Serhat Şehri Kars'tan izler ve yansımalar
Tren yolculuğumuz boyunca, gördüğümüz her karede dalıp bizi başka yolculuklara çıkaran ve baktıkça seyrine doyamadığımız birbirinden güzel Anadolu panoramiğinin son bulduğunu bize hatırlatan düdük sesi ile bir hayalin daha sonuna geliyoruz. Erzincan-Kemah’tan başlayıp yaklaşık 8 saat süren tren yolculuğumuz, sonunda Kars’a ulaştırıyor bizi. Artık birer nostalji olup Garda sergilenmek üzere yerini almış olan ‘kara tren’ önünde ve yakın bir gelecekte ‘Doğu Ekspresi’ treninin de aynı akıbetle nostalji olacağı düşüncesi ile, bu anlamlı yolculuğumuza birer de hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra, seyir halindeyken tren, dur durak bilmeden ayakta kalmış olmanın yorgunluğu içinde bir an önce kendimizi şehir merkezindeki en yakın otele atıyoruz. Bkz.
Amacımız 5 yıl önce Haydarpaşa’dan başlayıp Kemah’ta biten
Doğu Ekspresi ile yolculuğumuzun bkz geri kalan kısmını yani; Erzincan Kemah'tan Kars’a,
son durağa kadar gidip bu geziyi gerçekleştirmekti. (ilk hareket anımız video bkz )
Vardık mı biz Kars’a? vardık. Yaptık mı biz bu geziyi? yaptık.) Artık gönül rahatlığı içinde güzel bir uykuyu hak ettik diyoruz kendimize.
Ertesi gün yine aynı trenle döneceğiz ama aslında biz buraya kadar gelmişken Kars’ı da gezip görmeyi çok istiyoruz. Bu yüzden öyle tembellik yapmadan, sabah erkenden kalkıyoruz. Nasılsa tren 09.45'te hareket edecek. Kahvaltı salonunun ilk konukları olarak hemen yerimizi alıp, ardından güler yüzlü Otel personeli ve Müdürünün yardımları ile bizi hem Gara götürecek hem de rehberlik hizmetinde bulunacak olan taksimiz de geliyor. Az zamanda bir taşla iki kuş vuracak olmanın heyecanı içinde Otel yönetimine teşekkür ederek ayrılıyoruz konakladığımız mekandan. (bkz.)
Vardık mı biz Kars’a? vardık. Yaptık mı biz bu geziyi? yaptık.) Artık gönül rahatlığı içinde güzel bir uykuyu hak ettik diyoruz kendimize.
Ertesi gün yine aynı trenle döneceğiz ama aslında biz buraya kadar gelmişken Kars’ı da gezip görmeyi çok istiyoruz. Bu yüzden öyle tembellik yapmadan, sabah erkenden kalkıyoruz. Nasılsa tren 09.45'te hareket edecek. Kahvaltı salonunun ilk konukları olarak hemen yerimizi alıp, ardından güler yüzlü Otel personeli ve Müdürünün yardımları ile bizi hem Gara götürecek hem de rehberlik hizmetinde bulunacak olan taksimiz de geliyor. Az zamanda bir taşla iki kuş vuracak olmanın heyecanı içinde Otel yönetimine teşekkür ederek ayrılıyoruz konakladığımız mekandan. (bkz.)
Trenimizin kalkmasına ne kadar mı var? saatimize bakıyoruz, tren zamanında kalkarsa
eğer, yaklaşık bir buçuk saat gibi zamanımız var daha!
Özel gruplara rehberlik hizmeti de veren Sürücümüz Sedat Sömen Bey konusunda tecrübeli; “siz hiç merak etmeyin, ben size Kars’ın en önemli gezilip görülecek tarihi yerlerini gösterir, vaktinde de sizi trene yetiştiririm!” diyor. Biz de vakit kaybetmeyelim o zaman diyoruz. J
Özel gruplara rehberlik hizmeti de veren Sürücümüz Sedat Sömen Bey konusunda tecrübeli; “siz hiç merak etmeyin, ben size Kars’ın en önemli gezilip görülecek tarihi yerlerini gösterir, vaktinde de sizi trene yetiştiririm!” diyor. Biz de vakit kaybetmeyelim o zaman diyoruz. J
Lokasyon olarak kaldığımız Otel şehir merkezindeydi, göreceğimiz
pek çok tarihi yapı da şehir merkezinde olduğu için zaman konusunda endişelenmiyoruz.
Ve pür dikkat kulağımız rehberimizde gözümüz çevrede hem Kars’ı geziyor, hem de görsel
zenginliklerin yanı sıra edinmiş olduğumuz bilgilere yenilerini ekliyoruz.
*****
Ama bu arada, biz önce Kars’ın kısa bir tarihine dokunalım istiyoruz. J
Doğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğusunda yer alan Kars,
doğuda Ermenistan, güneydoğuda Iğdır, güneyde Ağrı, batıda Erzurum, kuzeyde de
Ardahan ili ile çevrilidir. İl toprakları yüksek dağlarla kuşatılmış ve genelde
batı-doğu doğrultusunda uzanan akarsularla derin biçimde yarılmış geniş bir
plato görünümündedir.
Kars adı milattan önce 130-127 tarihleri arasında Kafkas Dağları’nın
kuzeyinden Dağıstan’dan gelerek bu havalide yerleşen Bulgar Türkleri’nin
“Valentur” boyunun “Karsak Oymağı'ndan” gelmekte imiş. Kaşgarlı Mahmut ‘Kars’ kelimesi için: “deve
veya koyun yününden yapılan elbise ve karsak derisinden güzel kürk yapılan bir
hayvan, bozkır tilkisi” demektedir. Türkiye’de bundan daha eski “Türkçe” isim
taşıyan bir başka şehrimiz daha yoktur! (Görsel : buradan 'Dünyada Madalyalı İlk Şehir Kars' )
Kars yöresinde avcı-toplayıcı Paleolitik Dönem insanlarından günümüze kalan buluntular yeryüzündeki en eski kültürlerden birisinin bu yörede olduğunu göstermektedir. Paleolitik Dönemi izleyen Mezolitik Dönem ve diğer paleolitik buluntular Rusya topraklarında saptanan benzerleri ile karşılaştırıldığında, bölge yerleşme tarihin komşu bölgelere koşut olarak, Paleolitik Dönemle başlayıp, Mezolitik Dönemde de devam ettiğini göstermektedir. Kars Anadolu’nun en eski yerleşim alanlarından birisidir.
Kanuni Sultan Süleyman 1534’te yaptığı sefer sonucunda
Kars’ı Osmanlı egemenliği altına aldı. Sıcak denizlere açılma hayallerini
gerçekleştirmek amacıyla ilk olarak 1807’de Kars’a saldıran Ruslar, 1828’de
önce şehri, daha sonra iç kaleyi işgal etti. Şehir yıkıldı ve yağmalandı.
1829’da imzalanan Edirne Antlaşması ile Ruslar geri geri çekilmek zorunda
kaldılar. 1855 Kars Zaferiyle şehre GAZİ unvanı verildi.
Kars İlinin milli mücadele tarihi 1. Dünya Savaşı öncesinden Cumhuriyet’e değin uzanan kesintisiz bir süreci yansıtmaktadır. 19. Yüzyıl sonlarından 20. Yüzyıl ilk çeyreğine değin ard arda Rus, Ermeni ve İngiliz işgallerine uğramıştır. 3 Mart 1918 Brest - Litowsk Antlaşmasıyla Kars Bölgesini Türkiye’ye vermeyi kabul etti.
Özellikle 19.yüzyılda Osmanlılar ile Ruslar arasında
paylaşılamayan Kars'ın savaş sonrası Ruslar tarafından alınışının tasviri
(1828). Arka planda Kars Kalesi görülmekte.
25 Nisan 1918 günü, Kars, kırk yıllık hasretten sonra, Türk Ordusu ve ay yıldızlı bayrağına kavuştu. Buna engel olmak isteyen Karslılar kendi imkânları dahilinde, Wilson Prensiplerine uyarak 5 Kasım 1918'de Milli İslam Şurası adıyla demokratik bir yerli hükümet kurdular.
Böylece, başkenti Kars olan 36.000 km²'lik bölgede yerli Türk hükümeti kuruldu. Bu hükümet 18 Ocak 1919'da 131 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen Büyük Kongre ile Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti adını aldı.
25 Nisan 1918 günü, Kars, kırk yıllık hasretten sonra, Türk Ordusu ve ay yıldızlı bayrağına kavuştu. Buna engel olmak isteyen Karslılar kendi imkânları dahilinde, Wilson Prensiplerine uyarak 5 Kasım 1918'de Milli İslam Şurası adıyla demokratik bir yerli hükümet kurdular.
Böylece, başkenti Kars olan 36.000 km²'lik bölgede yerli Türk hükümeti kuruldu. Bu hükümet 18 Ocak 1919'da 131 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen Büyük Kongre ile Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti adını aldı.
30 Ekim 1920 tarihinde 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa Kars’ı Ermenilerden geri aldı. Kars’ın kurtuluşu 20 Kasım’dan Ermenilerle yapılan ateşkesin ardından 22 Kasım 1920’de Gümrü’de başlayan barış görüşmeleri 2 Aralık’ta sonuçlandı ve Ermenistan Hükümetiyle T.B.M.M. Hükümeti arasında bir barış antlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla da Kars Sancağı’nın bütünü Türkiye topraklarına katıldı.
*****
Bu kısa tarihi bilgilerden sonra, dilimizde; ' Hoş gelişler Ola ' .) diyerek, keşfe çıkıyoruz Kars sokaklarında :)
Osmanlı döneminde Kars, Kale’nin olduğu tepenin eteklerinde surlar ile çevrili bir şehir iken Rusların hüküm sürdüğü kırk sene içinde yeniden inşa edilmiş. Ve Kars Çayı’nın diğer yakasındaki düz arazide birbirine paralel geniş caddeler ve bloklar halinde yeniden kurulan Kars dikkat çekici Baltık mimarisi
ile bambaşka bir görüntüye sahip olmuş.
Bir yanda Osmanlı mimarisinden izler, diğer yanda Rus mimarisinden seçkin örneklerle bezenmiş bir şehirdeyiz.
Kars sokaklarında farklı dillerin, dinlerin ve kültürlerin buluştuğu, zamanın ve mekanın kaybolduğu dakikalardayız şimdi.
Gazi Ahmet Muhtar Paşa Güzel Sanatlar Galerisi
19. yüzyılla tarihlenen iki katlı konak, Kars’ta son dönem
Osmanlı mimari tarzını yansıtan önemli sivil mimari örneklerinden biridir. Bu mekan 93
Harbi’nin büyük komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından bir süre karargâh
binası olarak kullanılmış. 2001 yılında ise Kars Valiliği tarafından restore
ettirilerek Güzel Sanatlar Galerisi olarak hizmete açılmış.
Kars Ticaret ve Sanayi Odası
Tek katlı ve düzgün kesme bazalt taşından kışlık konak olarak inşa edilen Baltık mimari tarzındaki bina Cumhuriyetin ilanından sonra Sanayi ve Ticaret Odası olarak kullanılmaya başlanmış, günümüzde de aynı amaçla kullanılmakta imiş. Atatürk'ün 6 Ekim 1924 tarihinde Kars iline gelişinde ziyaret ettiği binalardan birisi olması sebebiyle de ayrıca önem taşıyan binanın dış cephe duvarlarındaki bordür süslemeler de dikkat çekici.
Avrupa tarzı bir mimariye sahip olan Yeni Kars'ta, kara ve büyük blok taşlardan yapılmış yapıları görüyoruz. 43 yıllık işgal süresince Ruslar bu kente kendilerinden çok izler bırakmışlar.
Defterdarlık Binası
19. yüzyılda Baltık mimari tarzda yapılan binanın dış
cephesi Barok mimari tarzında yalancı sütunlar, rölyefler ve kartuşlarla
süslenmiş. 1980
yılından sonra restore edilerek günümüze kadar Defterdarlık binası olarak
kullanılmakta imiş.
Eski Vali Konağı
1883 yılında yapılan eser Baltık mimari
tarzında. 1921 Kars antlaşmasının imzalandığı konak, cumhuriyet ilanından sonra
Vali Konağı olarak kullanılmaya başlanmış. 2009 yılında restorasyonu
tamamlanmış.
Sağlık Müdürlüğü Binası
Binanın
cephesindeki süslemelere bakar mısınız!
1907 yılında Baltık mimari tarzda yapılan binanın doğu cephe duvarında yalancı
sütunlar ve kartuş süslemeler dikkat çekici. Bina, Cumhuriyetin ilanından sonra
Kars Devlet Hastanesi olarak kullanılmış. 1920 yılından sonra restore edilen
bina bugün de Sağlık Müdürlüğü binası olarak kullanılmaktadır.
Hekimevi- Opera Binası
(Cheltkov Hoteli)
(Cheltkov Hoteli)
HEKİMEVİ (CHELTİKOV KONAĞI) OPERA BİNASI / KARS
1894 yılında
Rus Cheltikov ailesi için konak olarak yapılır. Söz konusu yapı Rus egemenliği
döneminde Opera Binası olarak da kullanılmış. Daha sonra Zirai Donatım
Kurumu tarafından kullanılmış. Bir dönem sağlıkçıların misafirhanesi olarak kullanışmış
bu yüzden Hekimevi olarak da biliniyor. Ve bugün için Cheltikov Konağı Otel
olarak hizmet vermektedir.
Tuncer
Güvensoy Evi: (Soldaki yapı)
Binanın giriş kapısı üzerindeki kitabeden 1897 tarihinde inşa edildiği bilinen bina iç ve dış mimarisinin orijinal özellikleri korunarak restore edildikten sonra kışlık konak olarak kullanılmış. Cumhuriyetin ilanından sonra Ticaret Borsa binası olarak hizmet vermiş daha sonra şahıs mülkiyetine geçmiş. Binada Barok süsleme tarzı ile birlikte ahşap süslemelerde Baltık mimari örneklerinden birini teşkil etmekte. Günümüzde konut olarak kullanılmakta imiş.
Ve… Eski
Kars’ a doğru yol alıyoruz.
Eski Kars kuzeyde, tepeye kurulu kalenin içinde ve
eteklerinde yer alıyor. Kaleiçi Mahallesi
bu bölümün çekirdeği konumunda. Ama gelin görün ki onca önemine rağmen, burada Kars’ın dokusu da değişiyor adeta!.
Burası dar ve eğri yollar boyunca düzensiz dizilmiş viran ve yoksul evleriyle, sıkışık yapılar topluluğu görünümünde ve kendi kaderine terk edilmiş bir durumda.
*****
Kalenin hemen altındaki görüntüler!
Bu kadar köklü ve renkli kültürlerin izlerini
taşıyan bir şehirde gördüğümüz bu manzara karşısında! ve sayısız turistin bölgeye geldiğini düşündüğümüzde Kaleiçi Bölgesinin bu perişan hali bizi oldukça üzüyor doğrusu.
Sadece tarihi mekânların değil, bu mahallenin de topyekûn düzenlenmesi ve itina ile korunması gerekir.
Sadece tarihi mekânların değil, bu mahallenin de topyekûn düzenlenmesi ve itina ile korunması gerekir.
Temennimiz yetkililerin bir an önce gereken düzenlemeleri yapması olacaktır!
Biliyorsunuz Kars aynı zamanda aşıklarıyla da ünlü bir şehrimiz!
Büyük Abdi Ağa Camii
Evler çoğunlukla
yığma taş ve kerpiçten. 1878 Rus işgali sonrasında bu kesim olduğu gibi
bırakılarak, Eski Kars'ın güneydoğusunda, bizim ilk önce dolaştığımız bölgeye ‘Taht
Düzü’ denilen ovaya yeni bir garnizon kent oluşturulmuş. Kent, buraya yerleştirilen
çoğu soylu sınıftan subay ailelerinin tüm gereksinimleri karşılayabilecek
şekilde yapılmış. Geniş, düzgün taş kaldırımlı caddeleri, büyük parkları,
düzenli ızgara planıyla zengin ve çağdaş bir kent görünümüne bürünmüş.
Ama burası kale içindeki şu Eski Kars sanki acılarıyla ve makus tarihiyle baş başa kalmış gibi!.. Ve buradaki az nüfusa rağmen bir o kadar da cami bolluğu dikkat çekiciydi! (Bu konu ile ilgili araştırma yaparken şu önemli makale ile karşılaştım. 'Yanık Ceset Kokusu' okumanızı öneririm.)
Kaleiçi Mahallesinde eski bir konak çıkıyor karşımıza...
Beni hep hüzünlendirir bu viran evler!. Bu konakta kim bilir ne günler yaşandı kim bilir!..
Ahmet Tevfik Paşa Konağı
Kaleiçi Mahallesinde eski bir konak çıkıyor karşımıza...
Beni hep hüzünlendirir bu viran evler!. Bu konakta kim bilir ne günler yaşandı kim bilir!..
Kars
Kalesi'nin güneybatı eteğinde, Muradiye Hamamı'nın hemen arkasında yer alan ve
cephesi Kars Çayı’na nazır iki katlı eyvanlı konak Kars eşrafından Hacı Eyüp
Bey tarafından 1764 yılında yapılmış. Konak, Selçuklulardan ilham alınarak Osmanlı
stilinde inşa edilmiş. Aynı zamanda Kars'a özgü özellikler taşıyan Konak
sonradan Kars’ın savunmasında büyük emeği geçen Hacı Eyüp Bey’in oğlu, Kars
Kalesi Muhafızı Miralay Ahmet Tevfik Paşa tarafından karargah olarak kullanılır
ve onun adıyla anılır. Yapı 2006 yılında restore edilmiş/mişşş!! Ama şu an ha
yıkıldı ha yıkılacak!!..
Kars'ta aşıklara tahsis edilen Namık Kemal'in Evi 'Kültür Evi' olarak hizmet vermektedir. Bu yapının kapısında 'Namık Kemal Evi Toplum Merkezi' yazılı.
Bu ev 1853 yılında Namık Kemal'in dedesi Abdullatif Paşanın Kars'ta Mutasarrıf olarak çalıştığı zaman oturduğu binadır. Namık Kemal 6 yaşlarında dedesinin yanında bu binada oturmuş ve ilk şiirini de burada yazmış. Üç katlı olan bu binanın bugün sadece zemin katı bulunmaktadır.
Tarihi Taş Köprü: III. Murat Köprüsü - Kars
Kars çayı üzerinde
yer alan köprü M.S. 1579 yılında Osmanlı Padişahı III. Murat’ın emri ile Lala
Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Üç
tonoz kemerli olarak yaptırılan köprünün tamamı düzgün kesme bazalt taşından
yapılmış olup daha sonra bir kısmı yıkılan köprüyü Karahanoğlu Hacı Ebübekir 1725
yılında yeniden yaptırmış. Bugün köprü halen kullanılmaktadır.
Cuma Hamamı
Kars Çayı kenarında, Atatürk Köprüsü’nün solunda bulunan Cuma Hamamı’nın
kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamış. Bununla
beraber yapı üslubundan XVII. yüzyılda yapıldığı anlaşılmakta olan hamamın dikdörtgen planlı, kesme taşları ve sıcak/soğuk bölümleri, yuvarlak kemerli kapı ve üstündeki kubbe ile örtülü olmasından Osmanlı hamam mimarisi üslubunda olduğunu söyleyebiliriz.
Muradiye Hamamı (İlbeyioğlu Hamamı)
Kars’ta Taş
Köprü’nün yanında bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelemediğinden ne zaman
ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Halk arasında Muradiye adının
dışında İlbeyioğlu ve Balkonlu Hamam isimleri ile de tanınmaktadır. Yapı
üslubundan XVII. yüzyılın sonu ile XVIII. yüzyılın başına
tarihlendirilmektedir.
Osmanlı
hamam mimarisi örneklerinden olup, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden
oluşan ve dikdörtgen planlı olan hamam, Cuma Hamamı ile aynı plan
düzenindedir. Yuvarlak kemerli bir kapıdan girilen soğukluk kısmının üzeri
içten Türk üçgenlerinin taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. Sıcaklık bölümü de
diğerinden daha küçük kubbe ile örtülmüştür. Hamamın içerisindeki bezemeler XVIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir.
Laçin Bey
Camii yanında yer alan hamam 18. yüzyılla tarihleniyor. Hamamın kitabesi
yerinde olmadığı için doğu cephenin köşesindeki duvara kazınmış tarihten 1742'de
yapıldığı tahmin ediliyor. Klasik hamamlara göre değişik bir uygulamayla inşa
edilen hamamın yapımında düzgün kesme taş malzeme kullanılmış. Dikdörtgen plânlı ve iki kubbeli yapı,
Topçuoğlu Hamamı olarak da biliniyor.
Osmanlı
Dönemi Hamamları
Kaleiçi Mahallesi ve Sukapı Mahallesinin kesiştiği yerde (yukarıdaki fotoğrafta sol üstte) Mazlum Ağa Hamamı, Kars Çayının doğu yanında (yukarıda sağ üstteki fotoğraf) Cuma Hamamı, (sağ alttaki fotoğraf) batısında ise Muradiye Hamamı bulunmaktadır. Hamamlar 17. Yy. başında Osmanlı mimari tekniğinde yapılmıştır.
* Fotoğrafta ortadaki sarı ev: 'Namık Kemal'in Evi'
* Fotoğrafta sağ üstteki tek katlı yapı; Mehmet Aksoy'un 'İnsanlık Anıtı' zeminidir.
* Fotoğrafta sağ üstteki tek katlı yapı; Mehmet Aksoy'un 'İnsanlık Anıtı' zeminidir.
Tamamen
barışçıl bir düşünce ile hareket eden sanatçının
yaratıcı elleriyle ortaya koyduğu eseri ‘insanlık anıtı’
bugün yerinde olamasa da, bu esere atfedilen ‘ucube’ !
yakıştırması hafızalarımızdan hiçbir zaman silinmeyecektir!..
yaratıcı elleriyle ortaya koyduğu eseri ‘insanlık anıtı’
bugün yerinde olamasa da, bu esere atfedilen ‘ucube’ !
yakıştırması hafızalarımızdan hiçbir zaman silinmeyecektir!..
('Sanatı ve Sanatçıyı Anlamak' için bkz.)
10. yüzyılda
Kars ve civarında hüküm sürmüş Bagratlı Krallığı döneminde bir Ermeni-Gürcü kilisesi
olarak inşa edilmiş. Kral Abas´ın beş yılda tamamladığı yapı bir ibadethaneden
ziyade Hıristiyanlık için büyük bir kutsallığa sahip olan 12 Havariler´i anma amacı
ile de yapılmış. (Kubbesinde 12 havarileri simgeleyen rölyefler bulunmaktadır.)
Daha sonra 1064 yılında Müslüman egemenliğine geçen yöredeki bu kilise camiye dönüştürülerek Kümbet Cami adını almış. Bölge Rus hakimiyetine girince camii Rus Ortodoks Kilisesine çevrilmiş, 1918 yılında Türk hakimiyetine girince yeniden camiye çevrilmiş. 1964 yılında ise müzeye dönüştürülerek, Kars´ta yapılan kazılardan elde edilen tarihi eserler burada sergilenmeye başlanmış. Kars Müzesi adıyla da bilinen bu eski ibadethane, bu işlevini 1981 yılına kadar sürdürmüş. 1993 yılından bu yana ise yine cami olarak kullanılmakta imiş.
Evliya Camii ve Ebul Hasan Harakani Türbesi
Ebul Hasan Harakani - 'Türkmenistan’dan
Anadolu’ya M.S.11.yüzyılda Selçuklu akınları sırasında ( 1018-1021) geldiği
anlaşılan Ebul Hasan Hicri 425 Miladi 1033 yılında Kars’a 15 km. uzaklıktaki
Yahnı dağının eteğinde Bizans ordusu ile yapılan bir savaşta yaralanarak
Kars’ta şehit olmuştur. Şahadet mertebesine erişen ilk Anadolu evliyalarından
birisi olan Ebul Hasan için 1064 yılında Sultan Alpaslan’nın Kars’ı
fethetmesinden sonra bugünkü Kaleiçi mahallesinde bir türbe yaptırılmıştır.
Türklerin Anadolu’ya yerleşmeye başladığı tarih olan 1064’den önce Anadolu’nun
Türkleşmesi için gelen bu Alperen 70 yıllık ömrünün tamamında tasavvufunu insan
sevgisi üzerine kurmuştur. Nurul Ulum adlı eserden onun “Türkmenistan’dan Şam’a
kadar yaşayan birisinin eline diken batsa acısı benim acımdır” şeklindeki
düşüncesinde bu muazzam insan sevgisi ifadesini bulur. (bilgi için bkz)
Evliyanın Kars
merkezinde Kaleiçi mahallesindeki türbesi Ortaçağın sonlarına kadar Kars ve
Doğu Anadolu’da geçen siyasi mücadele ve savaşlar sebebiyle zamanla unutulmasına
yol açmıştır. Ancak 1579 yılında Osmanlı Padişahı III. Murad doğu sınırlarındaki
siyasi istikrarsızlığa son vermek için Lala Mustafa Paşa komutasında gönderdiği
100 bin kişilik Osmanlı ordusu Kars’ı eyalet merkezi yapmak için başlatılan
imar çalışmaları sırasında bu Anadolu evliyasına ait kabir bulunarak Ebul Hasan’ın ismine izafeten Evliya Camii inşa edilerek evliyanın kabri de camii
bahçesindeki türbeye defnedilmiştir.' (kaynak: karskulturturizm)
Türbe avlusunun dış kapısında oturan bu yaşlı zatı,
derin düşüncelere daldıran nedir acaba!
Kars Kalesi
Ve Evliya Camii’nin avlusundan Kars Kalesi
böylesine ihtişamla objektifimize yansıyor…
Birazdan kaleye çıkacağız. Bir de Kale'den Serhat Şehri Kars nasıl görünüyor ona bakacağız.
Ve Evliya Camii’nin avlusundan Kars Kalesi
böylesine ihtişamla objektifimize yansıyor…
Birazdan kaleye çıkacağız. Bir de Kale'den Serhat Şehri Kars nasıl görünüyor ona bakacağız.
Elinde asası omuzunda hırkası ile pek bir dalgın bakıyor uzaklara!.
Kafkas Üniversitesi Devlet Konservatuarı olduğunu söylüyor.
Böyle bir üniversitenin Kars'ta eğitim vermesi bizi memnun ediyor.
Neden mi! Ulu Önder Atatürk dememiş miydi;
“Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”
***“Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur.” Atatürk
Sanata ve sanatçıya verilen değeri! ve onca yıkılan heykelleri !! düşününce, neden kör-topal yol alıp, tökezleyip durduğumuzu daha iyi anlıyorum...Ve sanatın insan ve toplum hayatının gelişiminde ne denli önemli olduğu gerçeğinden yola çıkarak, sanatı yaşatacak olan bu kurumların varlığına da bir o kadar seviniyorum. Orada geleceğin aydınlık yüzleri yetişiyor.. Başarılar dilerim her bir öğrenciye.
Veeee
Kars Kalesi’ndeyiz artık.
Sürücümüz ve rehberimiz jet hızıyla uçarcasına çıkarıyor bizi Kale'ye..
Kale'den hakimiyetimiz de pek başka oluyor doğrusu.)
Sürücümüz ve rehberimiz jet hızıyla uçarcasına çıkarıyor bizi Kale'ye..
Kale'den hakimiyetimiz de pek başka oluyor doğrusu.)
Kars Kalesi’nin 1.
Sukapısı veya Çeribaşı kapısı (batıda) 2. Kağızman kapısı (Orta kapı) 3. Behram
Kapısı veya Bayrampaşa kapısı olmak üzere 3 ayrı kapısı bulunmaktadır.
Kalenin kuzeydeki ana giriş kapısı kale önündeki boşluğa
açılmaktadır. Bu yapılar arasında kalenin en yüksek noktası olan kale burcuna
doğru taş döşemeli bir cadde mevcut olup caddenin bitiminden itibaren
merdivenlerle kale burcuna ulaşılmaktadır. Kars Kalesi içerisinde 12. Yy. dan
kalma Celal Baba Türbesi, Askeri
Koğuşlar, Tarlalar, Cephanelik ve bir adet Mescit yer almaktadır.
Sit alanı olarak ilan edilen Kars Kalesi Kentten bakıldığında
ne kadar etkileyici bir görünüme sahip ise,
Kale'den Kente bakış da bir o kadar etkileyici.
Havariler Kilisesi - Kümbet Camii ve
Evliya Camii- Ebul Hasan Harakani Türbesi'ne Kars Kalesi'nden bakış...
Evliya Camii- Ebul Hasan Harakani Türbesi'ne Kars Kalesi'nden bakış...
MÖ 9000’e
uzanan tarihi ile bir çok uygarlıkların hüküm sürdüğü ve Türkiye’ nin en yüksek
rakımlı şehri Kars'a Kale'den bakarak selam veriyor... Bir kez daha savaşların
ve acıların son bulmasını, birlik,
beraberlik ve kardeşlik içinde bu dünyayı yaşamanın asıl erdem olduğunu
haykırıyoruz...
Ve... zamanımız az kaldı, şimdi 'İmparator Taksi' bizi son sürat uçuracak Gara:)
Kale'den aşağıya, merkeze bir iki dakikada iniyoruz. Ve çarçabuk da gara ulaşıyoruz.
Kale'den aşağıya, merkeze bir iki dakikada iniyoruz. Ve çarçabuk da gara ulaşıyoruz.
Bu defa tren tamamen dolu. Doğu Ekspresi yolcularını almış ve son yolcularını beklemekte. Bizi zamanında trene yetiştirip, değerli bilgilerle sunmuş olduğu rehberliği adına Sedat Sömen Bey'e teşekkür ederek biniyoruz trenimize.
Tamamı olamasa da büyük oranda Kars Merkezi'nde görülecek önemli yerleri gezip gördük diyebilirim. Geriye kalan bir iki tarihi yapı, Kars Müzesi ve Ani Harabelerini görmek için daha geniş kapsamlı bir programla yeniden gelebilmeyi ümit ederek ayrılıyoruz Gardan. Bu arada Kars'ın meşhur lezzetli Kaşar peynirini ve Kara Kovan Balını almayı da ihmal etmiyoruz.
Yaşlı teyzemiz ise binlerce yıllık geleneğin izlerini elindeki tülbente işlemeye devam ediyordu...
Esin Bozdemir
Fotoğraflar: izler ve yansimalar
YanıtlaSilBüyük şehirlerin rutin yaşamı içinde sıkışmış insanların, tekdüze ritüelleri içinden kurtulup seyahat etme alışkanlığını (maddi olarak hiç de pahalı olmadığını düşündüğüm.) aşılayıp özendirdiğiniz ve özellikle gidemeyenlere bu olanağı sağladığınız için öncelikle size teşekkür ediyorum. İlk bölümden son bölüme kadar sizin ayak izlerinize kendi ayak izlerimi sürterek; Erzincan'dan Kars'a kadar sizinle dolaştım desem yeridir. Eski kentin merkezi ve sembolü Kars Kalesi'nin tahribata uğraması üzücüdür. Nedense büyük kentlerin kale ve sur dipleri (Ankara sonradan revize edildi.) tahribat ve bakımsızlıktan nasibini alan tarihi kalıntılardır, bence... Elbette her zaman olduğu gibi çıtası yine çok üksek yazı ve kareler ama ben, işin bir başka boyutundan girip; Başta Sarıkamış, Kağızman, Susuz vb.ilçelerini daha kapsamlı gezmek için daha sonra merkezde konaklayara
@Mehmet Osman Çağlar,
SilSiz burada değerli yorumunuzla 'seyahat etmek' konusunda önemli bir ayrıntıya açıklık getirmişsiniz aynı zamanda!. Paylaşımlarımızdaki amaçlarımızdan biri de, yerinde gezip gördükçe ne kadar özel bir coğrafyaya sahip olduğumuzu düşündüğümüz; farklı kültürlerin ve inançların harmanlandığı ülkemizi olabildiğince objektif değerlendirerek tanıtmak ve bu bilinci oluşturmak adına gayret sarf etmek kadar!.. bu seyahatlerimizin öyle sanıldığı kadar maddi olarak pahalı olmadığını da anlatmaktır bir anlamda!. Yemek nasıl başlı başına bir kültür ise seyahat etmek de bir kültürdür. Farklı coğrafyaları görmek isteriz de kendi ülkemizin içindeki o farklılıklardan oluşan renklilikleri nedense görmezden geliriz. Yurtdışına öncelik veririz. Asla yurt dışına yapılan seyahatlerin karşısında değilim asla.. Ama önce insan kendi vatanını gezip, görmeli!. Doğusunu, batısını, kuzeyini, güneyini.. Gelişmek, yol almak, hoşgörüyle birlikte el vermek birbirine...sahiplenmek ülkeyi dört bir yanı ile..
Gezmek, seyahat etmek başlı başına birer öğreti!. Bunun için çok da fazla paraya gerek yok aslında!. Parayı kazanmak kadar o'nu nerede ve ne şekilde harcadığımız çok önemli..(5 yıldızlıda kalmak yerine, 2/3 yıldızlı da kalabilir insan.. yada taşıma araçlarında, konaklamayı da beraberinde yapabilir.) Konfor nedir ki! gezip gördükçe yaşadığımız duygular, hissettiklerimiz ve birikimlerimizdir asıl bizi konforlu ve zengin kılan..
Bu yolculuğumuzun öncelikli amacı; Doğu Ekspresi Treni ile Haydarpaşa'dan Kars'a kadar trenle gitmek ve Anadolu'yu panoramik bir seyirle de olsa görebilmekti.... Sizin de temenninizde olduğu gibi, Kars ve çevresini; Sarıkamış, Kağızman, Susuz.. bir de kışın görmek ve 3-5 gün de olsa daha detaylı gezmektir niyetimiz.
Nasıl oldu bilmiyorum, yanlışlıkla gönderi oldu, özür..... Kars ve Aras ırmaklarının sarıkamıştan süzülerek ve kışın donarak oluşturduğu manzara için daha sonra 3-5 günlük bir gezi yapabilirsiniz. İlçelere bağlı dağ köyleri çok yoksuldur, (hele ki tarım ve hayvancılık şimdi tamamen bitti ve başka şehirlere göç var deniyor.) Yarım metre civarında yüksekliği olan taştan ve toprağın altına kazdıkları evlerin içinde yaşarlar. Kışın ısınmak için önce hayvanlarını sokup, onların ısısıyla sabahı getirirlerdi. Yine enteresandır, yöre halkının eğitime verdiği önem, Türkiye için birinci sırada denebilir... ve dışarıda tahsilini tamamlayanların çoğunluğu bölgesine geri dönüp, okul veya başka kamusal alanda görev alır.
YanıtlaSilUzun yıllar rus işgalinde kaldıkları için bazı konularda çok hoşgörülü olduklarını, hatta birçok batı kentinden daha medeni yaşam tarzları olduğu... örneğin ortaokul sürecinde kız-erkek ilişkileri ve evlilik yapmadan birliktelikler gibi...
Aslında yazacak çok şey var ama siz beni durdurmadan, ben kendimi durdurayım... zira biraz uzun oldu galiba.:) Bu güzel seyahat dizisi için tekrar teşekkür eder, size ve aileye güzel bir yeni hafta dilerim. Esen kalın.
@Mehmet Osman Çağlar,
Sil.) Yorum yazarken ben de de oluyor bazen..çok kaptırıyorum kendimi ve düşünceler beynimden uçmadan hızlı hızlı yazarken olmayacak bir tuşa basıveriyorum o an!. uçuyorsa hele yazdıklarım daha çok üzülüyorum .. Allah:'tan sizin yorumunuz uçmadan bana geldi:) Çünkü öylesine önemli bilgiler ve ayrıntılara değinmişsiniz ki! Verdiğiniz bu önemli bilgiler için size çok teşekkür ederim.
Trenden dahi olsa karşıdan görebildiğimiz bir hayli yoksul köy vardı. Şaşkınlığımızı trende görevli memurlarla da paylaşınca onlardan gelen yorum bizi daha bir düşündürdü.. Çünkü o garip, düşkün görüntülerinin aksine kapılarının önlerinde bilmem kaç milyarlık tarım araçlarının durmuş olduğuna dikkat çektiler. Evet pek çoğunun bahçesinde benim tahmin edemeyeceğim değerde olan araç gereçler duruyordu. Yani bazı köylerin görülenin aksine aslında yoksul olmadıklarını vurguladılar bize. Demek ki sorun sadece parada da değildi. Sorun cahillikte, eğitimsizlikte idi. Kazanıyorlarsa şayet! onu da hayatlarına yansıtamıyorlardı demek ki.
Ama bu gördüklerimizdir, bir de göremediklerimiz var elbette!. Sizin verdiğiniz bu bilgiler bu yüzden çok önemli!. Köylümüze sahip çıkmak, desteklemek, gelişimini sağlamak devlet politikaları ile olur. Kömür ve makarna dağıtarak! değil!.. Yoksa ne kadar değerli topraklarımız var!. Bu göçler durdurulmalı.. bu adaletsiz düzen son bulmalı!.. Çünkü bugün gökdelenlerin içine tıkılmak istenilen insanlar da aslında mutlu değiller!..
Yani demem o ki, yazacak, söyleyecek çok şey var evet.. ben de frene basıyorum.) sözü, yeni bir şeyler söylemek isteyen değerli okurlarımın yorumlarına bırakıyorum...
Ve size Osman Bey, yazıma katkı veren bu değerli bilgileriniz ve düşünceleriniz için tekrar çok teşekkür ediyorum.
Size ve ailenize esenliklerle dolu güzel bir hafta diliyorum..
Vee.. Heyecanla beklediğim, çok merak ettiğim Kars!!!
YanıtlaSilİnan bana Esinciğim, Kars'a bizzat gidip gezseydim bu kadar kapsamlı bilgilenemez, gezip görülecek yerleri tek tek ve böylesi detaylı göremezdim. Müthiş bir post olmuş. Kars'a dair başlıbaşına bir (mini)kitap adeta.
(Bu arada Mehmet Bey de son derece önemli bilgiler eklemiş. Teşekkür ediyorum kendisine...)
Doğu Ekspresi ile Erzincan Kemah'tan Kars'a ulaştık.
Kelimenin tam manasıyla, her yönüyle, muhteşem bir yolculuktu.
Öyle güzel YANSIMALAR içeriyordu ki, çok derin ve unutulmaz İZLER bıraktı...
Ellerine, emeğine, zahmetine, yüreğine binlerce kez teşekkürler Esinciğim...
Keyifli bir hafta diliyorum.
Sevgiyle...
@Zeugma
SilBen de oldukça önemli bulduğum sayfandaki birbirinden değerli
yazılarının izini sürüyorum büyük bir hayranlıkla.
Okuduklarım, deneyimlediklerim, gezip, gördüklerim, izlerime yansıyor.)
Emeğe verdiğin saygıya, gösterdiğin değere ve
zarif düşüncelerine çok teşekkür ederim Zeugmacığım..
'İzler' sizler gibi değerli dostlarımızla 'yansımalar'ına devam edecek..
Ben de sana gönlünce geçireceğin güzel bir hafta diliyorum.
Sevgiyle...
Harikasın ya..
YanıtlaSilKıskandım seni..
Bir Artvinli olarak selam olsun :)
@safransarı,
SilKim bilir Artvin
nasıl güzeldir şimdi!
Şehirdennnn şehire,
gönüldennnn gönüle
selammımız da sohbetimiz de çok olsun:)
Buralara uğrayamıyordum bir süredir. Dün nihayet adım attım, yazımı yazdım ve dostların yazılarını birer birer okumaya başladım. Esincim, muhteşem bir şehir yazısı olmuş. Binalara bayıldım ve mimari öğelerine kadar anlatmanı takdir ettim açıkçası. Aynı zamanda iyi bir kaynak olmuş bu yazı.
YanıtlaSilMehmet Aksoy'un yaşadıklarını bir kez daha hatırladım ve sinirlendim.
Güzel yazılarının devamını sabırsızlıkla bekliyorum ve sevgilerimi yolluyorum Esincim.
@sezer eser perker,
SilHoş geldin Sezercim,:)
Yokluğunu hissettim ama..! birkaç kez baktım sayfana hareket yok!..
anladım ki buralarda değilsin!
İspanya'lara gittin, gezdin geldin:)
şimdi asıl sende havadisler olmalı. En kısa zamanda ziyaret edeceğim sayfanı.
Biz de hep aklımızda olan ve yarım kalan Doğu Ekspresi tren gezimizi tamamladık.
Evet biz de Kars'ta, Mehmet Aksoy'un yıkılan heykelinin boş kaidesini görünce yeniden çok üzüldük gerçekten :(
Ne diyelim.. bir gün sanatın bizi daha bir insan yapacağı! ve
güzel günlerin yakın olduğunu umut ederek...
ben de sana sevgilerimi gönderiyorum Sezercim..
Güzel bir hafta sonu dilerim.