Her insanın kaplumbağa gibi kabuğuna çekilip sığındığıı ve kendisini güvende hissettiği, huzur bulduğu bir limanı, bir mabedi vardır. Benim mabedimde evim! " Evim, evim canım evim." Her bir odanın kokusu da, rengi de benim ruhumun yansımasıdır biraz da! Ama benim için kütüphanemin yeri bir başkadır. Çünkü burası sadece bir oda değil koskocaman bir dünyadır aslında!
Ve ben “kırılmasınlar ama” diğer odalarım bir yana, en çok kütüphanemi severim! Saymakla bitiremeyeceğim kadar çok değerli dostlarım ve bana belki de en yakın arkadaşlarım, yine onlardır benim! biricik kitaplarım…
Bambaşka alemleri seyredercesine, rafların önünde dakikalarca dakikalarca bıkıp, usanmadan sessizce konuşurum her biriyle!. Biliyorum aslında, başımı uzattığım anda içeriye daha adım atar atmaz, kütüphanemin toz konduramadığım raflarından koskoca bir dünya selam verir bana! Koro eşliğinde çağlardan koşup gelerek “Merhaba” derler hep bir ağızdan! Kitap kapaklarında yazarların adını okudukça onlarla göz-göze gelmiş gibi olurum. Sanki yoklama yapan ben, “burdayım!” diye parmak kaldıran “o” imiş gibi! Yüzlerce kitap arasında ben onca şair ve yazar içinde en çok iz bırakan yüzleri görebilirim !