31 Temmuz 2009 Cuma

İstanbul



İstanbul

Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniyende güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri
*
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Bakışlarımda akşam karanlığın
Kulaklarımda sesin İstanbul
*
Ve uzaklardan
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
*
Plajlarında karaborsacılar
Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyenin
Meyvesini birlikte devşirirler
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
*
Et tereyağı şeker
Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
Hürriyet yok
Ekmek yok
Hak yok
Kolların ardından bağlandı
Kesildi yolbaşların
Haramilerin gayrısına yaşamak yok
*
Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
Ve sen
Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
Seni öldürürler
Seni sürerler
Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
İpek şiltelerin istakozlarIn
ve ahmak selameti için
HakkInda idam hükümleri verilir
*
Haktan bahseden namuslu insanları
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
Karanlık mahzenlerinde şehrin
Cellatlara gün doğdu
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
Bir kalem yazın vardır
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
Söylenmez
*
Haramiler kesmiş sokak başlarını
Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
Haramilerin elinde
Ve mahzenlerinde insanlar bekler
Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
*
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bulutların ardında damla damla sesler
Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
Arkadaşlar çıktı karşıma
Dindi şakaklarımın ağrısı
*
Bir kadın yoldaş tanırdım
Bir kardeş karısı
Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
Cellatlara emir verildigi gün haramilerin sarayında
Gebeliğin dokuzuncu ayında
Aç kurtların varoşlara saldırdığı
Tipili bir gece yarısı
Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
Otuzbeş kiloluk sırrımızı
Zafer kanlı zafer kıpkırmızı
*
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yenihayat satan
Tophanenin karanlık sokaklarında
Koyunkoyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanatını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın


(*)


(*) Bu güzel şiiri yazan Sayın Vedat Türkali Bey' e sonsuz teşekkürler....
Hepinize güzel bir hafta sonu dilerim ...


Esin Bozdemir

İstanbul

Slayt: izler ve yansımalar

28 Temmuz 2009 Salı

Dünya Müziğinin Yalın Ayaklı Divası!


CESARIA EVORA

Dünya Müziğinin Yalın Ayaklı Divası Çok Yakında İstanbul’da !

Hayat verdiği hüzünlü şarkılarla Afrika’nın renklerini yansıtan “Grammy Ödüllü, Folk Şarkıcı 31 Temmuz’ da İstanbul’da” Türk seyircisi ile buluşacak…

Son stüdyo albümü Rogamar ile şarkılarını denize ve aşka adayan, dur durak bilmeden dünyanın dört bir köşesinde verdiği konserlerle büyük ilgi gören ve dünya müziğinin yalın ayaklı divası Cesaria Evora bir yaz gecesini şarkılarıyla unutulmaz kılmak için yeniden hayranlarıyla bir araya gelecek.

24 Temmuz 2009 Cuma

Dumanlı Dağlar

Doğu Ekspresi” treni ile yaptığımız yolculuğun ardından, sıra bizi bekleyen doğayı keşfetmeye gelmişti. Haziran ayında gerçekleşen bu gezimiz, geç gelen baharın ve yeni yeni yaz sıcaklarını kucakladığımız bir mevsimin izlerini sürmekteydi. Gündüz cayır cayır yandığımız sıcaklığın aksine akşam saatlerinden itibaren ulu ceviz ağaçlarının gölgesinde, püfür püfür esen tatlı esinti ile içimizi ferahlatan tertemiz bir havayı solumaktaydık. Gündüzler sıcak gece ise buz gibi serindi!

22 Temmuz 2009 Çarşamba

BENJAMIN BUTTON'un Tuhaf Hikayesi

 
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi ( The Curious Case of Benjamin Button ) doğumundan ölümüne kadar yazdığı bir günlükten çocukluğunda aşık olduğu kadının kızı tarafından sayfa sayfa okunurak gelişen bir film…
Bir türlü seyretme fırsatı bulamadığımız filmlerden biri olan "Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi" filmini nihayet bu hafta sonu seyrettik.
F. Scott Fitzgerald’ın kaleme aldığı kısa hikayedeki oyuncu kadrosu; Eric Roth, David Fincher ve Brad Pitt’in müthiş performansları ile ortaya enteresan bir film çıkmış. üç saate yakın süresine rağmen izleyiciyi içine alan bir film. Düğmelerle açılan filmde, düğmelerin kerametini ise filmin sonunda daha iyi anlayabiliyorsunuz. Brad Pitt ve filmdeki diğer oyuncuların sergiledikleri oyun gücü ile filmin; 13 Dalda “Oskar Adayı” ve En İyi Film seçilmesi boşuna değil…

9 Temmuz 2009 Perşembe

Doğu Ekspresi İle Keyifli Bir Yolculuk


Uzun zamandır gitmeyi düşündüğümüz Doğu Anadolu Bölgesi gezimizi nihayet gerçekleştirdik. Gezimize öncelikli olarak görmeyi planladığımız ilk rotamız olan Erzincan - Kemah yöremizden başladık.  Önceden yaptığım internetteki küçük bir araştırma ile " uçak mı? otobüs mü? kendi özel aracımızla mı olsun? " derken en sonunda bu uzun yolculuğu trenle yapmaya karar vererek; içinde lavabosu, buzdolabı, kliması ile oldukça konforlu görülen yataklı vagonla 2 kişilik odamızda yerlerimizi ayırdık. Haziran’ın İkinci haftasında sabah saat: 08.00 de kalkan ve Kars’ a kadar yol alan Doğu Ekspresi ile Erzincan-Kemah’ a gitmek üzere yola koyulduk.