Doğu Akdeniz’e yaptığımız antik kentler gezi programımızda; sırasıyla Adamkayalar, Kanlıdivane / Antik Olba, Cennet ve Cehennem Mağaraları, Narlıkuyu Dilek Mağarası ve Kızkalesi / Korykos Antik Kenti’ni gidip görmüş, kimi bakir ve zorlu doğa parkurlarında, doğru düzgün yolu izi olmayan obrukların içine girerek, heyecanlı keşiflerde bulunmuştuk...
Özellikle Adamkayalar kabartmalarının olduğu Taşeli bölgesine inişimiz bir hayli çetin olmuştu ;)
Herhangi bir tura bağlı olmaksızın kendi programımızı kendimiz hayata geçirdiğimiz için, öncesinde hummalı araştırmalar yapsak da, yine de bazen, nelerle karşılaşacağımız belli olmuyor, bu da macera dolu gezilerimizin bize birer sürprizi oluyor.
Doğu Akdeniz'de Mersin ve Silifke arasında gerçekleştirdiğimiz gezimizin en son güzergâhında ise, Mersin – Silifke karayolu üzerinde yer alan ve ören yerinin içinden geçen Elaiussa - Sebaste Antik Kenti oluyor.
Elaiussa - Sebaste Antik Kenti Mersin sahilinde, Ayaş beldesi sınırları içindeki Kumkuyu Köyü’ndedir. Orta Toros Dağları’nın güneyindeki Klikya bölgesinde, Mersin’e 50 km mesafede Mersin’le Silifke arasında kurulmuş ilkçağların en önemli şehirlerinden biridir. Kalıntıların bir kısmı, yapılan kazılarda açığa çıkarılmışsa da, büyük çoğunluğu henüz kumların altındadır. Eskiden bir ada olan kent, karayla çoktan birleştiği için yarımada durumundadır.
Şimdiki Ayaş’ın güneyindeki yarımada o zamanlar ana-karaya bağlıydı. Doğusunda ve batısında iki geniş koy bulunmaktaydı. Hangi yönden rüzgâr eserse essin, koylara hiçbir şekilde dalga giremezdi. Her ikisi de oldukça ideal birer limandı. Bölge, bu özelliğinden dolayı korsanların gözde yerlerinden biriydi.
Arkhelaios (Kapadokya Kralı Archelaus) koyların denizciliğe elverişli olduğunu görünce burayı çok beğenir ve bir şehir kurmaya karar verir. M.Ö. 20 yıllarında, ada tarafına Elaiussa (Zeytinlik) şehrini kurar. Ada, bölgenin egemeni Kral Arkhelaios döneminde krallığın sınırları içine katılmış olur. (Archelaus Görsel burdan)
Strabon'a göre; bu şehrin bir bölümü kara parçasında bir bölümü de karşı taraftaki adanın üzerinde yer almakta olup, bu antik kent Elaiussa ve Sebasta kentlerinin birleşmesi ile meydana gelmiştir. Elaiussa daha eskidir. İÖ 41 yılında Antious tarafından Kapadokya Kralı olarak atanan ve İÖ 20 yılında Elaiussa'nın çevresinde bulunan dağlık Klikya'yı Augustus'tan almış olan kara parçası haline gelince kent eski önemini yitirmiştir. En parlak devrini Roma imparatorluk ve Erken Hıristiyanlık dönemlerinde yaşayan kentin gelişip zenginleşmesi, gerek doğal bir liman olan stratejik konumundan, gerekse tarım alanında ve Eliaussa adından anlaşılacağı gibi özellikle zeytin yetiştirmekteki üstünlüğünden ileri gelmiştir.
Kent, Romalıların egemenliği sırasında Sebaste adını almıştır. Sebaste sözcüğü, hellen dilindeki Agusta'nın tam karşılığı olup, görkemli, mutlu, bahtlı, çok saygın anlamındadır. Elaioussa'nın kuruluş yeri, İlkçağda, kıyıya çok yakın bir ada durumunda idi. İ.S.74 ylında Vespasianus'un, son Kommagene Kralı IV.Antiokhos'un kızı İotape ile kocası Alexandros'a bağışladığı, bir adadan oluşak küçük bir krallık ülkesi de olabileceği sanılmaktadır. Sebaste ise, Elaioussa'nın hemen bitişiğinde kurulmuştur. Kurucusu ise Arkhelaos idi. O sıralarda Elaioussa, yönetim örgütü açısından kent sayılmıyordu ve Elaioussa Adası, Sebaste kentine bağlı bir arazi içerisindeydi. Daha sonraları iki kent birleşerek Elaioussa Sebaste olarak anılmıştır.
İ.S. 72'de Vespasian'ın Kilikia eyaletini kurmasıyla daha büyük ekonomik ve kentsel gelişme kaydedilmiş ve özellikle İ.S. II. ve III. yüzyıllarda içbölgedeki mahalleler yeniden düzenlenerek tiyatro, agora ve büyük hamamlar yapılmıştır.
İ.S. III. yüzyılın ikinci yarısından sonra Eliaussa Sebaste gittikçe gerilemeye ve önemini kaybetmeye başlamışsa da, İ.S. 260 yılında Pers Kralı Shapur'un ve iki yüzyıl sonra İsauralıların saldırılarından sonraki Geç İmparatorluk ve Erken Bizans Dönemlerinde (İ.S. V.-VII. yüzyıl) kentin hala varlığını sürdürdüğünü ve burada bir çok hırıstiyanlık yapılarının bulunduğu, hem antik kaynaklardan hem de arkeolojik verilerden anlaşılmaktadır. Bu Bizans kentinin İ.S. VII. yüzyılda kesin olarak ortadan kalkması doğal nedenlerle, belki bir deprem, ve özellikle limanın kumla örtülmesi sonucunda olmuştur. Aynı dönemde, yakınlarındaki Korykos kenti gelişmeye başlamış ve Geç Ortaçağ sonlarına kadar gittikçe daha büyük önem kazanmıştır.
Eski adanın tepesi ile batı yamacı ve adanın birleştiği kara parçası kumla kaplıdır. Kumların altında Kral Archelaos'tan önceki zamanlara ait çeşitli tarihi eserler bulunmaktadır. (*)Bunlar iyi korunmuş 5 nefli Bazilika, tiyatronun caveası (Theatron oyuğu), su kemerleri, kilise kalıntıları, zeytinyağı ve su sarnıçları, iki mermer sütunlu saray ve saray kapısı, bu kapının 50 m. kuzeyinde çeşitli hayvan resimlerini içeren döşeme mozaikli Jüpiter tapınağıdır. Jüpiter tapınağı 612 sütunlu bir Roma mabedi olup, erken Hıristyanlık döneminde (5. Yüzyıl) kiliseye çevrilmiştir.
*****
*****
Mimari açıdan gösterişli olan yapının ortasında bulunan
havuzun tabanındaki mozaikler günümüze kadar korunarak gelebilmiş..
havuzun tabanındaki mozaikler günümüze kadar korunarak gelebilmiş..
Sütun başlıklarında, alınlıklarda ve anıtmezarlardaki bezemelerden, M.S. 2. yy’da yapılmış olan yaklaşık 2350 kişilik tiyatronun, Roma, Bizans hamamlarının ve tapınağın varlığından, kültür yönünden oldukça ileri gitmiş olduğu anlaşılıyor.
Tiyatronun şeması ve oturma kompleksine dair bilgiler bkz.
(üstteki fotoğrafa tıklayınız)
Tiyatro
1995'ten bu yana Elaiussa Sebaste kazısı başkanı olan Prof. Dr. Eugenia Equini Schneider (Roma "Sapienza" Üniversitesi, İtalya) ise antik kent hk.da şunları söylüyor;“Yerleşim yeri olarak doğuş ve gelişimini öncelikle Anadolu'yu Suriye'ye bağlayan önemli sahil yolu üzerindeki avantajlı coğrafi konumuna ve Doğu Akdeniz'deki yoğun ticaret akışının içinde yer almasına, ikinci olarak da bölgenin zengin doğal kaynaklarına -Toros ormanlarının kerestesine, bağlara ve Elaiussa adının da ima ettiği gibi, zeytin ağaçlarına (elaion)- borçludur.
Roma Dönemi'nde, Roma'nın Cilicia eyaletinin en önemli kentlerinden biri olan Elaiussa Sebaste, M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda büyük ölçüde gelişmiş, önemli bir ticaret limanı olarak edindiği prestijli konumunu Geç İmparatorluk ve İlk Bizans Çağı'na dek korumuştur. Bu kent, uzun ve kesintisiz yaşamıyla, Doğu Akdeniz bölgesindeki kentsel merkezlerin gelişimi ve evrimi konusundaki tarihsel ve arkeolojik bilgilerin derinleştirilmesi açısından gerçekten mükemmel bir örnek olarak tanımlanabilir.”Bu bilgilerin ışığında yolun karşı tarafına geçerek kent yerleşiminin sahil bölümündeki kalıntıları görmeye gidiyoruz.
*****
*****
Bizans Sarayı'nın bulunduğu alan
(yukarıdaki krokide detaylar mevcuttur)
(Yukarıdaki görselin üzerine tıklayarak fotoğrafı daha büyük görebilirsiniz)
Elaiussa Sebaste Antik Kentinde, büyük hamam, surlar, 2350 kişilik tiyatro, zengin nekropol, agora, Doğu Roma Kilisesi gezilmelidir. Ancak, Mersin ve Silifke arası antik kentler ve antik kalıntılar açısından son derece zengindir. Buraya geldiğinizde ayrıca;
Adamkayalar, Kanlıdivane (Antik Olba), Cennet ve Cehennem Mağaraları ve Kızkalesi - Narlıkuyu Dilek Mağarası - Korykos Antik Kenti’ni de görmenizi öneririm. Hem doğa harikası coğrafyasıyla, hem de tarihi arenadaki rolüyle, öğreneceğiniz yeni bilgiler ve mitolojik efsaneleriyle dolu dolu bir tatil Böylece anılarınıza bir yenisini daha ekleyerek, antik çağlara yapacağınız bu yolculukları hiç bir zaman unutmayacaksınız...
Esin Bozdemir
Yardımcı Kaynaklar: (*) buradan, buradan, buradan, buradan
* * * * * * * * * * * * * * *
MERAKLISINA ÖNERİMİZ:
* SEPTIMIUS SEVERUS Dönemimde Elaiussa-Sebaste Duraksaması ve Korykos'un Yükselişi
Elaiussa Sebaste ve Korykos’ta yapılan arkeolojik araştırmalar, Septimius Severus döneminde bu iki kentin cazibe merkezi olma konusunda yer değiştirdiği şeklinde bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Bir başka ifade ile bölgenin en cazip kenti olma özelliği Elaiussa Sebaste’den Korykos’a geçmiştir. M.S. 2. yy. sonları ile 3. yy.’ın başları arasına tarihlenen buluntular, çok net biçimde bu tespiti desteklemektedir. devamı: burada (Mersin Üniversitesi, KAAM Yayınları, OLBA Dergisi, Murat Durukan – Deniz Kaplan – Ercan Aşkın )
Aaaa esimin memleketi:) Cennet cehennem magaralarini da görmüs bayilmistim, bu antik kenti görmek kismet olmadi daha, insallah birdahaki yaza. Haftaya ucuyoruz yine Mersin'e iki haftalik bir yilbasi tatili icin, bu yaziyi görünce heyecanlandim yine, cok hosuma gitti, cok tesekkürler bu bilgi dolu, buram buram kültür kokan yazi icin:)
YanıtlaSil@EQ,
SilNe kadar değerli bir coğrafyaya sahibiz.. Jeolojik oluşumlarıyla, tarihi ve muazzam coğrafi konumuyla kuzeyi-güneyi-doğusu ve batısı ayrı güzel..ama özellikle Akdeniz bölgesi antik kentleriyle de bir hayli zengin..bu antik kent Kızkalesi / Korykos'a komşu sayılır, çok yakın.. Tatilde gidebilirsiniz.. Her mevsim ayrı güzel..Şimdiden hayırlı yolculuklar ve iyi tatiller dilerim sevgili Ayşe...
Sevgiler, esenlikler dilerim..