7 Temmuz 2025 Pazartesi
Dünyanın tek traverten set gölü; Otlukbeli Gölü
2 Temmuz 2025 Çarşamba
Divriğinde bir şaheser: Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası
1985 yılında UNESCO tarafından "Dünya Kültür Mirası" listesine alınan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası hep görmek istediğimiz yerlerden biriydi. Bayram münasebetiyle Erzincan'a gitmişken yakın çevreyi de gezecek ve daha önce gerçekleştiremediğimiz yerleri de bu vesileyle ziyaret edecektik. Sivas'ın Divriği ilçesinde yer alan bu muhteşem yapıyı görmek artık kaçınılmaz olmuştu.
Programımızı yapıyor ve ilk günümüzü Kardere'de geçirdikten sonra 2. gün rotamızı Sivas Divriği'ne çeviriyoruz. Erzincan Kemah'tan hareketle yaklaşık 2,5 saat sonra Divriği'ne ulaşıyoruz. Bir yanda Ulu Cami ve Darüşşifası diğer yanda tarihi Divriği Kalesi yer alıyor.
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası geçtiğimiz yıl 2024'te Türkiye'nin 50. Milli Parkı ilan edilmiş. Yapılan yeni düzenleme ve peyzaj ile etrafı çevrilmiş. Hemen üst tarafına da seyir terası yapılmış. Bayramın 4. günü olmasına rağmen kompleks bir hayli sakindi. Bu bizim için iyi de oldu. Rahat rahat gezdik ve bol bol fotoğraf çektik.
Uzaktan bakıldığında çok sade bir yapı görünümde ancak yakına geldiğimizde birer mimarlık, mühendislik şaheseri ile karşılaşıyoruz.
28 Haziran 2025 Cumartesi
Bayramda Anadolu yollarında...
Yine yeniden küçük bir Anadolu gezisine çıkmak üzere düştük yollara. Dört günlük bayram tatiline artı hafta sonunu da ekleyince, ortalama bir haftalık süreci doğanın kucağında geçirmek güzeldi. Tabi ki büyüklere bayram ziyaretlerimiz bir vesile oldu. Bayramın ilk iki gününü Bandırma'da, geriye kalan günleri de bu defa eşimin baba ocağı Erzincan'da geçirecek ve her zamanki gibi ara durağımız Amasya' da da bir gün konaklayacağız. Ayrıca Erzincan çevresinde de daha önce gitmediğimiz ve ziyaret etmeği düşündüğümüz yerleri de planımıza dahil ediyor olacağız.
Bayramın ilk iki gününü Bandırma'da geçiriyoruz. Her ne kadar "bayramlar eskisi gibi değil!" denilse de, biz geleneksel ritüellerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Bayram sabahı ma-aile bayramlaşma faslımız ve el emeği yaptığımız tatlı ikramlarımızın ardından ilk işimiz mezarlığa gitmek oluyor. Önce değerli babamıza uğruyoruz!. Hayattayken kendisine armağan ettiğim ve ölümünün ardından mezarına ektiğim kırmızı güle bakıyorum kurumuş mudur diye!. Onun canlı olduğunu görmek yüreğime su serpiyor!. O gül, babamla aramdaki çok özel bir bağ!. Farklı bir cins, bodur...saksıda da yetişebiliyor. O hiç kurumasın ve canlı kalsın istiyorum. Otlarını temizleyip, suladıktan sonra...akraba ve dost mezarlara da kısa bir ziyaretin ardından... suskunlar diyarını geride bırakıp, yeniden hayatın içine, günümüz dünyasına karışıyoruz.
12 Mayıs 2025 Pazartesi
İda Dağında bahar
Günler nasıl da pervasızca geçiyor!. Hayat delicesine hızlandı!. Yoksa yavaşlayan ben miyim? Bilemedim. Zamanın ipine asıldıkça asılıyorum. Yine de her şeye yetişebilmem mümkün değil. Hâl böyle olunca bloğuma da eskisi gibi zaman ayıramıyorum. Bazen de resim yapmak yazma isteğimin önüne geçiyor. Duygularımı resmederek dillendiriyorum. Önceden günlük tutar gibi yazardım. Sonra çözümü aylık güncelerde buldum :) Ama boşluklar, bir ayı geçince hemen alarm zilleri çalıyor bende:) Anlatacaklarım birikti. Tabi ki artık zamanın gelmesini beklemiyorum, o hiçbir zaman gelmez!. Sen ona gideceksin!. bunu biliyorum.
Ben de geldim işte! ;) Nereden başlasam ki?
Gündemden güncele doğru!...
14 Mart 2025 Cuma
ELHAMRA SARAYI Endülüs'ün Yaşayan Efsanesi!
Kimilerine göre Elhamra Sarayı'nın Sierra Neveda Dağları'nın hemen eteğine kurulması; saraya muhteşem bir arka fon oluştururken, dağın her mevsimde değişen görüntüsü eşliğinde, güneş ışıklarının türlü oyunları ona bambaşka bir gizem ve ihtişam katarken aynı zamanda düşmanlarını da olası tehlikelere karşı, daha hakim bir tepeden gözetlemeyi sağlamak için yapılmıştı. İnşaatında kullanılan toprak malzemenin renginden dolayı, Elhamra'ya -kızıl- adı yakıştırılan ve ilk olarak askeri bir alan olarak tasarlandıysa da zamanla (Sultan I.Yusuf ve ondan sonra gelen) emirlerin eklediği bahçeler, kasırlar ve köşklerden oluşan muhteşem bir saraya dönüşür.
26 Şubat 2025 Çarşamba
MİHRİ HATUN, Adını Venüs'e yazdıran kadın!
Şu kadim topraklardan kimler gelip geçmedi ki!. kimileri adını dağlara, taşlara yazdırdı!. kimileri yüreklerimizde sonsuza dek yaşayacak... ama kimileri de var ki, ulaşılmaz dediğimiz diyarlara, hem de çok-çok uzaklara!... semalara kadar uzanıp adını bir gezegene yazdırdı!.
'Böyle de iz bırakmak!. Galakside hem de!.. kime nasip olmuş ki!' dediğinizi duyar gibiyim...Üstelik O, bir Türk kadınıydı! Sıradan bir kadın değildi elbette.. İşte O kadın, İlk Divan Şairimiz MİHRİ HATUN'du.
Devamı: Arşivde Mihri Hatun
24 Şubat 2025 Pazartesi
2025 Kış Tatili Rotaları: Bu Sezon Keşfetmeniz Gereken 3 Destinasyon
Kış ayları, seyahat tutkunları için büyüleyici manzaralar ve eşsiz deneyimler sunuyor. İster karlarla kaplı dağlarda kayak yapmak, ister sıcak bir kaçış planlamak isteyin, 2025 kışında keşfetmeye değer en iyi destinasyonları sizin için derledik.
1. Zermatt, İsviçre – Kayakseverler İçin Cennet
Zermatt, dünyaca ünlü Matterhorn Dağı’nın eşsiz manzarası eşliğinde lüks bir kayak tatili sunuyor. Geniş pistleri, Michelin yıldızlı restoranları ve şık butik otelleriyle kış sporlarını sevenler için kusursuz bir rota.
2. Lapland, Finlandiya – Kuzey Işıkları Masalı
Kışın en büyüleyici deneyimlerinden biri, Laplan’de gökyüzünü dans eden Kuzey Işıkları’nı izlemek. Aynı zamanda ren geyikleriyle safari yapabilir, buz otellerde konaklayabilir ve Noel Baba’nın köyünü ziyaret edebilirsiniz.
3. Kapadokya, Türkiye – Karlar Altında Balon Turu
Kapadokya, kışın bambaşka bir güzelliğe bürünüyor. Peri bacalarının üzerine yağan kar, bölgeyi masalsı bir diyara çevirirken sıcak hava balonlarıyla gökyüzünden bu eşsiz manzarayı izlemek unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Bu kış, ister karlarla kaplı dağlarda macera arayın, ister sıcak bir kaçış yapın, kendinize unutulmaz bir tatil hediye edin. 2025’in en özel anlarını bu destinasyonlarda yaşayabilirsiniz!
31 Ocak 2025 Cuma
Bir Foça güncesi
Ekim ayında Ege kıyılarına gerçekleştirdiğimiz 10 günlük tatilimizin ilk haftasını Çeşme'nin harika koylarında Boyalık'ta geçirmiş, ikinci destinasyonu, Seferihisar'ın şirin sakin beldesi Sığacık'ta ve Sığacık çevresindeki Teos Antik Kenti ziyareti ile sürdürmüş... Ve bloğumda gezi notlarımı buraya kadar paylaşmıştım. Geriye kalan 3 günlük tatilimizi ise (pek çok kez gittiğimiz, ama genellikle Eski Foça'da konakladığımızdan...) bu defa Yeni Foça'da karar kılmış... Ancak ne yazık ki bu son destinasyonu resim çalışmalarımın yoğunluğundan ve katıldığım sergilerden dolayı... yeni yıl öncesinde bir türlü paylaşım yapamamıştım. Koskoca bir ayın geçtiğini görünce ve yeni bir projeye başlamadan önce, nihayet geçtim bloğumun karşısına.
Önce fotoğraflarımızı yerleştirdim, sonra her karede filmi geriye sararak... anılar kervanında dolandım. Vee... yazılı kayıda başlıyorum.
Nispeten havanın daha ılıman geçtiği Çeşme'den sonra Yeni Foça, daha rüzgârlı ve deniz alabildiğine dalgalıydı. Hava 5-10 derece düşmüştü. Yine de güneş yüzünü hiç göstermiyor değildi!. Merkezde ve sahile oldukça yakın, aile işletmesi olan bir butik otelde konaklayarak... dalga sesleri eşliğinde uykuya daldığımız, denize nazır teras katında, yöresel lezzetlerle buluştuğumuz... akşamları kıyı şeridinde uzun uzun yürüdüğümüz ve seyrine doyamadığımız renkler içinde, hiç bitmesin istediğimiz nefis gün batımlarıyla sessizce geceyi karşılamak.... huzur vericiydi!.