
Bu yaz kavurucu sıcaklarda günlerimiz, kâh pür telaş, kâh aheste, ama ülke gündeminde hepimizi üzen orman yangınlarıyla çokça endişe içinde geçti. Can kayıpları ne çok oldu! Bir de Balıkesir Sındırgı merkezli deprem bu yaşanılanların üzerine tuz biber ekti. Diğer yandan hepimizi meşgul eden siyasi gündemde tansiyonlar hiç düşmedi!. Ne adalet, ne liyakat, ne vicdandan eser kaldı?! Bir yanda yangınlar, depremler, seller ile iklim krizi ve büyük bir ekonomik kriz yaşanırken, bir yanda insanlıktan bihaber, yaptığı yanına kâr! gününü gün edenler, zevk ve sefa içinde yaşamını sürdürmekte!. 'Ne yaman bir çelişkidir bu!' dedirten insan manzaraları ile... günlerimiz tuhaf hâller içinde 'kayıp zamanlar' olarak tarihimize geçmekte. Artık hiçbir şey normal değil! Doğanın da, insanın da dengesi bozuldu bir kere!. İklim krizleri ve kuraklıklar, daha da zor günlerin bizi beklediğini gösteriyor. Sağduyulu olan hiç kimse, şu olup bitenler karşısında kayıtsız kalamaz. Ne yazık ki elimizden de bir şey gelmiyor.
Böyle anlarda çaresizlik içinde boğuşurken, insan kendisine nefes alacak, iç huzuru verecek şeyler arıyor. Biliyor ki çare yine kendinde! Kitaplar, filmler, müzikler... varsa hobilerimiz, üretebildiklerimiz... bizim sığınaklarımız oluyor ve tüm bunlar, ruhumuza iyi geliyor. Bu motivasyonla, her şeye rağmen, güzel günler görebilme umudumuz yine de mevcudiyetini koruyor.