17 Ağustos 2023 Perşembe

Nefis gün batımlarıyla Misakça Sahili ve Ayçin Usta'nın meşhur 'Sütlü Levrek'i


Güzel günler ışık hızıyla geçiyor. 

Ana ocağımda nasıl da çabuk geçti günlerim hiç anlamadım! 

“Gönül ne kahve ister ne kahvehane / Gönül muhabbet ister kahve bahane” demiş ya hani atalarımız, işte bu sözün hakkını veren can komşuları var annemin.  ❤️🧿❤️ 

Bir kahve içimlik kadar da olsa, sık sık bir araya geliyor, birbirlerinin hallerini hatırlarını sorup,  gönüllerini hoş ediyorlar. Bunda frekansların uyumu da önemli tabi ki. 

Yaşadığım koca şehir İstanbul'u düşününce... ne mümkün böyle komşuluk ilişkileri bulabilmek! Aynı site içinde olup da, değil birbirine hal-hatır sormak, birbirine selam dahi veren insanları göremezsiniz.  Yine de parmakla sayabileceğim kadar az da olsa 3-5  site sakini, merhabalarıma karşılık verir. Mahallemizin bakkalıyla, site görevlisiyle ayak-üstü de olsa konuşur, hal hatır sorarız birbirimize. Bir de mega kentlerdeki kaotik yaşam ile küçük kentleri karşılaştırmamak gerekiyor. Küçük yerlerde hayat da daha sakin akıyor.  

Sabah bilgisayarımı açmış, burcu burcu dumanı üzerinde tüten kahvemi yanıma alıp, sevdiğim dostların bloglarında gezinirken, bir an, kısa süre önce ana ocağımda geçirdiğim günleri düşündüm.

"Bir kahve alıp yürüsem uzaklara, ne yol bitse ne de kahvem." * dedim...

Bir önceki postumda Bandırma'da geçirdiğim günlerin kısaca özetini geçmiş ve yeni keşfettiğimiz mekanlardan biri olan 'Bahçe Apostol' * dan bahsetmiştim. 

Günlerimiz çoğunlukla teknik ekipleri beklemekle ve kavurucu sıcaklıklarla boğuşmakla geçse de akşamları kendimize keyif durakları vererek halet-i ruhiyelerimizi yumuşatmak da bünyelerimize iyi gelmişti. 

Kapıdağ, dantel gibi koylarıyla muhteşem bir yarımada ve konumuyla da aynı gün içinde güneşin, hem denizden doğuşunu, hem de batışını görebileceğiniz dünyadaki sayılı yerlerden biri aynı zamanda. 

Güneşin davetkar siluetini görmek, dağların arasından ayrı, kıyı şeridinden ayrı bir şölendir. Sırf nefis gün batımlarını izlemek için Erdek kıyılarına gittiğimiz çok olmuştur.

Farklı nereye gidebiliriz? arayışımız bizi bu defa Misakça Köyü'ne götürdü.

Misakça, Erdek Körfezi içinde ve deniz kıyısında küçük ve sevimli bir balıkçı köyü. Bandırma'nın bir mahallesi olarak görülse de, Bandırma ve Misakça arası yaklaşık 29 km mesafede, yön olarak da Kara Biga istikametinde. 

Yıllar önce, bir yaz sonu gitmiştik Misakça'ya. Ancak gittiğimiz gün hava müthiş soğuktu, kıyıya vuran dalgalar adam boyu yüksekliğindeydi... O günü anımsıyorum! Fırtınadan dolayı hiç rahat dolaşamamıştık Misakça'da. Biraz sahilde tur atmış, kıyıda bulduğumuz bir çay evine girip, ocak başında içtiğimiz çaylarla ısınmaya çalışmıştık. 

Bu defa sıcacık bir yaz gününde, gün batımına doğru vardığımız Misakça, bizi pastoral renkleriyle karşıladı. Otoyoldan, deniz kıyısına doğru rampadan aşağıya inerken....  Misakça Köyü, güneşin kızıllığı içinde ve kuş seslerinin ahengiyle yüzümüzde güller açtırdı.

Kısa süre sonra, asıl hedefimiz olan yere; kardeşimin internet üzerinden yaptığı araştırmalarıyla, methini duyduğumuz, hatta ünü şehir sınırlarını aşan, meşhur 'Sütlü Balık'ın adresi Karides Restorana ulaştık.

***

Burası bir aile işletmesi. Ayçin Usta, eşi ve oğlu Volkan bey, Karides Restorant'ta hep birlikte çalışıyorlar. Asma çardağın altından restorana girerken, 'Alfons' cinsi kara üzüm salkımlarını görüyoruz. Restoranın doğal bir dekorasyonu olmuş üzüm salkımları.  Ayçin Usta, sıcak bir misafirperverlikle karşılıyor bizi. Önce bahçedeki masalardan birine oturuyor, ancak sivri sineklerin istilasına uğrayınca bu defa içeride sinekliği olan, açık cam kenarındaki masalardan birine geçiyoruz. 

Ortam sakin, bizim dışımızda birkaç masa var sadece. Hareketlerinden buranın müdavimleri olduğu belli olan birkaç grup, kendi aralarında seslerini fazla yükseltmeden, sanat müziğinden aşina olduğumuz şarkıları mırıldanıyorlar. 

Ayçin Usta siparişlerimizi almak üzere masamıza geliyor ve 3 kişi için büyükçe levreğin yeterli olacağını söylüyor. Levrek tabağı, deniz börülcesi ve kalamar tabağı  ile yanında çoban salata ve seçtiğimiz soğuk içeceklerde karar kılıyoruz. 

Siparişlerimizin gelmesini beklerken, masamıza batmak üzere olan akşam güneşinin kızıllığı vuruyor. Gözlerimizse restoranın mütevazi ortamında. Karides Restoran öyle lüks bir mekân değil ama temiz ve sade dekorasyonuyla, işinin ehli ustaların işletmeciliğinde kendinizi, sanki ev ortamının ferahlığındaymışçasına rahat hissedeceğiniz bir mekân.  

Duvarlar, Bandırma'nın eski halini gösteren siyah-beyaz fotoğraflarla nostalji rüzgârları yaşatıyor bize. Tabii bu rüzgâra asıl kapılan annem oluyor. "Gençliğimde böyleydi bizim çay bahçelerimiz!" diyor. 'Böyleydi' derken... Ulu çınar ağaçlarının gölgesinde ve denize sıfır olan çay bahçelerinden söz ediyor.  

Günümüzde çay bahçelerinin hemen hepsi daha içeride kalıyor. Yeni düzenlemeyle betonla doldurulan alanda o güzelim çınar ağaçlarının pek çoğu sökülüp atılmış. İyi ki bir-iki çınar ağacına dokunulmamış. Sonradan yapılan 'Aşk Köprüsü' ile birkaç heykel ve her yerde görmeye alıştığımız 'love Bandırma' yazılarıyla bezeli Bandırmamız, dün olduğu gibi bugün de romantik sahil şehri ünvanını ivedilikle korumaya devam ediyor yine de :)  Balıkesir Belediyesi'nin iştirakleriyle şimdilerde Aşk Köprümüz bordo-beyaz renklere boyanıyormuş...  Eski ve yeni Bandırma muhabbetinden sonra...parantezi burada kapatıp geliyoruz asıl mevzumuza :))

Çünkü iştahımızı tavan yaptıran kokular, burnumuza kadar gelmeye başlıyor. 

***

Veee, kısa bir süre sonra Ayçin Usta miss gibi tereyağı kokularıyla, büyükçe bir çelik tabak içindeki "Sütlü Levrek"i masamıza getiriyor.  Görünce levrek tabağını, bizim de gözlerimiz parıldıyor. Yanında kalamarlar, deniz börülcesi ve çoban salatamız ve buz gibi biralarımızla...

Nasıl iştah kabartan bir manzaradır bu! :)) 
🌟🧿🌟

Tereyağlı, kaşar peynirli ve üzerinde kırmızı biberli beşamel sosuyla, nefis levreyimiz
 'yeme de yanında yat' diyor adeta!. 

Önce üçte bir balığı her birimiz kendi tabaklarımıza alıyor, ardından nefis soslarını da üzerlerine ekliyoruz... ve ekşi maya ile yapılmış olan ev ekmeklerini de sütlü sosuna bandıra bandıra afiyetle yerken....sütlü levreği göz açıp kapayıncaya kadar çabuk tüketiveriyoruz.   

Bir de an itibarıyla çifte bonus yaşıyor, nefis bir gün batımına da şahit oluyoruz o dakikalarda! Çünkü mekânın yeri şahane...

Gözlerimizde şenlik, midelerimizde bayram coşkusu!

Ardından işletmenin ikramı, tavşan kanı çaylarımız geliyor... Aile sıcaklığı içinde, sade ve hoş bir mekânda, yeni bir lezzetle buluşmanın keyfiyle ayrılırken, 

İyi ki gelmişiz! diyoruz... 

Yolunuz buralara düşerse, kesinlikle siz de Ayçin Usta'nın yerine uğrayın ve "Sütlü Levrek" i yemeden geçmeyin derim. Benden söylemesi.


Misakça Sahilinde Gün batımı görüntüleri için
 tıklayınız


* Bahçe Apostol bkz

10 yorum:

  1. Görsel bir şölen sunumuyla nefis fotoğraflar ve gene tadına doyulmaz gezi izlenimleri.
    Gidemediğimiz, göremediğimiz yerler için biraz burukluk yaşasak da sizin paylaşımlarınızla mutlu oluyoruz.
    Bakan, gören, aktaran duyularınız hiç körelmesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Ziyaretinize ve içten yorumunuza çok teşekkür ederim Değerli Makbule Öğretmenim.
      Görülecek öyle çok yer var ki! Her yere gidebilmemiz ne mümkün! Bu yüzden blog dostlarımızın her birinin paylaşımları çok kıymetli.
      Sevgiler, selamlar...Size ve ailenize şimdiden güzel bir hafta sonu diliyorum. 💐🌸💐

      Sil
  2. Böyle paylaşımları okuyunca gitmiş kadar oluyorum. Emeğinize sağlık... Sütlü Levrek'i de merak etmedim değil doğrusu.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Ebemkuşağı,
      Sütlü Levrek nasıl lezzetliydi! Yolunuz o taraflara düşerse mutlaka siz de tadına bakın isterim. Üstelik Misakça'da deniz kıyısında çok şirin bir köy. Sevgiler, güzel bir hafta sonları dilerim.

      Sil
  3. Sütlü levreğin görüntüsü, dediğiniz gibi yeme de yanında yat olmuş. Afiyet olsun size. :)
    Umarım yolum o taraflara düşer. Levrek için olmasa da Misakça Köyü'nü görmeye değer.
    Çok harika anlatımınıza eşlik eden şahane görseller için emeğinize sağlık olsun.
    Mutlu günler diliyorum size.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Nazlı Toaç,
      Ziyaretinize ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim. Misakça şirin ve sakin bir sahil köyü. Karavanlılar için de çok uygun. Görmeğe değer. Ben de size esenlik dolu, güzel günler diliyorum.

      Sil
  4. Fotoğraflar muhteşem! Aktardığınız bilgileri arkadaşlarımla paylaşıp oraya bir gezi yaparız Eylül sonu gibi inşallah. Levreği de mutlaka denemek gerek, görüntüsü harikaydı çünkü. :) Çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Momentos,
      Çok popüler olmuş kalabalık yerler yerine böyle sakin, kendi halinde ama bir o kadar da işini özenle yapan küçük işletmeleri daha çok tercih ediyoruz. Farklı bir lezzetti 'sütte levrek' biz çok beğendik, umarım siz de beğenirsiniz :) Ben teşekkür ederim Sevgili Momentos. Şimdiden keyifli geziler dilerim size. İyi hafta sonları...

      Sil
  5. Çok sık uğrasam da yeni bir haber alamadım, bir ses duyamadım. Yokluğunuz belli oluyor. İyisiniz değil mi?
    Selâm ve sevgilerimi iletiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Merhabalar Makbule Öğretmenim. Teşekkür ederim ben iyiyim. Ancak yaz ortasından bu yana annemin tansiyon sorunu vardı, bu yüzden sıklıkla yanında oldum. Çok şükür en son değişen ilacıyla düzene girdi, ümit ederim böyle devam eder. Bu süreçte bilgisayarımı hiç açamadım. Yeni geldim ve mesajınızı da ancak görebildim. İlginize çok teşekkür ederim. Umarım siz de iyisinizdir. Benden de sevgiler, selamlar.

      Sil