Son zamanlarda sürekli düşünüyorum. Tıpkı Tevfik Fikret’in;
"düşünüp işlemek, ayinimdir!” dediği gibi…
Düşünmek de bir iş ise, işim oldu düşünmek!
Gördüğüm her şey ama her şey beni düşündürüyor.
Duyduğum, işittiğim, izlediğim ne varsa her şey düşündürüyor!..
Hem de çok!..
Bilmem kaçıncı insan!
İşini kaybeden, yuvası dağılan, iflas eden, evsiz barksız kalan, haklı-haksız içeri atılan, yakılan, yıkılan, intihar eden…
Düşündüğüm, beni düşündüren, düşünmeye sevk eden şeyleri de düşünüyorum!..
Düşüncelerimin içinde kayboluyorum…
Beni düşündüren şeyler, içimi acıtıyor, içim sızlıyor!
Bana öğretilen, sonradan benim öğrendiğim ve hala daha öğrenmeye devam ettiğim…
Bildiğim bütün değerlerin, güzelliklerin, doğruların ve inançlarımın, tepetaklak olduğu bir dünyanın içinde!
yerini; yanlışlıklarla, inançsızlıklarla, değersizliklerle, çirkinliklerle nasıl kuşatılmış olduğunu görüyorum…
Düşündüklerimi sorguluyorum hem de hepsini!
Çalışmak iman etmektir sözünü!
Sonra, komşusu aç iken kendi tokluğunun hak olmadığını!
Aç gözlülüğün, doymazlığın, aymazlığın, haramın, kul ve yetim hakkı yemenin, adaletsizliğin, yalanın, iftiranın asıl günah olduğunu!..
Bildiğim Müslümanlık kavramları ile “her gün yazılı ve sözlü medyadan” tanık olduğum, bir yanda; refah içinde saltanat ve hükümranlık sürenler ile diğer yanda yoksulluk içinde boğuşan insan manzaraları içindeki bu akıl almaz çelişkilere söyleyecek kelimeler bulamıyorum!..
Sanki her şey kördüğüm olmuş gibi!
gördüğüm ve işittiğim hiç bir şeyin; ne modern ve çağdaşlık anlayışına, ne Müslümanlığa, ne yurtseverliğe, ne de insanca yaşamak gibi kavramlarla örtüşmediğini düşündükçe!..
Şaşırıp şaşırıp kalıyorum!...
Ve düşüncelerim arasında böylesine gelip giderken;
Aslında gördüğüm tüm bu insan manzaralarına gülmek mi, ağlamak mı yoksa acımak mı gerektiğine karar veremeyerek!
Susuyorum….
Durup düşününce yeniden,
Geçmiş zaman olur ki diyerek…
İnançları için mücadele eden, ilkeleri olan, toprağına, vatanına, milletine, ordusuna, köylüsüne, çiftçisine, anasına, bacısına, çocuğuna, eşine, sevgilisine… sahip çıkmış atalarımızı ve böylesine onurlu Atalarımız’ dan bayrağı devralan insanlarımızın da bugün hala var olduğunu düşünüyorum…
Adeta yüreğime hafif bir su serpiliyor!
Her şeye rağmen yine de yenilmeyen, pes etmeyen, mücadele eden, sabreden ve onurlu bir şekilde dik duruşundan hiçbir şey kaybetmeyen insanlarımızın da olduğunu görüyorum…
Sonra yeniden usulca;
Beynimin bir köşesine hapsolmuş, beni üzen, içimi daraltan, bunaltan ve beni şaşırtan düşüncelerim devasa dalgalarla boğuştuktan sonra kuytu bir limana kavuşmanın umudu içinde, birer birer beni terk edip gidiyor!
Geriye kalan ben!
Geleceği düşleyen, düşünen yine bensem,
Kendimden başka nereye gidebilirim ki!...
Düşünmek de bir iş ise, işim oldu düşünmek!
Gördüğüm her şey ama her şey beni düşündürüyor.
Duyduğum, işittiğim, izlediğim ne varsa her şey düşündürüyor!..
Hem de çok!..
Bilmem kaçıncı insan!
İşini kaybeden, yuvası dağılan, iflas eden, evsiz barksız kalan, haklı-haksız içeri atılan, yakılan, yıkılan, intihar eden…
Düşündüğüm, beni düşündüren, düşünmeye sevk eden şeyleri de düşünüyorum!..
Düşüncelerimin içinde kayboluyorum…
Beni düşündüren şeyler, içimi acıtıyor, içim sızlıyor!
Bana öğretilen, sonradan benim öğrendiğim ve hala daha öğrenmeye devam ettiğim…
Bildiğim bütün değerlerin, güzelliklerin, doğruların ve inançlarımın, tepetaklak olduğu bir dünyanın içinde!
yerini; yanlışlıklarla, inançsızlıklarla, değersizliklerle, çirkinliklerle nasıl kuşatılmış olduğunu görüyorum…
Düşündüklerimi sorguluyorum hem de hepsini!
Çalışmak iman etmektir sözünü!
Sonra, komşusu aç iken kendi tokluğunun hak olmadığını!
Aç gözlülüğün, doymazlığın, aymazlığın, haramın, kul ve yetim hakkı yemenin, adaletsizliğin, yalanın, iftiranın asıl günah olduğunu!..
Bildiğim Müslümanlık kavramları ile “her gün yazılı ve sözlü medyadan” tanık olduğum, bir yanda; refah içinde saltanat ve hükümranlık sürenler ile diğer yanda yoksulluk içinde boğuşan insan manzaraları içindeki bu akıl almaz çelişkilere söyleyecek kelimeler bulamıyorum!..
Sanki her şey kördüğüm olmuş gibi!
gördüğüm ve işittiğim hiç bir şeyin; ne modern ve çağdaşlık anlayışına, ne Müslümanlığa, ne yurtseverliğe, ne de insanca yaşamak gibi kavramlarla örtüşmediğini düşündükçe!..
Şaşırıp şaşırıp kalıyorum!...
Ve düşüncelerim arasında böylesine gelip giderken;
Aslında gördüğüm tüm bu insan manzaralarına gülmek mi, ağlamak mı yoksa acımak mı gerektiğine karar veremeyerek!
Susuyorum….
Durup düşününce yeniden,
Geçmiş zaman olur ki diyerek…
İnançları için mücadele eden, ilkeleri olan, toprağına, vatanına, milletine, ordusuna, köylüsüne, çiftçisine, anasına, bacısına, çocuğuna, eşine, sevgilisine… sahip çıkmış atalarımızı ve böylesine onurlu Atalarımız’ dan bayrağı devralan insanlarımızın da bugün hala var olduğunu düşünüyorum…
Adeta yüreğime hafif bir su serpiliyor!
Her şeye rağmen yine de yenilmeyen, pes etmeyen, mücadele eden, sabreden ve onurlu bir şekilde dik duruşundan hiçbir şey kaybetmeyen insanlarımızın da olduğunu görüyorum…
Sonra yeniden usulca;
Beynimin bir köşesine hapsolmuş, beni üzen, içimi daraltan, bunaltan ve beni şaşırtan düşüncelerim devasa dalgalarla boğuştuktan sonra kuytu bir limana kavuşmanın umudu içinde, birer birer beni terk edip gidiyor!
Geriye kalan ben!
Geleceği düşleyen, düşünen yine bensem,
Kendimden başka nereye gidebilirim ki!...
Resim: 1x.com storytaylor photo:18836
Sevgili Esinciğim;
YanıtlaSilŞu yazdıklarında kendimi gördüm.
Gördüğüm her şey beni de düşündürüyor.Yeri geliyor içim sızlayarak, yeri geliyor çözüm üretmeye çalışarak.En çok da beynimi kemiren sorulara cevap bulamamak kahrediyor beni.
Bir başladın mı işin içinden çıkamıyor, dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsun için daralarak..
Farkındalık ve duyarlı insan olmaktan kaynaklanıyor hepsi.
Keşke çözümü olsaydı, elden bir şeyler gelebilseydi.Ve sanırım tek çözüm; ruhsuz olabilmek..
Varlıklarıyla umut verenler olmasaydı, içimize bir nebze su serpilmeseydi zordu gerçekten...
Yalnız olmadığını bil canım..
Sevgilerimle...
Sevgili Zeugmacığım,
YanıtlaSilZaman zaman içinde yaşadığımız gerçekler bizleri böylesine negatif duygulara sevk etsede! inanıyorum ki; Hayat akıp giden bir su gibi! gün gelecek su akacağı doğru yolu bulacak...
Yalnız olmadığımızı biliyorum ve bu beni bir nebze de olsun rahatlatıyor!
Aydınlık yüzlerin olduğu, tertemiz sularda yüzmeyi özlemek ve hayal etmek de çok güzel...
Sevgilerimle...
"düşünüp işlemek, ayinimdir!” üstad tevfik fikret ne de güzel dile getirmiş,düşünmek ve düşüncen ile dile gelmek,hayal kurmak ve düşünü düşünceye yansıtmak..
YanıtlaSildostum emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş..
sağlıcakla
Sayın güneşinoğlu,
YanıtlaSilDüşünceler, düşünce...kurulan düşlerinde düş mü gerçek mi olduğunu insan düşünmeden duramıyor!
Yorum için teşekkürler...
esen kalın...
Sevgili Esmir,
YanıtlaSilGerçekten de duygularımıza, düşüncelerimize tercüman olmuşsunuz. "Cehalet mutluluktur", fakat içi boştur. Bu boşluktan tek çıkış yolu da düşünmekten geçiyor. Bize sunulanların doğru olup olmadığını ise yine vicdanlarımızın terazisinde, âhlak ölçüsü ile tartabiliriz.
"En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır." Güneşin doğacağına inancımız tam.
Sevgiler, güneşli günler...