Bugün, dünün aksine hava, nasıl da nazlı mı nazlı! Açsam mı? kapasam mı? deyip duruyor! Tıpkı biz insanlar gibi, bir günü bir gününü tutmuyor! Çoğu zaman düşünmüşümdür; şu gökyüzü, bulutlar, güneş, yağmur, dağlar ve ağaçlar, acaba bizimle konuşmak mı istiyorlar? Biz insanlara mesaj mı vermek istiyor? Güzelim evrenimizi öylesine incittik ki! Tepkilerini de küresel ısınmayla, kendisini hissettirecek boyutta, endişe verici bir hızla yaşamaktayız.
Zamansız yaşanan mevsimler, zamansız olgunlaşan meyveler ve sebzeler, zamansız yaşanan aşklar ve ilişkiler gibi! dünya tersine dönmekte artık! Her şey olanca hızıyla tükenmekte, yitip gitmekte elimizden…
Dünün ışıl ışıl parlak güneşli havası, yerini bugün daha düşünceli, kâh bulutlu kapalı, kâh ara sıra göz kırpar gibi güneşi gördüğümüz ama yine de ılık bir günü yaşamaktayız. “İyi ki dün kendimizi dışarı attık” diyorum eşime. Hava kapayabilir, bazen de hava yerinde olsa dahi bu defa da, bizim havamız yerinde olmayabilir!
Yani insan, yapmak istediği hiçbir şeyi yarına ertelememeli, içinden neyi yapmak ve yaşamak istiyorsa o anı yaşamalı. 'Keşke' dememek için, yarın geç olmadan ve yapmak istediklerimize ulaşabilmek için, mutlaka her şeyin tamam olmasını beklemeden, istemlerimizi hayata geçirebilmeliyiz. Çünkü hiçbirimiz yarının bize neler getireceğini bilmiyoruz. Bu yüzden, bize armağan edilen bu hayatı sevmeli ve onu doya doya yaşamalı insan. Tıpkı değerli şairimiz Arif Damar’ın şiirinde olduğu gibi…
Zamansız yaşanan mevsimler, zamansız olgunlaşan meyveler ve sebzeler, zamansız yaşanan aşklar ve ilişkiler gibi! dünya tersine dönmekte artık! Her şey olanca hızıyla tükenmekte, yitip gitmekte elimizden…
Dünün ışıl ışıl parlak güneşli havası, yerini bugün daha düşünceli, kâh bulutlu kapalı, kâh ara sıra göz kırpar gibi güneşi gördüğümüz ama yine de ılık bir günü yaşamaktayız. “İyi ki dün kendimizi dışarı attık” diyorum eşime. Hava kapayabilir, bazen de hava yerinde olsa dahi bu defa da, bizim havamız yerinde olmayabilir!
Yani insan, yapmak istediği hiçbir şeyi yarına ertelememeli, içinden neyi yapmak ve yaşamak istiyorsa o anı yaşamalı. 'Keşke' dememek için, yarın geç olmadan ve yapmak istediklerimize ulaşabilmek için, mutlaka her şeyin tamam olmasını beklemeden, istemlerimizi hayata geçirebilmeliyiz. Çünkü hiçbirimiz yarının bize neler getireceğini bilmiyoruz. Bu yüzden, bize armağan edilen bu hayatı sevmeli ve onu doya doya yaşamalı insan. Tıpkı değerli şairimiz Arif Damar’ın şiirinde olduğu gibi…
Her Gün Yaşamak
Işıklı günlerinde düşün
memleketini, dostlarını, sevgilini.
Onlarda kal, dinlen,
bırak kendinden bir şeyler.
Bir mağlup akşamın mahzunluğu
silinsin gözlerinden…
Bir kavga sonunu unut.
Sen, maceralar peşinde değil,
umutsuz bir yolculukta değilsin.
Yaşamak, sadece sevmektir inan bana!..
Sevmeyenler, dünyamızda yaşamıyor.
Sevmeyenler, dünyamızda yaşamıyor.
Yaşamak,
suda, toprakta, insanlarda görünerek
suda, toprakta, insanlarda görünerek
bir zeytin ağacı gibi.
Bir zeytin ağacı gibi ne güzel
denize yakın olacaksın;
uzayan dallarında, yapraklarında ışık
ta derinlerde köklerin.
Bir zeytin ağacı gibi, bin yıl severek,
yaşamak her gün...
Arif Damar / 1955, İstanbul
***
Görsel: The Seed Of Life
d3monicanarchist.deviantart.com
/art/The-Seed-of-Life-26028435
Esin Bozdemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder