1 Mart 2024 Cuma

Ocak, Şubat...derken dallarımız çiçeklendi yeniden!

Ne kışlar eskisi gibi, ne de hayatın seyri!.. büyük bir karmaşa ve koşuşturmaca içinde geçiyor günler, aylar, mevsimler!. Ocak, Şubat...derken, kar yüzü göremeden, dallarımız çiçeklendi yeniden. Oysa kütür kütür karlı yollarda yürüyecektik daha! El emeği göz nuru ördüğüm atkımı takacaktım boynuma, yüzüm kızaracak, ellerim kartopu oynamaktan bitap düşecek, yine de içimdeki çocuğun enerjisiyle, bana mısın demeyecektim! :) bir de kardan adam yapıp selfiler çekecektik ki, anı defterimize not düşecektik bunu da! Ama olmadı işte! Ne diyelim!. Yine de belli olmaz, eskilerin deyimiyle, belki "mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır!" ne malum! :)) 

Hayat pür telaş, dolu dizgin ve bir o kadar da kaotik bir biçimde akıp giderken; bense elimden geldiğince bu heyulaya kapılmamaya gayret ediyorum. Ama tabi ki, tamamen de izole edemiyorum kendimi. 

Şairin dediği gibi; "Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında / Yekpâre, geniş bir ânın / Parçalanmaz akışında *" yım adeta!

Umutla karşıladığımız 2024 çok şükür ki bu iki aylık süreçte bizi -özelimizde ve yakın çevremizde- hayal kırıklığına uğratmadı. Her şey olması gerektiği gibi kendi seyrinde ve yolunda gitti. Lâkin ülkemiz için aynı şeyleri söyleyebilmem mümkün değil. Düşmek bilmeyen enflasyon karşısında para oldu pul!. Diğer yandan Erzincan İliç'te yaşanan maden faciası hepimizi derinden üzdü. Sınırsız göçlerle ülkenin demografik yapısı hepten alt üst oldu. Kaotik görüntüler içinde, kalabalıklar çoğaldı. Bir de yaklaşmakta olan 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimleri var... Şimdiden meydanlarda hareketlilikler gözlemlenirken, sokakların nabzı giderek yükselmeye başladı. Dışarıdaki dünya, bir dolu curcuna!.

Neyse ki benim sığındığım ve nefes aldığım duraklarım var. İyi ki var! Orada dinginliği, huzuru buluyorum. Günlük rutinlerimi tamamlar tamamlamaz renkli dünyamın içine dalıyorum. Fonda müzikse, olmazsa olmazım. Sabahları demli çayım, ilerleyen saatlerde de bir kupa kahvem...iyi geliyor ruhuma. 

Günlük rutinlerim arasında bir de mutlaka 'tarihte bugün' takvimine bakarım! 'Tarihte bugün neler olmuş?!  Hangi olaylar?! doğanlar/ölenler kimlermiş?! bu bende alışkanlık yaptı, illaki bakacağım :) 

Verdiğim küçük bir molada, hemen her gün gibi anneciğimle telefonda konuşurum. O anlatır ben dinlerim, ben anlatırım o dinler! Bazen onun anlatacakları benden bile daha çok olur! mutlu olurum :) "Bugün ne yaptın? der mutlaka! // çünkü bilir ki evde vegan bir eş var! Sebze ağırlıklı besleniyoruz. Ama ben vegan değilim tabi!. Tam olarak vejetaryen da değilim. Az da olsa kırmızı et tüketirim, hele ki balığı çok severim :) Ne de olsa bir deniz kızıyım ben ;) deniz ürünlerine sırt çeviremem! Balığı daha uzaktan görünce parıldar gözlerim:)) // 

Gündemden de bahsederiz ama! Sonra muhabbet yine bana döner; "şimdi hangi resmi yapıyorsun?" der annem! Yaptıklarım hakkında düşüncelerini söyler. "Sergin ne zamandı? Hangi tablonla katılacaksın!" diye de sorar!. Anne-kız arkadaşça sohbet ederiz birbirimizle!. 

Diyeceğim o ki, güne anne sesi ve can yoldaşımın merhabasıyla başlamak, çok değerli benim için. Varlıkları şükür sebebim. 

Sonra yeniden geçerim tualimin başına... öyle bir dalarım ki!.. Zaman su gibi akar geçer...zil sesiyle kendime gelirim! 

Uzunca saatler resme odaklandığımdan, gözlerimde yanmalar ve sırt ağrılarım da peşi sıra gelir. Oysa bedenim bana  'durmalısın' demektedir! 'Dur ve biraz geri çekil!' Bir de uzaktan bakarım resmime... Yapılacak ilaveleri, düzeltmeleri şekillendiririm belleğimde!.. ve onlar da 'arkası yarın' a eklenir.

Başka bir kulvarda nefes alma duraklarım da olur...

Yarım kalan kitaplarımı okumaya çalışırım, bazen yeni alınan kitaplara göz gezdiririm... şu aralar kitap okumada çok istikrarlı olduğumu söyleyemeyeceğim. Çünkü gözlerim ciddi şekilde alarm veriyor. Ama 'Storytel' sağolsun imdadıma yetişiyor. 

Gelelim son iki ayda neler oldu hayatımda? neler okudum, neler yazdım-çizdim, boyadım...  

Ocak/Şubat 2024

Neler okudum?

Yaz sonunda ana ocağım Bandırma'da bulunduğum tarihlerde /bu yıl 5. si düzenlenen 'Kitap Günleri'ne denk gelmiş ve severek aldığım kitaplar olmuştu. Başladığım ama bir türlü bitiremediğim kitapları; Eriş Ülger'in 'Fikriye' ve Wirginia Woolf''un 'Deniz Feneri'ni bu iki ayda tamamladım.

Yine, başucumda duran ve "artık beni oku ve buradan al!" diyerek can çekişen, Yuval Noah Harari'nin 'Sapiens' kitabını ve Ahmet Ümit'in bir hevesle başladığım 'Kayıp Tanrılar Ülkesi'ni bu defa Storytel ile bitirmenin mutluluğunu yaşadım. :) 

Artık yarım kalan kitapları 'storytel' ile tamamlıyorum. Gözlerimi kapatıp...hikayenin anlatıldığı yerlerde gezinirken...ruhum da kuş misali kanatlanıyor...bazen de bu konfor hali, beni uykuya yenik düşürüyor, gözlerim kapanıyor! Ama 'sorun değil!' diyorum...  ertesi gün kaldığım yerden devam ediyorum yeniden!.. 

Ne tür resimler yaptım? 

Ocak Ayı'nda yaptığım ilk resim, daha önce yağlıboya ile yaptığım 'Çoban Çocuk' u bu defa soft pastelle çalışmak oldu.

Farklı yüzeylerde ve zemin astarı olarak değişik dokular üzerine, farklı malzemeleri harmanlayarak deneysel çalışmalar yapıyorum. Yeni çalışmam da buna bir örnek oluşturdu. Çok ince detay girmeden ama detay hissi veren çalışmalardan biri oluyor 'Çoban Çocuk' projesi. Yağlı boya ile yaptığım çalışmadan ayırt edebilmek için bu defa adını 'Munzur Yaylalarında Bir Çoban Çocuk' koydum.


'Munzur Yaylalarında Bir Çoban Çocuk'
Ocak 2024 Soft Pastel (47x37)


Ve... 2024'ün ilk ayını; yarıyıl tatili dolayısı ile kardeşler, kuzenler, torunlar...ma-ailece toplandığımız, yeni yaş kutladığımız ve özlem giderdiğimiz günlerle...  gülüş-cümbüş kapattık. 

Şubat 2024

Şubat ayı'nın en anlamlı haftası, Beyoğlu'nun tarihi mekânlarından St Antuan Klisesi'nde gerçekleşen karma sergimiz oldu. 14 Şubat 'Sevgililer Günü'nde açılışı gerçekleşen 'Four Seasons in Love' sergimize ilgi oldukça fazla idi. 


***

Nazım Hikmet portresi ile katıldığım bu sergiyle, sanat yolculuğumdaki anılarıma bir yenisini daha eklemiş oldum. 

Sergimizi ziyaret eden, gelmek isteyip de gelemeyen ve değerli yorumlarıyla bizleri onurlandıran tüm sanat sever dostlara en içten teşekkürlerimle...

Ve Şubat Ayı'nın son tablosu kendi özgün tasarımım olan bir natürmort oldu. 

Dekoratif amaçlı dizayn ettiğim süs kabaklarımı yaz sonunda almıştım. Normalde ömürlerinin daha uzun olacağını düşünmüştüm. Ancak görünümleri ve şekilleri bozulur gibi olunca, anladım ki vadesi dolmak üzere. Bu yüzden onları çöpe atmadan önce birkaç kompozisyon yaratmaya çalıştım. Referans görselime biraz da hayalimdeki objeleri birleştirerek onları tualimde yaşatmak istedim. 

Ortaya işte böyle bir natürmort çıktı :)

Renkli Kabaklar, Şubat 2024
Soft Pastel (33x27)

Esin Bozdemir Art

Benim güncelimden yansıyanlar kısaca bunlardı. Yakın çevremizde ve dostlarımızda yeni doğanlar ve yeni yuva kuranlar vardı... Tebessüm ettiğimiz bir ay oldu şubat.

Umarım değerli okurlar, sizler de iyisinizdir! En kısa zamanda bloglarınızı ziyaret etmek istiyorum.

Renklerin enerjisiyle şubat ayına veda ederken...diliyorum Mart ayı herkes için güzelliklerle dolu geçer. Sağlık ve esenlikle kalın....

Esin Bozdemir


*Ahmet Hamdi Tanpınar 'Ne içindeyim zamanın'

12 yorum:

  1. Merhabalar.
    Paylaşımını yaptığınız yayın içerik açısından o kadar çok zengin bir içerik olmuş ki, okurken hiç sıkılmadan, büyük bir keyifle konun birinden bir diğerine geçtim. Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ayları, yağışlı ve kış aylarımızdandı. Ama ne yazık ki, iklim değişikliği ve küresel ısınma sonucu ülkemizin Doğu Anadolu ve bazı yüksek yerleri hariç, hemen hemen hiç kar yağışı görülmedi. Oysa, tüm çiftçi kardeşlerimiz sermayelerini toprağa saçtı ve harcadı. Bu sene ne ile karşılaşırız bilmiyorum. Ama, "görünen köy kılavuz istemez" atasözüne göre, durum hiç de iyi değil. Ağaçların çiçek açtığından bahsederek, görselini de paylaşmışsınız. Sanırım bunlar badem ağaçlarıdır. Çünkü, ülkemizde en erken çiçek açan ağacımız badem ağacıdır.

    Benim memleketimin iklim şartlarına göre 18 Mart ile 26 Nisan tarihleri arası çok tehlikeli bir dönemdir. Bu zaman diliminde kar yağışı olabilir, arkasından da soğuklar çıkar ve tüm çiçek açmış bulunan badem, erik, kayısı ve ceviz ağaçlarımız o soğuktan donar ve bu meyve ve ürünlerden yine mahrum kalırız. İnşAllah böyle olmaz.

    Ülkemize sokulan on üç milyon sığınmacı ile ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri yapıldı. Bunun sonucu olarak demografik yapımız bozulması bizleri ziyadesiyle üzmüştür. Düşmek bilmeyen enflasyon, hayat pahalılığı, gayrimenkul taşınmazlarla ilgili artışlar ve bundan en çok vatandaşımızın zarar gördüğü kira artışlarını dile getirmeden geçmek olmazdı. Depremler, maden faciaları, şehitler derken ülkemiz için hiç iyi bir şeylerden bahsedememenin de üzüntüsü içindeyiz.

    Okuduğunuz kitaplar ve çizdiğiniz tablolar üzerinde de konuşmamız lazım. Ben burada kitaplardan çok çizdiğiniz tablolara değinmek istiyorum. Tuval üzerine çizilmiş yağlı boya tabloları çok seviyorum. Onlar üzerinde düşünüyorum. Saatlerce seyrettikten sonra ancak bir şeyler görebiliyorum. Yoksa, öyle bir kez bakıp geçmekle yağlı boya resimlerden bir şey anlamak mümkün değil.

    Munzur yaylasında çocuk çoban, isimli yağlı boya tablonuz çok güzel olmuş. Kınalı saç, mavi ceket ve şalvar çobanın kız çocuğu olduğunu gösteriyor, yoksa yanılıyor muyum? Daha bu tablo üzerine söylenecek çok şeyler var ama, tadında bırakmak doğru olur diye düşünerek kısa kesiyorum.

    Keza renkli kabaklar isimli yağlı boya tablonuz da çok muhteşem olmuş. Arkadaki içinde çiçekler olan vazonun ön tarafındaki bir nazar boncuğu mudur, yoksa ben mi öyle gördüm? Fırçanıza, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.

    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep Altun,
      Zarif ziyaretiniz ve güzel yorumunuzla yazıma değer kattınız, eksik olmayın Recep Bey. Bu post, güncelimden yansıyan son 2 ayın kısaca bir özetiydi. Evet, ne yazık ki bu yıl kar göremedik, belki sizin de belirttiğiniz gibi verdiğiniz tarih aralıklarında havanın da bize bir sürprizi olabilir! Çiftçilerin durumu hiç kolay değil. Emeklilerin, kirada oturanların, işsiz gençlerin... hali- ahvali ortada. Sığınmacılarla demografik yapı daha da bozuldu. Ülkemizin durumu, küçük bir azınlık dışında içler acısı. Elimizden gelen bir şey de yok! Dışımızdaki dünya çok iç-açıcı değil ne yazık ki. Bu yüzden bizler de içinde bulunduğumuz koşullara göre, kendi dünyalarımızda nefes alma durakları yaratıyoruz. Resim yapmak benim için bir terapi adeta. Yağlı ve sulu boyanın dışında son yıllarda ağırlıklı olarak yumuşak/toz pastellerle çalışıyorum. Bu sayfadaki her iki resim de toz pastelle yaptığım çalışmalardır.

      Güzel düşünceleriniz, beğenileriniz için çok teşekkür ederim. Size ve ailenize iyi hafta sonları dilerim. Sağlıkla, esenlikle kalın...

      Sil
  2. Bazı paylaşımlar vardır, her okuyuşta ayrı bir tat alır, tekrar tekrar okuma ve sevdiklerinizle paylaşma ihtiyacı duyarsınız. İzleri belleğinizde kalmıştır, hayata dopdolu bir bakışla öyle çok şey barındırır ki içinde; eğitir, düşündürür, yeni bakış açıları kazandırır.
    İki ay beklememize değmiş sevgili Esin. İki ayın ne güzel bir özetini okuduk, sergilerde zevkle gezindik, kitaplardan haberdar olduk, aile büyükleriyle düşündük, yeni bir baharı karşılarken pozitif enerji yüklendik.
    Munzur Yaylalarında Bir Çoban Çocuk ile doğanın zirvelerinde gezindik, Nazım Hikmet Portresi ile şiirler okuduk düşlerimizde. Süs kabaklarının sihirli renkler ve dokunuşlarla can suyuna kavuşmalarına tanıklık ettik gözlerimizle.
    Bir sonraki mola, umarız iki aydan daha kısa sürede biter.
    Sağlıkla, sevgiyle, enerji ve umutla güzel günlere...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Sizi sayfamda gördüğüme çok sevindim Makbule Öğretmenim. Bloğuma daha sık girebilmeyi ben de istiyorum. Ancak resim çalışmalarım bir hayli zamanımı alıyor, bazen de sanki yazma modu içinde olamıyorum. Ruhumun sesine kulak veriyorum :) Nasılsa bu sayfaların kontrolü (blogspot var olduğu müddetçe) bizim elimizde. Bu yüzden içimden gelince yazıyorum. Yine de biliyorum ki diğer sosyal ağlar bir yana, blog dünyası bir yana. Bloglar ilk göz ağrımız. İyi ki var.
      Dilerim bu defa daha kısa bir mola olur Makbule Öğretmenim. Zarif ziyaretinize, güzel yorumunuza çok teşekkür ederim. Ben de size ve ailenize güzel bir hafta sonu diliyorum. Sağlıkla, esenlikle, sevgiyle kalın...

      Sil
  3. Memlekete dair türlü sıkıntıların olduğu şu süreçte iyi ki bloglar var diyenlerdenim ve bu enfes yazı, görselleri ve elbette içerdikleriyle birlikte ülkeye dair olumlu inançlarımı yükseltmekle kalmadı, yeşertti de onları. İyi ki sanat ve sanatçılar var. Üstelik bu ünvanları gerçekten hak eden, yaptığı işe ciddi emek veren Esin Bozdemir ve benzerleri gibi... Çok teşekkürler, nefes aldıran yazı ve görseller için:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @buraneros;
      Ziyaretine ve beni onore eden zarif düşüncelerine asıl ben çok teşekkür ederim Değerli buraneros. Bu topraklardan ne güzel insanlar geçti!. Onlar sanatlarıyla, duruşlarıyla, ölümsüz eserleriyle...bizlere hep ışık oldu. Biz de küçücük bir iz bırakabilirsek geriye, bahtiyar olacağız!. Elbette ümitsizliğe kapılmak yok! Her şeye rağmen bizleri diri tutan umudumuz, inancımız ve ''iyi ki'lerimiz hep var olsun. Ve 'Yaşasın Sanat!' Sevgiyle, esenlikle kal. :)

      Sil
  4. bayılıyorum kendi hayat çizgisi olanlarla keşke sergiye katılabilseydim hep kaçırdıktan sonra görüyorum böyle güzel şeyleri evlenenlere mutluluklar dilerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Dear Monarosa
      Bir tek hayatımız var. Onun ne kadar kıymetli olduğunu, zamanla daha çok öğreniyor insan. Hiç kimseden bir şey beklemeden, sadece kendine inanarak, kendi yolunu açman ve kendi kendini inşa etmen gerektiğini öğreniyorsun. İstersen, yaparsın! Kendini keşfe çıktığın zaman, karşılaştığın o 'ben' seni inanılmaz güzel bir yola sokuyor. O yol, çizgini belirliyor... Önceliklerini ve seçimlerini ona göre yapıyorsun. Sevdiğin şeyleri yapmak ve üretmek=mutluluktur. Hayata dair... söylenecek çok şeyler var elbet!.. burada kısa keseyim ve daha fazla çizgiyi aşmış olmayayım ben de :)))
      Çok teşekkür ediyorum, ziyaretinize, güzel temennilerinize.. ve başka bir etkinlikte karşılaşmak dileğiyle... Her daim umutla, sevgiyle, esenlikle kalın...

      Sil
  5. Tebessüm edeceğiniz çok aylarınız olsun Esin Hanım. Hoş geldiniz.
    Ne kadar güzel, dolu dolu geçmiş zamanlarınız. Sevgili annenize de sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.
    İyi ki sanat var. Sanatın ruhu besleyici gücünü ancak icra edenler anlayabilir sanırım. Ne zaman ki ortaya çıkan, biten tabloyu gördüğümüzde ne yorgunluk ne de sırt, omuz tutulması, hiçbir şey kalmıyor. Tarif edilemez bir mutluluktur bu. :)
    Tablolarınız müthiş ötesi görünüyor. Çok beğendim Esin Hanım. Elleriniz dert görmesin. Umarım nice güzel sergileriniz olur.
    Büyük bir keyifle okuduğum yazınız için teşekkür ediyorum. Tüm güzellikler sizinle olsun. ❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Nazlı Toaç
      Ne güzel bir karşılama bu! Ben de sizi sayfamda gördüğüme çok mutlu oldum Sevgili Nazlı Hanım :) Bir süredir bloğuma girememiştim, yorumunuzu da yeni gördüm! Ziyaretinize ve zarif düşüncelerinize çok çok teşekkür ederim. Hayat, olanca hızıyla akıp gidiyor. İyi ki sanat var! Ve bizi, bu yaşam karmaşası içinde soluklandırıyor. Kesinlikle, emeksiz, zahmetsiz olmuyor hiç bir şey...ama finalinde yaşadığımız duygular, her şeye değer. Dilerim; sağlığımız, şevkimiz hep yerinde olsun, bizler de yapmaktan keyif aldığımız şeyleri hayata geçirebilelim.
      Aynı temennilerle...ben de size sevgilerimi gönderiyorum. Sağlıkla, esenlikle kalın..💝

      Sil
  6. Resimler çok güzel olmuş 💞. İlkbahar hepimize bir canlilık bir umut veriyor. Daha üretken oluyorum ben bu mevsimde 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Derya,
      Çok teşekkür ederim. Dediğiniz gibi bahar, umutlarımızı yeniden tazeliyor. Bir enerji ve yaşam şevki veriyor bize. Bu güzel duygularla üretmek, hayatlarımızı da daha anlamlı kılıyor. O halde ben de size çokça keyifli üretimler diliyorum. Sevgiyle, esenlikle kalın...🌺 🍀 🌺

      Sil