30 Kasım 2015 Pazartesi

“Soraya’yı Taşlamak” filmi, içinizi acıtacak gerçek bir hikâyedir !

Braveheart ve The Passion of the Christ Filmlerinin yapımcısından izlenmesi gereken gerçek bir hikâye.

Bu filmi özellikle kadınlar mutlaka izlemelidir.

Kocası tarafından iftiraya uğrayan Süreyya'nın ‘recm kanunu’ gereği taşlanarak öldürülmesinin bir hikâyesidir bu. 

Yirmi birinci yüzyılda bugün, hâlâ taş devri çağların örnekleri yaşanıyorsa,  ve bugün hâlâ Soraya’lar bu gök kubbenin altında insanlık dışı uygulamalarla hayatlarına son veriliyorsa! Biz ne insanlıktan ne de medeniyetten söz edebiliriz.

Freidoune Sahebjam’ın romanından uyarlanan, Filmin Yönetmeni: Cyrus Nowrasteh

Yapım Yılı: 2008, Filmde yer alan Oyuncular:  Shohreh Aghdashloo, Mozhan Marnò, Jim Caviezel, Navid Negahban, Ali Pourtash, David Diaan, Parviz Sayyad, Vida Ghahremani, Vachik Mangassarian, Bita Sheibani, Noor Al Taher, Haya Al Taher, Khalid Khan, Sheede Dana, Fay Yan.

Film İran devletinin tüm engelleme çabalarına rağmen, 14 Mayıs 2009'da ülkemizde gösterime girmiştir.

Film İran'da mollaların hakim olduğu bir bölgede geçmektedirŞah döneminden  ( Rıza Pehlevi) sonra Ayetullah Humeyni’nin şeriat devriminin İran’da hüküm sürmeye başladığı yıllarda, ülkenin küçük bir köyünde yaşayan ve devrim memuru (muhtemelen devrim muhafızı) olan bir adamın, eşine kurduğu haince planı ve bu plana alet ettiği diğer insanların düştüğü o insanlık dışı zaaflarını da gözler önüne seren, gerçek yaşanmış bir hikâyedir.

Filmin Konusu;  Film, Freidoune arabası bozulduğu için durduğu küçük bir köyde Zehra ile tanışmasıyla başlıyor. Freidoune'nin gazeteci olduğunu anlayan Zehra, onunla konuşabilmek için ısrarla peşine takılır. Yeğeni Süreyya bir gün önce, aynı köyde yaşadığı insanlar tarafından vahşice katledilmiştir. Ölmeden önce yeğenine söz veren Zehra, bunun köyün sırlarının arasına gömülmemesi için elinden geleni yapmaya kararlıdır. Tek umudu da bu gazetecinin elindedir, dinlemeli ve bu küçücük köyün büyük günahını tüm dünyaya anlatmalıdır. 

Filmin Fragmanı burada

Filmde insanın yüreğini acıtan ve derin üzüntülere boğan, sadece Soraya'nın taşlanarak öldürülmesi değil, erkek egemen dünyada, bu insanın, sadece kadın olduğu için kendini savunmaktan aciz kalmasıdır. Filmde; evlilik dışı bir ilişkide, eğer bir erkek, bir kadını namussuzlukla suçluyorsa kadının masumiyetini ispatlaması; bir kadın bir erkeği suçluyor ise yine kadının bu namussuzluğu ispatlaması gerektiği söylenmektedir. Her koşulda ispat kadına düşmektedir!.

Soraya'nın "ama onlar beni suçluyorlar, bunu onlar ispatlamalılar" dediğinde muhtardan aldığı cevap bu.. “sen güvenilmezsin ve ikinci sınıfsın, çünkü kadınsın! “ sözleri dikkat çekicidir.

Fillmin en can alıcı, insanı en çok yaralayan, ağlatan sahnesi ise, recmin uygulandığı o taşlama sahnesi. Bu filmi izlemeden önce recm’ e yönelik web üzerinden sosyal ortamlarda dolaşan birkaç fotoğraf görmüştüm,  ama filmi izlemek çok daha acı veren başka bir duygu yaşattı bana!.

‘Allahuuuu ekber allahuuu ekber!!’ nidaları ile yapılan o taşlamalar anında Soraya'yanın o son sözleri ise !.. her şeyin tükendiği anlar. Ben çok ağladım, ben ağladıkça eşim beni uyarmak zorunda kaldı!. “Lütfen, kendini kaptırma bu bir film!.. “ Oysa o da biliyordu ki, bu filmler hayatın içinde artık, günbegün bizzat yaşanmakta!  bugün hâlâ kadınlar, hunharca öldürülüyorlar!.

Göz yaşlarınıza engel olamayacağınız filmde, Soraya’nn acısını, çaresizliğini iliklerinize kadar hissederken, bu bozuk düzenin ve bu akıl dışı, beyinleri uyuşmuş düşünceden yoksun insanların yeryüzünde, hâlâ yaşıyor olduğunu bilmek ise, tümden tüylerinizi diken diken edecek.  Filmin sonunda uzunca bir süre kendinize gelemeyeceğiniz ve o şoku atlattıktan sonra da sizi düşüncelere sevk edecek olan ve radikalleştirilmeye çalışılan bir 'islam' anlayışının, şeytan ruhlu insanlarca nasıl kullanıldığını, insanlığı nasıl bataklığına sürüklediğini bir kez daha sorgulayacağınız bir film olacaktır.

Burada bir parantez açıp kısaca 'recm' konusuna değinmek istiyorum.
Recm nedir? Bir kimseyi öldürünceye kadar taşlama, taşa tutma, lânetleme, kovma, sövme, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma  anlamına gelen recm kelimesi, bir fıkıh terimi olarak evli veya dul olan erkek veya kadının zina etmesi halinde onu mahkeme kararıyla umuma açık bir yerde "ölünceye kadar taşlamak" cezası anlamındadır. bkz 
Peki İslam’da Recm (Taşlayarak Öldürme) Cezası var mıdır?
Bu konu hakkında Kur’an da yazılanlar ve yazılanların yorumlamaları ise konunun uzmanlarınca değerlendirilerek kimi '"İslam'da kesinlikle recm yoktur". Yani taşlayarak öldürme yöntemi yoktur!.. der... 
Kimine göre, Recm kuran'da yer almaz, bilakis Tevrat'ta yer alır, yani Yahudi Şeriatı’nın bir parçasıdır. Ancak ortadoğu kavmi olan Arapların da zamanla bunu benimsemesi üzerine Şeriata dahil edilmiştir. Yoksa kuran'ın zinaya verdiği ceza recm değil 'vurma/k' anlamındaki 'celde’dir. der... (tokat atmak !!!) der.
Ve Kur'an da 24-en-nûr / 64 (altmışdört) âyetten ibaret olan sûrede; zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine uygulanacak olan cezalandırma yönteminden şöyle bahsedilmektedir. 
'Zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. '(24-Nur-2) yazının devamı için bkz
Yaşar Nuri Öztürk ise recm konusunda:
"İslam'da böyle bir zulüm yoktur. Bunu Yahudi Hahamlar (Engizisyon Papazları.. uyguladılar. Pek çok konuyu İslam'a aktardıkları gibi, recmi de İslam'a uydurmaya çalıştılar.." ) der..." bakınız

Daha önce blog sayfamda paylaştığım; Hıristiyan fanatizmine kurban edilen yüz binlerce kadının nasıl öldürüldüğünü anlattığım; 'Modernizmin Cadı Avcılığıburada  

Bu konuya bir başka örnek ise; Adını, "düşünce ve aydınlanma savaşçısı" olarak tarihe yazdıran Hypatia'dır. Hypatia "dini değil mantığı üstün tuttuğu ve bunu çok açıkça haykırdığı " için hazin sonunu hazırlayacaktır. Dinin ileri gelenleri İncilde yazılanları kendilerine göre yorumlayacak ve Hypatia'yı cadı olarak ilan edecektir. Ve hunharca taşlanarak öldürülecek, etleri tüm iskenderiye'ye dağıtılacaktır. Ve bunlarda tarihin gerçekleridir. Hypatia'nın hayat hikâyesi’nin anlatıldığı 'AGORA' filmini de izlemenizi öneririm.

Peki ülkemizde hiç recm olayı yaşandı mı?

622 yıllık Osmanlı tarihinde ilk ve son recm olayı, (1642-1693) IV. Mehmed, 'Padişah Avcı Mehmet' zamanında, 1680 yılında yaşanır. İstanbul’da Müslüman bir kadın, Yahudi bir erkekle basılınca şeriatın verdiği ceza ölüm olur! 

Suçlular, Rumeli Kazaskeri Beyazizade Ahmet Efendi’nin karşısına çıkarılır. Ahmet Efendi “Kadını recmedin, erkeğin ise boynunu vurun” diye buyurur. Ve, Sultanahmet Meydanı’nda bir çukur kazılır, kadın göğsüne kadar çukura gömülür. Yüzden fazla kişinin attığı iri taşlarla kadın kanlar içinde kalıp can verir. Olayın İstanbul’da büyük tepki yaratıp, protestolara sebep olduğu bu yüzden bu recm olayıı, Osmanlı devletinde uygulanan “ilk ve son recm” olur. bkz

Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda, bu filmin sonunda sadece radikalleşen İslam dinini ve akıl almaz insanlık dışı uygulamaları değil, bir zamanlar Hıristiyanlık dininde de ‘engizisyon mahkemelerini’nde kadınlara yönelik yapılan insanlık dışı muamelelerin bilinmesi ve unutulmaması gerektiğidir. Bugün artık, Avrupa’da o engizisyon mahkemeleri yoktur. Ama bugün hâlâ İslam coğrafyasında ne yazık ki kadınlarımız ortaçağ zihniyeti ile vahşice öldürülmektedir.

İster 100 sopa ile vurarak bir cezalandırma söz konusu olsun, ister taşla! bunun adı ister recm olsun ister celde..  ( her iki eylem sonuçları gereği aynı olmasa da!!) Kadınlara yönelik her tür şiddet insanlık dışı uygulamalardır ve bunların hiçbir izahı olamaz.  Bu ne vicdana, ne akla ve mantığa sığacak bir uygulamadır. Burada şeriat yönetimine karşı çıkan, Atatürk'ün kadına verdiği değer ve Laikliğin önemi bir kez daha bilinmelidir.

Dünyaya getiren kadın, hayatı anlamlı kılan ve güzelleştiren kadın… erkeğin yanında, geleceğe yön veren çocukları yetiştiren hep kadın. Kadın, bir eş, kadın bir anne, kadın bir arkadaştır. Ama kadın, erkeğin ona yüklediği cinsine has rolünden ve ‘cennetin gülleri!!’ olmasının çok ötesinde öncelikle bir İNSAN’dır. Ve kadının da bir aklı vardır. Kadın, varlığıyla oldukça önemli bir figürdür hayatın içinde.

Kadını yok sayan bu düşünceler ‘şeriat kanunları’ nın geçerli olduğu ülkelerde halen uygulanıyor ise!.. ve adım adım karanlığın ayak izleri kendi coğrafyamıza da uzanmakta ise!.. KADINLAR!!! görev size de düşüyor artık!.. boyun eğme/k ve sadece seyretme/k olmaz!..

Kültürel ve politik bakımdan erkek egemen toplumun, kadınların seslerini nasıl bastırdıklarına örnek oluşturan bu film, ayrımcılık ve gericiliğin ne gibi sonuçlar doğuracağının da bir göstergesidir. İşte bu yüzden, bu filmi özellikle kadınlar mutlaka izlemelidir. 

Esin Bozdemir 
Film Yorumları:
“Keşke Süreyya’yı Taşmalak’ı imkân olsa, kent kent, kasaba kasaba, köy köy dolaştırsak ve herkese, özellikle de kadınlarımıza izletebilsek…” Hıncal Uluç 
“Hiçbir şey sizi bu filmdeki şoka hazırlayamaz.” Toronto Star – Greg Quill 
“Son ana kadar bir mucize olsa da kurtulsa diye dua ediyorsunuz. Yılın en iyi 10 filminden biri.” Big Hollywood – John Nolte
***** *** ***** *** *****

5 yorum:

  1. Unutamadığım filmlerden biriydi...

    YanıtlaSil
  2. Sayenizsde hatıladık filmi. O senelerin en etkileyici filmiydi. Şu anda da konusu dünya gündeminde. Bu güzel paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Ahh! filmi izlerken hissettiklerimi hatırladım. Korkunçtu. Defalarca kumandayı elime aldım kapatmak için ama sonuna kadar izledim. Film bittiğinde mideme kramplar girmiş, kaskatı kesilmiş ağlıyordum. Hala recm sahneleri gözlerimin önünde. Böyle aşağılık, insanlıktan uzak töreye ve bunu dinle bağlantılayan sisteme lanet olsun.

    Açıklayıcı, bilgilendirici paylaşım için teşekkürler.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Filmi izlemedim ama hakkında çok şey okudum. Ancak böyle eserlerde bir çelişki yaşıyorum. Acı veren sahneleri izleyemiyorum.Ama bu, dünya gerçeklerine gözümüzü kapamak gibi değil, belki başkalarının acı çekmesine katlanamamak.
    Emeğinize sağlık, çok yönlü bir değerlendirme olmuş.

    YanıtlaSil