendi adıyla anılan koca bir krallığa Pergamon Krallığı’na başkentlik yapmış, dünyanın en önemli merkezlerinden biridir. 
* İlk Asya Kütüphanesi (200.000 ciltlik) Mısır’da İskenderiye Kütüphanesi’nden sonra ikinci büyük Kütüphane burada kurulmuştur (üçüncüsü de Efes’te Selsus Kütüphanesi). 
* Parşömen ile ilk dünya modelinin insanlığa tanıtıldığı bir bilim merkezidir.Papirüsden kaynaklanan kâğıt sıkıntısı yüzünden burada (keçi derisinden) üretilen kâğıda; Pergamon’dan esinlenerek Parşömen denilmiştir… ( Parşömen hakkında bilgi bkz )
 * Krallığın merkezi olan Akropol’ü, 
* “Eczacılığın Babası” Hekim Galenos’un da kenti olan Bergama’da dönemin en büyük sağlık yurdu Asklepion ,  MÖ 4. yüzyıla uzanan geçmişiyle Sağlık Tanrısı Aslepieos’a adanarak yapılmış ve MS 5. yüzyıla kadar ünlü bir tedavi merkezi olarak etkinliğini sürdürmüştür.
* Beyazıt Dönemi’nin önemli yapıtlarından Ulu Camii… Bergama’nın hazinelerinden yalnızca birkaçıdır... dahası var! 
Bergama, dik ve yüksek bir tepenin Akropol (yukarı şehir) olarak mükemmel bir planlamayla düzenlenerek, mimari yapıların araziyle uyumlu bir halde kullanıldığı ender şehircilik örneklerindendir  Miletli Hippodamos’un işlevsel şehircilik anlayışına karşı, estetik kentleşme anlayışının en iyi uygulandığı yerdir…
*Helenistik Dönemin en dik tiyatrosu burada yapılmıştır… Bergama’nın ilkleri ve özellikleri saymakla bitmez.
Bergama, antik çağdan günümüze gelinceye kadar, Anadolu Uygarlıkları’nın tüm aşamalarına tanıklık etmiş; Yaklaşık 150 yıl süren Hellenistik Dönemde, Pergamon Krallığı’nın başkenti olmuş ve Roma Dönemi’nin ise en önemli metropolü, daha sonra sırası ile Bizans, Selçuklu, Beylikler; Karasioğulları ve Osmanlı Dönemi’nden günümüze kadar süzülüp gelen, uzunca bir tarihsel sürece ev sahipliği yapmış çok önemli bir yerleşim merkezidir. 
Yunan ve Mısır tanrılarına adanmış sayısız tapınak ve insan aklının ve emeğinin olağanüstü bir yaratıcılıkla birleştiği;  Zeus Sunağı’nın ve İncil’de adı geçen Anadolu’nun ilk yedi kilisesinden birine ‘Bazilika’ ya sahip olmuştur 
Bu zenginlikler, Bergama’nın, tarihin en aydınlık kenti olduğunun bir göstergesidir ve ziyaret edilmeyi fazlası ile hak eden bir kentimizdir! Diyebiliriz ki, Bergama öyle herhangi bir antik kent değildir!. 
Karşımıza çıkan her sütunda, her yapıda taşların üzerindeki yazılı kaynaklarda ve yürüdüğümüz yollarda aydınlığın izlerini sürdük gururla, heyecanla ve aynı zamanda büyük bir şaşkınlık, üzüntü ve öfke ile!!!  koskoca Zeus Sunağı’nın nasıl taşınıp/ta bir başka ülkenin müzesinde konumlanmış olmasına duyduğumuz tarifsiz duygularla dolup taştık!.. insanın dili varmıyor gördüklerine ama gerçek işte!.  
Oysa gün ışığına çıkmayı ve şifrelerinin çözülmesini bekleyen asıl hazine şu toprağın, dağların, taşların altında yatmakta ve asıl tarihi keşif de, işte o ayrıntılarda saklıdır. Şimdi biz tarihin labirentlerinde keşfe giden yolları aralarken, heyecanımıza sizi de ortak etmeğe davet edeceğiz.

'Bastığımız yerleri toprak diyerek geçme'den önce! biraz tanıyabilmek adına... burada küçük bir parantez açarak, Pergamon'un kronolojik olarak tarihi sürecine dair kısa bilgiler vermek istiyorum.
*****
Aşağıdaki başlıklar kronolojik olarak kısaca Pergamon'un tarihi süreçleridir..
Tarihe ilgi duyanların dikkatine sunulur.) 
 


PERGAMON
s
ırası ile ;

*









Lidya,  (görsel:buradan)




*







 Frigya, 
   





 * Selevkos Krallığı,                  * Bergama (Pergamon) Krallık devri,












Pergamon Kralları
Filetairos (M.Ö. 281-263) - I. Eumenes (M.Ö. 263-241)
 
I. Attalos (M.Ö. 241-197) - II. Eumenes (M.Ö. 197-159)
II.Attalos (M.Ö. 159-138) - III. Attalos  (M.Ö. 138-133)
* Roma ve Bizans dönemlerini görmüş. 1302 yılında Bizans egemenliği ortadan kalkmaya başlamış, * 1302 sonrasında Menteş Beyin damadı Sasa Bey bölgeyi ele geçirmiş ve giderek şehirde Karesioğulları Beyliği idareyi ele almış, (Bkz. tık tık) 
* 1347 yılından hemen sonra ise Bergama, Osmanlılar tarafından alınmış. 19 Haziran 1919 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiş.. 14 Eylül 1922 tarihinde de kuruluşa ulaşmıştır  diyebiliriz.
*****Şimdi bu kısa 'kronolojik gezintiden' girizgahtan sonra  geliyoruz günümüze! Kaldığım yerden anlatmaya devam ediyorum.. 
Nihayet, görmeyi çok istediğimiz Bergama’dayız.)
Kahverengi tabelaları takip ederek Akropol'e doğru Bergama kentinde yol alırken, tarihî Mevlana Hacı Hekim Hamamı'nın önünden geçiyoruz.  Meydanda ilerlerken, dört yol ağzında karşımıza, Hipokrat'tan sonra tıp bilimine en büyük katkıyı sağlayan Lokman Hekim Galenos' un heykeli çıkıyor. Başı ile bizlere 'hoşgeldiniz' derken, bizde kendisini saygıyla selamlıyoruz! 
Kentin aşağısındaki düzlük alanda Asklepeion ve Pergamon Akropolünün eteklerinde  Kızıl Avlu adı ile de bilinen Mısırlı Tanrılar onuruna inşa edilmiş olan kutsal bir alan bulunuyor.


Akropol’e çıkmadan önce yolumuz Kızıl Avlu’nun önünden geçiyor. Restorasyonda olduğu için ziyaret edemesek te dışarıdan görebildiğimiz kadarı ile Kızıl Avlu’nun karşıdan fotoğraflarını çekiyoruz.
Pergamon'un en büyük antik yapısı olan Kızıl Avlu, "Mısır Tanrıları Tapınağı" olarak da biliniyor.  Ateş tuğlalarından yapıldığı için ve kızıl renginden dolayı da tapınak 'Kızıl Avlu' olarak anılmış. Tapınağın M.S. 2. yüzyılda muhtemelen İmparator Hadrian döneminde inşa edildiği ve Mısır yeraltı tanrısı Serapis ve ona bağlantılı olan İsis ile Harporakes'e ithaf edilen yapı, daha sonra Havari Yuhanna'ya adanmış ve Vahiyin 7 kilisesinden biri olmuştur. 
Alman Arkeoloji Enstitüsü yaptığı kazılarda bulunan, Mısır Tanrıçası Sekhmet’’in 8 metre yüksekliğindeki heykeli Bergama’da oldukça ses getirecekmiş. Çıkartılan parçalarla 6 metrelik kısmı ayağa kaldırılmış olan heykel, çok kısa süre sonra Kızıl Avlu’da sergilenecekmiş.






Kızıl Avlu Bazilika'sının tam karşısında antik el dokuması bu harika kilimler sergilenmiş, alıcılarını bekliyor.



Öyle bir konuma inşa edilmiş ki kent! Antik çağın metropolü olan Pergamon’u ziyaret ettiğinizde siz de göreceksiniz!  Kent tarihinin her bir evresinden kutsal alanlar görülebiliyor. 
Hafifçe yukarıya doğru başımızı kaldırınca, karşı tepede olanca, heybetiyle Pergamon Akropol’ü görülüyor.  Bulunduğumuz yerden, Yukarı Şehir yani Akropolis’i, büyük sunağın temellerini, kent tanrıçası, Athena’nın kutsal alanını ve Traian Tapınağı’nı uzak mesafeden dahi görebiliyoruz. Buradan heybetle bakıyor bize. Şimdiden heyecanlanıyoruz doğrusu. Önce Akropol’e çıkacağız. Nasıl çıkmalı derken! yeni hizmete açılmış olan Akropolis teleferik imdadımıza yetişiyor o anda, üstelik daha da cazip geliyor gözümüze… öyle ya, böylece tepeden kuşbakışı bakacağız tüm kente.)


  teleferikle usul usul yükselirken Bergama ayaklarımızın altına seriliyor...
Ve biraz da yaya olarak hafif bir tırmanışa geçiyoruz..


Vee.... Bergama Kalesi'ne ayak basıyoruz, artık Akropol'deyiz.
Bergama Kestel Barajının Akropol'den görüntüsü
Akropolün bulunduğu tepenin iki yanından akan, Bakırçay Irmağına (Kaikos) dökülen (Selinos) ve Kestel (Keitos) Çaylarının verimliliğini arttırdığı topraklar Antik Çağın gözde kentlerinden biri olmasını sağlamış. Bergama Çayı’nın (Selinos) ikiye ayırdığı kent, doğal kaynaklar ile, çayların çevresindeki düzlükler de günümüzde Musalla Mezarlığı denilen yere kadar uzanmış. Akropolün 392.3 m. yüksekliğindeki dik yamaçları kentin denizden uzak oluşundan dolayı göçlerden etkilenmemiş. Bununla birlikte Pitane (Çandarlı) ve Dikili Körfezi’ne yakın oluşu, batıda Kaiko Vadisi’ni izleyen yolun Akhisar’a (Thyateria) ulaşmasıyla da Kral Yolu ile bağlantısı sağlanmış ve bu da kenti çağlar boyunca hep önemli kılmıştır.
Pergamon Antik Kenti Akropol Alanı
Akropol ve çevresinde yapılan araştırmalarda bulunan kalıntılar, keramikler ve aletler yöredeki yerleşmenin Neolitik Çağda başladığını gösteriyormuş. Akropolün eteklerindeki toprak dolgular arasında bu döneme tarihlenen taş bıçaklar, üvedik tepede nefrit taşından bir balta bulunmuş. M.Ö.4000’e tarihlenen bu eserleri Bronz Çağa ait vazolarla keramikler izlemiş. Arkaik dönemde küçük bir yerleşim olan ancak bu dönem kalıntılarının çok az olduğu, Pergamon’dan buluntular akropolde M.Ö. 7.-6. yüzyıllara tarihlenmekte imiş.


YUKARI AKROPOL:

Yukarı şehir daha çok kral aileleri ile ileri gelenlerin, 
aydınların, komutanların ikamet ettiği bir merkezdir. 
 
TRAİAN TAPINAĞI - TRAIN TEMPLE
İmparator Traian'a (98-117) yapılmış olan bu mabet,
Bergama Akropolün'ün en yukarıdaki terasında bulunuyor.
Roma Devrine ait olan mabet, 1879 -80 ve 1885 yıllarında
yapılan kazılarda bulunmuş.

(Mutlaka fazlası çıkarılmıştır... ama velakin elimizde ancak bu kadar kalmış! )

Traian Tapınağı'nda Medusa başları...nakış gibi işlenmiş
Traian Tapınağı detayları...


*****


*****

*****


Zırhlı Heykel torsos’un orjinali
Bergama Müzesi'nde sergilenmekte...



Bizans Surları kalıntıları

 ATHENA KUTSAL ALANI
Tiyatro terasının üstünde yer alıyor. Günümüzde sadece temelleri kalan Bergama'nın en eski tapınağıdır. Tapınak Zeus ve Kent tanrıçası Athena'ya adanmıştır. 
Athena Tapınağı, yukarı kentin en eski tapınağıdır. Pergamon'un kent surları en geniş dönemine II. Eumenes Devri'nin en önemli yapıları arasında Galatların mağlup edilmesi anısına inşa edilen Zeus Sunağı, Athena Tapınağı'nın anıtsal kapı ve onu çevreleyen stoaları; 200.000 kitap rulosunun muhafaza edildiği ünlü kütüphane, büyük saray ve kent surları yer alır.
ANTİK ÇAĞIN EN BÜYÜK TİYATROSU
Hellenistlik dönemde dik eğimli bir araziye göre yapılan bu tiyatro (yaklaşık 70 derece) 15.000 seyirci kapasitesine sahip olup, Antik çağın en dik tiyatrolarından biridir.
1. Eumenes Krallığı döneminde yapılmıştır.
Helenistik dönem mimarisini yansıtan bir yapıdır.
 Dionysos Tapınağı 
Tiyatro terasının kuzey ucuna M.Ö.III.yüzyılda yapılan Dionysos Tapınağı Roma İmparatoru Carcalla (M.S.211-217) tarafından yeniden elden geçirilmiş. İlk yapılışında andezit taşından olan tapınak Roma döneminde bütünüyle mermerle kaplanmış, ayrıca yirmi beş basamakla çıkılan İon üslubunda bir de prostylos yapıya eklenmiş. Günümüzde sunağı ile birlikte çok iyi korunarak gelebilen Dionysos Tapınağı yüksek bir podyum üzerinde, İon üslubunda bir Prostylosdur. Buradaki kazılarda bulunan Astlepios başı Berlin Pergamon Müzesi’ndedir.
HEROON: Pergamon Kralları 1. Attalos ve II. Eumenes'in kültü olduğu da bilinmektedir. Roma dönemin'nde duvarları mermer kaplanmıştır. 
KÜTÜPHANE: II. Eumenes tarafından kuzey galerinin doğusuna Helenistik Dönemde yaptırılır. Pergamon M.Ö. 133'de Roma Egemenliğine geçtiğinde Antonius tarafından, Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya armağan edilen Bergama Kütüphanesi'nde çok az rulo kalmış, bunlar M.S. 700'e kadar korunabilmişlerse de daha sonra kalanlarda yok edilmiştir.
SU YOLLARI: Helenistik su yolları M.Ö. II - III yüzyılda yapılmış. Madra Dağı'ndan Yukarı Kent'in karşısındaki depoya gelen su burada tunç borularla kente dağıtılmaktaydı. Depoların kuzeyinden görülen ve M.S. II. yüzyılda yapılan su kemerlerinden üç katlı olanı, 540 m uzunluğu ve 35 m yüksekliği ile Roma Su kemerlerinin en büyüğü oluyormuş. Akropol'deki şehir planı içinde ayrıca saraylar, arsenallar( depolar), demeter- hera kutsal alanları da  mevcut.  
Ve işte bu çevrili boş alanda da ZEUS SUNAĞI varmış!.  
Yalnızca temel kalıntıları bulunan sunağın orijinal hali  günümüzde, Berlin Pergamon Müzesi'nde sergilenmektedir.  Alman Mühendis Carl Humann, Akropol’deki bu koca sunağı 10 yıl boyunca parça, parça  Çandar’lı İskelesinden Berlin’e taşımış durmuş. Sadece sunak mı! yüzlerce eseri de beraberinde kaçırmış. Daha sonra parçaları birleştirip Zeus Sunağını ayağa kaldırarak ziyaretçilere açmışlar.
Zeus Sunağı; Bergama kralı II. Eumenos (MÖ 197-159) döneminde prestij ve tapınma amaçlı mermerden inşa edilmiş. Bu muhteşem sunak, sanat değeri emsalsiz heykel duvar kaplamalarıyla antik çağdan kalan anıtsal mimari yapılar arasında çok önemli bir yere sahip imiş. Bu sunak aslında bir zafer anıtı olup, Bergama krallarının Galatlara karşı MÖ 165-156 yılları arasında kazandıkları zaferleri ölümsüzleştirmek için yapılmış ve Baş tanrı Zeus ile onun savaş ve akıl tanrıçası sevgili kızı Athena’ya adanmış. Her yıl milyonlarca turist bu sunağı müzede ziyaret ediyor!
Görsel: buradan
Bir an gözlerimi kapatıp eksik olan heykelleri, abideleri, sütunlarıyla Zeus Sunağını da kendi ait olduğu yere oturtup hayalimde canlandırdım Pergamon’u!  Çağın ünlü filozofları, alimleri, mucitleri, kralları, kraliçeleri, ekonomistleri, sanatçıları törenle resmi geçitten geçtiler birer birer… Bu görkemli kentin büyüsü içinde çağlar öncesine yolculuk heyecan vericiydi!. 

Antik dönemin gerek şehircilik gerek ise insan faktörü açısından gelişmiş oldukça birikimli kültür şehri ‘Pergamon’ tüm ihtişamı ile karşımdaydı. Her eser, her taş ait olduğu yerde çok daha anlamlı!. Boşuna dememişler ‘her taş yerinde ağırdır!’ diye…  ağırlığı kadar da değeri hak eder elbette!.. Ama gel gör ki;  kıymet bilen de insan, tahrip edip, yakıp-yıkan, talan eden, çalan-çırpan, satan da insan!. Şu koca Zeus …. kanatlanıp uçmadı ya!. Taşınamayacak kadar ağır koca koca sütunlar nasıl kaçırılabilir sınırlarımızdan dışarı!. birileri görmeden, duymadan… öğreniyoruz ki burası (bir şekilde kitabına uydurulmuş!) ve Padişah onayı ile Berlin Müzesine gitmiş!.. nasıl mı gitmiş!..
Pergamonaltar’ın - Zeus Sunağı'nın Berlin yolculuğunun kısa öyküsü:

1864-1865 yılları arası Aydın yöresinde çalışan Alman yol mühendisi ve arkeolog Carl Humann 1865 kışında Bergama Akropolisini gezerken, tesadüfen bir kaç friz parçası bulur ve birkaç deneme kazısı yapar. Bu kazılarda bir çok antik fragmanlara rastlar ve ayrıca kent planlamasına ilişkin bilgiler de elde eder. 
Karl Humann 1878- 1886 yılları arası Berlin Müzesi’nin desteği ile kazılara devam ederek, ünlü Zeus Sunağı’nın kalıntılarını ve kabartmalarını ortaya çıkarır.  bkz 
Karl Humann daha sonra bu sunağı II. Abdülhamid tarafından verilen izin ile parçalar halinde Berlin Müzesi’ne taşır. 1930 da Berlin Müzelerinin 100. yıldönümünde sunağın batı tarafı orijinal büyüklüğünde yeniden inşa edilmiş olarak Yeni Pergamon Müzesi birçok büyük salonla birlikte açılır. ( Kaynak - Berlin - Pergamon Müzesi Kılavuzu, Ana Britannica ) Pergamon Müzesi bkz.
O dönemde bilhassa Ege kıyılarına yakın yerlerde eski eser yağmacılığı o kadar ayyuka çıkmıştır ki, bunlardan rahatsız olan duyarlı yurttaşın birisi padişaha şikâyet dilekçesi gönderir: “Memleketimizde bulunan asarı attikalarımız (eski eserlerimiz) talan edilmektedir, yağmalanmaktadır…”. Padişah, buna cevaben bir ferman yayınlar: “Tebaamdaki kullarıma fermanımdır! Memlekette taş çoktur. Endişeye mahal yoktur. Asarı attikalarımızdan taş götürmek isteyen ecnebilere (yabancılara) yardımcı oluna…”. (*)
Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında, tarihi eserlerimiz çeşitli ülkelerden gelen “araştırmacılar!” tarafından hem kazılmış hem de pek çoğu maalesef yağmalanmıştır! İrili ufaklı binlerce tarihi eserin yanı sıra Bergama Zeus Sunağı gibi dev yapılar da, ne yazık ki bazı Osmanlı padişahlarının desteği ile yurtdışına çıkarılmış. Bugün de durum iç açıcı değildir!
Dün olduğu gibi bugün de, tarihi eser bilincinin  yerleştirilmediği bir ülkede bu tür tarihi eser kaçakçılığını önlemek mümkün değildir. Bu bilincin oluşması için öncelikle; vatansever olmak, temiz bir siyaset gütmek, öz tarihini, kültürünü sevmek, sahiplenmek gerek!. Alınacak radikal tedbirler ve güncellenen yasalarla, caydırıcılık etkisi arttırılmalı ve  her tarihi eser ait olduğu topraklarda gereken önemin verileceği bir anlayış ve donanımla itina ile korunmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır. 
Böylesine görkemli bir mirasın sahibi olduğumuz ve onur duymamız gereken bu zengin topraklarda bizlere de görev düşmektedir.  Tarihimize sahip çıkmamız, eserlerimizi korumamız ve onları ait oldukları yerde görmemiz hepimizin birey ve vatandaş olarak hakkı ve sorumluluğudur.
2014 Yılı UNESCO  DÜNYA MİRAS LİSTESİNE girmeyi hak eden PERGAMON Kenti, yerine konacak olan Zeus Sunağı  ile hak ettiği gerçek değeri bulacaktır. 
Son zamanlarda kaçırılan eserlerimiz birer birer ülkemize iade edilmekte!. Hiç aklım almıyor ama yine de umut işte!. Kimbilir belki  bir gün, Zeus Sunağı da   ait olduğu yerde olur ? belli mi olur!.. bakarsınız, biz de bir gün, 'hayaldi gerçek oldu diyebiliriz!'
Esin Bozdemir 
Bergama Gezimiz devam ediyor
Fotoğraflar: izler ve yansımalar Yardımcı Kaynaklar: Aktüel Arkeoloji Dergisi, 2011-12-13 - Berlin - Pergamon Müzesi Kılavuzu, Ana Britannica Bergama -İzmir  Kültür Turizm Kitapçığı (*), Zeus Sunağı,  Kaçırılan Zeus Sunağına dair haberler:"Mausoleum’u istiyoruz", "Avrupa Müzeleri Telaşta", "Mouseleum'u istiyoruz", "Zeus Sunağı Bergama'nındır"

17 yorum:

  1. Harika izler, harika yansımalar!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Teşekkür ederim Ali Bey,

      Güzel yurdumuzda keşfedilmeyi bekleyen
      o kadar çok izler var ki!.

      Sil
  2. Çok sevdiğim antik kentlerden biridir,son yıllarda değeri biliniyordu " Dünya Miras listesine alındığında belki yeniden ilgi görür...Koca Zeus sunağını geri getirileceğine pek inanmıyorum ,keşke getirilse...Esin'ciğim anılarımı tazeledim yine güzel fotograflarınla teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Arzu Sarıyer,
      BERGAMA "Dünya Miras Listesine" girmeyi fazlası ile hak ediyor! Akropol'deki Zeus Sunağı yangından mal kaçırır gibi kaçırıldığı için..Akropol'ün (eski kentin) girişindeki 'gezilecekler tabelasında' belirtilmemiş. Merak edip tepelerden aşağıya doğru inince ancak görebiliyorsunuz olmayan Zeus Sunağı'nın yerini. Konuyu fazlaca gün yüzüne çıkarmıyorlar sanırım!.

      İnt. Medyasında Şöyle bir haber vardı.."Bergama Krallığına ev sahipliği yapan ve tarihsel dokusuyla UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Aday Listesi'ne kabul edilen İzmir'in Bergama ilçesi, kalıcı miras listesine girmek için kolları sıvadı."
      (...) devamında bir yerde şunlar yazılıydı.

      Bergama'nın yurt dışında bir marka olduğunu ve kentten yıllarca önce taşınan eserlerin sergilendiği Almanya'daki Bergama Müzesi'ni milyonlarca insanın ziyaret ettiğini dile getiren Gönenç, ''Bergama Müzesi'ni sadece bu yıl bin 800 bin ziyaretçi gezecek. Bergama'ya gelen ziyaretçi sayısı ise 400-420 bin kişidir. Bergama'dan götürülen Zeus Sunağı'nı da tamamen ilçe tarihinden kopuk bir eser olarak görüyor ve sergiliyorlar. Onun arkasındaki kenti, tarihi, yurt dışında bilmiyorlar'' ( http://www.yapi.com.tr/Haberler/bergama-dunya-mirasi-olma-yolunda-alan-yonetiminde-oncelikler-bir-araya-getirilmelidir_88758.html )

      Bizim rantiyeciler AVM leri, Residence' ları dike dursunlar. Bak başkaları bizden alıp götürdükleri (2 pula ç/aldıkları) üzerinden nasıl gelir elde ediyorlar. Bu konu da başlı başına protestoluk ! Neyse önceliğimiz girsin bakalım Dünya Miras Listesi'ne sonra gereği yapılır! aydınlığa kavuşur belki o zaman.. O gün gelinceye değin bizler kendi topraklarımızdaki bu köklü tarihe sahip çıkalım, koruyalım hiç değilse...Gerçekleri de ortaya koyalım. Bilgilerimizi paylaşalım. Eğer ki gerçek vatansever, güçlü ve bilinçli ellerde yönetilirse ülkemiz! Gidenlerin, kaçırılanların hepsi geri alınır o zaman!. Bu toprakların altında daha çookk keşfedilmeyi bekleyen eserlerimiz var!. Sizin anılarınız benimde yaram deşildi yine:)

      Ben teşekkür ederim Arzu Öğretmenim.
      Sevgiler..

      Sil
  3. Esmir abla dost;
    Yüreğiniz gibi yansıdı Bergama diyarı bizlere, iyi ki varsınız.
    Sağlıcakla kalınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @f. ferdi durusulu;
      Asıl güneşinoğludur sayfama yansıyan.)
      Sen de sağol..

      Sil
  4. Yaklaşık 30 seneden fazla bir zamandır tekrar gidemediğim Bergama'nın tanıtımı çok güzel. Resimleriniz fevkalade. Tarih çalışmanızı da ayrıca kutlarım.(Yazının bir yerinde vardı da kaçırdım mı bilmiyorum ama benden küçük bir not: Bergama krallığı tarihte miras (vasiyet diyelim) yolu ile bir başka devlete bırakılmış ilginç bir devletti)
    Her şey çok güzel elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Yazıda iki ayrı yerde Bergama'nın 'Pergamon Krallığı''nın tarih sürecinde hangi dönemlere; Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ev sahipliği yapmış olduğunu ve ayrıca kronolojik olarak da Pergamon Krallık devrindeki kralları da belirterek resimleriyle alt alta yazmıştım.

      Sizin bahsettiğiniz, Pergamon Krallık Döneminde/n (II-III. Attalos) Roma hakimiyetine geçiş sürecinin nasıl geliştiğine yönelik detay bilgi olmalı! Daha sonra Bizans ardından Karesioğulları Beyliği ve Osmanlı Dönemine ve günümüze geliyor..

      BERGAMA;Tarihi Milattan önceye dayanan öylesine derin bir geçmişe sahip ki, tam medeniyetler beşiği!. 2500 Yıllık Krallık Dönemi yaşamış. Araştırmalarım sırasında sayfalarca doküman taradım! Genel de okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuz için, mümkün olduğunca özet içinde özet vermeye çalıştım. Bu vesile ile bu detay bilgiyi de verelim o zaman.)

      " MÖ 129 yılında, Bergama (Pergamon) kralı Attalos, tüm bölgeyi, bir Asya eyaleti olarak Roma İmparatorluğu’na katmaları için krallığını Romalılara miras bırakmış, onlar da bu vasiyetin şartlarından faydalanmışlar.

      III. Antiochus ordusu MÖ 190 yılında yapılan Magnesia savaşında Romalılarca yenilince Asya'yı Romalılara terk etmek durumunda kalır. MÖ 188 tarihli Apamea antlaşması ile Asya topraklarının tümünde kontrolü ele geçiren Romalılar bölgenin idaresini Pergamum'da bulunan bir vekil kralın yönetimine bırakır.
      Adı konmuş bir varisi olmayan ve Roma'nın yakın müttefiklerinden biri olan Bergama kralı III. Attalos krallığını Roma'ya bıraktığını vasiyet eder. Attalos’un MÖ 133 yılında çekilmesiyle bölge Manius Aquillius tarafından yeni bir Roma eyaleti olarak organize edilir. Attalid Krallığı'nın Roma'ya miras olarak bırakılması bu krallığa komşu topraklarda ciddi karşıklıklara neden olur.. Pontus krallığının VI. Mithridates'in yönetiminde bir güç olarak ortaya çıkması bu döneme rastlar. ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Asya_(Roma_eyaleti) )

      Değerli yorumunuz ve notunuz için teşekkür ederim.
      Saygılar, esenlikler dilerim..

      Sil
  5. Doyulmayacak yerlerden;doymadım ve yine özlediğimi biliyorum. Fotoğraflara bayıldım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Guven,
      Kibela Ana'nın dokunduğu bereketli topraklarımıza
      doymak ne mümkün! Bize de bir gün yeterli gelmedi Guven.
      Yeniden gidilecekler arasına aldık. Ama öncesinde görmediğimiz diğer yerler var sırada..
      Teşekkürler..

      Sil
    2. Hayran hayran fotoğraflara bakarak bilgilenirken aklımdan silinmiş olan Carl Human hırsızı birdenbire devreye girdi, bütün moralim altüst oldu yine.
      Ah Esinciğim, Zeus Sunağı diye bizde kalan enkaza bak, bir de asıl sunağa bak, nerede :(
      Halen herhangi bir girişimle geri getirilmesi mümkün değil. Onun yeri Almanya değil, bunu nasıl kabul etmiyorlar!!! hiç mi zorlayan yok bu konuyu, hiç mi yasa teklifi falan hazırlayan yok...
      Kendileri çalarken zor geldi galiba uğraşmak...

      Çok güzel, çok kaliteli bir tanıtım hazırlamışsın yine her zamanki gibi...
      Tiyatronun toprak kaymaları vb nedenlerle dik bir uçurum haline gelmesi son derece ilginç bu arada...

      Ellerine, emeğine sağlık sevgili Esinciğim...
      Sevgiler...

      Sil
    3. @Zeugma,

      Pergamon Post.unu hazırlarken tarihin labirentlerinde gezinerek, daha detaylı araştırma fırsatım oldu. Zeus Sunağı hakkında bahse konu olan dönemde ( Gerek yurt içi politikaları gerek ise kazı yaparken bir yandan da kılıfına uydurup koskoca sunağın parti parti kaçırılması karşısında!...) her iki yönden edindiğim bilgiler beni şaşkına çevirdi. Bir yanda gericilik , bağnazlık, hainlik, diğer yanda fırsatçılık, kurnazlık, hırsızlık!.. Sakal- bıyık mevzusu! Evet yeniden düzenleme yapılabilir pekâlâ, yasa teklifi vs.!

      Her yıl milyonlarca turist hatırı sayılır bir bedel ödeyerek çok iyi korunmuş olan Almanya'daki müzeyi ziyaret ediyor ve Zeus Sunağı'nı görüyorlar. Oysa bizim tarihi mirasımız olan Zeus Sunağı asıl ait olduğu topraklarda sergilendiğinde çok daha anlamlıdır. Fakat yine de müzeyi ziyaret eden turistleri bu muhteşem görsellik ikna edebilmiş değil ki, bir de Zeus Sunağı'nın asıl ait olduğu toprakları Bergama'yı görmek için ülkemize geliyorlar.

      Şimdi öncelikli temennimiz 2014' de Bergama'nın Unesco Dünya Miras Listesi'ne girebilmesidir.

      -Ancak yanıtlayabilme fırsatı bulabildiğim- değerli yorumun için teşekkür ederim Zeugmacığım..

      Güzel bir hafta dilerim.
      Sevgilerimle..


      Yorumuna geciken yanıtım için

      Sil
  6. Elinize saglik bu sayfa Facebook BERGAMALILAR sayfasinda paylasildi ve cok ilgi gordu...
    https://www.facebook.com/pages/BERGAMALILAR/120323798809

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @onderaltuğ,

      Sayfa paylaşımınız ve gösterilen ilgi adına çok teşekkür ederim.
      Facebook sayfanızı en kısa zamanda ziyaret edeceğim.
      Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

      Sil
  7. Bu topraklara ait bu onemli eseri kaciran hirsiza bir de mezar yapmisiz "kesfedilmesine hizmet ettigi" Bergama da Zeus Altari nin onune Almanlarin 1954 deki " ricasi " uzerine .Pergamon Muzesi ne gomselerdi kahramanlarini. Bu konuda Aktuel Arkeoloji nin Mosyo Humann adli yazisini okuyup da caresizce sinirlenmemek elde degil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :( Ne yazık ki tarihi eşeledikçe, duygular da alabora oluyor!. Dünden bugüne değişen bir şey yok!.

      Sil
  8. “Tarih; kralların, generallerin çiftliği değil, milletlerin tarlasıdır. Her millet geçmişte bu tarlaya ne ekmişse, gelecekte onu biçer.” Voltaire"


    YanıtlaSil