22 Haziran 2023 Perşembe

Kapadokya'nın kadim köyü: Çavuşin

5. Gün

Sabah parçalı bulutlu bir güne merhaba derken, bir gün öncesinden planladığımız gibi Kapadokya'nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çavuşin Köyü'ne gitmek üzere yola koyuluyoruz. 

Çavuşin, Avanos kara yolu üzerinde ve Göreme’ye 2 km uzaklıkta. Mesafe oldukça kısa, bu yüzden ana yola çıkınca, göz açıp kapayıncaya kadar çabuk varıyoruz Çavuşin'e. 

Köy meydanına doğru ilerliyoruz. Mütemadiyen yağışlı geçen bir Mayıs ayı yaşanırken, köy sakinleri de hava durumuna göre tedbir hali içindeler.  Hediyelik eşya satan dükkânların önündeki tezgahlar yeniden düzenlenmekte, çay bahçeleri yeni güne hazırlanmak üzere... 

Havada ise mis gibi toprak kokusu hakim!.  Bir de iğde ağaçlarının, yeni demlenmiş meyve çaylarının burcu burcu kokuları... köy fırınından tazecik çıkmış ekmek kokuları da karışınca ortalığa...ne demeli!. ne etmeli!.. "bilseydik kahvaltı yapmazdık!. Artık dönüşümüzde mutlaka çay bahçelerinin birine oturmalı!"  diyerek... köydeki yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. 

Çavuşin Köyü Meydanı

Üstteki büyük kaya kütlesi
(keşişlerin inzivaya çekildikleri odacıklar)


Herkes işinin başında... turist kafileleri de eli kulağında köy meydanına gelmek üzeredir... derken!  At üstünde 2 seyis şırak şırak nal sesleriyle geçiyorlar gözümüzün önümüzden. Sanki kovboy filmlerinden bir sahne yaşanıyor o dakikalarda!. :)) 

Çavuşin küçük bir köy, köyün meydanı da kompakt, her yere hakim olacağımız içi çok katlı siteleri andıran jeolojik oluşumla şekillenmiş büyük bir kaya kütlesi görüyoruz. Bugün harabeye dönmüş olsa da, bir zamanlar Çavuşin köyü'nde bu kaya hücrelerinin içinde yaşamını sürdüren insanlar varmış. 

Burası eskiden inzivaya çekilen keşişlerin yeriymişKayalarda da keşişlerin inziva hücreleri yer alıyor. Köyde Hristiyan papazlarına ait sayısız ev ve kilise bulunuyor. 1950 yılında yaşanan depremde oldukça hasar gören Çavuşin, bugün bulunduğu düzlüğe taşınır. Çavuşin'de ilk yerleşim ise çok daha eskilere uzanıyor. 

Köyün asıl hikayesi Roma’nın baskısıyla bulundukları yeri terk eden Hristiyanlar'ın M.S 56'da bölgeye yerleşmesiyle başlıyor. Peribacalarının içlerini oyarak, kayaların içerisine küçük şapeller kazarak ibadetlerini yerine getirmişler ve bu bölgede Hristiyanlığın yayılmasını sağlamışlar.

8. Yüzyılda Çavuşin Vadileri din eğitiminin önemli bir merkezi haline gelmiş. Engebeli arazi inzivaya çekilmek isteyenler için de birer sığınma merkezi olmuş. 

İnsan düşünmeden edemiyor! Peki ama onca yer dururken neden Kapadokya'ya gelmişler? Aslında sorumuzun yanıtı yine bizim topraklarımızda!

" Yüzlerce yıldır hala Hristiyanlık dünyasının en önemli toplantısı olma özelliğini koruyan İznik Konsiliİmparator Konstantin yönetiminde  MS 325'te bugünkü İznik'te toplanmış. Hristiyanlığın çerçevesini belirlemek üzere imparatorluğun her bölgesinden gelen 300 piskopos ve Dünyanın farklı yerlerinde getirilen inciller İznik konsilinde değerlendirmeye alındığında, İncil'lerin çoğu kabul görmeyip imha edilmiş. Ama Kapadokya'dan gelen İncil'in bazı bölümleri konsilin onayını almış. İşte o günden sonra Kapadokya Hristiyanların akın ettiği bir yer haline gelmiş.

Yapılan arkeolojik çalışmalar ve çıkarılan buluntular ise Kapadokya'daki yeraltı şehirlerinin ilk kez Hititler zamanında düşmanlardan korunmak amacıyla kullanıldığını... daha sonraki yüzyıllarda ise inzivaya çekilen değil ama Araplardan korunmak isteyen Hristiyanların adresi olduğunu gösteriyor. " * bkz - bkz

Gördüğünüz gibi Kapadokya'da keşfedecek çok şey var!. Gezdikçe öğreniyoruz biz de!.

Bu yüzden özellikle Hristiyanlık alemi için oldukça önemli birçok tarihi kiliseyi de içerisinde barındırıyor Çavuşin. Kiliselerin çoğu Vaftizci Yahya Kilisesi'nin etrafında toplanmış. Bu özellikleriyle ilk Hristiyanlığın burada yerleştiği düşünülüyor. Üç haçlı Kilise7.yüzyıl freskleriAziz Jean KilisesiHaçlı KiliseAzize Meryem KilisesiKolonlu KiliseCemalların KiliseÜzümlü Kilise, Saklı kiliseGıdıların KiliseAziz Paul kilisesi ve en önemli Kilsesi ise yüksek bir yamaca yapılmış olan Çavuşin Kilisesi. 


Bölgeye en hakim konumda bulunan Çavuşin Kilisesi Avanos bölgesinin en eski kiliselerinden biri. 3 apsisli, tek nefli ve beşik tonozlu bir kilise. İmparator Nicephorus Phocas adına yapılan Çavuşin Kilisesi 964-965 yıllarına tarihleniyor. Kilisenin duvarları, Hıristiyanlık tarihinde gelişmiş önemli olayların anlatıldığı sahneler ve önemli kişilerin resimleri ile süslenmiş. Kilisede işlenen konular diğer kaya kiliselerinde olduğu gibi İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmış. Aşırı yağışlardan dolayı önlem amaçlı kapatılan kiliseye giremiyor karşıdan bakmakla yetiniyoruz. Ama burada sözünü etmişken bilgi amaçlı olarak görselleri* de paylaşmış olayım. 

İçinde bulunduğumuz yüzyılda ise vakti zamanında, Rumlarla Müslümanlar bu köyde bir arada yaşamışlar. Mübadele öncesi 2000 kadar Rum Çavuşin Köyüne gelmiş ve burada yaşam sürmüş. 1924’te Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan mübadele sonrasında ise bölgeye 950 kadar Türk yerleştirilmiş. Rumlar ayrılmadan önce, Çavuşin’de gördüğümüz bu dev kaya kütlesinin içinde iki yüzden fazla kaya oyma ev varmış. 1964 sonrasında meydana gelen çökmeler neticesinde halk burayı terk ederek ovaya taşınmış.

Ve... Çavuşin tepesine çıkmak üzere yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. 

Karşımıza taş süslemeleriyle dikkat çekici, Selçuklu Dönemi tarzında bir minaresi ile  
'Eski Cami' çıkıyor. 1958’deki bir heyelan sonrası köy boşaltıldığında kullanıma kapatılmış Eski taş camii, bir süre  atıl kalmış.  Daha sonra 2011’de restorasyon geçirerek yeniden kullanıma açılmış.



Köyün sırtını dayadığı dev harabeler arasında;
derin kıvrımlı ve yamaçları kaya oyukları içinde irili ufaklı
yaşam alanı odacıklarla dolu vadi...
keşif duygumuzu perçinliyor.
  


Artık zirvedeyiz :)

Koca kaya kütlesinin üzerinden kuş bakışı manzaramız ise böyle!
Tam karşıda, uzaklarda Uçhisar Kalesi'ni görüyoruz. 
Bir tarafta Kızılçukur Vadisi, bir tarafta Güllüdere doğa harikası yerler
gözlerimizin önüne seriliyor.

Gökyüzü bulutlu bugün, görüntü biraz kasvetli ve dramatik!
biraz ışık, biraz ışık çıksın hadi ne olur!  desek de
Tık yok!
Güneş, kör ebe oynayıp duruyor bizimle...
Aşk olsun sana sevgili güneş aşk olsun!
senden alacağımız olsun! :)) diyoruz...
Kim bilir belki şaşırtırsın bizi ;)


Ama ne yazık ki, yine gök gürlemeye başlıyor...
ve yüzümüze düşen birkaç damla yağmur...
"ben geliyorum"
diyor!. 

Dağın orta yerinde küçücük bir taş yapıda bir süre bekliyor, beklerken de pıtır pıtır yağmuru dinliyoruz. Belki de bir zamanlar gözetleme kulesiydi burası kim bilir! Ne yazık ki aydınlatıcı hiçbir bilgi göremiyoruz. Yağmurun şiddeti diner gibi olunca, dışarı çıkıyor ve bu defa farklı bir patikadan inişe geçiyoruz.


***

Patika yol bizi dağın arka tarafından köye ulaştırıyor.  
Bu toprak yollar aynı zamanda yürüyüş parkurları. 
Kızılçukur Vadisi Göreme'den Çavuşin'e kadar olan alan,
 düşsel görüntülerle bezeli.



Toprak yolları ve ipince patikaları takip ederek de
bu doğa harikası yerleri gezebilmeniz mümkün.
(Şahane yürüyüş parkurları var.)
Gün doğumları kadar 
gün batımlarında da bu vadilerin nasıl harika olabileceğini
siz de tahmin edebilirsiniz.

Geriye yakaladığınız anların keyfini sürmek kalıyor.
İster, yörenin nefis şarapları ile kadeh kaldırarak,
 ister termosdaki çaylarınızı yudumlayarak...
Gönlünüzü nasıl taçlandırmak isterseniz öyle! 



Beyaz atlı prens!
yoksa prensesini mi arıyor? ; ))

Arkada peri bacaları önde ise mor renkleriyle iris (süsen) çiçekleri
doğanın en güzel süsleri...

Tepelere çıktık, manzarayı seyrettik, peri bacalarına el salladık...patikalarda, kır çiçeklerinin arasında yürüdük... artık tavşan kanı çaylarımızı içmeyi hak ettik... 

Gözümüze kestirdiğimiz çay bahçelerinin birine giriyor ve siparişlerimizi vererek gereğini yerine getiriyoruz.

Esin Bozdemir

 devamı yakında....


Kapadokya Rehberi 
1. ve 2. Gün: Kapadokya'da baharı yaşamak tıklayınız
3. ve 4. Gün: Zelve Vadisi ve Paşabağları
 tıklayınız
5. Gün: 
Kapadokya'nın Kadim Köyü: Çavuşin tıklayınız
Kapadokya Vadisi'nin İncisi: Uçhisar Kalesi tıklayınız


* Çavuşin Kilisesi'ne ait görseller: 'Kültür Portalı'ndan.

4 yorum:

  1. Nasıl masal alemi gibi bir coğrafya. Ben de geçen sene gitme şansını buldum. Neden daha önce gitmemişim diye hayıflandım. Son resim bir harika. Bayıldım mor zambaklara.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Defne Soysal,
      Hoşgeldin Sevgili Defne. Eski blog dostlarımı uzun bir aradan sonra yeniden sayfamda görebilmek ne güzel. Gerçekten Kapadokya sıradışı bir coğrafya, masal gibi. Aynı duyguları biz de yaşadık. Yaklaşık 10 yıl önce bir kış mevsiminde gitmiştik Kapadokya'ya... hep aklımızdaydı. Ancak bir türlü sıra gelmemişti. Hava bol yağışlı da olsa, yine de bahar esintileri içinde çok güzeldi Kapadokya. Mor süsenlere biz de bayıldık :)
      Ziyaretine ve değerli yorumuna çok teşekkür ediyorum. Sevgiyle, esenlikle...

      Sil
  2. Eşi benzeri bulunmayan bir coğrafyadır Kapadokya Bölgesi. Her bir köşesi ayrı hikaye barındırır. Böyle muazzam coğrafyaya sahip olduğumuz için şanslı hissetmeliyiz diye düşünüyorum.
    Siz de harika anlatmışsınız. Anlatımınızla görmüş olmama rağmen tekrar gitmeliyim hissiyatı oluştu ben de. :)
    Fotoğraflar ise bir başka muazzam...
    Emeğinize sağlık olsun.
    Sevgi ve selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Nazlı'nın Dünyası,
      Kesinlikle gizem dolu bir coğrafya Kapadokya. Peribacaları birer şaheser. Biz de her gidişimizde başka bir güzellikle karşılaşıyoruz. Sizi de bu seyrüsefere yeniden ortak edebilseydik ne mutlu bize :))
      Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim.
      Sevgiyle, esenlikle kalın...

      Sil