Uzun zamandır süregelen sisli havaların etkisi ile kapalı kaldığımız mekânların yeknesaklığı içinde geçirdiğimiz bir haftadan sonra, nihayet diğer günlere nazaran daha açık bir Pazar sabahına uyandık ilk kez! Böyle açık bir havayı yakalamışken, parlayan güneşi görünce de “kim tutar bizi!” diyerek soluğu dışarıda aldık. Hanidir, şöyle endamı seyir etmediğimiz ‘Beyoğlu istikametine doğru uzanmak’ fikrinde karar kılarak ama bu sefer kendi aracımıza binmeden gitmeyi yeğleyerek yola koyulduk. Çünkü tahmin edeceğiniz gibi hava böylesine güzel olunca İstanbul trafiğine çıkmak, artık keyif olmaktan çıkıp işkence haline dönüşünce, bir daha arabaya binmeye tövbe eder hale geliyor insan.
Önce İstiklal’de hummalı bir kalabalıkla yürümenin, yürürken; kitap kokusu, sokak çalgıcılarının ahenkli sesleri, tempolu rock müzikler, jaz müziği, elinde gitarı ya da bağlaması ile özgün müziği, türküsü, senfonisi, ideolojilerini ve politik düşüncelerini dillendiren, slogan atanların, yazan-çizen ve dergi dağıtan gençlerin, sinema afişlerinin renkli görüntüleri… Taksim meydanında toplanan ve haykıran yürekli seslerin, bir yanda çiçekçi kadınların elinde bir demet gül ile sana doğru uzanıveren kolları, güvercinlere yem atan çocukların neşeli çığlıkları arasında dolaşmanın hoşluğu içinde…
Böylesine yüksek tempolu ama o kendine has Beyoğlu kokusu içine sinmiş İstiklal Caddesinde yürümenin keyfini duyumsayarak ve birkaç kitap alıp izlenecek filmleri de belleğimize not düşerek, ardından Harbiye yönüne doğru yürüyüşümüzü sürdürürken, bir anda spontane gelişen düşüncemiz ile kendimizi "Askeri Müze ve Kültür Sitesi" içinde buluverdik. Önünden geçerken hep girmek istediğimiz ama her seferinde zamanla yarışır halde koşuşturmaca ve iş yoğunluğu telaşı içinde bir türlü fırsat bulamadığımız müzeyi nihayet ziyaret ediyorduk!
Müzeye girerken içimden geçirdiğim; “sadece askeri araç gereç hani; top-tüfek- kılık-kıyafetten oluşacak bir müzedir herhalde!..” şeklindeki düşüncelerimde ne denli yanılmış olduğumu içeriye daha adım atar atmaz anladım. Bu kadar zengin ve görsel açıdan muhteşem bir müze ile karşılaşacağımı hiç tahmin etmiyordum. Hele ki müzede canlı olarak 'Mehter Bandosu’nun Konseri' nin de olacağını öğrenmiş olmak, beni daha da memnun etti. İki katlı müzenin birinci katında yer alan önemli salonları vaktimiz elverdiğince dolaşmaya çalıştık.
Türk Ordusu’nun Kuruluşu'nun anlatıldığı; Orta Asya Türk Kültürü ve tarihinden örneklerin yer aldığı bu ilk salonda, Türklerin Soy ağacını gösteren bir pano onun yanında ise; Türk ve dünya tarihi içinde önemli bir yere sahip olan Çin Seddi’nin Türkler tarafından aşılışının gösterildiği diorama bulunmaktaydı. Salon duvarlarında Türk göç yolları haritası, Turan Taktiği Krokisi, Metehan’ın 10’lu ordu sistemi, Göktürk ve Uygur Alfabeleri, Avrupa Hunları Haritası gibi baskı resimler ile Tatung savaşı, Atilla ve Ordusu, Orta Asya Türk Kültürü, Peteng Kuşatması, Göç Destanları, Ergenekon Destanı, Türk Efsane ve Kahramanları ile ilgili yağlıboya tablolar sergilenmekteydi.
Daha sonra sırası ile Selçuklu Salonu: Selçuklu Döneminden kesitlerin sunulduğu salonda, üç boyutlu detay maketle anlatılan Malazgirt Meydan Savaşı panoraması, Dandanakan Zaferi, Miryokefalon Meydan Savaşı, Anadolu’da düşünce hayatının önderleri, bilim tarihinin öncüsü Türkler ve Selçuklu devletinin önemli hükümdarlığının betimlendiği yağlıboya tablolar, Karamanoğlu Mehmet Bey’in heykeli, Türkçe ilgili fermanı ve Selçuklu İmparatorlunun sınırlarını gösteren büyük ebat harita yer almaktaydı.
Osmanlı Devleti Kuruluş Salonu:
Kurulduğu andan itibaren dünyayı sarsan Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunun anlatıldığı salonda;Fethedilen yerleri padişahlara göre ayrı renklerde gösteren dijital harita, Ertuğrul Gazi ve Şeyh Edebali’ nin Osman bey’e öğütleri panosu, Osman bey tarafından beyliğin kuruluşu ve beyliğe atanması ile ilgili yağlı boya resim, döneme ait Osmanlı padişahlarının tabloları ile dönemin önemli zaferlerini anlatan yağlı boya tablolar yer almaktaydı.İstanbul’un Fethi Salonu:
Beni çok heyecanlandıran bu salonda gördüğüm (yağlıboya resmedilmiş) manzara ve diorama o kadar gerçeğe yakın bir şekilde canlandırılmıştı ki!..
***
Dioramada Ulubatlı Hasan'ın burçlara Osmanlı bayrağını dikişi, gemilerin karadan yürütülüşü, İstanbul’un düşüş anı üç boyutlu ve sesli olarak canlandırılmaktadır. Tüylerim diken diken izledim Fetih görüntülerini…
Çanakkale Savaşları Salonu’nda: savaş alanlarından toplanmış çeşitli buluntu malzemeler ile Çanakkale'de alayı ile birlikte şehit olan Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey'e ait üniforma bulunmaktaydı. Çanakkale Savaşları'nın projeksiyon gösterimli ve panoramik maketli olarak anlatımının yapıldığı Diorama Salonu müzenin en ilgi çekici bölümlerinden birisiydi.
Ayrıca bu dönemde giyilmiş Türk, İngiliz ve ANZAK birliklerine ait başlıklar, kıyafet aksesuarları, teçhizat, bayrak, sancak, bandıra, silahlar, madalya ve nişanlar da bu salonda sergilenmekteydi.
Atatürk Dershanesi Mustafa Kemal'in Harp Akademisinde okuduğu dershane onun anısına düzenlenmiş. Dershanede ATATÜRK' ün okul yaşamı ile ilgili fotoğraflar ve belgeler de sergilenmekteydi.
Kurtuluş Savaşı Salonu’nda Kurtuluş Savaşı'nın komutanlarından Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Asım Gündüz, Şükrü Naili Gökberk, Ömer Halis Bıyıktay'a ait özel koleksiyonlar ve esir düşen Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis'in karargâhında ele geçirilen eşyalar bulunmaktaydı. Kurtuluş Savaşı'nın önemli milislerinden, Ege'de Yunanlara karşı ilk direnişi başlatan Demirci Mehmet Efe'ye ait koleksiyon ve Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Eşme sırtlarında;
Atatürk'ün "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir... İleri!" emrini verişini anlatan maketli kompozisyon izlemeye değer nitelikteydi.
Öylesine güzel yağlıboya tablolardı ki gördüklerimiz ve öylesine özeldi ki pek çok araç-gereç, eşyalar belgeler, fermanlar, dökümanlar vs… koskoca bir Türk Tarihi gözlerimizin önünde adeta capcanlıydı. Elimizde fotoğraf makinası ve kameralar ile yaşanmış olan bu görsel zenginliği daha da ölümsüzleştirmek üzere, günün anısına bol bol fotoğraf çektik.
Daha pek çok askeri araç gerecin sergilendiği salonları mevcut ve oldukça geniş bir alana sahip olan iki katlı; bu devasa müzeyi, bir güne sığdırabilmek mümkün olmadığı için başka bir zamanda tekrar gelmeyi not düşerek ve Mehteran Bölüğü’nün vereceği konseri de kaçırmayıp izlemek üzere salonun diğer bir ucuna yöneldik.
Dünyanın en eski bandosu olan Mehteran Bölüğünün kısa tarihçesinin anlatımının ardından marşlar çalınarak başlayan konser pek çok izleyeni olduğu gibi beni de oldukça duygulandırdı. Hele ki finalde çaldıkları hücum marşını dinlerken, sergide gözlerimizin önünde canlanan Türk’ün o mücadelelerle dolu tarihinin yazıldığı görüntüler üzerine birde “Allah Allah” nidaları ile hücum eden savaşçıların kılıç-kalkan, top seslerini çıkartarak mahşeri bir ambiyans yaratan Mehteran bandosunu tüylerim diken diken ve gözlerim nemli bir şekilde izledim.
Bu topraklar nice şehit kanlarıyla sulanmış, pek çok badireler atlatmış, düşmana yenilmemiş, pes etmemiş, bir karış toprağını dahi peşkeş çekmemiş!.. Analarımız sırtlarında mermi taşıyarak, askerlerimiz imanla hayatları pahasına bu toprakları savunarak, cesurca ve yılmadan büyük bir yüreklilikle savaşmışlar…
Unutulmaz hiçbir zaman ve asla unutmamalıyız geçmişimizi !
Müzeyi gezdikten sonra, bir kez daha şanlı tarihimizle ve kahraman Türk Ordusu ile Ata’ larımla ve Türklüğümle büyük bir gurur duydum. Ve ne kadar büyük bir millet olduğumuzun farkındalığını iliklerime kadar yeniden hissederek, vatanımız için her zamankinden çok daha fazla, elele verip birlik ve beraberlik içinde kenetlenmemiz gerektiğinin de ayırdına vardım. Tarihimiz, bizler için alınması gereken derslerle dolu!
Bu vatan bizim!
Bu topraklar bizim!
Türk tarihini, yaşayan nesillere görsel olarak aktarabilmek ve genç dimağlarda kalıcı etkiler bırakabilmek amacıyla iletişim ve bilgisayar teknolojisinden yararlanılarak oluşturulan bu müzeyi mutlaka geziniz, özellikle çocuklarınızı ve gençleri götürünüz…
Böylece, şanlı tarihimize ait zenginliklerimizi ve Türk’ün tarihini, kitaplarda okumanın yanı sıra, çok daha kalıcı bir şekilde, tarihimizin derinliklerine dalarak öğrenecekler ve özümseyeceklerdir. Mehteri tanıtan Mehter Multivizyonu, Çanakkale savaşlarını anlatan Çanakkale Dioraması ve dokunmatik bilgisayar sistemleri ile müze ziyareti çok daha keyifli ve aynı zamanda eğitici olacaktır.
Şanlı Türk Tarihini çok daha iyi anlamak ve gelecek nesillere anlatabilmek için, görsel bir şölen içinde ve böylesi bir tarihsel zaman tünelinden geçip ardından Mehter Konserini izlemenin keyfini sizde yaşamak istiyorsanız eğer; kesinlikle İstanbul'daki Harbiye Askeri Müzesini ziyaret etmelisiniz.
Esin Bozdemir
Mehteran Ekibinin Gösterisi
Mehter Marsi Ottoman Military Band
Kaynak: Askeri Müze Ve Kültür Sitesi Ziyaret Günleri: Askerî Müze; 1 Ocak, Ramazan ve Kurban Bayramı’nın birinci günü ile pazartesi ve salı günleri dışında her gün 09.00-17.00 saatleri arasında halk ziyaretine açıktır.
Mehteran Bölüğü Konserleri: Müzenin açık olduğu her gün, 15.00- 16.00 saatleri arasında iki seans hâlinde “Mehteran Bölüğü” konserleri izlenebilmektedir.
Sevgili Esmir,
YanıtlaSilNe kadar güzel yazıyorsun..İnanılmaz...
Çok profesyonelce yazılmış bir post bu yine.Artı çok detaylı ve samimi bir tanıtım.
Zevkle okudum..
Çok beğendm gerçekten, ellerine sağlık..
Sevgilerimle...
Uzun yıllardır her İstanbul ziyaretinde, iş gereği gitmem gereken güzergahda sürekli önünden geçtiğim ve hep merak ettiğim ama bir türlü fırsat yaratamadığım yerdir. Yazı çok güzel yaşatıyor atmosferi ve şahane bir rehber... Gitmek şart oldu :))
YanıtlaSilSevgili Zeugma,
YanıtlaSilGüzel düşünceleriniz ve sözleriniz için çok teşekkür ederim. Müzeyi gezerken gerçekten oldukça etkilendim ve şimdiye kadar gezip görmediğim içinde bir o kadar hayıflandım.
Görmeğe değer bir müze olduğu için paylaşmak istedim...
Sevgilerimle...
Sayın buraneros,
YanıtlaSilÇok merkezi bir yerde. İstanbul' a geldiğinizde kesinlikle fırsat yaratıp, müzeyi gezmelisiniz.
Sözlerim, ancak bu kadar anlatmaya yetebildi duygularımı! İnanıyorum ki sizde oldukça etkileneceksiniz...
Esenlikler dilerim...
Sevgili Esmir;
YanıtlaSilBelgesel tadında oturduğumuz yerde İstiklal'in nostaljik kalabalığından tarihimizin en tüyler ürpertici günlerine Edebali'den öğütlerden İstanbul'un fethinin görkemine mehteran bandosu eşliğinde yurdumuzun peşkeş çekilmediği günlere bizleri de çekip götürdün eline emeğine yüreğine sağlık canım sevgilerimle.
Evime çok yakın olan bu mekanı birkaç kez ziyaret etmiş, o mehter ezgileriyle çeşitli zamanlarda dinlemişimdir. Yazılanlar çok güzeldi. Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilSevgili Hayalbemol, yorumunuz için ben teşekkür ederim...
YanıtlaSilSevgili Esmir,
YanıtlaSilBeni lise yıllarıma götürdün bu yazınla...
Mehteran Bölüğünde davulda görevli bir arkadaşım vasıtası ile tüm kadro ile tanışmıştım ve haftada en az 2 gün konserlerine seyirci olarak dahil olup müziğin tadını çıkarırdım. Konser sonrası da askerlerin çay ocağında birer bardak çay içerdik, sıcacık sohbet eşliğinde.
Yurtdışına çıkarlardı sık sık, döndüklerinde gördükleri yerleri, insanların onların kostümlerine gösterdikleri ilgiyi anlatırlardı bana.
En az 3 yıl olmuştur kapılarını çalmayalı, iyi ki hatırlattın gidip bir merhaba ile müziğin tadını çıkarmalı en yakın zamanda...
Mehteran kostümü ile çekilmiş bir fotoğrafım da vardı bir yerlerde, keşke bulbilsem ve çıkarsam meydana tekrar :))
Teşekkürler bu güzel yazı için
Sevgili Sokak Kedisi,
YanıtlaSilSizi tekrar lise yıllarına ve hoş anılara götürmek beni de sevindirdi!
Bu donanımlı müzeyi ve Mehteran Bölüğü'nün konserlerini çok öncesinden bu kadar yakından izlemiş olman çok güzel!
Ümit ederim mehteran konseri ile çekilmiş resmini de bu vesile ile bulabilirsiniz...kimbilir belkide onu bizlerle paylaşırsınız...
Sitemi ziyaret ederek, değerli yorumların için ben teşekkür ederim...
Esen kalın...
Merhabalar...birkaç yıl önce gezmiştim askeri müzeyi...o zaman canlı olarak mehter marşı çalınmıyordu ama yine de çok etkilendiğim bir geziydi..gitmeyenler kaçırmasın bence..sevgiler
YanıtlaSil