Ben kitaplarımı yaratmadan kitaplarım beni yarattılar. (*)
Yine bu yılda çok önceden gitmeyi planladığım ve Büyükçekmece TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen 29. İstanbul Kitap Fuarın'daydım… Ama bu sefer önceki yıllardan tecrübe edinmiş olarak ben, haftasonu değil de haftabaşında gitmeyi tercih ettiğimi belirtmeliyim. Haftasonlarına denk gelen fuar serüvenlerimi biliyorum çünki! öylesine izdiham oluyordu ki yürümek de güçlük çektiğim için istediğim gibi doğru düzgün standları dolaşamıyordum. Ama başkaca bir zamanınız yok ise ve imza almayı yada konuşmacı olarak panellerde izlemeyi düşündüğünüz sizin için çok önemli olan yazar- çizerlerle buluşmanızsa söz konusu o zaman elbette bu yoğun kalabalığı göze alabilir ve haftasonu da gidebilirsiniz…
Fuar merkezinin İstanbul’un bir hayli dışında olmasına rağmen ilginin hatırı sayılır bir yoğunlukta olduğu ve neredeyse ‘acaba okur çok da biz mi yanılmışız bugüne kadar!’ dedirtecek türden insan manzaraları görmek ayrıca umutlandırdı beni de!.. yine de kendi kendime düşünmeden de edemedim, hani alınan kitaplar okunmak için mi yoksa bir köşede dursun diye mi alınır!...yoksa kitaplara ve kitap stantlarına öylece boş boş mu bakılır! Sadece gezmek olsun şöyle İstanbul dışına doğru diye mi gidilir!..doğrusu tartışılabilir bir durum… çok okumayan ama son zamanlarda çok yazan ve yazarı olan bir millet olduğumuz aşikar! Benim dahi başım döndü stantlarda yeni çıkan kitaplara bakınırken… yazmanın hiç de kolay bir iş olmadığı ve büyük bir ustalık, titizlik, araştırma ve gözlem ve de birikim olduğunu düşündüğüm de yeni yazarlığa soyunan insanların gösterdikleri bu büyük emek ve özveriden dolayı kendilerini yürekten kutluyorum. Ama doğru düzgün kitap dahi okumadığı halde, hiçbir bilgi birikimi alt yapısı olmadığı gibi sadece “ hayatım bir roman bende yazmalıyım!” diyerek yazmaya yeltenenlere de doğrusu söyleyecek bir söz bulamıyorum ve onlara da gösterdikleri bu cesaretleri adına ne diyelim artık şapka çıkartıyorum!
Tüm bunları niye mi söylüyorum. Bu kalabalık kitle gerçek bir okur-yazar olsaydı, toplumun pek çok alanında gösterilen etki ve tepki, davranışsal hareketlerimiz, haklara, adalete, insana ve doğaya karşı takınılan tutumlarımız çok daha sağlıklı olurdu… Öyleyse bu kalabalık da adeta içi boşaltılmış, baktığını ne kadar görebilir ve analiz edebilir olduğu tartışılır sanki biraz kuru kalabalık-mış gibi geldi bana!..öylece boş boş bakan- içi boş!
E… hani hep mi boş bakıyordu insanlar… elbette, hayır! Yeterli olmasa da; azınlık da olsa kitap tutkusu çok olan, okumayı da, yazmayı çok seven, araştıran, sorgulayan, öğrenmek için can atan pek çok insan olduğu da muhakkak. Hele ki o stantlarda medya tarafından desteklenmeyen, afiş afiş reklamlarla öne çıkarılmayıp, mütevazi ve kendi halinde keşfedilmeyi bekleyen nice kitap olduğu ve o eserleri kısıtlı olanakları ile ortaya çıkarmak için gecesini gündüzüne katarak büyük emekler sarf eden yazarların olduğu da bir gerçek…
Nice bahar güzellikleri gizlidir kitaplarda… Okuyanlar bilir, bilenler okur!..
yazıyordu incelediğim bir (**) çocuk dergisinin kapağında… ne kadar güzel bir cümle! Kısa ve öz anlatıyor okumak sevdasını… Minik öğrenci gruplarını bir stanttan diğerine koşuştururken görmek kitaplar kadar renkli ve coşkulu bir tabloydu... gelecekte buraların daha coşkulu olacağının da bir işaretiydi. Buyrun size iyimser olmamız için bir neden daha :)
Peki biz ne mi yaptık fuar süresince… gitmeden önce aklımızda olan ve notlarımızın arasına dahil ettiğimiz kitapları, dergileri ve yayınevlerinin yeni çıkardığı kitapları incelemek ve bazılarını da satın almak üzere ilgili stantları, girişte aldığımız fuar broşürü yardımıyla da dolaştık. Fuar süresince, özel tasarımlarla süslenmiş, albenisi bol, rengarenk baskılı kitap kapakları ve kendine has kağıt kokusu içinde dolaşmak kitap sever bir insan olarak beni çok keyiflendirdi, hele ki daha sakin bir ortamda ve rahatça nefes alabilir bir ferahlıkta yürüyebildiğim için memnuniyetim daha da fazla oldu…
Peki biz ne mi yaptık fuar süresince… gitmeden önce aklımızda olan ve notlarımızın arasına dahil ettiğimiz kitapları, dergileri ve yayınevlerinin yeni çıkardığı kitapları incelemek ve bazılarını da satın almak üzere ilgili stantları, girişte aldığımız fuar broşürü yardımıyla da dolaştık. Fuar süresince, özel tasarımlarla süslenmiş, albenisi bol, rengarenk baskılı kitap kapakları ve kendine has kağıt kokusu içinde dolaşmak kitap sever bir insan olarak beni çok keyiflendirdi, hele ki daha sakin bir ortamda ve rahatça nefes alabilir bir ferahlıkta yürüyebildiğim için memnuniyetim daha da fazla oldu…
Bir de bu yıl tema’nın standında kitapları incelerken kimi mi gördüm! Tema’nın Onursal Başkanı Sayın Hayrettin Karaca Beyefendi’yi… o her zaman ki güler yüzlü ve müşfik hali ile çevresindeki insanlara ışık saçan ve ilerleyen yaşına rağmen dinamizminden bir şey kaybetmeyerek, doğayı korumamız için büyük mücadeleler ve emekler veren bu güzel insanı görmekten ayrıca mutluluk duydum. Kendisi ile kısa bir sohbet ederek fotoğraf çektirdik ve yakalarımıza birer yaprak takarak stanttan ayrıldık.
Fuar günümüzün diğer renkli karelerini ise birbirinden güzel sanat eserlerine yer vererek, resim ve heykel çalışmalarının sergilendiği salonları gezerek bir fuar gününü daha sonlandırdık…
Tek tek ve her ayrıntıyı kaçırmadan stantları dolaşarak, paneller, imza günlerini de takip ederek bir güne sığdırmanın zor olacağı bu büyük fuar merkezinde; bir yarım gününüzü ayırarak, ortalama 4-5 saat süresince de yeterli olabildiğini düşündüğüm, kitap ve kitaba dair pek çok şeyi bulacağınız “ İstanbul Kitap Fuarı ” etkinliğini kaçırmamanızı öneririm…
Esin Bozdemir
Detaylı bilgi için: TÜYAP
Fuar broşürü için: tıklayınız
İstanbul Kitap Fuarında: Giriş bedeli 5tl’dir. Öğrenci, öğretmen ve emeklilere ücretsiz .
Fuarlar: 30 Ekim - 6 Kasım tarihlerinde: 11.00 - 20.00 saatleri, Kapanış günü:7 Kasım 2010 tarihinde ise : 11.00-19.00 saatlerinde Uluslararası Salon: 30 Ekim - 2 Kasım 2010 tarihlerinde:11.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
(*) Montaigne - (**) okyanus yayınları
Her ne kadar kitapları göremesek, dokunamasak da güzel bir tanıtım yazısı olmuş Esinciğim...Biraz da olsa geziyormuş hissi geldi...
YanıtlaSilKaçırmamamızı önerirsin demek :) Bu benim için bir hayalden öte gidemez maalesef...
Fakat sen şayet Cumartesi yeniden gitmeyi düşünürsen blog kardeşimiz Göktuğ'u görebilirsin orada...2. kitabını imzalayacakmış.
Hayrettin Karaca'ya ise hayranım. 87 yaşında ama gayet bilinci yerinde ve Türkiye'nin yüz akı Toprak Dedemiz...
Ellerine sağlık bu detaylı post için..
Sevgilerimle...
Bende istanbulun bir ucundan kalkıp
YanıtlaSilçocuklarla birlikte fuara gittik,ekonomik sıkıntıdan dolayı ancak 5 kitap alabildik,bir kitapta hediye edildi.fuarın atmosferini solumak bile güzel bir duygu lakin çocuklara bedava olmasına rağmen neredeyse şehrin dışında olan bu fuara gitmeleri çok zor oluyor,sanki kültürü ve kitapları zehir salgılayan bir fabrika misali şehrin dışına itmişler,umarım buna bir çözüm bulurlar
Sevgili Zeugmacığım,
YanıtlaSilBiliyordum gelemeyeceğini bu yüzden senin içinde dolaştım Tüyapta:)bir kudret bir kudret geldi bana...ayaklarımın sızısını bile duymazdan geldim dolanırken stantlar arasında:)
maalesef bizimde kredimiz bir kereye mahsus! 25 km yol gittik geldik trafik içinde arabımızla cebelleştik öldük öldük dirildik...malum berbat İst trafiği hele ki o güzergah aman aman..ama altını çizelim bir kez daha anımsattığın için bende kutluyorum...Blogger kerdeşimiz Göktuğ'un yeni Romanı Tılsım'ı Kudret'in hayırlı olmasını ve çok daha geniş bir okurla buluşmasını diliyorum...
(http://goktugcanbaba.blogspot.com/2010/10/yeni-romanm-tlsm-kudret-laika.html)
Toprak dedemizi, o güzel insanı görmek tüyap yolu üzerindeki trafiği çekmemize değdi doğrusu...
Teşekkürler ve sevgilerimle Zeugmacığım..
Sayın Hüseyin Usta,
YanıtlaSilÇok haklısınız fuar merkezi ve kongre salonu geniş bir alana yayıldığı için güzel olmasına güzel de sorun bu kadar İstanbul dışında olmasında!hani hızlı metro falan olsa belki daha çabuk gidilir ama ister kendi aracınız olsun ister toplu taşımalarla olsun...o keşmekeş trafik eziyet resmen...İstanbul'da yaşam zor ama her şeye rağmen uyum sağlıyoruz işte!gerçek şu ki onca uzaklığa rağmen katılım oldukça yüksek...
Ne çok kitap sever-mişiz meğer biz hep yanlış biliyor muşuz:))
Sayenizde taa Ankaradan fuara gitmiş gibi oldum.Kitap okuma konusunda yazdıklarınıza yürekten katılıyorum.Sevgili Hayrettin Karacayı ve partneri İlmiye CIĞ hanımefendiyi Ankarada Meclisin önündeki eylemlerinde ziyaret edmiştim.Tanıştığıma çok mutlu olmuştum.Keşke herkes o yaşlarda ülkesi için bu kadar üretmeye ve düşünmeye devam etse.sevgiler
YanıtlaSilSevgili Gümüş Ay, işte bu yüzden bende İstanbul Tüyap Fuarını ayağınıza kadar getirmek istedim:)bi dolu kitap vardı, insan hepsini okumak istiyor inan!ama ne mümkün ne ömür yeter ne de göz!sonra, okuduğunu anlamak var, anladıktan sonra araştırıp irdelemek var, çok düşünüp ardından da üreterek aldığın ışığı yayabilmek var:)böyle düşüneduruken, uzaktan gözümü alan bir ışık Sayın "Hayrettin Karaca"'yı görünce de; işte dedim olunacaksa asıl, böylesine, doğru ve güzel bir adam olabilmenin peşinde olmak varr:)
YanıtlaSilSevgilerimle...