2 Nisan 2009 Perşembe

Çiçekli Pazenlerim

Sizlerde benim gibi zaman zaman da olsa hatıralara dalıp kendinizle konuştuğunuz olur mu? Geçen gün rutin işlerimden biri olan, ve bir gün elimi sürmesem hemen dağılıveren gardırobumun içindeki rafları ve çekmeceleri düzenlerken, öyle bir an geçmişe doğru yol aldım... 
Rafların içindeki kıyafetlerimiz, tişörtlerimiz, kazaklarımız bazen alelacele alını-verdiğinde nasıl da dağılırlar. Onları düzenlemek, bitip tükenmek bilmeyen bir rutindir. Onlar dağılır biz yeniden toparlarız. Hayat da böyle değil midir! yaşamımıza dokunan pek çok şey belli bir disiplin ve düzen gerektirir. O düzeni bir kez bozdun mu! ipin ucunu da kaçırdın demektir!. işin içinden çıkılmaz bir hale gelir her şey…
Çocukluğumdan bu yana süregelen düzen konusundaki hassasiyetimle çekmecelerimi düzenlerken bir yandan da düşünüyorum “ne kadar çok giyecek kılık kıyafetim/iz var!” hani birazda utanıyorum bu durumdan ”damlaya damlaya göl olur!” misali aldıkça çoğalmış kıyafetlerim. Giymek istediğimde de seçmekte zorlandığım bir yığın kalabalık ve zaman kaybı. ”Sadece bende olsun!” demedim hiç bir zaman. Bende olan pek çok şeyi paylaşmayı da bildim hep. Ama yinede yine de fazla! Her şey çoğaldıkça başımızın ağrısı da çoğalıyor. Ne kadar azsa ve sadeyse o denli rahatız. En kısa zamanda kendime söz veriyorum, evet, boşaltacağım bu rafları! 
İnsan, yıllar geçtikçe ve yaşadıkça hayatı, farkına varıyor yaşamın da aslında o kadar zor olmadığını. 'Zor olan ve o hayatı zorlaştıran şeylerin, asıl bizlere dayatıldığı gibi yaşamak olduğunun!..' ayrımına varıyor! Önceden daha az kılık kıyafetimiz vardı ama hiç böyle telaşlarımız yoktu. Her şey daha azdı belki ama bizler de daha mutluyduk… 
Elime aldığım penye tişörtlerimi katlarken bir an gözümün önüne çocukluğumda giydiğim, babaannemin bana özenerek kendi elleriyle diktiği, çiçekli pazen elbiselerimi hatırladım.  
Nasıl da severek giyerdim o çiçekli pazen elbiselerimi. Babaannem nasıl da emek verirdi kendi elleriyle diktiği kıyafetleri yaparken. Titreyen elleriyle, üzerimde provalar yapardı. “ Ah yavrum gençliğimizde çocuk yaşta evlendik! bilemedik kendi çocuklarımıza böyle bakabilmeyi! Meğer torunlar ne de çok sevilirmiş! der dururdu… Onun o coşkusu ve heyecanı beni de çok etkilerdi.

Babaannemin içine sevgisini katıp, özene- bezene diktiği  o çiçekli pazen elbiselerim, bütün bir kış boyunca beni hep sıcacık tutardı. Artık günümüzün trendleri markalarla sorgulanır oldu. Birbirimize büyük meblağlarda aldığımız hediyeler dahi etiketleriyle anlamlı kılınmaya çalışıldı.  
Oysa önemli olan az da çoğu yakalayabilmektir. Ve en güzeli sevgine emeği katabilmek değil midir! 
Seni hep sevgiyle ve rahmetle anıyorum babaanneciğim…Bana yaptıklarını ve hele ki pazen elbiselerimi hiç unutmuyorum… 

 Esin Bozdemir

Resim Bilgisi:Ressam:Arthur John ElsleyEserin Adı: Gizlice Bakış /İstanbulsanatevi.com

2 yorum:

  1. Gargrobunu anlatırken kendimi gördüm sende Esinciğim...
    Aynen öyle oluyor..Çok sık almadığımız halde her taraf kıyafetlerle, tişörtlerle,vs vs ile dolup taşmış bir de bakmışsın !
    Ve aradığını bulamıyorsun.Bulmak isterken her yer birbirine giriyor sahiden de..
    Ben beceremiyorum zannediyordum inan. Sende kendimi görünce rahatladım :)))

    Hayat da böyledir, evet..Ne kadar haklısın..
    Babaanneni ve o pazen elbiseleri okurken çok duygulandım......

    Mekanı cennet olsun...

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Zeugmacığım,

    Evet hem bir taraftan alınıp hem eski ama yeni kalabilmişleri atamazken...her alınanlarda diğerlerinin üzerine eklenince dağ gibi oluyor..üstelik toparlaması da güç oluyor..savruk olmamak ve müsrif olmamak öğretilince ne atabiliyoruz ne de bırak dağınık kalsın diyebiliyoruz...

    sağol cnm...bizlere emekleri geçen o güzel insanların her biri nur içinde yatsın...

    sevgilerimle..

    YanıtlaSil