Son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biri oldu
“Lizbona’a
Gece Treni”. Film,
Pascal Mercier´in uluslararası çok satan romanından
uyarlanmış. Objektif değerlendirmelerine ve yorumlarına güvendiğim kitap-okur dostların önerilerine dayanarak kitabını da almıştım
“Lizbona’a Gece
Treni’”nin, ama merakıma engel olamadım ve kitabından önce sabırsızlıkla DVD’den
filmini izledim. Beğenilmeyecek gibi değilmiş meğer! İzleyince filmi daha iyi
anladım. Aslında bu filmi
Portekiz gezimize gitmeden önce izlemek istiyordum. Ancak gezi öncesinin hummalı telaşı
içinde bir de üstüne üstlük vize çıktı-çıkmadı kaygıları yaşarken, film
seyretme modunda hiç değildim.‘Ama bu
filmi seyahat öncesinde seyretse idim belki de bu kadar çok etkilenmezdim!’
gibi bir cümle kuramayacağım, çünkü bu film, her hali ile çok güzel!. Ancak
şöyle bir etkisi olabilir o da; karşı konulmaz bir duygu içinde, yazarın ayak
izlerini takip ederek Lizbon’u bir an önce görme isteği.