Yaz bitti, yazla birlikte bir bayram daha geldi geçti... yeni öğretim yılının başlaması ile tatil coşkusunun yerini gündelik hayatın yoğun temposuna yeniden uyum sağlamaya çalışan insanların telaşları aldı…
Kavurucu ağustos sıcakları yerini sonbaharın tatlı esintilerine bırakırken… o çok sesli, hareketli ve renkli görüntüler içindeki kalabalık sahiller yerini şimdilerde sakin bir sessizliğe terk etti…
İşte biz en çok tam da bu mevsimde, alabildiğine özgürce!.. sonbaharın sessiz ve dingin tınılarını dinlemek, martılarla arkadaş olmak, dağlarda dolaşmak, denizlerle kucaklaşabilmek, ağaçların gölgesinde uzanmak ve doğayla olabildiğince baş başa kalabilmek için hep sonbaharı daha çok sevdik…
Her geçen gün giderek artan ve şiddetlenen yakıcı gündemler içinde, çaresiz kalan ve daralan yüreğimizi biraz olsun ferahlatmak için ayrıldığımız İstanbul’dan ve aile büyüklerine yapılan bayram ziyaretlerinin ardından tatil sürecimizi biraz daha uzatarak uzun yollara koyulduk…
Az gittik, uz gittik…hem de dere tepe düz gittik!..
İyi ki gittik!.. iyi ki dünya gözü ile bir kez daha ‘bizim!’ diyebildiğimiz topraklarımıza ayak basabildik!..
Toroslardan uzanıp, Gelibolu sırtlarına kadar varan gezginliğimizde birbirinden ayrı tarifsiz duygular içinde dolaşırken, coşkuyu da, sevinci de, hüznü de yaşadık… hele ki Gelibolu yarımadasında binlerce şehitlerin kanları ile sulanmış bu kutsal topraklar da gözyaşlarımıza hakim olamadık! “bastığın yerleri toprak diyerek geçme! tanı!” diyen Mehmet Akif’in dizelerini bir kez daha anımsayıp içinde yaşamakta olduğumuz acı gerçekleri de düşününce hissettiğimiz keder her zamankinden çok daha yürek yakıcıydı bizim için…
Cennette cehennem de hepsi burada!.. hele ki şimdilerde güzel yurdumuz Anadolu’ muz yağmalanmakta adeta!.. o güzelim sahillerimiz de İngilizler, Almanlar, Ruslar… birbirleriyle yarışırcasına zapt etmişler her yanı! sanki onlar ev sahibi bizimkiler misafir edalarında!..
Nereden nerelere geldik!.. yeni dünya düzeninde biz Ortaçağın karanlığına yeniden(mi) döndük!.. diye düşüne dururken, bir yandan da su gibi akıp giden zamana takılıp kaldı aklım!.. ıskalanan zamanların eteğinden yeniden tutmak ve içim(iz)deki karaltıları bir nebze olsun aydınlatmak istedim!.. ve bazen de gittiğimiz yerlerde ‘Antik Kentlerde’ zaman dursun istedim!..
Oysa biliyorum zamanın da kendine göre kuralları var! ne beklemekle ne de istemekle değiştirilemeyecek bir de makus bir tarihi!…
“Zaman aklı, olgunluğu ve hizmeti artırmak için bize verilmiş en değerli sermayedir ” diyor Thomas Mann.
Ben de; nerdeeee! diyorum hani nerde!.. o akıllar! o olgunluklar! Ve o gerçek hizmetler!.. aklımdan çıkmıyor bir türlü, ORTADOĞU PLANLARI! HES’LER ve FÜZE KALKANLARI! Hele ki TERÖRÜN yok ettiği CANLARI!.. CAN EVİNDEN VURULANLARI!...
Ama biz şimdi gelelim kendi sermayelerimize…J pusulamızın bize gösterdiği yönlere…
Gittim, gezdim, gördüm…
Hanya’yı da Konya’yı da J demek isterdim! ama başkaca yerleri gördüm J sırasıyla sizlerle paylaşacağım ve mümkün olduğunca çok fotoğraf ve az laf etmeye çalışacağım…J
Hanya’yı da Konya’yı da J demek isterdim! ama başkaca yerleri gördüm J sırasıyla sizlerle paylaşacağım ve mümkün olduğunca çok fotoğraf ve az laf etmeye çalışacağım…J
Fotoğraflarını bekliyor olacağım.
YanıtlaSilHoş geldin, sefalar getirdin:)
YanıtlaSilbelgesel anlatır gibi başlamışsın yazına.
YanıtlaSilgezerken insan bir kuş gibi hafifliyor. cenneti burada yaşamak bütün mesele..
"hes" örneği gibi neler var neler, ta 1938 den beri.
üzme kendini "olan olmuş"
"herşeyde bir hayır var" birde.....
sevgiler....
acele resimler lütfen..
Hoşgeldin canım.
YanıtlaSilAnadolu'mu gezerken, değerini bilememekten kaynaklı aynı isyanı aynı hüznü yaşıyorum ben de. Ve aynı gururu, heryerin kendine özgü güzellikleri karşısında.
Fotoğrafları bekliyorum.
Sevgiler
K.C.S.,
YanıtlaSilöyle çok ki!.nereden ve hangisinden başlayacağımı bilemez bir haldeyim...ama başlıyorum ve hatta başladım bile fotoğraflarımı yayınlamaya:)
Sıradan bir balık;
YanıtlaSilHoşbulduk balıkcığım:)ben de sefa! ama Anadolumuz'da cefa da! isyan da çok olunca dolayısı ile bende de!..:(..ama doğamız yine de çok güzel ve hala daha direnmekte bu zalim hayata!..
düşünce bahçesi;
YanıtlaSilince düşünceli arkadaşım benim:)üzülmemek elde değil!..hayır ve şer hep şu yaratılmışlardan geliyor!yapan da biz! yıkanda bizleriz!.."biz hangi aklın esiri olduk ve hangi akla takılıp gittik ki!.."deyiverseler ve bir düşünseler!sorgulasalar hani!..
tatilden döndüm ya bomba gibiyim temiz havayı içime çektim...kükremiş sel gibiyim :))teşekkürler canım değerli düşüncelerine...resimleri yayınlamaya başladım bile :)sevgilerimle...
Hoşbulduk sevgili Çınarcığım:)
YanıtlaSilne uzun zaman oldu blokları ziyaret etmeyeli ve ne uzun zaman oldu bloğuma girmeyeli!.. Memleket güzel de! güzellikleri heba edenler utansınlar!..onlar ki "utanmazlar!!" söyleyecek kelime bulamıyorum artık!..konuşuyoruz olmuyor, içimize atıyoruz olmuyor...dağlara çıktık bol bol bu yüzden:)) fotoğrafları başladım yayınlamaya...şimdi bir gayret bana:)
Sevgilerimle..
Sevgili Esmir, hoşgeldiniz.
YanıtlaSilYazdıklarınızı okuyunca, tüm duyarlılık ve endişeler de birlikte gitmiş. İçinde yaşadığımız günler şöyle, eskilerin dediği gibi, "dört başı mamur" bir tatil yapmamıza bile izin vermiyor değil mi.
Herkes gibi ben de enfes fotoğraflarınızı bekliyorum.
Sevgiler...
Hoşbulduk Asuman Hanım,
YanıtlaSilne yazık ki içinde yaşadığımız süreçler 'umarsızların dışında!', sizinde değindiğiniz gibi "dört başı mamur" ve yürek ferahlığı içinde bir tatili sindirebileceğimiz boyutta değil!..yine de ruh sağlığı kadar beden sağlığımızda önemli olduğu için biraz da spor oldu bu uzun dağ yürüyüşlerimiz:)tatlı yorgunluklarımıza değdi..
birer birer yayınlıyorum...
Sevgilerimle...
Sevgili Esin hoşgeldiniz,yokluğunuz belli oluyordu.Özlemle bekledim.Harika bir tatil ve moralle döndünüz.Tüm fotoğraf ve yazılarınızı büyük bir zevkle okudum.Tarih,doğa,sanat ve siz muhteşemsiziniz...Selam ve sevgiler...
YanıtlaSil