8 Şubat 2018 Perşembe

Portekiz ve Endülüs Okumalarım

2017 yazında gerçekleştirdiğimiz Endülüs turu öncesinde, Portekiz ve İspanya ile ilgili genel olarak coğrafi ve tarihi bilgilerin ışığında yola koyulmuş,  yanımıza aldığımız rehber kitaplar ve seyahat boyunca bize eşlik eden tur rehberimizin anlatımlarıyla Portekiz ve Endülüs'ü (Güney İspanya) gezmiştik. Okyanus kıyısındaki Portekiz öncelikle ‘Kaşifler Ülkesi’ demekti, simgesi horozdu. İspanya ise matadorların, flamenko’nun vatanı idi, simgesi siyah boğalardı, bir de narıydı sonradan öğrendiğim. Ama en önemlisi, insanlık tarihinin en büyük uygarlıklarından biri olarak, tam 800 yıl boyunca Endülüs Medeniyeti’nin egemen olduğu özel bir coğrafya idi. Bu yüzden görmeği çok istediğimiz bir yerdi. Bu hayalimizi gerçekleştirmiş olmanın huzuru içinde; tatil dönüşü gezdiğimiz coğrafyaların bizde bıraktığı etkiyle bu bölgeleri çok daha kapsamlı anlama ve tarihsel izlerini sürmek ihtiyacı hissettim ve bu doğrultuda özellikle ‘Endülüs’ ile ilgili çeşitli kaynaklar topladım, okuyup inceledim ve notlar aldım. Bu benim için Endülüs’ü çok daha farklı boyutlarıyla tanımam da oldukça etkili oldu.

Bu yüzden izlediğim filmler, okuduğum kitaplar, o topraklarda yetişmiş sanatçıların (ressamların, şairlerin, heykeltıraşların, müzisyenlerin) eserlerinde geçmişin izlerini sürmek benim için hem keyifliydi hem de öğretici. Muallakta kalan her taş, geçmişin düşsel kareleri içinde, olması gereken yerlere oturdukça, hafızamda ki sinematografik görüntüler de daha da zenginleşiyordu. Yolculuk içinde yolculuklara çıkarken, zaman tünelinde ki bu akış, muhakeme gücümün sınırlarını da zorluyordu. Ve bunları hissetmek, yaşamak benim için tarifsiz bir duyguydu.

Bugüne kadar okuduğum kitapları zaman zaman instagram’da paylaşmış olsam da, hepsi bunlardan ibaret değil tabi ki. Bu yüzden blogumda, Endülüs turu sonrasında bugüne değin okuduğum kitaplara toplu olarak yer vermek istedim. Çünkü bu, Endülüs gezisine çıkmak isteyenler için birer kaynak oluştururken, bizim için de kendi seyahatnamemizin bir arşivi olacaktı. Tabi ki bu arada farklı konularda değişik tür kitaplar da okudum, okumaktayım. Ancak burada ben sadece Endülüs turu kapsamında gezdiğimiz, Portekiz-İspanya ile ilgili okuduğum kitaplara yer vereceğim. O halde şimdi kitaplarım görücüye çıkabilirler artık.  
*** 
Portekiz Okumalarım
1- İYİ ZAMANLAR ÜLKESİ – PORTEKİZ, Bülent Demirdurak 
Gita Yayınlarından çıkan rehber kitap; Yuvarlak Dünyanın Köşeleri serisi ile 40 yılı aşkın meslek deneyiminde, 100’den fazla ülkeye seyahat eden Bülent Demirdurak’ın gezi güncelerinden oluşuyor. Demirdurak’ın  İYİ ZAMANLAR ÜLKESİ, PORTEKİZ kitabını, Portekiz gezimiz boyunca yanımdan hiç ayırmadım ve Demirdurak’ın rehber kitabı oldukça işimize yaradı diyebilirim.  Portekiz’le ilgili genel bilgiler, tarih ve coğrafya, Portekiz mutfağı, şarapları, gezilecek yerler, yakın çevre, Portekizce birkaç önemli kelime gibi… yol gösteren kılavuz bir kitap. 
" Okurum, Gezerim, Yazarım…" diyor Demirdurak. Lizbon'dan Porto'ya, Tejo Nehri'nden Cabo da Roca'ya, Keşifler çağı Belem'inden, Hıristiyanlığın gizemli Fatima'sına, Fernando Pessoa'dan Amalia Rodrigues'e, Tarçınlı pasteisten sütlü garotoya, bir yudum Ginjinha, bir parça Queijo ile “İYİ ZAMANLAR ÜLKESİ PORTEKİZ” i anlatıyor. Kitabın önsözünde yer alan Bülent Demirdurak’ın sözleri ise oldukça anlamlı. Demirdurak diyor ki; 
“Hayatın her adımını planlayamazsınız. Önemli olan yaşamın müsveddesinin olmadığını anlayabilmektir. Kaşığınızda ne çıkarsa onunla yetinin ve hayallerinizin arkasından koşmaktan vazgeçmeyin. “ 
***

2- Lizbon Seyahatnamesi, Didem Bozbora – Alp Bozbora 
Portekiz gezimizin en önemli rotasını oluşturan Lizbon şehrini gezerken, Didem - Alp Bozbora çifti’nin “Lizbon Seyahatnamesi” bize önemli bir rehber kitap oldu. Şubat 2016, Cinius Yayınlarına ait kitapta, Lizbon ve yakın çevresi, Belem, Sintra ve Obidos’a da yer verilmiş. Bozbora’lar öncelikle gezginlere; ‘Neden Lizbon?’ sorusunu yanıtlıyorlar.
  • Yalın, sade, özgün bir karakter olduğundan,
  • Hayatı simülasyonlarla değil gerçeklerle yaşadığından,
  • Doğallığını kaybetmediğinden,
  • Kendi dokusundan üretmediğini kabul etmediğinden,
  • Doğanın koşullarına sırt çevirmediği ve akıllıca yararlandığından,
  • Kör kazanca değil yaşama önem verdiğinden,
  • Fado söyleyecek yüreği olduğundan,
  • Kahkahayı da, hüznü de vakar ile yaşadığından,
  • Tarihini unutmayıp geleceği düşlediğinden,
  • Kültürünü sokakta yaşattığından,
  • Asaleti, zenginliği, yoksulluğu, sefaleti, kıyameti sindirdiğinden,
  • Geçmişi yaşatarak bugünü yaşadığından. 
Lizbon’u çok seven ve bu şehri benimseyen Bozbora çifti,  bu kitapla Portekiz’in güzel şehri Lizbon’u Türk okurlarına tanıtmak istemişler. Bu şehri İstanbul’a oldukça benzeten çift, kitabın ilk bölümünde buna vurgu yaparak giriş cümlesine;  “Doğup büyüdüğüm eski mahalleme geldim”  sözleriyle başlamış. Lizbon’da dolaşırken, benzer duyguları taşıdığımız için Bozbora çiftine biz de hak verdik. Kimi sokaklar tam bir Eski İstanbul panoramasını gözler önüne seriyordu. Ahşap evlerin arasından bir uçtan bir uca ipe gerdirilerek asılan çamaşırlı sokaklar dahi benziyordu tarihi İstanbul sokaklarına. Beyoğlu’na, Fındıklı’ya, Beyazıt’a çok benzettiğim sokakları oldu. 
Kitapta ayrıca Portekiz Atasözleri’ne de yer verilmiş. Birkaçını da ben paylaşayım: 
  • Sen değiştiğinde, talihin de değişir. 
  • Ne iyi rüzgârlar ne de iyi evlilikler İspanya’dan gelir.
  • Eğer Lizbon’u görmediysen, hiçbir şey görmedin demektir.
  • Portekiz’e bir yabancı olarak gel, bir dost olarak ayrıl… 
Lizbon’a dair aradığınız her tür bilgiyi bulacağınız bir kitap “İYİ ZAMANLAR ÜLKESİ PORTEKİZ”. Kitabın sonunda yazar çift; etkilendikleri, iz sürdükleri, kaynak ve paylaşımların birer listesini çıkarmışlar. Ve ilk sıraya Bülent Demirdurak’ ın ‘PORTEKİZ’ rehber kitabını almışlar. Fernando Pessoa’dan bir hayli kitap okumaları olmuş. “Lizbon’a Gece Treni”, “Buluştuğumuz Yer Burası” John Berger’gibi önemli isimler yer alıyor. İçlerinde okuduklarım da vardı, okumadıklarım da. Özellikle bazılarını not aldım. Hepsini burada yazmayayım ancak, kitabın oluşumuna, toplam 38 kaynak yardımcı olmuş, bunu belirteyim. 
***
3. “Lizbona’a Gece Treni”, Pascal Mercier 
Çok ama çok beğendiğim bir kitap oldu “Lizbona’a Gece Treni” .  Mercier’in diline, kurgusuna, felsefi derinlikli anlatımına hayran oldum. Kitabın hemen her sayfasında altı çizilesi cümleler vardı. Her cümle, başlı başına bir kitap konusu!. Yazar felsefe profesörü de olunca, kitap haliyle bir başka sarıp sarmalıyor okuru!. düşşel, düşünsel!.. açıl açılabildiğin kadar...
“Yolculuk edemeyen insanlara neden acırız? Dıştan genişleyemeyecekleri için içlerinde de yayılıp genişleyemezler de ondan; kendilerini çoğaltamazlar, böylece kendi içlerinde kapsamlı gezilere çıkamazlar, başka kim ve ne olabileceklerini keşfetme fırsatından yoksun kalırlar.” Pascal Mercier 
Demem o ki, mutlaka bu kitabı okuyun, filmini de izleyin. Daha önce blogumda kapsamlı bir şekilde tanıtımını yapmıştım,  buraya bakabilirsiniz.
***

4. “Lizbon’da Kış”, Antonio Munoz 

Yazar, Antonio Munoz  İspanyol edebiyatının en parlak yazarlarından biri olarak anılıyor. Öyle ki, okuduğum"Lizbon'da Kış" romanı pek çok ödül almış.  "Eleştiri Ödülü" (Premio de la Critica) ve"Ulusal edebiyat Ödülü" (Premio Nacional de Literatura) ile taçlandırılmış.

Romanın konusuna gelince, kitap bir aşk serüveni üzerine kurulmuş. Eski bir caz müzisyeni ve bir sanat eseri dolandırıcılığına adı karışmış olan Lucrecia adındaki gizemli bir kadının yaşadığı aşk hikayesidir anlatılan. Benim için en önemli nokta, yazarın betimlemeleri eşliğinde Madrid'in daha önce hiç gitmediğim sokaklarında, barlarında dolaşmak oldu. 
Hikâye Madrid ve Lizbon arasında geçerken; barlarda ve otel odalarında yitik kişilerin yazgıları örümcek ağı gibi birbirine karışıyor. Piyanistler, efsanevi trompetçi ve kaçakçıların olduğu, gece hayatının esrarengiz yüzü ve caz dünyasının perde arkasında dönen dolaplar içinde...bambaşka bir Portekiz yaşamının içinde buluyorsun kendini. 
Eleştirmenin sözleriyle  “Lizbon’da Kış” Romanı; karanlık ve yağmurlu, neredeyse anonim bir İspanya'da ve büyülü kent Lizbon'da geçiyor; bir bilmece gibi tasarlanıp bir düş gibi sunuluyor. 
Farklı bir dil, anlatım ve zengin betimlemelerden oluşan kitabı okurken zaman zaman zorlandığımı söyleyebilirim. Aslında ağır bir konu değildi ama; ya tercümeden kaynaklanan bir durumdu bu, ya da ben kitaba tam olarak kendimi veremedim. Belki aradan zaman geçtikten sonra bir kez daha okursam fikrim değişebilir, ancak o kadar çok okuyacak kitap var ki!. Yine de açık bir kapı bırakayım J Çünkü kitapta - zengin betimlemelerin cazibesi ile - işaret koyduğum bazı sayfalar da olmuş!.
“Kış mevsimi sokakları karartıyordu. Belki de deniz fırtınalarından korunmaya çalışan martılar, damların ve atlı heykellerin üstünde uçuşuyordu. Erken gün batımlarında kış saliselik bir süre için şehri tümüyle sahiplenmişe benziyordu. Sis, manzarayı nehrin sınırlarına kadar örtüyor, istila ediyor, tepelerin üzerindeki yüksek binalarla tüm ufku kaplayıp siliyordu. Kül rengine çalan sular üzerinde yükselen köprünün kırmızı iskeleti boşluğun içine gömülüyordu. Sonra ışıklar yanıyordu.: Caddelerin üzerinde sıra sıra dizili sokak fenerleri; yanıp sönerken isimler ve şekiller oluşturan ve Lizbon’un alçak gökyüzüne gelip geçici neon çizgileriyle düzenli biçimde, pembe, kırmızı ve maviye boyayan solgun ışıklı tabelalar…”  Sayfa, 163   
( Yazıda geçen kırmızı iskeletli köprü, eski adıyla ‘Salazar’ yeni adıyla ’25 Nisan Köprüsü’dür. Lizbon yazısı bkz.) 
***
5. “Anlamaktan Yoruldum”, Fernando Pessoa 
20 Yüzyıl Portekiz’in en ünlü şair ve ressamı. Aynı zamanda bir düşünce adamı. Milton, Shelley, Poe, Shakespeare, Baudelaire’den etkilenen şairin, şiirlerinin yanı sıra çok sayıda eleştiri ve deneme yazısı yayınlanmıştır. Portekiz modernist edebiyatının kurucularından olan ve genç yaşta hayatını kaybeden Pessoa’nın, hayatı boyunca dört kitabı yayınlanmıştır.  Ve geriye binlerce sayfa el yazması bırakmıştır.

Portekiz gezimizde hemen her köşe başında Pessoa’nın bir heykeli, posteri veya sözleriyle karşılaştığım yazarı! ayağımın tozu ile gelir gelmez, “Anlamaktan Yoruldum” aforizmalardan oluşan kitabıyla buluştum. 
  • “Kaçtığım bütün savaşların yaralarını taşıyorum.” 
  • “Anlamak için kendimi yok ettim.”  
  • “Anavatanım Portekizcedir.”  
  • “Anlamaktan Yoruldum” 
Fernando Pessoa’nın eserlerinden özenle derlenmiş bir seçki. Ben de bir kez daha Pessoa’nın derin dünyasına dalarak onu anlamaya çalıştım!.
“Bir ağacın gölgesi, gerçeğin bilgisinden daha değerlidir evlatlarım, çünkü ağacın gölgesi, güneş batana kadar gerçektir fakat gerçeğin bilgisi, gerçekliğiyle beraber sahtedir. Daha iyi anlaşılsın; yaprakların yeşilliği, yüce bir düşünceden daha değerlidir çünkü yapraklar ve yeşillik, insanların gözle görebileceği bir şeydir, fakat onlara yüce bir düşünceyi asla gösteremezsiniz. Doğduğumuzda konuşmayı bilmeyiz ve kendimizi nasıl ifade edeceğimizi bilmeden ölürüz. Hayatımız konuşamayanın sessizliği ve anlaşılmayanın sessizliği arasında akıp gider, faydasız ve esrarengiz bir kader de bu akışın etrafında gezinip durur –tıpkı hiç çiçeğin olmadığı yerde gezinen bir arı gibi. – “  Sayfa, 91 “Anlamaktan Yoruldum”, Fernando Pessoa 
***
6- 'Yitik Ada'nın Öyküsü', José Saramago 
Konu, tesadüf eseri bir araya gelen (Portekiz ve İspanyol uyruklu) üç erkek ve iki kadın ile 2 mecalsiz at ve 1 köpeğin, Okyanus'ta ve zamanda ilginç yolculuğunu anlatıyor.

Saramago Portekiz’e ve özellikle Lizbon’a hayran bir yazardır. Bu hayranlığını 'Yitik Ada'nın Öyküsü' kitabında sık sık satır aralarında vurgulamaktadır. 
“Görmemek o güzel Lizbon şehrini yaşayamamaktır hoş bir şeyi, diye masumca övünen o eski özdeyişi benimsemesi için yeterli bir zamandı, Tanrı’ya bizi hayrından mahrum bırakmadan kafiyeler verdiği için şükürler olsun.” (Sayfa,106)
Daha önce blogumda tanıtımını yaptığım kitaba dair tüm ayrıntılar buradadır.
***
7- “Dünyada Bir Yıl” Bir Gezginin Güncesi, Frances Mayes

Pegasus Yayınlarına ait olan bu kitabı da çok sevdim ve ilgiyle okudum. Eşiyle birlikte dünyanın pek çok değişik ülkesine giden yazarın, öykü tadında kaleme aldığı kitabı "Dünyada Bir Yıl", gezi güncelerinden oluşuyor. Son derece sürükleyici, akıcı ve doğal bir anlatım dili var Mayes’in.  Kitap 430 sayfalık kült bir çalışma. 
Genellikle ‘bestseller’ ibareli kitaplara temkinli yaklaşan bendeniz, bu kitabı okuyunca ‘çok satan’ kitaplar arasında yer almasını son derece makul buldum. Kimi kitaplar  ‘çok okuyucuyla’ buluşmayı hak ediyor. Bu kitap da onlardan biriydi. Çünkü Frances Mayes, alışıldık gezi rehberi tarzındaki kitapların dışında bir anlatımla gezdiği yerlerdeki eşsiz keyif ve maceracı duyularla, seyahati cezbedici bir hale getiriyor. 
Mayes; Toskana’dan, İspanya ve Portekiz’e, Fransa’ya, Britanya Adaları’na, Türkiye, Yunanistan, İtalya’nın güneyi ve Kuzey Afrika’nın Akdeniz dünyasına yol alıyor. Portekiz’in lezzet duraklarında farklı tatları deniyor ve genellikle ev tipi konaklayarak , yöresel yemekler pişiriyor, İngiliz ve İskoç bahçelerinde ilginç fikirler topluyor, Burgonya’ya edebi bir yolculuk yapıyor, Mantova’da yaşayabilecek ideal bir yer buluyor, Fas şehirlerini dolaşıyor ve Türkiye’de tekneyle Likya sahillerini keşfe çıkıyor. 
Mayes gittiği her bölgenin tarihsel yapısını, sanatsal ve mimari özelliklerini,  peyzajını ve sosyal ve kültürel mutfağını kişisel gözlemleriyle  yorumlarken, ayrıca geçici de olsa bir süreliğine konakladığı bu tarihi evlerin ve yaşamın güzelliğini de okuyucuya ustalıkla aktarıyor.  Kitapta Türkiye gezisine 45 sayfa yer ayıran Frances Mayes, Ege ve Akdeniz kıyılarına övgüler yağdırıyor ve İstanbul’a olan beğenisini etkileyici bir dille anlatıyor. Mayes ayrıca Atatürk’e hayran bir yazar. Bu hayranlığını ise şu sözleriyle dile getiriyor;
“30 Ağustos’u Antalya Temessos’da geçirdim. Havai fişek gösterilerini gördüğümde aklımdan ‘Bugün mutlaka Atatürk’ün birilerini yenmesinin yıldönümü olmalı. Osmanlı’nın son ışıklarını kapatmak ve ülkeyi 20. yüzyıla taşımak nasıl bir şeydi acaba?’ düşüncesi geçti. Yolculuk boyunca hep Atatürk’ü hayal ettim.” 
**** 
Endülüs Okumalarım
8- İSPANYA – Bülent Demirdurak, Aksel Köseoğlu 
Gita Yayınlarından çıkan rehber kitap "İSPANYA" Yuvarlak Dünyanın Köşeleri serisi ile sadece Endülüs Özerk bölgesini değil, İspanya genelindeki tüm turistik şehirleri ele almış.

Cervantes'in, Goya'nın, Picasso'nun Madrid'ini; Gaudi'nin, Miro'nun, Dali'nin Barcelona'sını; Kolomb'un, Bizet'nin Sevilla'sını, Granada'da Alhambra'yı, Cordoba'da Mezquita'yı keşfetmek… Valencia'dan Malaga'ya, Toledo'dan Ronda'ya adımlarken; Biraz flamenko, biraz sangria, biraz paella ile BİENVENİDOS İSPANYA… (karşılamak İspanya’yı) hissederek, duyarak, görerek… 
Hindistan’dan, Meksika’ya, Şili’den Mısır’a, İran, Tunus, Macaristan’dan Japonya’ya, Küba’dan Kamboçya’ya…ve daha pek çok ülkeye giden Demirdurak’ın, diğer rehber kitaplarıyla da buluşmak temennilerimiz olacaktır. 
Demirdurak’ın, Portekiz gezimizde olduğu gibi, Güney İspanya /Endülüs turumuzda da, Köseoğlu ile birlikte çıkardığı ‘İSPANYA’ rehber kitabını yanımızdan hiç eksik etmedik.  Fazla yer kaplamayan bu küçük rehber kitap seyahatimiz boyunca oldukça işimize yaradı. 
***
9 - “ Düşlerin Son Sığınağı – Endülüs ” Mesut Doğan 
İz Yayıncılığın çıkarmış olduğu bu kitapta, yazar Endülüs Medeniyeti’nin en önemli İslam Mimarisi olan Elhamra Sarayını bir edebiyatçı duyarlılığı içinde kaleme alırken ortaya gezi ve deneme türünde bir eser çıkmış. Endülüs Medeniyeti ile ilgili ülkemizde sınırlı sayıdaki çalışmaların büyük çoğunluğu tarihsel bir düzlemde konuyu ele alırken bu kitapta özellikle Elhamra Sarayı ve onun çevresi, yazarın iyi bir gözlem, kaynak araştırması ve yerel rehberlerin verdiği bilgiler doğrultusunda edebi bir dille anlatılmış. Bunu yazar “ Zaten Elhamra Sarayı’nı başka türlü anlatma olanağı da mümkün değildi. “ sözleriyle ifa ediyor. Saray kompleksi, muhteşem mimarisiyle ve binbir gece masalları görselliği içinde ki bahçeleriyle şiir gibi olunca, yazarın bu düşüncesine katılmamak mümkün değil elbette.

Bir de Mesut Doğan’ın oldukça önemli bulduğum şu cümlesini paylaşmak istiyorum: 
“Günümüzde eski medeniyetleri görmek ve tarih okumak, sağlam bir geleceği belirleyen terkibin aslında geçmişten süzülen tecrübeler, acılar ve olaylardan oluştuğunu gösteriyor. Sekiz asırlık bir Endülüs Medeniyeti’nin bir kitapta anlatılması, milletlerin kaderi açısından asırların ve uzun yılların o kadar da önemli olmadığını bize hatırlatıyor. Bu yüzden özellikle yöneticilerin tarih okuması, bir milletin, devletin ve kurumun çöküşünü hazırlayan etmenlerin tarihi süreçte kolay kolay değişmediğini görmeleri açısından çok büyük önem arz ediyor. “ 
Doğan’ın bu düşüncesine katılmamak mümkün değil. Kitapta Lorca’nın sözlerine, şiirlerine de yer verilmiş. Çünkü İspanya deyince, Gırnata’ya (Granada) aşık, Lorca’sız bir Endülüs kitabı düşünülemez zaten. 
“Yıldızlardan korunur insanlar evin içinde. Yıkılıp çöker gece.İçerde ölü bir kız, saçına gömülmüş gizli bir gülle. Ağlar ona altı bülbül pencere parmaklığında. İnsanlar iç çekip durur. Açık gitaralarıyla. “  Federico Garcia Lorca.  
***

10 - ‘Endülüs’,  İlker Özünlü 
Gezi yazılarım esansında çok faydalandığım kaynak kitaplardan biri oldu İlker Özünlü’nün "Endülüs" kitabı. İspanya’nın tarihi şehirleri; Cordoba, Granada, Sevilla, yani tekmili birden "diyar-ı Endülüs" Özünlü’nün usta kalemiyle bir kez daha dolaştırırken beni Endülüs sokaklarında, kültürel bir yolculuğa çıktım yeniden. Özünlü’nün tasvirleri oldukça başarılıydı.

Keltleri, Romalıları, Fenikelileri, Emevileri… Arenaları, flamenkosu; "Mescit"i, özgün yemekleri, çinili avlularıyla pek çok uygarlığın harmanlandığı bir dünyaya yapılan bu gezi ile Endülüs’ü gidip görme isteği duyuyorsunuz.  Çünkü Endülüs “zamanın unutulduğu yerdir,” “orada hiçbir şey yarına bırakılmaz; Endülüs daima bugünü yaşar ve bu ancak tutkuyla mümkündür”. 
“Endülüs ve tutku, birbirlerini hem en iyi anlatan hem de en güzel tamamlayan iki sözcüktür. Bu diyarlarda tutku, la passion, Endülüslü olarak kabul edilir. Tutku ile yaşamak Endülüslü olmanın birinci koşulu gibidir; onsuz varoluş düşünülemez. Neoliberal politikaların ideolojik dayatmalarına dayanmaya çalışan dünyanın birkaç 'kurtarılmış köşe'sinden biri olarak, tutkuda inatla ısrar eder Endülüs. Tutku, direnişidir onun.”  (Alıntı Kitaptandır.)  
***
11 - “ Endülüs Tarihi ”, W. Montgomery Watt, Pierre Cachia 
Endülüs gezi notlarımı yazarken, Endülüs tarihine dair pek çok ayrıntılı bilgiye sahip olduğum önemli bir kaynak kitap oldu benim için. Küre Yayınları tarafından çıkarılan “ Endülüs Tarihi ” kitabı, belgelere dayalı, oldukça kapsamlı bir araştırmanın ürünü. Kitabı okumadan önce genel olarak göz gezdirdiğimde özellikle ilk yaptığım şeylerden biri kitabın arka sayfasındaki bibliyografyadır. Tarihi, bilimsel eserler üzerinden ve çok kapsamlı bir araştırmayla ele alan, özellikle yabancı yazarların kaleminden okumak daha mantıklı geliyor bana. Biz, ne yazık ki bu konuda oldukça yetersiziz. Ne arşiv, ne belge!? 
- Doğu kültürü Avrupa'ya Endülüs aracılığıyla girmiş ve ardında görkemli eserler bırakmıştır. Endülüs bu ihtişamını, ürettiği eserlerin zarafetine mi yoksa yüksek kültür öğelerinin Avrupa'ya geçiş kanalı olduğu gerçeğine mi borçludur? İslam dünyasıyla temasını nasıl sürdürmüştür? İklim, coğrafya ve dinlerin birbirine karıştığı İber Yarımadası'nın koşullarına ne ölçüde uyum sağlamıştır? Kendi değerlerini tüm topluma aşılayabilmiş midir? Avrupa'ya tam olarak ne kazandırmıştır? 
- Sahanın yetkin isimlerinden W. M. Watt ve P. Cachia bu sorulara tarihsel sürecin tüm detayları eşliğinde cevap arıyorlar. Elinizdeki kitap, Müslümanların 711'de heyecanla başlayıp 1492'de hazin bir şekilde sona eren, XVII. asrın başlarına kadar da türlü meşakkatlerle devam eden Endülüs serüvenini konu ediniyor. - (Tanıtım Bülteninden) 
***

12 - “ Elhamra - Endülüs’ün Yaşayan Efsanesi ”, Washington İrwing, 
Elhamra Sarayı’nı gezerken adına rastladığımız bir isimdi Washington İrwing. Çünkü İrwing, yaşamının bir bölümünü hayran olduğu Elhamra Sarayı’nda geçirmiş ve kaldığı odaya adı verilmiş olan Amerikan edebiyatının öncü yazarlarından biridir. 1783’te New York’ta doğan yazar, 1807 – 1808 yıllarında kendi çağının değerlemesini yapan denemeleriyle başladığı yazın hayatına, sonra ki yıllarda New York tarihi üzerine yazılar yazarak 'tarihi yazarlık'ta önemli bir yer edinir. Ardından modern öykü denemeleri ve çeşitli Avrupa ülkelerine seyahatleri olur. İspanya tarihine ilgi duyar. Özellikle Endülüs Medeniyetine büyük bir merakla yaklaşan Washington Irwing’in 19. yüzyılın başlarında gezdiği İspanya coğrafyasından yaşadığı ülke ABD’ye dönüşünde muazzam bir birikim ile kaleme aldığı L,alhambra "Elhamra" kitabı (1832) onun en başarılı eseri olur. 
Bu kitap, onun Endülüs coğrafyasında yaşadıklarını ve izlenimlerini okura aktardığı önemli eserlerindendir. Sıradan bir seyahatnâme olmanın ötesine geçmiş edebî lezzetiyle ayrıca bir efsane olmuş kitabıdır. Roman tadında edebî üslübu mükemmel bir şekilde yansıtan Veysel Uysal çevirisi de dikkate değer bir öneme sahiptir.

“Gırnata’nın gururu ve mutluluğu, ebedi yeşilliği ile serinletici rüzgârlarının, çağıldayan çeşmeleri ile kurumaz akarsularının kaynağı Sierra Nevada’dır. (…) Bu dağlar Gırnata’nın şanıdır. Bunlar bütün Endülüs’e hakim olup en uzak noktalardan bile görünürler. Sıcaktan kavrulan ovada katırcı, bu dorukları selamlar. Gemisinin güvertesindeki İspanyol gemici ta uzaklarda Akdeniz’in ortasındayken bu dağları düşünceli bakışlarıyla seyreder. Denizci, hafif hafif Mağriblilerin eski bir ağıtını (romans) mırıldanarak, harikulâde Gırnata’yı düşler. Sayfa. 59
***

13 - “ Endülüs Şalı ”, Elsa Morante 
"Endülüs Şalı", Elsa Morente’nin öykülerinden bir derleme. Kitap Can Yayınlarına ait. Ünlü İtalyan yazarı Elsa Morante, birçok yazar gibi, erken yaşlarda yazmaya başlamış. Kocası ünlü romancı Alberto Moravia, onu, “Elinde kalemle doğmuş” diye niteliyor ve karısının yazarlığını şöyle değerlendiriyor: “ “Elsa, Tolstoy ya da Balzac türü bir yazardır. Değişik ve kalabalık kişileriyle bir toplumun panoramasını verir.”

Kitaptaki öyküler, yazılış sırasına göre sunulmuş, son öykü ‘Endülüs Şalı’. Kitapla ilgili tanıtım bülteninde; - Elsa Morante öykülerinde yalın gerçekleri bile, yer yer buruk bir şiirle, zaman zaman derin sularda yansıtarak dile getirir. Duygulu, coşkulu, ama duygu ve coşkularını ölçülü bir şiirin tartısında dengeleyen bir yazardır... Dramatik, gizemli, büyüleyici temayı bulacaklardır.-  denilse de, kitap bende, öyle büyüleyici duygular falan uyandırmadı! Demem o ki, okunmasa da olur diyebileceğim bir kitaptı.
***

14 - “Endülüs Güneşi” ZİRYAB, Ben Kervan 
Biyografi türünde olan bu kitapta, Endülüs Medeniyeti'nin öncülerinden biri olarak kabul edilen 'Ziryab'ı tanıyoruz. Ziryab kimdir? adını bir şekilde duymuş olsam da, hakkında bilmediğim pek çok ayrıntıyı bu kitap vesilesiyle öğrenmiş oldum. 
9.Yüzyılda Hıristiyan batı ve Müslüman Doğu onun müziği ve estetik anlayışıyla birbirine yakınlaşıp dostluk kurar. Endülüs musikisinin ilk müzik konservatuvarlarını kurar. Flamenko müziğinin kurucularından sayılır. Ziryab doğudan edindiği müzik geleneğini batıya taşıyarak dönemin ünlü bestecilerinden biri olur. "Endülüs Güneşi" ZİRYAB kitabını kısa bir süre önce kapsamlı bir şekilde tanıtmıştım. Yazıya buradan ulaşabilirsiniz. 
15 - “Güneşte Ölüm”, Nedim Gürsel
.
İspanya İzlenimleri’ni anlatan Nedim Gürsel’in “Güneşte Ölüm” kitabını kısa bir süre önce okudum. Ve kitabı, çok ama çok beğendim. Yazar, Nedim Gürsel farkı bir kez daha " işte budur!" dedirtiyor!. Gürsel, Madrid'den Toledo' ya, Barselona'dan Santiago' ya ve Endülüs şehirlerinde gezdirirken beni, daha önce görmediğim İspanya şehirlerine gitme isteği duyduğum kadar,  gördüğüm Endülüs’ün kadim şehirlerini ise onun derin tarihi bilgisi, araştırmacı kimliği ve sanatçı bakışıyla yorumlamasına ve kalemine bir kez daha hayran oldum. Çünkü Nedim Gürsel, edebiyat, tarih, mimari ve resmin kesişme alanlarını göz ardı etmeden İspanya'da bir yolculuğa çıkarıyor okuru. Kitabı ağır ağır, sindire sindire okurken hiç bitmesin istedim. Demem o ki, Nedim Gürsel’in “Güneşte Ölüm” kitabını, sanat tarihini sevenlere ve tabi ki yazmaya gönül verenlere özellikle öneririm.

Ve böylece Endülüs gezimizin ardından bugüne kadar okuduğum kitapları arz-ı endam etmiş bulunmaktayım. Bana bambaşka ufuklar açan, öğreten, söyleten, beni bazen düş, bazen de masal tadında yolculuklara çıkaran tüm kitaplara ve onları yazan ellere, sonsuz teşekkürlerimle. 
Endülüs kitaplarına ‘hoşçakal’ demeden önce, okuyacağım beş kitap daha var sırada. Hevesle aldığım bu kitapları da biran önce okumak istiyorum, ancak araya farklı konularda okumakta olduğum başkaca kitaplar da girdiği için, önce onları tamamlamayı düşünüyorum. Sonra, gelsin yeni rotalar, izini süreceğimiz yeni diyarlar. Biz yine okuyalım, paylaşalım...kâm alalım dünyayı dostlar :)) 
Herkese güzel bir hafta sonu ve keyifli okumalar diliyorum...  
Esin Bozdemir

PORTEKİZ ve ENDÜLÜS TURUMUZUN 
TÜM DESTİNASYONLARI
PORTEKİZ  
LIZBON -  CABO DA ROCA, CASCAIS VE SINTRA - OBIDOS - NAZARE -  FATIMA - GUIMARAES - BRAGA - PORTO
İSPANYA 

10 yorum:

  1. Hoş bir seçki olmuş Esincim. Özellikle birkaçını not aldım.
    Ben de İspanya ile ilgili bir kitap tavsiye edeyim sana. "İspanya - Bir Başka Avrupa / Gül Işık" . İspanya tarihini akıcı bir dille anlatmış, ben çok faydalanmıştım ve sevmiştim. Senin de ilgini çekeceğine eminim.
    Emeğine sağlık, teşekkürler Esincim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @sezer eser perker,
      Teşekkür ederim Sezer'cim. Tavsiye ettiğin kitabı not aldım. Tarih kitaplarında yazarın akıcı üslübu önemli, bir de klasik tarzın dışına çıkabilen yazarlardan tarihi öğrenmek çok daha keyifli, özellikle hikâyeleştirerek anlatmak. Eminin sen de bu işi çok iyi yaparsın. Yazmak kadar, 'tarih' ve 'sanat tarihi' öğretmenliği de sana çok yakışır arkadaşım. Hem eğitimin, bilgin, hem de yeteneğin buna tamdır! İşte bu yüzden evrene, senin için güzel bir dilekte bulundum Sezer'cim :) Olunca haber ver olur mu :) Güzel bir hafta sonu diliyorum. Sevgilerimle...

      Sil
  2. Değerli bir çalışma Esin. Teşekkür ederim. Kültürel,sosyal ve tarihsel bir yolculuk;iyi emek,iyi renkler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Guven,
      Teşekkür ederim Güven. Tarihi öğrenmeye, anlamaya çalışıyorum, bunun için çaba sarf ediyorum. Keşke hepsi aklımda kalabilse! ancak öğrendiğim her yeni bilgide, içimdeki coşku ve merak duygusu daha da artıyor! Ve ben çıktığım bu yolculukları seviyorum. Güzel bir hafta sonu dilerim. Esenlikle...

      Sil
  3. Ne kadar güzel bir derleme olmuş böyle. Gittiğiniz yerleri çok daha içselleştirmiştir eminim.
    Gezilerini kültürle birleştirebilen insanlara hep hayran olmuşumdur ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Oytunla Hayat,
      Teşekkür ederim Sevgili Şebnem. Farklı kültürleri yerinde gezerek, görerek öğrenmek hem keyifli, hem de daha kalıcı. Gezip gördüklerimizi bir de kitaplarla besleyip, içselleştirmek o kültürleri tanımakta çok şey kazandırıyor insana. Ve en önemlisi bir dünya insanı olarak, evrensel bir pencereden bakmak hayata!. Gezerken buna gayret ediyoruz arkadaşım. Ama gittiğin yerlerde senin de böyle yaklaştığını düşünüyorum. Yoksa gezilerimizde; müzeydi, tarihi yerdi, şurayı da görelim derken... koştur koştur! hallerinde olmazdık :)
      Sevdiklerinle birlikte güzel bir hafta sonu dilerim. Esenlikle...

      Sil
  4. Gerçekten çok emek veren bir çalışma yapmışsın Esin, eline, koluna sağlık. Ben içlerinde ençok Atatürk'e hayran olan yazarın yazdığı, ülkemize de 45 sayfa yer ayıran kitabı merak ettim. Diğerleri de okumaya değer kitaplar belli ki. Gezmek ve gezdiğin yerlerle ilgili kitapları okumak ikisi bir arada ne güzel olmuş.:) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @bücürükveben,
      Teşekkür ederim Sevgili Müjde. Senin de dikkatini çeken Frances Mayes'in kitabını ben de çok severek okudum. Atatürk'e olan hayranlığı da öyle sadece sözde değil! onun düşüncelerini, hayat felsefesini, vizyonunu, dünya görüşünü algılayabilmiş, anlamış bir yazar. Bu da bizim için çok önemli tabi ki. Ülkemizde Likya Kentlerini gezmiş. Dünyanın pek çok ülkesine gitmiş ve güzel seçkilerde bulunmuş. Okuduğunda bu kitabı sen de beğeneceksin. İkisi bir arada, tam bir tamlama oluyor! evet :) Ben de sana sevgilerimi gönderiyorum. İyi hafta sonları dilerim.

      Sil
  5. Çok güzel ve özel bir derleme olmuş. Notlarımı aldım .Gittiğimiz yerler ile ilgili kitap okuma bilincinde olman çok güzel 👏
    Kalemine sağlık canım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Sevgili İnci. Kitap seyahatlerimizde ve her zaman bize en iyi arkadaş ve en iyi yol gösterici. Kitapsız olmaz☺
      Sevgilerimle 💕🌹

      Sil