Orta Avrupa Gezimizin 3. Gününde Prag’a yaklaşık 3 saat mesafede yer alan ve Vltava
Nehri kıyısına kurulmuş olan, tarihi ise 13. Yüzyıla dek uzanan bir Ortaçağ
Şehri’ne; Český Krumlov’a gidiyoruz.
1992 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültürel Mirası
Listesinde yer alan Chesky Krumlov, Çekya turumuzun en güzel destinasyonlarından
biri olarak anılarımızda hep saklı kalacak. Vltava Nehri’nin kıyısına dizilmiş;
Gotik, Barok ve Rönesans mimarisiyle inşa edilmiş olan evlerin, daracık parke taşlı
sokakların, antik dükkânların arasında yürürken adeta kendimizi çağlar ötesine, Ortaçağa ışınlanmışız
gibi hissettik.
Chesky Krumlov, Avrupa' da yaşanan savaşlardan hiç etkilenmemiş ve 13.yüzyıldan bu yana, Avrupa’nın en iyi korunmuş ve tarihi dokusunu koruyabilmiş ender Ortaçağ kentlerinden biri.
Chesky Krumlov, Avrupa' da yaşanan savaşlardan hiç etkilenmemiş ve 13.yüzyıldan bu yana, Avrupa’nın en iyi korunmuş ve tarihi dokusunu koruyabilmiş ender Ortaçağ kentlerinden biri.
Çek Cumhuriyeti’nin güneybatısında yer alan ve Bohemya
Krallığı döneminde ise önemli bir ticaret yolu üzerinde olan Chesky Krumlov’ı yöre halkı
“Bohemya’nın İncisi” veya “Minyatür Prag” olarak adlandırıyor. Adını
Almanca’da “ Eğimli Çayır ” anlamına
gelen “Krumme Aue” den alan ve Vltava
Nehri’nin kıvrımları içerisinde bir ada gibi gözüken -aslında bir menderes
üzerine kurulu olan- kasabaya öncelikle, en iyi hakim olacağımız noktadan, yani kaleden bakacağız. Yüzyıllar boyunca Bohemya'nın aristokrat hükümdarlarının hayatlarına görkemli bir bakış sunan kale, bakalım bize de aynı görüntüyü verecek mi! Nehir kıyısındaki restoranların, bar ve kafelerin konumları ise oldukça romantik.
Tur aracımız bizi eski kent merkezine yakın bir lokasyonda
bırakıyor. Ağaçlı yoldan hafif bir rampa
çıkarak kente, tepeden kuşbakışı bakacağımız kaleye doğru yol alıyoruz. Bir yandan da hafifçe yağmur çiselemeye başlıyor. İçinde
bulunduğumuz atmosferi, yakalandığımız yağmur, daha da gizemli hâle getiriyor. Bu
Ortaçağ kentinde sanki zaman da bir anda duruyor!.
Ve Ortaçağın en önemli kalesine adımımızı atıyoruz. Labirent gibi dolanarak taşlı hollerden, avlulara, oradan basamaklarla tekrar yukarıya doğru çıkıp, verandalara ve geniş teraslara çıkıyoruz.
Ve Ortaçağın en önemli kalesine adımımızı atıyoruz. Labirent gibi dolanarak taşlı hollerden, avlulara, oradan basamaklarla tekrar yukarıya doğru çıkıp, verandalara ve geniş teraslara çıkıyoruz.
Chesky Krumlov Kalesi ve Kulesi
Tarihi Kale 13. yy.dan kalma. Gotik üslupla yapılmış olan kaleyi Rosenberg Ailesi 16. yy. da Rönesans üsluba göre eklemeler yaparak daha da genişletmiş. Rosenberg Ailesi en ihtişamlı günlerini bu kalede geçirmiş ve İspanya, Almanya ve Polonya Ailesi’nden pek çok aristokratı hep bu kalede ağırlamış.
Chesky Krumlov Kalesi İç Avlular ve Taşlı Koridorlar
Yine bu dönemde ünlü ressamlar kente getirilerek, kale duvarları resimlerle süslenmiş ve kale daha da sanatsal bir boyut kazanmış. Daha sonra Eggenbergler kaleyi devralmış ve kale bu dönemde Barok stili hakimiyeti ile biraz daha genişletilmiş. Konser ve tiyatro salonları eklenmiş. 18. yy itibari ile kale Schwarzenberg Ailesi tarafından 3. Tiyatro ve parklarla daha da genişletilerek bu günkü halini almış. Bu yüzden Chesky Krumlov Kalesi, Ortaçağ Avrupası’nın en büyük kalelerinden biridir.
Tarihi kale avluları en eski grafitti sanatıyla dolu. Duvar
resim sanatının orijinal örnekleri bunlar. Geniş avluları, bahçeleri, taş
odaları ve kralların kullandığı odaları görüyoruz.
Kale Kompleksi içinde; Rosenberg Balo Salonu, St. George'un görkemli Şapeli,
Rönesans Salonu ve Kraliyet Daireleri bulunuyor. Kalenin içindeki salonlar; çeşitli resim, duvar halıları ve dönemin zarif mobilyaları ile döşenmiş.
Görsel: Burdan
Kalenin en önemli özelliği ise,
1682 yılında inşa edilen muhteşem Barok tiyatrosu ve 18. yüzyıldan
kalma hareketli sahne ekipmanlarının olduğu bir açık hava tiyatrosu. Burada ilk sahne performansı 1958'de gerçekleşmiş. Çocukluğumda anımsıyorum Maksim ve Çakıl Gazinolarına da bazen bu tarz döner sahne kurulurdu. Ve sanatçılar, dönen sahne üzerinde konserlerini verirlerdi. Tabii ki bizdeki ne böyle büyüktü, ne de böyle işlevseldi!. Bizim ki Türk usulü, Türk işi idi. :) yine de dönen sahne beni heyecanladırmaya yeterdi!.
Ve....Kaleden, Vltava Nehri’nin kıvrıla dolana bir ada gibi kenti
içine alan manzarası muhteşem!. Chesky Krumlov, bir masal kent!
Kaleden aşağıya baktığımızda, Vltava Nehri üzerinden arka arkaya kanolar ve kayıkların geçtiğini görüyoruz. Bu gösterilerin sıradan bir gösteri
olmayıp, bir yarışma olduğunu öğreniyoruz.
***
Kalenin en uç noktasından Kule ve tarihi kentin panoraması
Chesky Krumlov’da 40 dan fazla tarihi yapı varmış. Kale’den şehrin panoramasına bakmıştık, bu defa kentin içinden görkemli Kaleye yönümüzü çeviriyoruz. Tahta köprünün üzerinden geçerken bu görüntüyü alıyorum. Kale’nin karşıdan görünümü de işte budur sevgili dostlar.
Son yıllarda seyrettiğimiz ünlü ajan filmlerinden birine bu görüntü fon oluşturmuş. Buradan kaleye bakarken, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz sanatçı John Berger’in ‘Görme Biçimleri’ nde dikkat çeken düşünceleri geliyor aklıma. İmgelerin görme biçimine göre nasıl şekillendiğinin altını çizen Berger bunu şöyle anlatıyor:
“Karşıdaki tepeyi gördüğümüzü kabul edersek o tepeden görüldüğümüzü de kabul etmemiz gerekir. Görüşün iki yanlılığı konuşmaların iki yanlılığından daha baskındır. Çoğu zaman karşılıklı konuşma bu görme-görülme işlemini dile getirme çabasıdır." Berger’ın burada anlatmak istediği şey, insanlar ve imgeler arasındaki karşılıklı iletişim ve alışveriştir. Bkz
***
Český Krumlov'un en eski ayakta kalan binalarından biri olan
Minorite Manastırı.
14. yüzyılın ortalarında Barok üslupta yapılan bina
Gotik ve Rönesans tarzı eklemelerle son şeklini almış.
Trdelnik'i tatilimin favori tatlısı ilan ediyorum :)
Kent Meydanına doğru gitmek üzere ara sokaklarda yürürken rehberimiz bize, gördüğümüz bu renkli ve gösterişli yapılara dikkatlice bakmamızı söylüyor. Önden
baktığımızda heybetli olan bu yapıların aslında göründüğü gibi büyük olmadığını
sadece bu algıyı yaratmak için cephenin yüksek ve geniş tutulduğunu söylüyor.
Hatta bu yapıların film platolarına ilham verdiğini ve kovboy filmlerinde daha
sonra bu tarz yapılar kullanıldığını
belirtiyor. Evlere yandan baktığımızda, bu ayrıntıyı net bir şekilde görerek fark
ediyoruz biz de.
Chesky Krumlov Meydanı
Chesky Krumlov Meydanı
Meydanın etrafındaki yapıların duvarları freskler ve dekoratif resimlerle son derece dikkat çekiciydi. Sanat, yüzyıllar öncesinden bu kentte
varlığını sürdürmüş. Özellikle resim sanatının izleri her yerde karşımıza
çıkıyor.
***
Duvar resimleriyle kaplı olan evin hemen karşısındaki bina ise, Cesky Krumlov Balmumu Müzesidir. Müzenin içinde; Mozart, Bedrich Smetana, Egon Schiele, gibi Çek Cumhuriyeti civarında yaşayan sanatçıların yanısıra; Tina Turner ve Micheal Jackson gibi pop müzisyenlerinin de balmumu heykelleri bulunmakta imiş. Biz yeterli zamanımız olmadığı için bu müzenin içini gezemiyoruz, ama siz daha geniş bir zaman ayırırsanız bu kente, bizim yerimize de bu müzeyi görün isterim.
Veba Anıtı - Chesky Krumlov
Meydanın tam ortasında ise Obelisk bir Veba Anıtı bulunuyor. Veba, pireler vasıtasıyla fare ve insanlara kan yoluyla
bulaşan çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalık. Bir zamanlar salgın haline
gelen ve Ortaçağ Avrupası’nda yüzlerce kişinin canını alan veba hastalığına
dikkat çekmek için yapılmış olan ‘Veba Anıtları’yla sık sık karşılaşıyoruz
gezdiğimiz Avrupa Kentlerinde. Prag’da ve Karlovy’de de gördüğümüz Veba Anıtları, hem hastalığı ve aldığı canları unutmamak, hem de vebanın nihayet
sona erdiğini belirtmek adına inşa edilmiş.
İşkence Müzesi
Chesky Krumlov küçük bir kasaba olmasına karşın pek çok müze ve sanat galerisine sahip.
Obeliskin karşı tarafında ise bir başka müze bulunuyor. Adı: İşkence Müzesi. İçeride ne tür ceza aletleri olduğunu, geçtiğimiz yıl Cordoba’da ziyaret ettiğimiz, Engizisyon Galerisi'nde görmüştük bkz, dolayısıyla müzenin içini tahmin etmekte zorlanmıyoruz. Bu müzede de; Ortaçağ’daki suçluları bazen konuşturmak, bazen susturmak ve cezalandırmak üzere; kelepçeler, sivri uçlu penseler, demir tokmaklar, kalın zincirler gibi ayrıca çivili sandalyeler ve cezalıları ölene kadar içinde hapsettikleri tahta kafeslerin olduğunu öğreniyoruz. Tahminimizde yanılmamışız. Bu yüzden ‘İşkence Müzesi’ne sadece karşıdan bakmakla yetiniyoruz.
Obeliskin karşı tarafında ise bir başka müze bulunuyor. Adı: İşkence Müzesi. İçeride ne tür ceza aletleri olduğunu, geçtiğimiz yıl Cordoba’da ziyaret ettiğimiz, Engizisyon Galerisi'nde görmüştük bkz, dolayısıyla müzenin içini tahmin etmekte zorlanmıyoruz. Bu müzede de; Ortaçağ’daki suçluları bazen konuşturmak, bazen susturmak ve cezalandırmak üzere; kelepçeler, sivri uçlu penseler, demir tokmaklar, kalın zincirler gibi ayrıca çivili sandalyeler ve cezalıları ölene kadar içinde hapsettikleri tahta kafeslerin olduğunu öğreniyoruz. Tahminimizde yanılmamışız. Bu yüzden ‘İşkence Müzesi’ne sadece karşıdan bakmakla yetiniyoruz.
Cesky Krumlov - Marionet - Kukla Müzesi
Eski St. Jošt kilisesinin tarihi binasında yaklaşık 200 adet
kuklanın sergilendiği Kukla Müzesi tam çocuklu aileler için. Çünkü müzenin, Barok Tiyatrosu'nda ziyaretçiler kukla
sanatını iplerle uygulamalı olarak da icra edebiliyorlarmış. Bkz
Daracık sokaklarda yürümeye ve meraklı gözlerle etrafımıza bakınmaya devam ediyoruz.
***
Nostalji Pansiyonu ve Birahanesi
St. Vitus Kilisesi
Cezky Krumlov’un tarihi kent siluetinde hemen her açıdan kadrajımıza giren ve beyaz renkli, ince ve sivri mimarisiyle kendini belli eden Saint
Vitus Klisesi.
Saint Vitus Klisesi Cesky Krumlov'un daracık parke taşlı sokaklarında yürürken, birden karşımıza çıktı. Yapılar bitişik nizam ve içiçe, bu yüzden bu görkemli yapılara ulaşmak da çoğu kez labirent gibi, dolambaçlı yollardan oluyor. Neyse ki bu meşhur kliseyi de böylece görmüş olduk.
Freskleri 15. yy. a kadar uzanan ve Gotik tarzda yapılmış olan klisenin avlu girişindeki etkinlik panosu dikkatimizi çekiyor. Anlıyoruz ki, St. Vitus Kilisesi bugün sadece dini amaçlar için değil, aynı zamanda klasik müzik dinletileri için de kullanılıyor. Tarihi yapıların, atıl bırakılmayıp bu şekilde sanatsal etkinliklerle değerlendirilmesi bu yapıları aynı zamanda yaşanır kılıyor.
Bir Antikacı Dükkânı
Saint Vitus Klisesi Cesky Krumlov'un daracık parke taşlı sokaklarında yürürken, birden karşımıza çıktı. Yapılar bitişik nizam ve içiçe, bu yüzden bu görkemli yapılara ulaşmak da çoğu kez labirent gibi, dolambaçlı yollardan oluyor. Neyse ki bu meşhur kliseyi de böylece görmüş olduk.
Freskleri 15. yy. a kadar uzanan ve Gotik tarzda yapılmış olan klisenin avlu girişindeki etkinlik panosu dikkatimizi çekiyor. Anlıyoruz ki, St. Vitus Kilisesi bugün sadece dini amaçlar için değil, aynı zamanda klasik müzik dinletileri için de kullanılıyor. Tarihi yapıların, atıl bırakılmayıp bu şekilde sanatsal etkinliklerle değerlendirilmesi bu yapıları aynı zamanda yaşanır kılıyor.
Bir Antikacı Dükkânı
Egon Schiele Sanat Galerisi
Buluşma noktamıza doğru ilerlerken bir sanat galerisinin önünden geçiyoruz. İşte bu galeriyi gezebilmeyi çok isterdim. Çünkü bu sanat galerisi, yaşamının bir dönemini bu kentte geçirmiş olan ve Gustav Klimt'den etkilenen ünlü Ressam Egon Schiele'e ithaf edilmiş. Sanat Galerisi; Viyana doğumlu, Avusturya'lı Ressam, Egon Schiele'nin eserlerini sürekli sergilenmekte olup ayrıca, Gustav Klimt, Salvador Dalí ve Pablo Picasso gibi ünlü sanatçıların eserlerine de ev sahipliği yapmakta imiş. Bkz - Egon Schiele'nin Eserleri ve Hayatı bkz
Antik Değirmen günümüzde Müzikli Bir Taverna
***
Veda Fotosu :)
Ve…tekrar meydana, oradan da , buluşma noktamız olan Benet
Most Köprüsü’nün başına geliyoruz. Son fotoğraflarımızı, yağmurlar altında ve güldür
güldür akan Vltava Nehri üzerinde verirken; sular, seller gibi geçen, bu güzel güne -yağmasaydı yağmur, esmeseydi rüzgar, daha iyi olurdu desek de! bir defa yağmurun bereketi değdi üzerimize! kim bilir belki yine geliriz bu kente ve bu defa güneş hep bizimle olur! - bu yüzden, biz yine her zaman olduğu gibi en içten şükranlarımızla ayrılıyoruz ve 'hoşçakal' diyoruz Ortaçağa! ve Chesky Krumlov'a...
Esin Bozdemir
Esin Bozdemir
Çok güzelmiş, mimariye bayıldım, gezmiş kadar oldum şahane fotoğraflarla eline sağlık, sevgiler. :)
YanıtlaSil@bücürükveben,
SilGüzel bir şehirdi Müjde. Bazı yerler anılarımızda ve görsel hafızamızda daha güçlü yer ediniyor. Chesky Krumlov'un da bizim için ayrı bir yeri olacak. Beğenilerin için çok teşekkür ederim Müjde, bazen anlatmak yeterli olmuyor bunun yerine fotoğraflarımız konuşsun istiyorum ben de :) Sevgilerimle...
Rüya gibi, hem geçmişi yaşatıyor, hem de geçmişin ortasında evleri ile günümüzün renkli dünyasını. Fotoğraflar o kadar gerçek ki kendimi orada hissettim, kesinlikle buraya gidip çıplak gözle de görmeliyim. Bu harika tanıtım ve geçirdiğiniz gerçekçilik hissiyatı için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil@Beyaz Yakalı,
SilYaşayan bir Ortaçağ Kenti olarak; çok iyi korunmuş bir kentti Chesky Krumlov. Değerli düşüncelerinize çok teşekkür ederim. Sizin de görmenizi çok isterim. Esenlikle...
Ne kadar güzel görünüyor. Çok güzel paylaşım.
YanıtlaSil@Turgay Aksoy,
Sil'Masal Kent'sözünün hakkını veren bir kentti Chesky Krumlov.
Çok teşekkür ederim. Esenlikle...
Yağmur bereketli gelir inşallah da siz de böyle güzel güzel geziler yaparsınız. Hoş Euro ve dolar aldı başını gitti ama inşallah bulunur bir çaresi.
YanıtlaSilYediğinle, içtiğinle bu geziyi okumak çok keyifli. Devamını bekliyor olacağım ♥
@Oytunla Hayat,
SilGüzel dileklerine çokkkk teşekkür ederim Şebnemcim. Bu dilekler hepimiz için olsun. Her şeyi başı sağlık tabii ki! . Para kazanılır, kaybedilir!. Huzur olunca, her yer güllük gülistanlık olur, ama sağlık öyle değil! onu kaybedince bir daha geri gelmez!. Sen varsan, her şey var!
Euro ve dolar dediğin gibi aldı başını gidiyor!. Üretim yerine sürekli tüketim olursa, olacağı bu işte!. Bilinçli bir toplum olamadığımız müddetçe başımız hep ağrıyacak böyle!. Biz de yurt dışına gitmeyiz olur biter. Aslında uzun yılların ardından, son iki yıldır yurtdışı gezilerini gerçekleştiriyoruz. Blogumu yakından takip edenler bilirler zaten. Yıllardır tatillerimizi hep yurt içinde geçiriyorduk. Çünkü öncelikle kendi coğrafyamızı görelim, kendi zenginliklerimizi bilelim düşüncesi ile sanırım ülkemizin %70’ini gezmişizdir. Ege ve Marmara ayrı güzel, Akdeniz ve Karadeniz ayrı güzel, Doğu Anadolu desen bambaşka diyarlarımızdan. Ülkemiz başka ülkelerle kıyaslanmayacak kadar zengin ancak 'aması' var işte! senin de bildiğin gibi; insanlarımız ve giderek bilinçsizleşen bir toplum görüntüsü içinde ülkemiz coğrafi ve tarihi dokusunu hızla kaybetmekte! Bu çok üzücü, yine de hiç umutsuz olmak istemiyorum. Doğa, ona dokunacak olan bilinçli ellerle yenileyebilir kendini! ümit ediyorum… asıl vahimi ‘insan’ olgusunda, onun kendisini yenilemesi, geliştirmesi şart! Demem o ki, biz de ülkemizde gezilip görülecek yarım kalan yerleri gezeriz. Kendi turizmimizi hareketlendiririz. Gezemediğimizde de çok şükür üretecek şeylerimiz hep var onları, daha da harekete geçiririz ;) biraz uzun mu oldu yanıtım acaba ) ama içimden geldi işte! kalemime izin verdim ;)
Ziyaretlerin ve değerli yorumların için çok teşekkür ederim arkadaşım. Sevdiklerinle birlikte gönlünce geçireceğin güzel bir hafta sonu dilerim. Sevgilerimle…
Bir kac yil once Prag'a gitmistim ama Cheshky Krumlow'da cok guzel gorunuyor. Sanirim Prag havaalanina otobusle gidiliyordu. Onumuzdeki yil yil gezi planlari icin bana ilham kaynagi oldunuz.
YanıtlaSil@Mutlu,
SilGezi planlarınıza yazımın ilham vermiş olması beni de mutlu etti...
şimdiden keyifli geziler dilerim.
Nasıl güzel, özenli, ayrıntılı bir paylaşım olmuş. Bir tarihi kenti, bizi adeta Ortaçağa götürerek her ayrıntısıyla izlettirdin. Artık fotoğraflarını anlatımını överek tekrara düşmek istemiyorum.
YanıtlaSilAksi düşünülemez bile.. Ellerine kollarına sağlık.
@Asuman Yelen,
SilAsuman ablacım çok teşekkür ederim. Her zaman çok naziksin.
Senin de yüreğine sağlık. ♥