26 Temmuz 2013 Cuma

Bir manolya ağacı öyküsü ve manolya'nın yaşam döngüsünden renkli kareler...


Parlak koyu yeşil geniş yaprakları ve büyük beyaz renkli çiçekleriyle benim en çok sevdiğim ağaçlardan biridir Manolya Ağacı. Muhteşem görüntüsü, kokusu ve zarif duruşu ile çok nadir karşılaştığım bu özel ağaç kim bilir ne çok esin kaynağı olmuştur duygusal yüreklere... Bu ağacı yetiştirebilmek sanırım o kadar kolay değil ki ben her yerde karşılaşamıyorum bu yüzden. Uygun iklim ve çok özen göstermek gerekiyor anlaşılan. (Görsel: Magnolia )


Bugün kütüphanemdeki dergiler, broşürler, rehber kitaplar... ve web ortamında; kentler, kent kültürleri, kent ve doğa üzerine yazılmış olan yazıların arasında gezinirken, kendimi bir anda bambaşka bir konunun içinde buluverdim. Bir de baktım ki meltem rüzgârları beni bir manolya ağacının gölgesine savuruvermiş!.. Kucağıma düşen beyaz bir manolyanın öyküsüne daldım önce... bu güzel ve nadide çiçeğin serüveninin geçtiği yerlere dair nice izler aradım!.. düşündüm, biraz hüzünlendim, biraz da sorguladım bazı şeyleri!..  ve sonra yine beni hayretlere düşüren ve çok etkileyen bir başka inanılmaz hikâyenin ve keşfin ortasında üstelik bu defa bir yaşam döngüsünde sonsuz sayıda ilginç fotoğraflar arasında buldum kendimi..


Anlayacağınız bugün, manolya çiçekleriyle bezedim günümü.  Manolya ağacının altındaki salıncakta sallandım durdum... Bir yanda, kitaplar, dergiler, fotoğraflar bir yanda kuş sesleri ve mis kokulu manolya çiçekleriyle doğayı önce mekanıma sonra sayfama taşıdım.)

Ve artık bu girizgâhtan sonra gelelim şimdi ilk hikâyemize.) Hikayeye konu olan yerde yaşamlarını sürdürenlerin pek çoğunun belki bildiği bir hikâyedir bu! ama ben ilk kez duyuyorum. Bu yüzden bana ilginç gelen bu hikâyeyi ben de sizlerle paylaşmak istedim. Görsel: buradan 
Öykümüzün başlangıç yeri Girit Adası’dır. Öykümüzün kahramanlarından Ali Bey (Baş topçu) , yüzyılın başında Girit Adası’nın Suda Limanı’nda fener memuru olarak çalışmaktadır. Meyve ve çiçekçiliğe çok meraklıdır. Boş vakitlerinde evinin bahçesinde meydana getirdiği doyumsuz güzellikteki bahçe dillere destandır. Özellikle üretimi çok zor olan, beyaz iri çiçekler açan, Manolya fidanları ile ünlenmiştir. 1920’li yılların başlarında adada iyiden iyiye bozulan huzur sonucu Türk ve Yunan Hükümetleri arasında imzalanan bir anlaşmayla Büyük Mübadele olarak adlandırılan bir nüfus değişimi başlar. 1923’te başlayan mübadele sonucu yaklaşık birmilyon (1.000.000) Rum Anadolu’dan Yunanistan’a, beşyüzbin (500.000)Türk Yunanistan’dan Anadolu’ya göç eder. Görsel: Buradan
Girit Adası’ndan gelen gemiler Çanakkale ve Ayvalık limanlarına mübadilleri ‘Girit Türklerini’ getirirler. Buralarda Rum ahaliden boşalan evlere yerleştirilirler. Ayvalık’a gelenler arasında ailesiyle birlikte Ali Bey de vardır. Ali Bey, onca kargaşa arasında gelirken yanında çok sevdiği çiçeklerini ve özellikle manolya fidanlarını getirmeyi  de unutmamıştır.
Aile Ayvalık'taki yeni yurtlarında yeniden huzur bulmuştur. Ama Girit Adasını da sık sık hatırlamaktadır. Ali Bey, Girit’teki bahçesinin aynısını Ayvalık'ta da yapmış hatta o nazlı manolya fidanlarını bile yetiştirmiştir. Bu arada Ali Bey’in çiçeklerinden çok sevdiği küçük kızı Fatma büyümüş, gelinlik bir kız olmuştur. Pek çok taliplileri arasından talih Çanakkale’den Mehmet Bey’e gülmüştür. Ali Bey, sevgili kızını Çanakkale’ye gelin gönderecektir. Gelinin çeyizleri hazırlanır. Ali Bey çeyizlerin arasına üç adet manolya fidanı katarken damadına da bu çok nazlı manolya fidanlarını Çanakkale’de bu işten anlayan birine diktirmesini tembih eder.
1933 yılının yazında Fatma Hanım ile Mehmet Bey (Tosun) Çanakkale’de nikâhlanırlar.  Bu arada Mehmet Bey, kayınpederinin tembihini unutmamış yine bir Giritli Mübadili olan ve belediyede bahçıvan olarak çalışan İbrahim Çapkan’ la görüşüp, manolya fidanlarının dikimini sağlar. Üç fidandan birini, kendi evlerinin bahçesine, diğerini bahçıvanın evinin bahçesine, sonuncusu da nikâhlarının kıyıldığı belediye binasının bahçesine dikilir. 1933 yılında dikilen bu fidanlardan evlerin bahçesine dikilenler ne yazık ki kururlar. Fatma Hanım’la Mehmet Bey’in mutlu günlerinin anısına belediye bahçesine dikilen fidan zamanla büyür kocaman bir ağaç olur. Beyaz iri çiçekler açtığı zaman yaydığı emsalsiz güzellikteki mis gibi kokularla kordondan gelip geçen herkesi selamlar.
Belediye binası zamanla yıkılmış yeri değişmiştir. Ama 1933 doğumlu  bugün 75 yaşında olan manolya ağacı  halen yerinde durmakta ve  tarihe, Çanakkale’ ye tanıklık etmektedir. (*)
*******
Bu tarihî manolya ağacı hikayesinin ardından görsel ararken, bir de bakın nelerle karşılaştım...Dr. İsmail Şeker’in manolya ile tanışmasının ve duygusal yaşamındaki arkadaşlığının çok ilginç, görsel ağırlıklı öyküsüne ;

*Manolya tohumunun yaşam döngüsüne bakınız bir de;  tıklayınız
*Manolya tohumunun çiçek evresi bakınız

Ve son sözüm,
Bir bitkiyi, bir ağacı yaşatan... aslında geçmişe ait  değerleri, güzellikleri, yaşanmışlıkları geleceğe taşımak gayreti içinde olan, bilgilendiren ve bilgilerini paylaşan, donanımlı ve çalışkan, idealist insanlardan öğreneceğimiz çok şeyler olduğuna inanıyorum.  Ve ben her kim olursa olsun, yaptığı işi, büyük bir sevgi ve özenle yapan insanlara hep saygı duydum.. Bu yüzden, bir manolya ağacının hikayesinin baş kahramanı olan Ali Bey’i, ardından  çok özel fotoğraf görüntüleri ve özenli bilimsel nitelikteki çalışmasından dolayı da Dr. İsmail Şeker’i yürekten kutluyorum.

Esin Bozdemir




DİP NOT  (*) 2008 Basım tarihli Çanakkale Kent  Kitabından aktardığım bu öyküde, manolya ağacının o günkü tarihi (2008 yılı) itibarı ile 80 yaşındadır. Bu postu hazırladıktan tam bir yıl sonra Çanakkale'ye gittiğimde bu defa o ağacın yerini buldum.. Yer: Çanakkale İskele Meydanı (Yandaki fotoğraf) 


Kaynak : Çanakkale Kent Rehberi Kitabı, Basım 2008 - Çanakkale Belediyesi’nin Kültür Hizmeti –Görsel:  Magnolia

14 yorum:

  1. Etkilendiğimi söylemeliyim. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kim bilir, daha ne çok hikâyeler var gün yüzüne çıkarılması gereken...
      Ben teşekkür ederim..

      Sil
  2. Güney illerinin bahçelerindeki değişmeyen ağaç ve havasındaki kokudur Manolya..
    Gerçek bir masal anlatmışsın bizlere güzel ifadenle Esin.. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @hasret senfonileri,
      Güneyin iklimi gibi, sıcak iklimleri seviyor olmalı..
      Ben teşekkür ederim Gülsen Hoca'm..

      Sil
  3. Manolya benim de çok ama çok sevdiğim ve hayran olduğum bir çiçektir.
    Manolyaya bakarken, böyle nadide bir çiçeğin ağaçta yetişmesine şaşırırım bir taraftan. Ve her seferinde eski komşularımızdan Hafize Teyze'nin o sözü gelir aklıma: ''Bir yerde manolya ağacı varsa kokusu bir mahalleye yeter.''
    Kendimi çok şanslı hissediyorum, çünkü bulunduğumuz sitenin bahçesinde bir manolya ağacı var. Tam da zamanı bu ara. Eşsiz güzellikteki o bembeyaz çiçekler katmer katmer, harika görünüyorlar. Geçen yıllarda çektiğim fotağraflarından biri BURADA hatta :)
    Sayende geçmişini ve hikâyesini de öğrendim, bayıldım. Hiç unutmam artık. Çok teşekkür ederim.
    Ellerine, emeğine sağlık Esinciğim..
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeugma,
      A...çok şanslısın o zaman. Böylece manolya ağacının, adım adım yaşam döngüsündeki değişimleri gözlemleyebilirsin de. Hafize teyze haklı gerçekten.. Bunu pek çok kimseden duyarım evet..Hissedilir hoş aromalı kokusu tüm çevreyi etkilemeye yetiyor.. Fotoğraf için teşekkür ederim..

      Hikâye de etkileyiciydi değil mi..
      Ben teşekkür eder, güzel bir haftasonu dilerim Zeugmacığım.
      Sevgilerimle..

      Sil
  4. selam arkadaşım
    mübadele içimi çok yakar,
    ali bey gelirken manolyasını ihmal etmemiş, acısını biraz alacağını düşünmüş olmalı.
    şarkılara konu olmuş; değerli ağaç, değerli koku.
    sevgiler..

    YanıtlaSil
  5. Esmirciğim ne güzel bir konu yakalamışsın. Manolya gerçekten çok özel bir ağaç ve varlığıyla insana anlatmak istediği çok öyküsü var. Benim mutfak balkonumun dibinde bir Manolya ağacı var. Her sabah, her akşam, yaz kış, ilkbahar ve sonbahar onun yaşam döngüsünü bizzat seyrederim. Adeta benimle konuşur. Kışın uykuya dalar biraz. yapraklarının feri gitmiştir. Sonbagharda hafif kuruyan yapraklarını silkeler üzerinden ama hiçbir zaman çıplak kalmaz. Eğer o kış kar yağmışsa gıdasını almıştır. En sevdiği besindir üzerinde kalmış kar. Bahara doğru yeni yapraklar çıkarır, parlak canlı nefis bir nefti yeşil. Tohumlarını verir ve çiçeğe döner o tomurcuklar. nasıl güzel bir kokudur o. Cennet kokar sanki. Özellikle akşamları verir aromasını biraz da sabah erken.Çiçekler bir süre sonra uçlarında püsküller bırakarak beyaz yaprakları döker. Yaz bu püsküllerin irileşip kurumasıyla geçer sonra sonbahara doğru kırmızı düğmeler oluşur üzerinde o püsküllerin. bunlar Manolyanın tohumları olacak ki toprağa döker zamanla yeni manolyalar için. Bu döngü böyle sürer gider. Zerafet sembolü bir ağaçtır uzun yaşar en etkilendiğim de Topkanın bahçesindeki o ulu manolya. Keşke görüp geçirdiklerini anlatabilse...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Defne Soysal,
      Harika..Ne güzel sen de Zeugma gibi şanslısın o zaman sevgili Defneciğim.. Yeşil bir ortam ve üstelik bahçede manolya ağacın da var!hem de hemen yamacında:) Böylece manolya ağacının o müthiş yaşam döngüsünü anbean izleyebiliyorsun. Doğanın bu kendi içindeki muazzam devinimi 'görmesini bilen! senin-benim-bizim gibi insanlara nasıl yaşam azmi veriyor öyle değil mi!

      Ve ne çok şeye şahittirler.. keşke anlatabilselerdi..
      Sevgilerimle..

      Sil
  6. mübadele beni en çok etkileyen konulardan biridir. Çok güzeldi ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Hayat İzlerim, Kitap Sesleri
      Acı ve yürekleri dağlayan kim bilir daha nice hikayeler var mübadele yıllarını yaşamış insanlarda..Keşke belgeleriyle yeni nesillere aktarılabilse! Geçmişten alınacak dersler var! unutulmasa/unutturulmasa!..

      Sil
  7. Ne güzel bir öykü paylaşmışsnız.Çok teşekkürler...

    YanıtlaSil