18 Eylül 2015 Cuma

Eğitim, artık sadece okulda değil !

“Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! (…) “Nietzsche

Nietzsche, bugün içine düştüğümüz ve her birimizi yakından ilgilendiren ülkemizin sorunlar yumağının asıl gerekçesinin ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor!. ‘CEHALET’ Öyle ki, bir toplumu oluşturan bireylerin bilgi birikimi ve vizyonu ortak paydada buluştuğunda -yapmış olduğu seçimleri- doğrultusunda ortaya çıkan sonuçları itibari ile totalde hepimizi ilgilendiriyor.  Bu yüzden aydınlanmaya olan ihtiyacımız bugün, her zamankinden çok daha fazladır.

Toplumumuzun içine düştüğü bu KAOS ortamından; akıl ve bilgi ile, dayanışma, hoşgörü ve sağduyu ile çıkacağımıza olan inancımı her şeye rağmen UMUTLA muhafaza ediyor... sözlerimi; bilim, eğitim ve siyaset üzerine kafa yoran ve insanın doğası üzerine analitik görüşler sunan  Çağrı Mert Bakırcı’ya bırakıyorum.

"Bilim ve bilimin, siyasetin daha çok ilgilendiği tarafı olan teknoloji, siyasi oluşumlar için her zaman bir araç olmuştur. Oysa bilim, siyasetin bir aracı olamaz.

Günümüze gelinceye değin var olan siyasi sistemler ve ideolojilerin eğitim ve bilim hakkında çeşitli fikir ve politikaları olmuştur ama pek azı hariç neredeyse hiçbir sistem eğitimi birinci sıraya koymamıştır. Benzer şekilde neredeyse hiçbir sistem ve politika da, bilimi bir “amaç” olarak görmemiş her zaman siyasi iktidarı koruyacak ve güçlendirecek bir “silah”, yani bir “araç” olarak görmüştür. Bu ise insanlığın ve siyasetin düşebileceği en vahim hatadır.
(…)
Tarihimizdeki ve günümüzdeki siyasilerin, bilimin politik gücü sağlayacak tarafına her türlü yatırımı yapıp, bu teknolojileri mümkün kılan ve insanın merakının baş döndürücü bir ürünü olan temel bilimleri çoğunlukla hiçe sayması ve gereksiz görmesi, en yumuşak tabiriyle çıkarcılıktır. 
Siyasetin ve genel olarak siyasilerin artık şunu anlaması gerekmektedir: 
Bilim bir amaçtır, nihai bir varış noktasıdır. Çünkü bilim, Evren içerisindeki gerçeklerle ilgilenir ve o gerçeklere ulaşmayı hedefler ( ki bizi kurtaracak olan birkaç bin hektar toprak veya petrol sevdası değil... evrenin sırlarıdır 
Dolayısıyla bir topluma gücünü kazandıracak şey bilim sayesinde elde edilen -toplar tüfekler değil- halkının bilimden öğrenecekleriyle ulaşacakları aydınlanma düzeyi ve buna paralel olarak çıkacak ürünlerle toplumun tümden kalkınması olmalıdır. Yine bunun sağlanmasında elbette ki eğitim ve bilim üst düzey bir öneme sahiptir. Çünkü halk ancak bilimden anlarsa ekonomiden, siyasetten, teknoljiden, temel bilimlerden ve kendisini geliştirecek, refah düzeyini arttıracak olan diğer unsurlardan haberdar olabilir, onları analiz edebilir ve hayatına yön verecek tercihlerini  bunlara göre, bilinçli bir şekilde yapabilir. Dolayısıyla halkı bilinçlendirmeden ve belli bir eğitim düzeyinin üzerine çıkarmadan, var olan sistemi değiştirmeye yönelik çabaların tamamı bana göre nafiledir. Var olan sistemin içerisinde eğitimi sağlamayı başarmalı, sonrasında halkın katılımıyla gelişim sağlanmalıdır.Çünkü; (….)  
Bilim, yapısı gereği objektif düşünmeyi, yanıldığınız zaman hatanızı kabul edip düzeltmeyi ve olaylar/olgular arasında sağlam neden-sonuç ilişkileri kurmayı öğreten bir yapıdır. Hayatımızda olup bitenleri en iyi şekilde analiz edip, gidişatı görüp, buna göre önlemler alabilmek, farklı seçenekler arasında doğru kararlar vermek ve toplumun bugünün ve geleceğini etkileyecek adımlar atabilmemizi sağlayabilmek için bilimin bize kattığı bu meziyetlere ihtiyacımız bulunmaktadır.  
 

Eğiticiler, vermeleri gereken eğitim materyalinin ötesinde gençlere “kendilerini eğitmeyi” öğretmelidirler. 
“Peki eğiticileri kim eğitecek? Böyle bir ortam nasıl sağlanacak ? 
Eğitim, artık sadece okulda değil! 
Modern zamanlardan önce  “okul” eğitim alınabilecek tek kurum olarak görülmekteydi. Günümüzde de bazı istisnalarla birlikte bu durum –inatla – sürdürülmektedir. Oysa eğitim, artık sadece okulda değil!  
Eğitim artık avuçlarınızın içinde! raflarda, bilgisayarınızın karşısında!. Günümüz teknolojisi bize tüm imkânları sınırsız olarak sunuyor. Bunları kullanmayı bilen birinin herhangi bir konuda eğitimsiz kalması bana göre mümkün değil. Okul, bu senaryoda sadece tamamlayıcı bir rolde olmalıdır. Dolayısı ile “eğiticileri eğitmek”, bana kalırsa her ne kadar çok önemli olsa da, elzem ya da “bunu yapmazsak hiçbir şey yapamayız” diyeceğimiz bir konumda değildir. 
Eğiticiler, aydın olması gereken kişiler olarak, zaten bunun farkında olarak kendilerini sistem içerisinde aldıkları eğitimin ötesinde geliştirebilmeli ve bunu gençlere aktarabilmelidirler. Eğiticiler, vermeleri gereken eğitim materyalinin ötesinde gençlere “ kendilerini eğitmeyi” öğretmelidirler. Kaldı ki, kendisini belli konularda geliştiren insanlar bir süre sonra bu bilgileri kendisine saklamakla yetinmeyeceğini hissedecek ve yaymaya başlayacaktır.. 
Bunun için ilk önce düğüm çözülmelidir ve bu düğümü çözmenin tek yolu, eğiticileri toptan eğitmek değil, bireysel eğitimle toplumsal eğitime geçmektir. Sorunun yanıtı ise aşağıdaki anonimde düğümlenmektedir.
 “ Eğer öğrenmeye ilginiz yoksa, Size kimse yardım edemez. Eğer öğrenmeye kararlıysanız, Sizi kimse durduramaz. “
(…) Siyasetin bilimi araç konumundan amaç konumuna getirmesi… sadece siyasi sistemlerin gelişimine katkı sağlamayacak, aynı zamanda insanları bütünleştirici bir etkisi de olacaktır. Böylece insanlar, bir diğerini sadece insan olmasından ötürü sevmeye başlayacak ve düşman olanın komşusu değil, tüm türümüzü güçlü bir biçimde tehdit eden ve sadece bilimsel çabayla yenebileceğimiz unsurlar olduğunu görecektir. 
Eğitim, ülkenin geleceğini oluşturacak olan çocuk ve gençlerin düşünme kabiliyetlerini geliştirebilecekleri, kendi yetenek ve becerilerinin farkına varabilecekleri ve bunlar üzerinde çalışma yapabilecekleri özgür bir ortam yaratma işi olarak algılanmalıdır.
İdeal bir sistem nasıl olmalıdır? 
İdeal bir sistem, hiçbir ayrımcılık yapmadan herkesin düşünmesini ve düşüncelerini ifade etmesini teşvik eden ve destekleyen, özgürlükçü bir sistemdir. 
İdeal sistem içerisinde alınan eğitim bireyleri sürü değil, tekil bireylerin omuzlarında yükselen kültürlü ve bilimsel düşünen bir toplum haline getirmelidir. Bu yüzden ideal bir sistem içerisinde en küçük yaşlardan itibaren çocuklara ne düşünmeleri gerektiği değil, nasıl düşünmeleri gerektiği öğretilmelidir. Bu sayede olgunlaşan gençler kendilerine ait fikirler geliştirebilirler ve başkalarının diktasına boyun eğmezler.

Dün dündür, ondan dersler almak gerekir; ancak yaşadığımız an bugündür. Dolayısıyla geçmişi yad etmekten öteye gidemeyerek muhafazakar bir tutuma hapsolmaktansa, ilerici ve aydın bir duruş her zaman yeğdir.  " (*)

Birbiri ile etkileşim halinde olan; bilim, eğitim ve siyaset üçgeninde 'insanın doğası üzerine' aydınlatıcı bilgiler, analizler ve analitik düşüncelerinden oluşan bu özenli çalışma adına Çağrı Mert Bakırcı’ya teşekkür ediyorum. 

Esin Bozdemir


Yukarıdaki yazının 1. bölümü
aşağıdaki linktedir;



Görseller: Buradan
Yardımcı Kaynak: Bilim ve Ütopya Dergisi 
Sayı:229 Bilim, Eğitim ve Siyaset,  (*) Çağrı Mert BAKIRCI

4 yorum:

  1. Ankara'dan taşınmadan önce Bilim Ve Ütopya Dergisini devamlı alırdım. Gerçekleri bilimsel ve nesnel bir dille irdelemesi, niteliksel analiz ve düşünceleri ile toplumsal olguları çok boyutlu ele almasından hep etkilenmişimdir. Hatta Biruni vb. İslam tasavvuf ve düşünürlerinin postunu, hem Cenk, hem de kendi blogum'da ve face'de paylaşmıştım.

    İdeal sistemin özgürlükçü düşünceden geçtiği ve bunun bireyselden çoğunluğa evrilmesi konusunda çok önemli tespitlere katılmamak mümkün değil.

    Esin hanım, bloglara baktığım zaman, o kadar çok geyik ve boş paylaşımlar görüyorum ki, bin bir emek ve zahmetle hazırladığınız kaliteli postların gençler tarafından sonuna kadar okunmasını temenni ediyor ve umuyorum.

    Esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Osman Çağlar,
      Bazı yayınlar (içerikleri ve birikimli yazar kadrolarıyla ) önemli bir kaynak değeri taşıyor. Hemen her ay gibi aldığımız dergiler arasında 'Bilim ve Ütopya' Dergisi de bulunuyor. Okurken önemli bulduğum için altını çizdiğim ve belli bir süre elimin altında tuttuktan sonra kütüphaneye kaldırdığım o yayınların pek çoğunu üzerinden zaman geçse dahi anımsıyor ve geriye dönüp tekrar tekrar bakıyorum.
      Ama artık günümüz bilişim çağı.. Hayat ise daha bir kaotik, tüketime endeksli ve dolayısı ile oldukça hızlı akıyor!. kitaplar yerini neredeyse dijital ortama bıraktı. Ve internet devasa bir kütüphaneye dönüştü. Bu hem büyük bir avantaj hem de bir o kadar -eğer ki bilinçli değil ise kullanıcı- dezavantaj olabiliyor. Burada yapılması gereken en önemli şey SEÇİCİ OLMAK. Hayatın hemen her durağında olduğu gibi! Yoksa kaybolmak çok kolay!.. Aksi taktirde boşa kürek çekmek ve zamanı, maddi ve manevi boşa harcamak olur. Ama düşünen bir üst akıl var ki, onlar insanların nelere zaafları olduğunu iyi biliyorlar. Ve teknolojiyi de bu anlamda kitleler üzerinde bir sömürü aracı olarak kullanıyorlar. Görsel medya, sinema sözlü ve yazılı materyaller vb.. öylesine güçlü bir propaganda aracı oluyor ki! kitleleri uyutmak ve kimi zaman gündemi başka bir yöne çevirmek adına pratik ama etkisi güçlü bir silaha dönüşüyor adeta!. ve bu kitle dizileri seyrede seyrede SEYİRCİ olmaktan, SORGULAYAN, DÜŞÜNEN bireylere ne yazık ki dönüşemiyor!.. Çoğunluk tembel ve ön-yargılı ve kompleksli olunca, gösterişte önde gidip ama içi boş ve zamanının çoğunu da magazinsel polemiklere, dedikodulara harcarsa... ne olur!.. sonuç malum!. sapla samanı karıştıran, sapkın ve sapık!.. basit ve görgüsüz.. insanlar güruhu çıkıyor ortaya.. (..) sözlerimi daha fazla uzatmayıp burada noktayı koyuyorum..

      Daha ideal bir sistem içinde çağdaş ve aydınlık bir Türk insanı görmeye olan özlemim/iz öylesine büyük ki!..ne diyelim..temenniniz benim de temennimdir Mehmet Osman Bey!..Ümit ediyorum yeni nesil, hepimizin ortak evi olan dünyamıza ve ufuklara çok daha umutla bakar ve yol alır!.. Değerli görüşleriniz için çok teşekkür ederim.

      Esenlikle kalın..

      Sil
  2. Çok yararlı, çok verimli bir yazı. Keşke daha çok okunsa, daha çok paylaşılsa. "Kendini eğitebilmek, düşünmeyi öğrenebilmek, becerilerinin farkında olabilmek..." Yıllardır eğitimden gerçekleşmesini istediğimiz konular. Ama ne yazık eğitim yap-boz tahtası gibi. Bir kararlılık yok.
    Esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Önemli bir yazı idi.. bu yüzden, Çağrı Mert Bakırcı'nın pek çok analizine ve düşüncesine ortak olduğum bu yazıyı derleyerek okurlara paylaşmak istedim.. Eğitim insanın gelişiminde önemli bir konu. Temennimiz, toplumun tümünü kucaklayacak olan ideal bir eğitim ve ideal olan siyasi bir anlayışın hayata geçirilmesi olacaktır!.

      Esenlikler dilerim..

      Sil