8 Eylül 2012 Cumartesi

İZNİK - Şarap Tanrısı Dionysos’un kentinde tarihin izlerini sürdüm…


Dünyanın en ünlü çini ve seramiklerinin yapıldığı ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan, doğal bir açık hava müzesi konumundaki İznik'i gezerken, hem çok heyecanlandım hem de çok meraklandım! neden mi? Çünkü burada dört medeniyet - dört kapı hüküm sürmüş... ve Hıristiyan alemi için oldukça önemli olan, 2 Konsil toplantısı da burada gerçekleştirilmiş.. Öyle ki İmparator Jül Sezar'da (Birinci Konsül - M.Ö.59 ) bu toplantıya katılmış! bu özel coğrafyada bu kadar önemli olayların gerçekleşmiş olması, hayranlıkla birlikte maceracı ruhumda sağ olsun.) beni sokak sokak dolaştırdı İznik’te…
Tarihi mekanların arasında dolaşırken efsanelere konu olan mitolojik kahramanların yerini aldım adeta!. M.Ö. 4. yy’dan bu yana varlığını sürdüren bu küçük ve şirin yerleşimin İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan yola yakın bir konumda bulunması da ilçeye ayrıca önemli bir canlılık getirmiş.

Geziye çıkmadan önce internet üzerinden edindiğimiz İznik hk.daki bilgilere bakınca gezilecek çok fazla yer olduğunu düşünüp günübirlik turun bize yeterli olamayacağını anlayınca ve yol yorgunluğunu da hesaba katınca en az 2 gün kalmayı kararlaştırıp konaklamayı da ‘İznik'e vardığımızda  'elbet uygun bir yer buluruz’ diyerek yola koyulduk.



İznik’e  girerken;  “Hoşgeldiniz!” yazan tabelada, meraklı ve heyecanlı gözlerle bakarken etrafa, yemyeşil dağların, zeytin ağaçlarının, kimi yıkık dökük kimi sağlam  kalabilmiş tarihi surlarla çevrili olan bir ilçeye geldiğimizi görünce, hele bir de efil efil esen rüzgara rağmen sükûnetin hakim olduğu bir göl de karşılayınca bizi! böyle bir manzara, kaçırılmayacak bir mola keyfine davet eder gibiydi !.. bu güzel çağrıya ve içimize ferahlık katan karşılamaya kulak verdik bizde!.. demli çayların ve yanında piknik sepetinde hazır bekleyen börek ve çörekleri .)  afiyetle yemenin zamanı gelmişti. J  Gölün kıyısında yer alan kamelyalar da işte tam biz gezgincilere özgü idi. Gereği afiyetle yapıldı ve bu huzur veren atmosfer karşısında yol yorgunluğumuzdan hiçbir eser kalmadı… İlk izlenim çok güzeldi anlayacağınız…


Şimdi biraz keşif ve ardından konaklayacak yer bulmaya gelmişti. Göle bakmalıydı konaklayacağımız tesis. Ve işte gölün en güzel koyunda tam da aradığımız konumda butik tarzı bir tesis bulduk.
 
Kısa bir dinlencenin ardından İznik’te ve göl kıyısında küçük bir tur atıp, kalacağımız tesisin önerisi olan ve tadı damağımızda kalan harika bir akşam yemeğini göl kıyısında,  şişte pişirilmiş yayın balığı  ile ödüllendirilip, ilk günü kıpkızıl batan güneşe karşı! göle akseden yakomozların seyri içinde doyumsuz güzellikte ve dinginlikte geçirdik.
Broşürler, haritalar ve İznik’i tanıtan kitapçıklar ile bilgilendiğimiz mekanları sıra gelmişti dolaşmaya..
Bize dediler ki;
‘Sakın ola!
      *İznik Müzesi, tümülüs ve mezar anıtlarını gezmeden,
      *İznik surlarını ve kapılarını görmeden,
      *VII. Konsilin toplandığı Ayasofya Kilisesi’ni ziyaret etmeden,
      *Çini süslemeleriyle ünlü camileri görmeden,
      *İznik çinilerinden almadan,
dönmeyin…’
Bizde hal böyle olunca kulağımıza küpe ama bu başka bir küpe! hem de İznik küpesi.)
ertesi gün İznik’i keşfetmeye hazırdık artık!.. 
Ama ben size öncelikle, İznik’e dair ucundan kıyısında da olsa tarihi bilgiler vermek isterim;




Play tuşuna basmayı unutmayınız efendim :)
Antik çağların ünlü coğrafyacısı Strabon’a göre İznik, Makedonya Kralı Büyük İskender’in kumandanlarından Antigonius s tarafından M:Ö. (316) IV. yy’da Askanya Gölü kıyısında Antigoneia ismini verdiği kenti imar etmesiyle kurulmuş. Şehrin “+” şeklindeki planı çağın geleneklerine göre ve kurucusunun adından (Antigonius) dolayı“ANTİGONİA” adını almış.  'Antigoneia adını duyarsanız bu da neymiş demeyiniz efendim:)'


Peki şarap tanrısı Dionysos’un kenti olan İznik, tarihteki NİKAİA  adını nasıl almış ?
Mitolojiye göre;  Sangarios (Sakarya) Irmağı ile Tanrıça Kybele’nin kızı olan Nikaia hiç evlenmeyeceğine dair ant içmiş. Kırlarda, ormanlarda, sularda yaşar, avlanırmış. Günün birinde Hymnes adlı bir çobana rastlamış. Çoban güzel Nikaia’yı görür görmez âşık olmuş. Fakat Nikaia çobana yüz vermemiş ve attığı bir okla onu öldürmüş. Aşk tanrısı Eros bu davranışa çok içerlemiş ve Nikaia’dan öç almak için şarap tanrısı Dionysos’a başvurmuş. Ne var ki Dionysos da güzel Nikaia’yı derede yıkanırken görüp âşık olmuş. Çoban Hymnes gibi kendisinin de öldürüleceğinden korkan Dionysos Nikaia’nın su içtiği ırmağa şarap katmış ve sarhoş olan Nikaia’yı baştan çıkarmış. Nikaia Dionysos’dan gebe kalınca canına kıymaya kalkmış fakat şarap tanrısına boyun eğip çocuğu doğurmuş. Dionysos da Hindistan’a yaptığı bir yolculuk dönüşünde Nikaia’nın şerefine bu kenti kurup adına sevgilisinin adı olan NİKAİA demiş.

Bu güzel coğrafyada aşksız olmaz!. İlle de Aşk olsun! hep aşk!.. .)
İlçede; Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca höyüklerinde M.Ö. 2500 yıllarına inen uygarlığın izleri var !.
M.Ö. 293’de Bithynia Krallığı’na bağlanan kent, önemli mimari yapılarla süslenmiş, adına altın sikkeler basılmış ve aynı zamanda“Altın Şehir” ünvanı ile anılmış. Uzun yıllar Bithynia Krallığı ile savaşan Romalılar, başkent Nikaia’yı alarak M.S. 123’de meydana gelen depremdeki hasarları onarıp, kentin dokusunu yeniden inşaa etmişler.


 
İznik'in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar 4970 m. Uzunluğundaymış. İznik'e 4 ana, 12 küçük kapıdan giriliyor. 


İznik’in sembolü olan ve kentin ayakta kalabilen en görkemli tarihi kapıları İstanbul Kapı; Lefke Kapı ve Yenişehir Kapı. Göl Kapı ise yıkık durumdaydı.


İstanbul Kapı

Antik dönemde İstanbul'a giden yola ayrılmasından dolayı bu isimle anılmaktaymış İstanbul Kapı.

Lefke Kapısı


Bugünkü Osmaneli yönüne açılan kapıyı, 117-118 yılları arasında İmparator Hadrianus yaptırmış. Su yolundan akıp gelen suyun ağzı...(sağdaki alt fotoğraf)



Bizanslıların Got saldırılarına karşı kazandıkları zaferin kabartmaları, Lefke Kapı ( İ.Ö. )

İznik’in dört ana kapısının aslında birer zafer takı olduğu, bunların duvarlarla birbirine bağlanarak surların oluşturulduğu anlaşılıyor.



Yenişehir Kapısı; 1.Yy.da İmparator Cladius tarafından yaptırılmış. Göl Kapısı; günümüze kadar ulaşamamış, tamamen yıkılmış...
Sırası ile kenti çepeçevre saran bu surları takip ederek o meşhur kapıların altından bir de biz geçtik…



kapıların ardından açılan başka kapıları da görerek…her ne kadar sıkı-sıkıya korunmak amacı ile düşünülmüş olsa da sanki “bir kapı kapanırsa başka kapılar açılır!” der gibiydi bu kapılar bize…

yada geçtiğimiz bu kapının ardından gördüğümüz mezarlık bize; “bu dünya varsa bir de öbür dünya var!” der gibiydi!.. yaşam ve ölüm kardeş birbirine!.. Ruhlarına okundu birer Fatiha!.


Çandarlı Hayrettin Paşa Türbesi


Halil Hayrettin Paşa  Türbesi İznik- Lefke Kapı dışında, şehir mezarlığının içinde. Türbede 1. Murad’ın Sadrazamı Ç. Halil Hayreddin Paşa ile oğlu Ç. Ali Paşa ve Davud’ a ait sandukalar bulunmakta. Çandarlı H.Hayrettin Paşa, Osmanlı tarihinde önemli rol oynayan ünlü Çandarlı soyunun kurucusudur.
   (aa..!! hani nerdeymiş Bizans Sarayı dediğinizi duyar gibiyim:))
Asırlık taşlar bunlar az bir şey mi!.. .)
Senatüs (Bizans Sarayı): Sarayın 4. yüzyılda yapıldığı kesinleşmiş ama artık gölün suları altında kalmış. 787 yılında Ortodokslar arasında Azizlerin tasvirleri hakkında çıkan ihtilâfın münakaşası için toplanan 7. Konsil de burada -Senatüs'de -toplanmış.

İznik'te gerçekleşen Birinci Konsül
  
Hıristiyanlık açısından oldukça önemli bir -dini merkez- olan İznik, havarilerden Petrus’un çabaları sayesinde bu din ile tanışır. İmparator l. Constantinius döneminde Hristiyanlık üzerindeki yasaklar kalkar. 325 yılı yazı başında Nikaia, Hristiyanlık için çok önemli bir olaya sahne olur ve I. Konsil Senatus Sarayı’nda toplanır,

İmparator Constantinius’un da katıldığı toplantıda iki önemli görüş tartışılır. İskenderiyeli din adamı Arius’un görüşü ‘Hz. İsa’nın sadece bir insan olduğu  ve tanrıdan dünyaya gelmediği! ’dir.’ Kısa sürede taraftar toplayan bu teze, piskoposlar karşı çıkarlar. Hristiyan dünyasınca bugün de savunulan Hz. İsa’nın Tanrının oğlu olduğu’ tezi uzun tartışmalardan sonra kabul görmüş. Hristiyanlık ile ilgili yortu günleri ve Nikaia Kanunları adı ile bilinen 20 maddelik metin, bu Konsil’den sonra kabul edilmiş.

 ROMA TİYATROSU
İznik Antik Tiyatrosu göl kıyısı ile Yenişehir Kapı arasında geniş bir alana inşa edilmiş Tiyatro, İmparator Trajanus döneminde 111–112 yıllarında yapılmış. 13.yy’da toplu mezarlığa dönüştürülmüş, daha sonra da burada seramik fırınları yer almış. ( Halen kazı çalışmaları sürmekteydi... ) 
AYASOFYA – ORHAN CAMİİ (ANTİK MÜZE)

787 yılında VII. Ekümenik Konsil’in toplandığı bu kilise Hıristiyanlık dini açısından oldukça önemli. Bu dönemde İmparatoriçe İrene’nin önderliği ile resim ve heykel üzerindeki yasaklar kaldırılmış. Ayasofya Kilisesi - Orhan Camii ve Antik Müzesi, ilçe merkezinde kentin dört ana kapısına ulaşan yolların kesiştiği noktada yer alıyor.
Türklerin yönetimi almasıyla İznik adını alan kent, Selçukluların ve Bizanslıların başkenti olmuş. 1331 yılında Orhan Gazi yönetimindeki Osmanlı orduları tarafından ele geçirilen İznik, Osmanlı dönemiyle birlikte canlanmaya başlamış; sanat, ticaret ve kültür merkezi olmuş. O dönemde Ayasofya Kilisesi’de İznik’in fethinden sonra bazilikal camiye çevrilmiş.

Kanuni döneminde Mimar Sinan tarafından yapılan önemli değişikliklerle önüne bir minare eklenerek, duvarları da nakışlarla bezenerek yeni görünümünü almış. Bugün müze olarak kullanılan AYASOFYA, bizim Ramazan ayında gerçekleştirdiğimiz gezimizde, minaresinden yayılan ezan sesleri ile ibadete açık bir cami olarak işlevini gerçekleştirmekteydi.. 




‘Allah birdir!’ inancı içinde, dün Hıristiyanların bugün Müslümanların ibadethanesi olan ve önemli toplantıların, kararların alındığı bu mekanın ilginç mimarisini ölümsüzleştirmek için bol bol fotoğraf çektik…

Ayrıca İznik, Davud-u Kayseri, Ebul Fadıl Musa, Eşrefoğlu Abdullah Rumi gibi ünlü tasavvuflara da ev sahipliği yapmış ve önemli eserler bırakmışlar. Osmanlı döneminin ilk cami, medrese ve imareti İznik’te inşa edilmiş.


XIV, XV ve XVI yüzyıllarda İznik önemli bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler de burada üretilmiş. Sultanahmet camiinin duvarlarını süsleyen çiniler hep İznik Çinileridir…


İznik'te her yer çinilerle bezenmiş…sokak levhaları, çöp kovaları, duvarlar, çarşılar, bahçeler…mavinin her tonu ve en canlısı turkuaz rengi, kırmızı, sarı, yeşil…

HACI ÖZBEK CAMİİ (ÇARŞI MESCİDİ)
Yukarıda gördüğünüz bu cami; 1333 yılında İznik’te inşa edilen en eski Osmanlı camisi oluyormuş efendim.. Halk arasında Çarşı Camii olarak bilinen bu caminin gölgesinde İznik'in eşrafları oturmakta. Caminin yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmış...
HACI HAMZA HAMAMI
II. Murat Hamamı olarak da anılan bu hamam XV. yy’da inşa edilmiş. Erkekler ve kadınlara ait olduğu için çift hamam olarak da kullanılmış. Bugün hamamın sadece erkekler bölümü  kullanılıyormuş!.
 
ÇANDARLI HALİL PAŞA
Bu mezarlıkta ÇANDARLI HALİL PAŞA ve OĞULLARI yatmakta imiş ! Sarı Levhada - Çandarlı İbrahim Paşa’nın büyük oğlu ve II.Murad ile Fatih Sultan Mehmet Yıllarının Sadrazamı meşhur Çandarlı Halil Paşa İstanbul’un Fethinden sonra idam edilerek, kendinden önce ölen oğullarının yanına türbesine gömülmüştür -  yazılı.. İdam edilmesine yönelik pek çok rivayeti olan Çandarlı Halil Paşa, idam edilen ilk Osmanlı sadrazamı oluyormuş!. (Acaba vakti zamanında Ç.Halil Paşa'da makus bir komplo teorisine mi kurban gitti!. kimbilirrr ?)
Çarşı içindeki bu mezarlık ne yazık ki biraz bakımsız kalmış!. ( Çandarlı'nın idamı hk.da bkz. tıklayınız )
ŞEYH KUDBETTİN CAMİİ VE TÜRBESİ
Camii, Nilüfer Hatun İmareti’nin hemen yanında idi.
Cami, Sultan II. Bayezid’in vezirlerinden Çandarlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış.

NİLÜFER HATUN İMARETİ (İZNİK MÜZESİ)
XIX yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Nilüfer Hatun İmarethanesi 1388 yılında I.Murat tarafından annesi Nilüfer Hatun anısına inşaa ettirilmiş..Bugün müze olarak kullanılan bu önemli yapıda neler yoktu ki!.
Bu eserler arasında sütun başlıkları, lahitler, kabartmalar, korkuluk levhaları, ambonlar, steller, yazıtlar, çörtenler sütun tamburları, vaftiz havuzları, pişmiş toprak levhaları ve İslami mezar taşlarından örnekler vardı...

Müze bahçesinde Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri vardı. Hele ki bazı lâhitler günümüze kadar oldukça sağlam gelebilmiş..


Taşlar dile gelmiş usta yontucuların elinde!
Roma dönemi mermer lâhit


Çinici Başı Mustafa'nın Mezar Taşı (sol altta) - Yanda Roma Dönemi Kabartmalı Lahit


Müzenin içinde ana bölümde; prehistorik seramik, Yunan-Roma-Bizans çağı seramiği, taş eserler, cam malzeme, sikkeler, ziynet eşyası, kandiller madeni eserler sergilenmiş.


Ana bölüme açılan sağ yandaki odada ise Bizans ve Osmanlı seramikleri, fırın malzemeleri, el yazmaları, tütün, para, saat, kâseleri, tabanca ve tüfekler, süs eşyaları mutfak malzemeleri etnografik malzeme ve İslami sikkeler bulunmakta ...

Müzede İznik ve çevresinde bulunan arkeolojik buluntular ile Ilıpınar, tiyatro ve İznik çini fırınları kazılarında çıkarılan eserler sergilenmiş.

Illıpınar kazılarında bulunan, tarih öncesi döneme ait bir ev maketi müzede ilginç eserler arasında..


Bu kadar büyük küpleri daha önce pek çok müzede görmüştüm ama böylesini ilk kez gördüm!.. İçine bakınca çığlık atmamak için zor tuttum kendimi!..Erken Tunç çağı küp mezarlarından imiş.. Ölülerin gömülmesinde kullanılan bu küplerin içinde ayrıca birkaç küçük kapta bulunmuş. Ilıpınar - (M.Ö. 3000) 

' İçindekini merak ettim! diri diri mi gömüldü acep!bir de kap kacak yanında .) :))'

YEŞİL CAMİİ
Ve... geldik meşhur Yeşil Camiye .) İznik’te sembolleşen ve en muhteşem kültür varlıklarımızın başında gelen Yeşil Camii adını turkuaz renginde çinili ve tuğlalı minaresinden almış. Osmanlı sanatına, Selçuklu minare geleneğinin yansımasının en iyi örneklerinden biri olan bu cami 1378–1392 yılları arasında Çandarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından Mimar Hacı Musa’ya yaptırılmış.

Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerinden olan caminin  mermerlerden yapılmış mihrabında görülmeye değer zengin bir taş işçiliği var. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle zikzaklı mozaik tekniğiyle bezenmiş.
MAHMUT ÇELEBİ CAMİİ
Şehir merkezinde bulunan cami, Çandarlı Hayreddin Paşa’nın torunlarından Mahmut Çelebi tarafından 1442 yılında inşaa ettirilmiş. Tek kubbeli caminin tuğla örgülü bir minaresi ve giriş portalı üzerinde bir kitabesi var..

Buranın trafo binası olduğunu anlamak biraz zor! Tarihi yaşatan usta ressamın ellerine sağlık...
Çinileriyle meşhur  İznik’e kadar gelinir de hatıralık alınmaz mı! ..ben de kendime, kullandıkça anımsayacağım ve İznik'i bana hep yaşatacak, fotoğraflar kadar hatırası olan sembolik bir hediye ile 'kulağıma küpe' :) İznik Takı Seti aldım…
İznik, dört kapı ve dört medeniyeti içinde yaşatan, Helenistik çağdan kalma kent yerleşimiyle; Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapılarıyla tarihi kent dokusunu bütün canlılığıyla halâ koruyan özel bir şehir.
Gezilecek ve görülecek çok şey vardı.. Tamamı olmasa da öncelikli görülecek yerleri hemen hemen gezdik diyebilirim... Biz dolu dolu 2 tam güne bunları sığdırabildik. Toplam 3-4 gün hatta gölün keyfini de sürmek için, bir haftayı ayırıp tarihi, doğası ve bol oksijenli temiz havasıyla doğa tutkunu gezginler için liste başına alınacak şirin bir ilçe İznik.)

Şarap Tanrısı Dionysos’un kentine, Âlimler diyarına, altın şehre gitmediyseniz eğer!..zeytin ağaçları boynunu bükecek,  Nikaia size küsecektir .) 



Esin Bozdemir
Fotoğraflar: izler ve yansımalar
 Meraklısına; Sezar'ın Anadolu Maceraları bkz.

17 yorum:

  1. Fotoğraflarla birlikte çok keyifli bir yazı olmuş. Epeydir aklımda olan İznik gezisi için güzel bir rehber hazırlamışsınız. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @karmahaskickedmyass
      Özellikle, tarih ve arkeolojiye ilginiz varsa tavsiye ederim..
      Ben teşekkür ederim...

      Sil
  2. Çok çok emek verilerek hazırlanmış ve belgesel niteliğinde, doyurucu bir post olmuş gerçekten sevgili Esin. Tekrar tekrar okuyup inceledim, bilgilendim...

    Daha önceki yıllarda Yedi Göller'e yapılmış bir okul gezisinde güzergahımızdaydı, ancak zamanımızın kısıtlı olması nedeniyle sadece İznik Müzesi'ne girebilmiştik. Dolaysıyla öyle iyi geldi ki...

    Ellerinize, emeğinize sağlık..
    Teşekkür ve sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Hep isteyip bir türlü gidemediğimiz yerdi İznik. Nihayet fırsat yarattık. Öyle çok yer vardı ki!.Gidipte görünce, geçmiş tarih daha da dikkatimi çekti ve şu post.u hazırlarken bir o kadar da çok dersimi çalıştım:))tarihi anlamak tek başına okumakla yeterli olmuyor! imkan ölçüsünde, yerinde görebilmek çok daha iyi aydınlatıyor insanı...

      Kendi penceremizden dilimizin döndüğünce paylaştıklarımız, asıl bunlar hoşnut kılıyor bizleri. Ve yaşadıklarımızın daha çok anlamı oluyor..Ben teşekkür ederim.
      Sevgilerimle..

      Sil
  3. İznik güzeldir. Biz de geçen sene doya doya gezmiştik. Fotoğraflar çok güzel. Tekrar görmek istedim:)
    Ellerinize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Sezer,

      Sanat Tarihçisi olarak tahmin edebiliyorum sevgili Sezer, eminim oldukça etilenmişsindir ve kimbilir içindeki ses; "hadi ama yine gitmeliyiz Nicea'ya!" diyordur.)

      Teşekkür ederim...
      Sevgiler.

      Sil
  4. Yazılarını (tüm yazdıklarını)önce senin yazın olarak okuyorum.. sonra sunulan o eşsiz görüntüleri seyredip bu sefer bir belgesel tadında yeniden okuyorum.. Hatta şimdi olduğu gibi, turistik bir gezi yaptığım ya da orada yaşayan bir dostu ziyarete gittiğim yerlerde, göremediğim fark edemediğim nice güzellikleri senin görüşün ve anlatışınla yeniden keşfediyorum..İznik hayran olduğum, bir kaç sefer gittiğim bir yer.. göl kıyısında 1999 depreminde harap olan nice evlerden birinde yıkılmak üzere olan bir evde kalışımı hatırladım.. Ellerine ve aklına/zevkine sağlık ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @hasret senfonileri,
      İznik, tarih ve doğası ile farklı bir dokuda etkileyici bir ilçe. Hele ki kıyı şeridi çok hoş.Ve gölü oldukça büyük.
      Teşekkür ederim değerli düşünceleriniz için
      Gülsen Hocam..Sevgiler..

      Sil
  5. Ablacığım elleriniz dert görmesin, sizin gözünüzden ülkeme bakmak ayrı bir güzelllik ,
    sağlıcakla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @f.ferdi durusulu,
      Sizinde dert görmesin günesinoğlu..ülkemiz güzel, O'na hepimiz çok iyi bakmalıyız!

      "İznik şehrine hor bakma/Sakarya suyu gibi akma/İzniğimde el bakma,
      Her burcunda bir hisar yap"..demiş, Orhan Gazi'ye Osman Gazi bu şekilde vasiyet etmiş!.. O vasiyet sadece İznik için değil, şu güzelim topraklarda yaşayan herkes, her bir karış toprağına sahip çıkmalı!..

      Sil
  6. Harika izlenimler Esin'ciğim.Ben göremedim İznik'i ;merak ettim hep ,Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde önemli bir yeri vardır.Doğu batı uygarlığı orada buluşur...Emeklerine sağlık güzel yazı ve fotoğraflarınla gezdirdin ve de bilgilendirdin.Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Arzu Sarıyer,
      Gerçektn önemli bir ilçe İznik. Dört medeniyete ev sahipliği yapmış..Osmanlı'nın kuruluşunda ve İstanbul'un kazanımında önemli bir rolü olmuş.Doğu ve Batı Uygarlığını da çok güzel buluşturmuş..
      Severek hazırlıyorum her post.u. Teşekkür ederim değerli düşüncelerinize Arzu Öğretmenim..Sevgi ve esenliklerimle...

      Sil
  7. Abdulvahap Sancaktari Turbesi vardır taaaa tepede, bir gün batımına denk geldi gidişim... Gölü hiç böylesine güzel görmemiştim. Ne güzel gezdirdin gene beni sokak aralarında...

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Esmir,sizi okumak büyük bir keyif.Emeğinize,yüreğinize sağlık,teşekkürler.Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  9. ben iznikliyim ve yazıyı okuyunca birazda olsa kendimden utandım dogrusu 2 gün içerisinde benden daha çok gezip daha çok bilgi toplayıp harika bi yazıyla iznigi anlatışın beni biraz utandırdı çok fazlada gururlandırdı keşke iznikteki her bir insan bir turist kadar iznige deger verip iznigi bir turist kadar koruyabilse misal iznikli bi kaç kişiye neden roma tiyatrosuna yazı yazıyosunuz tarihi kirletiyosunuz diye sordugumuzda amannn bizde çok var o taşlardan demese keşkeeee isteyen arkadaslar bana ulaşabilir istedigi iznik veya bursa fotograflarını verebilirim nicea_photograpy@hotmail.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız,
      Samimi duygularınız için çok teşekkür ederim.

      "cihan-ârâ cihan içindedir, arayı bilmezler,
      ol mâhiler ki derya içredir, deryayı bilmezler."

      Yalnız İznik için değil güzel yurdumuzun her yeri için geçerli bu söz ve sizin söyledikleriniz..

      Hep İznikle kalın :)

      Sil
  10. Hepinize Merhaba,
    Ben Azerbeycanda yasayan Turkiyeli bir isadamiyim.
    10 yildir Azerbeycanda yasiyorum ama bu sene buralari terk edip iznike yerlesecegim nasip olursa.
    Istanbulda yasiyor olmama ragmen.
    15 subat 2013 ve 20 subat 2013 tarihleri arasinda iznikteydim.İşim geregi Turkiyeyi ve dunyanin bir cok ulkesini gezmis olmama ragmen iznik kadar guzel bir yer gormedim.Iznike hangi pencereden baksaniz olumsuz bir durum goremezsiniz.Tabiati yani sira insanlarin tevazu ve misafirperver olusu beni cok etkiledi.
    Tabiki bende bol bol resimler cektim burada dostlarima gostermek icin.
    2013 yazında nasıp olursa ıznıkte bırkac donum toprak alıp ıcıne hemen 2 katlı guzel bır prefabrık kondurup yasamaya baslayacagım.
    Bu arada dost demisken iznikte kaldigim 5 gun icinde edindigim dostlardan bazilarini burada zikredip tesekkur etmeden gecemeyecegim. 5 gun kaldigim sahilda cok guzel butik otel IZNIK OTEL sahibi barbaros kardesim ve oglu meteye, sahilde jandarma yaninda cay bahcesi isletmecisi nihat kardesime, camdibi koyunden eyyub amcaya,
    merkezde ayasofya cami karsisinda cagri lokantasi sahibi soyismi gibi guzel mustafa guzel kardesime,berber huseyin gunes abiye, malatyali hemsehrim candarli koyu okul muduru ali hocama, yine aslen erzincanli ama 20 yildir iznikte yasayan zekeriya hocama, ayasofya camii muezzini davudi sese sahip sansarak koyunden ismayil kardesime, ismini sayamadigim bir cok arkadaslara azerbeycandan kucak dolusu selamlar gonderiyorm. Azerbeycani tanimak guzel muziklerini dinlemek isterseniz sitem www.ziyasahin.com bakabilirsiniz. Soracaginiz bir sey olursa iletisim adresim, ziyasahin2002@yahoo.com skype mustafababa44
    Hepinize azerbeycandan baki selamlar gonderiyorum. Allaha emanet olunuz.

    YanıtlaSil