12 Mart 2022 Cumartesi

Gün yüzüne çıkmayı bekleyen uçurumun kıyısındaki antik kent: Kremna


Göller Yöresi Gezimizin 2. Gününde Kremna Antik Kenti'ndeyiz!

Toroslar'ın nadide köşelerinde, yeşil bir vadiye kurulmuş olan Ağlasun'un yamaçlarındaki bir doğa cennetinin ortasında pırıl pırıl bir güne zinde bir şekilde uyanıyoruz. Ardından taze ve yerel ürünlerden oluşan nefis bir kahvaltıyla kendimizi bir köy sofrasında buluyoruz. Keyif çaylarımızı da içtikten sonra günün programını yapıyor ve muhteşem bir konuma sahip olduğunu öğrendiğimiz Kremna Antik Kenti'ne gitmeye karar veriyoruz. 

Ve güneşi kaçırmadan bir an önce Kremna Antik Kenti'ne gitmek üzere rotamızı oluşturup; Burdur'un Bucak İlçesine, oradan da Çamlık Köyü'ne gitmek üzere yola koyuluyoruz. Harika manzaralar eşliğinde, keyifli bir yol seyrimizin ardından, yaklaşık 45 dakika sonra Kremna Antik Kenti'ne ulaşıyoruz.

Kremna Antik Kenti Burdur ilinin Bucak ilçesine bağlı Çamlık köyünün sırtlarında, kuzeyi, güneyi ve doğusu uçurumlarla çevrilmiş bir tepeye konumlanmış. Bu yüzden antik kent adını da eski Yunan dilinde 'uçurum' anlamına gelen 'Kremna'dan almış. Kremna’nın batı yakası ise surlarla çevrelenmiş ve deniz seviyesinden 1100 metre yükseklikte konumlanan antik kente ulaşılması zor bir kale izlenimi katmış.

Antik Kent tabelasını gördüğümüz sınır bölgesine girmekle birlikte Aksu Vadisi'ne hakim bir tepede konumlanan Kremna Antik kentinin yerleşim alanına gitmemiz o kadar da kolay olmayacak. Edindiğimiz bilgilere göre, antik kent tam olarak henüz ayağa kaldırılmamış. Diğer yandan, bir ara durdurulmuş olan kazı çalışmaları bu yıl yeniden başlatılmış bu habere seviniyoruz, aksi taktirde antik kenti göremeyecektik. 

 Bu ince patika yol bizi anıtsal giriş kapısına çıkaracak. 

Aracımızı park ettikten sonra sarp tepelik bir konumda olan antik kent alanına biraz yürümemiz gerekecek. Burdur Müzesi'ne bağlı görevliler bize iki ayrı yoldan gidilebileceğini, birinin zorlu ancak manzarasının güzel ve daha kestirme yol olduğunu, diğerinin dağ yolundan nispeten kolay ama daha uzun sürecek bir yol olduğunu söyleyince, tercihimizi kestirme yoldan yapıyoruz. Zira patika yolun manzarası şahane. Bu gezilerin bizim açımızdan en keyifli yanlarından biri de bu zorlu parkurlarda kat ettiğimiz yürüyüşler oluyor. Hem spor, hem dağ havası, biraz da adrenalin bünyemizin olmazsa olmazı. Dönüş yolunu ise dağ yolundan yaparız diyoruz. 


Patikada yürürken antik bir çeşme çıkıyor karşımıza. Taşların dili olsa da bir konuşsa!. Kim bilir kaç yıllık? Neler gördü, nelere şahit oldu!. Hangi sevdalara kucak açtı!. Hangi susuzlara, can verdi!. Onlar tarihin sessiz tanıkları!. 


Çeşmenin serin sularında elimizi, yüzümüzü  yıkadıktan sonra 
yeniden devam ediyoruz yolumuza.


Bir yanımızda yaşama direnen ağaçlar, alıçlar ve kuş cııvıltıları,
bir yanımızda yemyeşil bir vadi içinde çiçek gibi duran
dağ köyleri... manzaramız nasıl güzel. 


Kamerama zoom yaparak bu güzel köyü kadrajımıza
biraz daha yaklaştırıyorum 

 

 Antik kentin kemerli giriş kapısı görünmekte,
bir hayli yaklaştık  ancak biraz dinlenmemiz gerekiyor. :)  



Manzara muhteşem değil mi!
kısa bir dinlenmenin ardından...


15-20 metre yürüdükten sonra...



Anıtsal Giriş Kapıdan geçerek
Kremna Antik Kenti'ne adım atıyoruz. 

 Birçok hükümdarın ele geçirip hakimiyet kurduğu
Kremna Antik Kenti
Psidia'lılar tarafından kurulmuş.

Kremna Antik Kentine dair tarihi bilgilerden; burada ilk yaşayan halkın Solymoslular olduğu daha sonra sırasıyla; MÖ IV. yüzyılda Lidyalıların, MÖ 540' lı yıllarda ise Perslerin bu bölgede yaşadığı... Büyük İskender’in Kremna Antik Kentini alması ile bölgenin MÖ 330 yıllarında (Antigonos Hanedanlığı'nın hizmetinde) Makedonyalıların hâkimiyeti altına girmiş olduğunu... Ve Büyük İskender’in ölümüyle birlikte antik kentin hâkimiyetinin ilk önce MÖ 188’de Bergama krallığına, ardındansa MÖ 25 yılında Roma krallığına geçmiş olduğunu öğreniyorum.  Kremna Antik Kenti  Türk hâkimiyetine geçene kadar Roma koloni şehri olarak kalmış. * (bkz)


Kremna en parlak dönemini MS. 2. yüzyılda
Roma döneminde yaşamış.

Roma İmparatorluğu’nun Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölünmesinden sonra kent, Doğu Roma ( Bizans)  himayesinde kalmış. 11. yüzyıla kadar bir Doğu Roma kenti olan Kremna, döneminin en modern kentlerinden biri olmuş. Öyle ki ızgara planlı olarak kurulan şehirlerin en önemli örnekleri arasında Kremna Antik Kenti gösterilmekte. 

11’inci yüzyılda ise Kremna Türklerin şehri olmuş. 

1874 yılında keşfedilen Kremna Antik Kenti’ndeki
ilk bilimsel kazılar 1971-1973 yılları arasında
Prof. Dr. Jale İnan tarafından yapılmış.  

Şehirdeki tüm yazıtlar tespit edilip incelendikten sonra
Prof. Dr. George Bean ile birlikte kapsamlı bir makale hazırlanmış,
ardından 1985 yılında İngiliz Araştırmacı
Dr. S. Mitchell de kentte yapılan çalışmalara katılmış.

Kremna Antik Kenti’nde yapılan çalışmalar 2013 yılında
“Kremna ve Çevresi Yüzey Araştırması” ismini almış
ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Hüseyin Metin tarafından yürütülmeye başlanmış. *

Bu kazılarda 9 adet tanrıça heykeli
(Büyük ve Küçük Athena, Leto, Hygia, Nemesis,
Giyimli bir kadın, Apollon, Asklepios ve Herakles)
bulunarak Burdur Arkeoloji Müzesi’ne konulmuş.
Biz de bölgede yapılan kazılarda elde edilen
tüm bulguları Burdur Arkeoloji Müzesi’nde göreğiz. 

Kazı çalışmaları devam eden antik kentte şu an için
tanıtım levhaları yer almasa da vadi içerisinde gördüğümüz
yapılardan antik kentte; Bazilika, akropol (iç kale),
Exsedra, forum ve kütüphanenin yer aldığını öğreniyoruz.  


Arkeologların ve kazı heyetinin olduğu alana (Sütunlu Caddeye)
uzaktan bakıyoruz. Kentin doğu yamacında tiyatro,  
tiyatronun hemen alt tarafında ise Stoa adı verilen
 dükkanlar bulunuyormuş.  Batı tarafında ise sütunlu cadde,
Propilion (anıtsal giriş kapısı) ve anıtsal çeşme yer alıyor. 


Herkesin ulaşamayacağı bir konumda, Aksu Vadisi'ne
hakim olan bu tepede Kremna Antik Kenti
büyük ihtimalle oldukça korunaklı bir şekilde
toprağın altında günyüzüne çıkmayı bekliyor!.  

 
***



Bayrağımızın olduğu tepeye doğru çıkmak için antik taşların arasında
 yönümüzü tayin etmeye çalışıyoruz.

Bu arada bir antik kapı daha çıkıyor karşımıza :)
Bu kapı anfi tiyatronun kapısı olabilir mi acaba?

"Gökyüzü mü yürüyor biz mi gidiyoruz yoksa
Nedir o uzakta kapı mı pencere mi" 
Can Yücel


Ve...Kremna Antik Kenti'nde en tepe noktaya çıkmış olan
 eşim sesleniyor; "hadi gel korkma!
buradan vadi çok güzel gözüküyor"

😱
Aşağısı da uçurum!



Ve...final sahnesi 😍

Bir cesaret, antik basamaklardan birkaç adım atarak
uca kadar olmasa da ...
muhteşem manzaraya karşı dimdik duruyorum ayakta!.
kalbim küt küt atıyor o başka :))
😜  

yaşadığım bu adrenalin yeter bana :))


Kuzeyi, güneyi ve doğusu uçurumlarla çevrili
Kremna Antik Kentinde zirveden görüntümüz böyle

***



bir iki görüntü alıp basamaklardan
tekrar aşağıya iniyorum :) 

***



***


Ve...dönüşümüzü bu defa
üstteki toprak yoldan yapıyoruz. 


Ayağa kaldırıldığında çok daha güzel olacağına inandığımız bir antik kenti daha geride bırakıyoruz. Yoğun bir bitki örtüsüyle kaplı, antik çağların izleriyle dolu bu saklı güzellik, ümit ediyorum tıpkı Sagalassos gibi hak ettiği şekilde dünya mirasına kazandırılır. O gün gelinceye kadar dileriz Kremna Antik Kenti'nde  çalışmalar hiç durmaz ve çok iyi korunur.  Tarihe meraklı araştırmacılar ve doğaseverler bu güzel diyarlar sizi bekler. 

'Göller Yöresi' gezi notlarım devam edecektir. tıklayınız
Takipte kalınız :))

Sagalassos yazısı için tıklayınız 


Esin Bozdemir


6 yorum:

  1. Pazar günümü ancak bu kadar güzel değerlendirebilirdim. Emeklerine sağlık Esinciğim. Bir önceki yazıdan buraya geçtim.Sayende hiç gitmediğim, bilmediğim Göller Yöresi'ni adım adım ve şaşkınlık içinde geziyorum. Ah ne iyi geliyor bilsen:) Siz o zorlu yollarda aşağısı uçuruma bakan zirvelere, tepelere inip çıkarken nefis fotoğraflar eşliğinde hazır bilgilere ulaşmak kolaycılık oluyor ama pek de güzel oluyor. Orada olup bizzat gezmekten ufak bir tık aşağısı oluyor sadece:)
    Ne iyi etmiş de uzun soluklu sayılabilecek böyle bir geziye çıkmışsınız. Hem kendinizin hem bizlerin gözünü gönlünü açtınız. Özellikle de kendim için konuşayım. Benim henüz uzak yolculuklara pek niyetim yok. İçimdeki endişeyi bir türlü öteleyemiyorum çünkü. Olmuyor:(
    Umarım geçecek ve o gün gelene kadar da sizleri okumak bana iyi gelecek. İyi ki varsın Esinciğim, sevgili rehberim. Emeklerine sağlık diyorum tekrar. Keyifli bir pazar diliyorum. Teşekkür ve sevgilerimle. 🙋💐💖

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      İlgine çok teşekkür ederim Zeugmacığım. Hep istediğimiz bir bölgeydi 'Göller Yöresi'. 3 yıl önce gidecektik, araya giren pandemi ertelememize neden olmuştu, ancak aşılar biraz rahatlatınca bir de sonbaharda daha sakin olacağını düşündüğümüz için 2021'in sonlarında bu geziyi gerçekleştirmeye karar verdik. Yaklaşık 10 günlük bir zaman dilimi ayırdık. Belli başlı yerleri gezmekle birlikte yine de görülecek o kadar çok yer var ki!. Anadolumuz dört bir yanıyla muhteşem. Gez gez bitmez!. Ama tabii, yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz ehil ellerde işlenmeyi bekliyor. Yine de coğrafi konumuyla çok güzeldi. Toroslar, yaylalarıyla, vadileriyle, küçük şirin köyleriyle görmeye değer. Coğrafyaya hakim teleper üzerine kurulmuş olan antik kentlerin konumları da bu yüzden çok etkileyici.

      Çok fazla bilinmeyen antik kentler sezon sonlarında özellikle oldukça tenha oluyor. Bu yüzden gidilebilir Zeugmacığım. Sen de iyi ki varsın. Paylaşımlarınla bilgi dağarcığımıza ne güzel şeyler bırakıyorsun. Kendimizi iyi hissettiğimiz bu şevkimiz; yazmak, üretmek...hiç bitmesin. Bunlar hayatımızda hep olsun. Ben de sana iyi pazarlar ve şimdiden iyi haftalar diliyorum. Sevgilerimle... 💖😘🌺

      Sil
  2. Geçtiğimiz yıllarda Isparta dönüşü Sagalassos Antik Kentini gezip hayran olduktan sonra, üstelik gezilecek yerler listemde işaretli olan Kremna'yı es geçtiğimize daha da üzüldüm yazından sonra. Ne iyi ediyorsun da bu kadar detaylı, titiz ve bilgi dolu gezi yazıları yazıyorsun. İnsan karış karış gezmek istiyor Anadolu'yu, zenginliği sonsuz bu toprakları. Daha gidilecek ne çok yolum var dedirtiyor bana her seferinde. İyi ki varsın, iyi ki gezip, öğrenip, paylaşıyorsun. Yolun da enerjin de tükenmesin. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Evren
      Bu gezilerimizde bizim de illaki atladığımız yerler olabiliyor. Bazen o günkü hava durumu bazen de bizim havamız bu seçimleri etkiliyor. Bir de spontane oluşan gezilerimiz oluyor ki onlar bize hiç ummadığımız güzellikler sunabiliyor. Kremna'ya ve Karacaören Barajına oldukça yakın aynı lokasyonda birkaç yer daha vardı mesela (Milias Antik Kenti ile İncir han, Susuz Han) oralara gidemedik. Yine de görebildiğimiz, yaşayabildiğimiz her an çok değerli. Sanırım varmaktan ziyade yollarda olmak hali bu hepsinden daha heyecanlı ve keyifli. Yazılmayı bekleyen daha pek çok destinasyon var. Gezi yazılarımda tarihiyle, arkeolojisiyle doğru bilgiler vermek adına biraz okumalar da yapınca ve bir yandan resim çalışmalarım da devam edince...hemen veri giremiyorum bu yüzden. Yapım gereği biraz da detaycıyım ve araştırmayı da seviyorum :) Ama çok da kasmıyorum. Bu mecralar bizim keyfi alanlarımız. Canımız nasıl isterse öyle :) Artık her tür bilgiye ulaşmak kolay. Ancak öncelikle kendi tarihimize not düşmek adına ve ortak paydalarda buluştuğumuz, bilgilendiğimiz, keyif aldığımız bloglarımız ve blog dünyası iyi ki var diyorum. İyi ki sen de varsın Sevgili Evren. Yolda2yolcu'nun seyir notlarını ilgiyle takip ediyorum. Ziyaretine ve değerli yorumuna çok teşekkür ediyorum. Sevgiyle, esenlikle kal...💖🌞🌻

      Sil
  3. Burayı daha önce duymamıştım. Ama güzelmiş. Umarım çalışmalar devam eder ve daha kolay ulaşma imkanı olur. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Turgay Aksoy,
      Biz de öncelikle Burdur'a Sagalasossos'u görmek için gitmiştik, sonra araştırıp çok kişiden öneriler de alınca gittik, daha sonra Burdur Müzesi'nde de buradan çıkarılan o muhteşem heykelleri görünce 'iyi ki gitmişiz!' dedik. Kremna Antik Kenti ayağa kaldırıldığında inanıyorum ki dünya mirasına büyük bir katkı sağlayacaktır. Çok teşekkür ederim.

      Sil