Artık mevsimler de eskisi gibi değil!.. ne bahar çiçekleri
vaktinde filizlenip açıyor ne de bize kışın geldiğini hatırlatan lapa lapa
karlar yağıyor!.. Aynı mevsimde iki yıl önce gittiğimiz
Abant’ta ve Gölcük Gölü’ndeki o karlar yok artık!.. Yerin ve göğün doğal
kimyasını öylesine bozduk ki, havalar tuhaflaştı, bünyeler bozuldu, ne
yediklerimizde o eski tatlar kaldı, ne de ilişkilerde o doğallıklar kaldı!.. ‘Sentetik idoller' yaşamımızın her anına yayıldı.. Küresel ısınma iklimleri, hissedilir bir şekilde değiştirdi.. velhasıl dünyanın düzeni bozuldu…
Okuduğum dergideki* makalede; Japonya Meteoroloji Ajansı’nın
yapmış olduğu istatistiklerde geçtiğimiz Ekim ayı, son 120 yılın en sıcak Ekim
ayı olarak kayda geçmiş. Bu yılın Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Ağustos ve Eylül
ayları da kayıtlardaki aynı dönemlerle karşılaştırıldığında, gelmiş geçmiş en
sıcak aylar olmuş.
2014 yılı da büyük ihtimalle kayda geçmiş olan en sıcak yıl olacak. Buzullar olanca hızıyla erirken, havalardaki anormalliklerde giderek artacak. Üstelik tüm bunlar, ortalama sıcaklıkların sadece 1 santigrat derecede artmasıyla gerçekleşecekmiş. Birçok kaynakta “güvenli sınır” olarak anılan 2 derecelik artış ise, gezegenimizi kökten değiştirecek… kutuplar buzullardan tümüyle arınırken, deniz seviyeleri metrelerce yükselecekmiş.
2014 yılı da büyük ihtimalle kayda geçmiş olan en sıcak yıl olacak. Buzullar olanca hızıyla erirken, havalardaki anormalliklerde giderek artacak. Üstelik tüm bunlar, ortalama sıcaklıkların sadece 1 santigrat derecede artmasıyla gerçekleşecekmiş. Birçok kaynakta “güvenli sınır” olarak anılan 2 derecelik artış ise, gezegenimizi kökten değiştirecek… kutuplar buzullardan tümüyle arınırken, deniz seviyeleri metrelerce yükselecekmiş.
Ekosistem değişecek, canlı türleri yok olma tehlikesi
yaşayacakmış. Kötü haber ise tüm bunları yaşayacak olma ihtimalinin çok da uzak
olmayacağı yönünde. Dünyanın önümüzdeki dönemde yaklaşık 0,8 derece daha
ısınacağına (toplam 1,7 derece) artık kesin gözüyle bakılmaktadır.
Bu iklim değişiklikleri bugün dünya üzerinde yaşamın
bildiğimiz haliyle sürmesinin önündeki en büyük tehdit unsurudur. Dünyamız hepimizin ortak evi ve bizler de kiracıları
isek dünyanın, o ev artık alarm vermektedir!. O halde bu dava küresel bir
davadır ve tüm uygarlığın karşı karşıya olduğu en büyük davadır. Toplumları ve
bireyleri çok yakından ilgilendiren bu dava üstelik kriz noktasındadır artık. (Görsel.buradan)
Elizabeth Kolbert’in
The Sixth Extinction: An Unnatural History (Altıncı Yokoluş: Doğal Olmayan Bir
Tarih) kitabında net olarak özetlediği gibi; “ Şu anda insanlık tarafından tetiklenen
altıncı yokoluş dönemine ya girdik ya da girmek üzereyiz. Bu, daha önceki büyük
yokoluş dönemleriyle karşılaştırıldığında belki de en yıkıcı ve hızlı yokoluş
dalgası olacak.”
Peki dünyamız durduk yerde mi böyle oldu!..
Vahşi kapitalizm, bütün doğal kaynakları birer birer tüketirken,
yerküremizi de tüm canlılarıyla birlikte hızla yok oluşa doğru sürüklüyor.
Sorunun kaynağı nedir? ve bu krizi nasıl çözebiliriz!.. Bilinçlenerek, yapılan yanlış uygulamalara, projelere, sessiz kalmayarak elbette. Köylümüz, kentlimiz, gençlerimiz boşuna mı sokaklarda
direnişteler!.. Sadece kömür bile tek başına küresel karbondioksit
emisyonlarının neredeyse yarısından sorumlu. Kömüre, petrole ve gaza olan
bağımlılığımızdan acilen vaz geçmeliyiz. Termik santrallere bir an önce son vermeli,
asla yenilerine müsaade etmemeliyiz. Ve bizi yok edecek olan bu şuursuz
projelerle (Kömürlü santraller vb.. adına) yüzlerce yıllık ağaçları
kesmemeliyiz, kesilmesine asla ve kat’a izin vermemeliyiz. Vahşi kapitalizmin kuklası oyuncağı olmamalıyız..
Yerüstü ve yeraltı bakımından oldukça zengin doğal
kaynaklara sahip ülkemiz yanlış politikalar ve alınan yanlış kararlarla çok
büyük tehdit altında ne yazık ki.. Ama her uyanış umuda bir yolculuktur, bunu
bilmekteyiz yine de.
Yeşil enerji bizim
can yeleğimizdir. Güneşi, suyu, toprağı, doğayı ve havayı doğru
kullanalım.. Kendimiz üretelim, doğal yaşamaya, sade yaşamaya ve insanca
yaşamaya gayret edelim. Bu bilimden uzak, etik dışı ve insanlık dışı çılgın
projelere asla müsaade etmeyelim.. 3. Köprü, 3. Hava alanı, Hes’ler,
özelleştirmelere dur diyelim artık.. Ayrıca aşırı lüks içinde abartılı ve dengesiz,
adaletsiz, görgüsüz, bilgisiz yaşam modellerinden de vaz geçelim.. Bu çılgın
projeler ekolojik dengeleri şimdiden bozmaya başlamıştır bile.. Düşünün 3. Köprü
için koca bir ormanlık alan talan edildi, kesilen onca ağaç ve o doğal hayatın
birer parçası olan hayvanların yaşam alanları yok artık.. Diğer yandan 3. Havaalanının
yapılacağı yer, kuş göçlerinin en yoğun yaşandığı bir bölge. Bu sene 20 bin
leylek ortada kaldı. Çünkü onların yurdu, barınağı olan ağaçlar yok artık.
Yerinde beton yığınları sardı dört bir yanı. Ormanlardan kaçan hayvanları,
kurdu, tilkiyi, ayıyı, domuzları… artık
şehrin ortasında görebilir olduk. Onlar da şaşkınlar.. Bu gidişle, fantastik,
bilim kurgu filmlerinde seyrettiğimiz senaryolar korkarım ki, gün gelecek
gerçek olacak.. Tabiat ana isyan edecek, çok büyük doğal felaketler olacak.. geride
kalan ve bir şekilde kaçıp kurtulan hayvanlar viraneye dönmüş olan şehirlerde
yaşam mücadelesi verecek.. Felaket ve ürkütücü bir durum!...
İklim değişikliklerine
yol açan nedenler üzerinde bilgi seviyemiz farklı düzeylerde olsa da, yine de
toplum olarak artık durumun ciddiyetinin farkındayız sanırım!. Bu yüzden bu farkındalığın daha da
somutlaşması için 2015 yılı tahminimce baştan sona eylemler yılı olacaktır!..
Çünkü iklim krizi bugün karşı karşıya olduğumuz en büyük ortak davamızdır. Bu
krizi küresel olarak çözmezsek diğer tüm krizlerimizin bir önemi kalmayacaktır.
Bunun için 2015’tede var gücümüzle mücadele edeceğiz hep
birlikte; yılmadan ve inanarak… Birdenbire güllük gülistanlık olamayacak bunu
biliyoruz ve mucize beklemiyoruz elbette ama en azından bu gidişata ‘dur’ demek
elimizde!. Çünkü bizler yemyeşil
ormanları soluduk, pırıl pırıl denizlerde yüzdük, mis gibi toprağın kokusunu
içimize çekerken, dalından taptaze meyvesini yedik, bir ağacın gölgesinde
serinlemeyi de, hayaller kurmayı da bildik.. Bildiğimiz o güzelim iklimlerde
köylümüz, çiftçimiz tarımını yaparken ve hasadını alırken, meralarımızda hayvanlarımızı
otlatırken hissettiği duyguyu bizler yaşadık. Ve bu güzellikleri çocuklarımızda
yaşamalılar, onlar yeşil ağaçların, kuşların, yaşamlarımıza renk katan güzel
varlıkların, hayvanların sadece ‘fotoğraflarını değil, gerçeğini’ de görebilmeliler.
Suya, havaya, toprağa yazdığımız türkülerin ve nihayetinde
gökyüzünün hepimizin müştereği olduğunu… ve bu müştereğimizi savunmanın, onu
korumanın bir yaşam hakkı gerçeği ile; ‘hayatı yaşamanın’ ancak bu doğal
koşullar var olduğunda ‘yaşamak’ olduğunu bilerek… Zamanında
dört mevsimi yaşamak için ve yeşil bir dünyada var olmak için; 2015’te daha çok
çalışalım ve mücadeleye devam edelim. Sevgiyle, barışla, umutla dolu…
Esin Bozdemir
(*) Sabit Fikir, Aralık-2014 - Sf.20 - Görsel: Buradan
Ne güzel, aydınlatıcı, bilgilendirici bir şekilde özetlemişsiniz. Bu yaz felaketin habercisi gibiydi Yayla yollarında deniz seviyesinden 1000 m. yükseklikte bile asfaltlar eridi. Pınarlarıyla meşhur sular çekildi. Eskiden sürülerle gelen kuşlar gelmez oldu. Yaz başındaki beklenmedik soğuklar yüzünden kayısı, ceviz gibi erken çiçek açan ağaçlar meyve vermedi.
YanıtlaSilNe yazık, doğayı da, ürünleri de küstürdük. Dileriz 2015'de zamansız mevsimler yaşamayalım.
Her şeyin ölçülü ve yeterli olacağı bir dünya dileyerek...
@Mevsimler birbirine karıştı resmen. Yazlar daha yakıcı bir sıcaklıkta. Asfalt eriyorsa eğer, düşünün bir de direkt olarak güneş ışığında cildimiz ne hale geliyor: Eğer ki koruyucu sürmeden ve güneş ışıklarının dik olduğu anlarda güneşe çıkmak gibi bir gaflette bulunanların bence hiç şansları yok!. Hastalıklara davetiye çıkarmaktır tüm bunlar. Diğer yandan yaz sebze ve meyvelerini artık kışın da bulabiliyoruz. Bu duruma sevinmeli miyiz!..bence 'hayır' uzmanlar her ürünü mevsiminde yememiz gerektiğini özellikle vurguluyorlar. Bu bozuk düzen ve kafalar değişmeden, tehlikelerden kaçışımız mümkün olamayacak.. Bu kapitalist sistemde insanın hükmü yok çünkü.. Evet bize; ölçü ve denge gerek...temennilerinize yürekten katılıyorum Makbule Hanım...Esen kalın...
SilYazdıklarınıza aynen katılıyorum. Toprak ana ve doğaya yapılan bunca zulümden sonra, şimdi sıra onlara geldi. Daha fazla rant, daha fazla insan sömürüsü, termik santraller, kesilen yok edilen ormanlar, yandaşlara peşkeş çekilen korumalı kamusal yeşil alanlar, vb. onlarca kapitalist sistemin acımasız vahşiliği sonucu.
YanıtlaSilBelki böylesine bilgilendirici, içimizi acıtan posta yakışmayacak ama yeni yılda(llarda) insanların bilinçlenmesi dileklerimle, sizin, eşinizin, ailenizin ve sevdiklerinizin yeni yılını içtenlikle kutluyorum Esin Hanım... Esenlikler dilerim.
@Mehmet Osman Çağlar,
SilHer yeni yıla girerken bir önceki yılın ağırlığı, yorgunluğu üzerimizde olsa da umutlarımız her daim bizimle..
Daha yeşil bir dünya, daha sade ama daha anlamlı bir yaşamın içinde üreten ve kendi kendine yeten bir ülke istiyoruz hepimiz.. önceliğimiz bu, biliyorum.. ve ülkemiz topyekûn yenilensin istiyorum...
Ben de size ve ailenize sağlık, huzur ve mutluluk dolu güzel bir yıl diliyorum Mehmet Bey.. Esenlikle kalın...
İyi yıllar dileriz! Yaşamak, yaşamak...
YanıtlaSil@ali zafer sapci,
SilBilmukabele..
Ben de size ve ailenize iyi yıllar dilerim..
Ben şu anda kış mevsiminin uzayıp uzamayacağını merak ediyorum. Meşhur tıp bu gidişle hastalıkları zor tedavi edecek. Doğa geri dönülmez bir tahribatta. İnsan olarak yapabileceğimiz her şeyi yapalım, diyorum. Gelecek nesillerin de yaşamasını diliyorsak.
YanıtlaSil@bahçe perim,
SilTüm şifreler doğanın içinde, bu yüzden doğayı korumak hepimizin görevi..
Gelecek nesiller için elimizden geleni yapma zamanıdır şimdi :)
Sevgiler..
Bizim çocukluğumuzda boyle degildi.Karsa kar,Yağmurda yagmur,soguksa iliklerimize kadar üşürdük.Butun mevsimler birbirine girmiş durumda.Ama evreni bu hale getiren bizleriz.Aci ki cok acı..
YanıtlaSilAydınlatıcı post icin tsk'ler
Bu arada iyi yıllar
@Daha lüks yaşayacağız derken, dünyayı aç gözlülüğümüzle kirlettik.. Dengeler bozuldu, küresel ısınma doğaya da canlılara da artık zarar vermekte.. Bunda birey olarakhepimiz sorumluyuz.. yanlış uygulamalara (güç birliği ile)direnmeliyiz..
SilBen teşekkür ederim..Size de iyi yıllar dilerim..
Esen kalın..