13 Haziran 2009 Cumartesi

İğneada - Longoz Ormanları - Göller ve Barajlar- Dupnisa Mağarası

 İğneada 
Orman ve deniz arasında kalmış bir cennette kim bulunmak istemez ki? Önü uçsuz bucaksız Karadeniz ve arkası Istranca dağları ve longoz ormanlarıyla çevrili, şirin bir beldemizdir İğneada. Hafta sonu tatili için de harika bir seçenek! 
Kırklareli İli, Demirköy İlçesine bağlı İğneada Beldesi, Türkiye’nin Kuzey-Batısında Bulgaristan’a komşu Trakya'nın Karadenize bakan bir sahil kasabasıdır. İsmini tunç ve demir çağlarında bölgede yaşayan yerli Trak toplumları, Thyn’lerden almıştır. Bu bölgede birbirinden ayrı olarak üç longoz alanı bulunmaktadır. Erikli Gölü, Mert Gölü ve Saka Gölü longozu görülmesi gereken longozlardandır. Bizde bu haftasonu gezimizi özellikle longoz ormanlarını da içine alan Kırklareli bölgesinde geçirmeye karar vererek yola koyulduk.
22 km'lik sahiliyle, kumuyla, ormanıyla, temiz havasıyla, gölüyle ve deresiyle nadir doğa güzelliğine sahip olan bu beldeyi görmek üzere İstanbul’da otobandan yola çıkarak sırasıyla; Saray - Vize - Poyralı – Demirköy  İğneada ya varışımız takriben 3 saat civarındaydı. İğneada’ da, longoz ormanları - göller, Dupnisa Mağarası, ve çevre barajları, gezilip görülecekler arasında belirlediğimiz noktalardı.
Dupnisa mağarası öncesinde Yosunlu Vadi Piknik alanında güzel bir kahvaltı! Anıt ağaçlarla kaplı doyumsuz güzellikteki orman içinden süzülerek yeşilin binbir rengi içinde Dupnisa (İblisima) Mağarası’na vardık. Mağara etrafında yer alan; yosunlu vadi piknik alanında, mis kokulu çam ağaçları arasında, yanımızdan akan dere ve şarıl şarıl dağlardan gelen su sesleri içinde, güzel bir atmosferde kahvaltımızı yaparak yol yorgunluğunu da atıp ardından dinlenmiş olarak mağara gezimize başladık.
 Dupnisa Mağarası 
Sarpdere Köyü'nden ulaşılan Dupnisa Mağarası Yıldız Dağları (Istranca Ormanları) arasında yer alıyor.Yaz mevsimi ile kış arasında büyük sıcaklık farkı olan bölge, dışa açılmamış kendi güzelliğini koruyabilmiş bakir kalan ender yörelerden biri. Palamut, kayın, meşe, kızılağaç, gürgen, dişbudak, yabangülü, menekşe, papatya, gül ve savan çiçeği ile kaplı bölge Mayıs ve Haziran aylarında en iyi mevsimini yaşarken tavşan, sincap, tilki, porsuk, karaca, yaban keçisi, kurt, uçan kaçan hayvanları canlı zenginliğini oluşturuyor. Istranca Ormanları arasından süzülüp gelen Mutlu Dere Bulgaristan sınırına devam ederek Karadeniz'e dökülüyor.
Çevredeki ağaçların gövdeleri, dalları ve kayaların etrafı zümrüt yeşili yosunlarla kaplı su, kuş ve ormanın içimizi ferahlatan serinliği eşliğinde mağaranın bulunduğu tepeye yaklaşarak nehir yatağına paralel ilerlerken görkemli bir kaya köprü ile karşılaştık. Mağara ağzındaki kemerli köprü oldukça dikkat çekiciydi. Roma Çağı köprülerinin mimarisini anımsatan bu köprü insan eli değmeden oluşmuş, adeta doğanın yöreye bir armağanı gibi gelen konuklarını selamlıyordu. 
 Dupnisa Mağarası
Dupnisa Mağarasındaki ürpertici ve gizemli yolculuğumuz, Sulu mağara diye de anılan Dupnisa' nın basık yatay açık ağzından başladı. Yükselen tavanları, farklı kaya oluşumları ve sarkıt dikitler günümüze dek el değmemişliğini korumuşlar.
Geniş galeride 3.5 km devam eden tünelle zifiri karanlığı önemli ölçüde yok eden, ışıklandırmalarla yürüdüğümüz yolda, karşımıza çıkan koridor ve odacıklar, oyuklarda oldukça dikkat çekiciydi. Mağara içi akan derenin su sesine tavandan damlayan su sesleri karışırken, korku filmlerini andıran görüntülerde de ürpermemek mümkün değildi!  Özellikle gezi öncesi yaptığım araştırmalarda mağarada 16 tür yarasanın yaşamakta olduğunu öğrendikten sonra, böylesi bir duyguyu yaşamış olmam da sanırım son derece doğaldı ;)
 Dupnisa Mağarası
Dehşet verici görüntülerle dolu Dupnisa Mağarası'ndan 40-50 basamaklı ahşap merdivenlerle yukarı çıkıp karşı konulmaz güzellikler içinde, beyaz ve gri tonlardaki renkleri ile Pamukkale'yi anımsatan, görüntülerden oluşan sarkıt ve dikitler muhteşemdi. Usta bir heykeltıraş elinden çıkmışcasına farklı şekillere benzeyen bu sarkıtlar oldukça dikkat çekiciydi. Birbiri ardına dizili güzellikleri, merakınıza yenilip sizi içeri çekmeye yetiyor. Kısa tırmanışımızın ardından mağara ağzında, gökyüzü ışıklarının yüzümüzü aydınlatan ferahlığı içinde vadiye açılan tahtalı kapıyla mağaranın diğer bir ucuna tepe noktasından dışarı çıkmış olduk. İsteyen vadiyi dışarıdan dolanarak geri dönebilir, ya da tekrar aynı noktadan mağara içinden geri dönebilir. Biz tercihimizi tekrar mağara içinden geri dönmeye bıraktık. Gizemli yolculukları sevenler için gerçekten görülmeğe değer bir mağara, Dupnisa Mağarası.
 Erikli Gölü – Mert Gölü - Saka Gölü
Dupnisa Mağarası’nın ardından rotamız olan İğneada’ya kısa bir süre sonra vardık. İğneada'da; Erikli, Mert, Hamam, Pedina, Saka, Sülüklü ve Ramana isimleriyle anılan yedi göl bulunuyor. Sazan, kızılkanat, kefal, levrek, ilerya gibi balık çeşitlerinin yaşadığı göller koruma altına alınmış. Yabani hayvanlar ve kuşlar için doğal bir hayvanat bahçesi olan göllerin büyük bir bölümü sazlıklarla kaplı. Özellikle Hamam ve Pedine gölleri; Bulgaristan, Rusya ve Tuna Nehri deltasından gelen kuğu, yaban ördeği gibi göçmen kuşlara ev sahipliği yapıyor. 
 İğneada Sahili
İğneada’ da önce sahildeki kısa yürüyüşümüzü tamamladık ve liman çevresini dolaştık. Ardından konaklama tesisindeki kısa moladan sonra sözü edilen longoz ormanlarını ve Mert Gölü, Saka Gölü, Erikli Gölünü keşfetmek üzere tekrar yola koyulduk.
 Mert Gölü
Yeşilin her rengini barındıran meşe ağacı ile örülmüş ormanlarında, gürgen, palamut, kayın ağaçları yanı sıra en önemlisi dünya üzerinde sadece 3 yerde olan Longoz ormanlarında yürüyerek keyifli vakitler geçirdik.

Denizle gölün arasında uzanan ve bir yanı kumsal, diğer yanı Istranca Ormanlarına bakan, sazlık yolda yürümenin o inanılmaz dinginliği içinde, gün ışığı ve güneş batımındaki panoramik görüntüleri izlemenin ayrıcalığını da yaşayarak bol bol fotoğraf çektik. 
 
İğneada Longoz Ormanları
Özellikle fotoğrafçılıkla ilgilenenler için mutlaka görülmeye değer, doğru bir adres İğneada. Birde oldukça geniş sahili ve altın zerrecikli kumsalı ise güneşlenmek ve denize girmek için de oldukça elverişli.Biz farklı türdeki bu yaban ördeklerinin bazılarını görebilme şansına sahip olabildik. 
  İğneada Longoz Ormanlarında 
Gündoğumu ve Günbatımı
Ama tam olarak daha net ve daha iyi gözlemleyebileceğimiz bir kule bulunmadığı için bu kuşların türlerini çok da fazla seçebildiğimizi söyleyemem. Turizm açısından çok ayrıcalıklı olan böylesine özel bir beldede, bir ‘izleme kulesinin’ olmayışının eksikliğini yaşadığımızı belirtmeden geçemeyeceğim. 
 
 'Bu ağaç, ekolojik ve biyolojik denge 
için doğaya bırakılmıştır'
Yolda karşımıza çıkan bu asırlık ağacın ekolojik ve biyolojik denge için korunuyor olması -bu bilinç- yüreğimizi ferahlattı. 
Mis gibi çam kokulu Longoz ormanlarında gezerken; kulaklarımızda kurbağa ve yaban ördeklerinin diğer yanda köpük köpük dalgaların kumsala vuran sesleri eşliğinde, deniz ve yosun kokusu içinde tam bir ‘ doğayla bütünleşme! ’ halinde yaşadığımız bir günü daha tamamlayarak konaklama tesisine geri döndük.
- Kırklareli Barajı - Armağan Barajı ve Kayalı Barajı - 
Ertesi gün Kırklareli çevresinde yer alan birbirinden apayrı, doğal güzellikte olan 3 ayrı baraj gölünü gezerek, muhteşem görüntüleri fotoğraf karelerine yerleştirdik.
Harika manzara ve bitki örtüsü ile gözümüzü alamadığımız yeşillikler arasındaki gezimizi, Kırklareli baraj gölü, Bulgaristan sınırına çok yakın mesafedeki Armağan Barajı ve Dereköy Yolu üzerindeki Kayalı Barajı ile sonlandırdık.
 Kayalı Barajı

Hafta sonunu çok farklı doğal güzellikler içinde geçirerek; dağlardan akan berrak suları içip, ciğerlerimize bol oksijen depolayarak ve anılarımıza bir yenisini daha ekleyerek İstanbul’a dinlenmiş  ve yenilenmiş bir şekilde döndük.
Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, birazda maceradan hoşlanıyorsanız, çok farklı doğal görünüme sahip; bakir sulak ve sazlı arazi yapısıyla, Longoz Ormanları, gölleri ve çevre barajlarıyla, birde oldukça gizemli Dupnisa Mağarasıyla sizi oldukça etkileyecek olan İğneada beldesini mutlaka görmenizi öneririm. 

Esin Bozdemir 

İĞNEADA'YA DOKUNMA

İğneada Orman ve deniz arasında kalmış bir cennet!.

Dünyanın 3 önemli Longoz ormanından biri olan İğneada' da 
şimdi (Yıl 2015) Nükleer Santrali tehdidi altında!..
 Yaşamda çıkan her ses bir değerdir
SEN DE SES VER!

Konaklama: Tıklayınız  - Alternatif konaklama tesisleri Tıklayınız

2 yorum:

  1. Esmir'cim paylasimin icin sagol.Sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
  2. Buraları benim memleketim..ne güzel yerler var değilmi.
    Sınırda Beğendik köyüde güzeldir.

    YanıtlaSil